“Bir şey satın aldığımızda ödemeyi parayla değil, hayatımızdan para kazanmak için harcadığımız zamanla yapıyoruz.”
Borsa - Rest-Au-Rant
Collapse
X
-
Finansal piyasalara ilişkin yenilikler içeren teklif TBMM'de (3) -AA
Finansal piyasalara ilişkin yenilikler içeren teklif TBMM'de (3)
- Borçlanma Aracı Sahipleri Kurulu oluşturularak, yatırımcıların değişen koşullara göre, toplu şekilde hareket edebilmesine imkan sağlanacak - Yurt dışında sermaye piyasalarında geniş bir uygulama alanı bulan "trust" kurumu, Türk sermaye piyasasına "Teminat Yönetim Sözleşmesi" olarak kazandırılacak - SPK, kitle fonlaması faaliyetlerinin, ortaklığa veya borçlanmaya dayalı olarak halktan para toplanması suretiyle yapılmasına ilişkin belirleme yapabilecek
TBMM (AA) - Borçlanma Aracı Sahipleri Kurulu oluşturularak, yatırımcıların değişen koşullara göre, toplu şekilde hareket edebilmesine imkan sağlanacak. Yurt dışında sermaye piyasalarında geniş bir uygulama alanı bulan "trust" kurumu, Türk sermaye piyasasına "Teminat Yönetim Sözleşmesi" olarak kazandırılacak.
AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Teklifle, Sermaye Piyasası Kanunu'nun "ayrılma hakkı"na ilişkin maddesi değiştirilecek.
Buna göre, önemli nitelikteki işlemlere ilişkin genel kurul toplantısına katılarak olumsuz oy veren ve bu muhalefeti tutanağa geçirten pay sahipleri, paylarını halka açık ortaklığa satarak ayrılma hakkına sahip olacak.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), halka açık ortaklığın niteliğine göre, ayrılma hakkını, ayrılma hakkına konu önemli nitelikteki işlemin kamuya açıklandığı tarihte sahip olunan paylar için kullanılabilmesine ilişkin esasları belirlemeye yetkili olacak.
Halka açık ortaklık, bu payları pay sahibinin talebi üzerine, SPK tarafından belirlenecek esaslara göre adil bir bedel üzerinden satın almakla yükümlü olacak.
Düzenlemeyle, halka açık anonim ortaklıklarda, hakim ortağın değişmesi durumunda ortaya çıkan pay alım teklifi zorunluluğu, payın ya da oy hakkının iktisabına ilişkin bilginin kamuya açıklandığı tarihte pay sahibi olan yatırımcılara tanınacak.
- "Borçlanma Aracı Sahipleri Kurulu" oluşturulacak
Sermaye Piyasası Kanunu'na yeni madde eklenerek, "Borçlanma Aracı Sahipleri Kurulu" müessesesi oluşturulacak. Böylelikle yatırımcıların değişen koşullara göre, toplu şekilde hareket edebilmesi ile ihraççılarla yatırımcıların borçlanma araçlarının hüküm ve şartlarının değişmesi yönünde mutabakata varabilmesine imkan sağlanacak.
Yurt dışında sermaye piyasalarında geniş bir uygulama alanı bulan "trust" kurumu, Türk sermaye piyasasına "Teminat Yönetim Sözleşmesi" olarak kazandırılacak ve buna ilişkin genel esaslar belirlenecek.
Teminat yöneticisi, sermaye piyasası araçlarından doğan yükümlülüklerin teminatını teşkil etmek için mülkiyeti kendisine devredilen veya üzerinde lehine sınırlı ayni hak tesis edilen teminat konusu varlıkların sevk ve idaresinin sağlanması, muhafazası, hukuki yollara müracaat edilmesi, temerrüt halinde ya da kanun veya sözleşme hükümlerinde öngörülen sebeplerle, teminattan alacağın karşılanması söz konusu olduğunda; teminata konu varlığın paraya çevrilmesi, teminata konu varlıkların satış tutarının yatırımcılar arasında paylaştırılması, yatırımcıların alacağı karşılandıktan sonra arta kalan değer olursa bunun teminat verene iade edilmesi, borcun sona ermesi ile birlikte teminat konusu varlıkların teminat verene iade edilmesi, yatırımcıların menfaatlerinin korunması da dahil diğer her türlü iş ve muamelelerin yerine getirilmesi için ihraçtan önce, ihraççı ile yazılı olarak akdedilecek bir teminat yönetim sözleşmesi ile yetkilendirilecek.
Teminat yöneticisi, teminatlara ilişkin tapuya tescil işlemleri, gemi sicili, araç sicili ve taşınır rehin sicili dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere özel sicillerde yapılacak rehin, ipotek veya herhangi bir ayni hakkın, şerhin, takyidatın, hak ve alacağın tescili, kaydı ve bunlar için gerekli olan her türlü işlem dahil olmak üzere teminatın tesisi, terkini, fekki, sona erdirilmesi konusundaki tüm iş ve muameleleri kendi adına ve yatırımcılar hesabına yerine getirmeye yetkili olacak.
Teminat konusu varlıklar, teminat yöneticisinin mal varlığından ayrı olacak ve ayrı izlenecek. Bu varlıklar, teminat yöneticisinin borçları nedeniyle kamu alacakları için olsa dahi haczedilemeyecek, rehin edilemeyecek, iflas masasına dahil edilemeyecek, üzerlerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulamayacak.
Teminat yöneticisinin teminaten mülkiyeti devredilen varlıkları tasarruf amacı dışında kullanması durumunda, Türk Ceza Kanunu'nu kapsamında "güveni kötüye kullanma" suçundan hükmedilecek ceza 5 yıldan az olamayacak.
- Kitle fonlama platformları
SPK, kitle fonlaması faaliyetlerinin, ortaklığa veya borçlanmaya dayalı olarak halktan para toplanarak yapılmasına ilişkin belirlemede bulunabilecek. Borçlanmaya dayalı kitle fonlaması faaliyetlerine bankacılık mevzuatı hükümleri uygulanmayacak.
Kitle fonlaması işlemlerine ilişkin hazırlanan bilgi formunu imzalayan gerçek ve tüzel kişiler, formda yer alan yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgilerden kaynaklanan zararlardan müteselsilen sorumlu olacak.
Yatırım kuruluşları ve portföy yönetim şirketlerinin yapabilecekleri yan hizmetlere, SPK'nin, proje finansmanı dahil belirleyeceği hizmet ve faaliyetlerde kambiyo düzenlemeleri saklı kalmak kaydıyla, kredi ya da ödünç verilmesi ve döviz hizmetleri sunulması da eklenecek.
Tüzel kişiliği bulunmayan yatırım fonları, konut finansmanı fonları ile varlık finansmanı fonlarının tapu, ticaret sicili ve diğer resmi sicillerde tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme talepleri dahil olmak üzere her türlü sicil işlemlerinde tüzel kişiliği haiz addolunacak.
(Sürecek)
Kaynak : Anadolu Ajansı
Yorum
-
iki gozum Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
73 bin OLURSA O GÜN Kİ ŞARTLAR DA MALA ALACAK CESARET KALACAK MI?
YTD
Yorum
-
SPK "Önemli Nitelikteki İşlemler ve Ayrılma Hakkı Tebliği" taslağı yayımladı -AA
İSTANBUL (AA) - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Önemli Nitelikteki İşlemler ve Ayrılma Hakkı Tebliği Taslağı'na ilişkin açıklama yayımladı.
SPK tarafından yapılan açıklamada, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun çeşitli maddelerinde değişiklik yapan 20.02.2020 tarihli ve 7222 sayılı "Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 25.02.2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Kurul nezdinde bu kapsamda yürütülen ikincil düzenleme çalışmaları çerçevesinde, ilgili kanunda yapılan değişiklikler ve piyasadan gelen diğer talepler de dikkate alınarak "II-23.3 sayılı Önemli Nitelikteki İşlemler ve Ayrılma Hakkı Tebliği Taslağı" (Tebliğ Taslağı) hazırlandığı aktarılan açıklamada, Tebliğ Taslağı ile getirilen değişiklikler sıralandı.
SPK açıklamasında, Tebliğ Taslağı'nda, halka açık ortaklıkların; Tebliğ Taslağı'nda belirlenen birleşme ve bölünme işlemlerine taraf olmasının, önemli büyüklükteki mal varlığını devretmesinin, devri sonucunu doğuran işlemler tesis etmesinin veya bu mal varlığı üzerinde sınırlı ayni hak tesis etmesinin, tür değiştirmesinin, imtiyaz öngörmesinin veya mevcut imtiyazların kapsam veya konusunu değiştirmesinin, önemli nitelikteki işlem olarak sayıldığı kaydedildi.
- Ayrılma hakkına ilişkin düzenlemeler
Açıklamada, II-17.1 sayılı Kurumsal Yönetim Tebliği uyarınca birinci ve ikinci grupta yer alan ortaklıklar hariç payları borsada işlem gören ortaklıklardan, fiili dolaşımdaki pay oranı yüzde 50'nin üstünde olanlar için, mal varlığına ilişkin işlemlerin büyüklük kriterinden bağımsız olarak fiili faaliyet konusunun tümüyle değişmesine yol açması durumunun da önemli nitelikteki işlem kabul edildiği belirtildi.
Diğer tebliğlerde önemli nitelikteki işlem olduğu belirtilen işlemlerin ise geçerliliğini koruduğu aktarılan açıklama, "Sermaye Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikle işlemin kamuya açıklandığı tarihteki pay sahiplerinin anılan tarih itibarıyla sahip olduğu paylar (takasın tamamlanmasına bakılmaksızın eşleşmiş emirler dikkate alınacaktır) için ayrılma hakkı öngörülmektedir. Bu kapsamda ayrılma hakkına konu edilebilecek pay tutarları, işlemin kamuya açıklandığı tarih itibarıyla sahip olunan paylardan, genel kurul tarihine kadar varsa yapılan satışların son giren ilk çıkar esasına göre ve gün sonu net bakiyeler üzerinden düşülmesi yoluyla belirlenir. Bir diğer deyişle, pay sahibinin işlemin kamuya açıklandığı tarihten sonra yaptığı yeni alımlar için ayrılma hakkı doğmayacak; yaptığı satışlar ise yapılan ek alımlardan olduğu sürece ayrılma hakkına konu payları etkilemeyecektir." ifadelerine yer verildi.
- Ayrılma hakkı fiyatı
Açıklamaya göre, kanunda yapılan değişiklik ile ayrılma hakkına konu payların kurulca belirlenecek esaslara göre adil bir bedel üzerinden satın alınması hükme bağlandı.
Bu kapsamda payları borsada işlem gören ortaklıklarda ayrılma hakkı kullanım fiyatı, kanunun 27'nci maddesi ve II-27.2 sayılı Ortaklıktan Çıkarma ve Satma Hakları Tebliği ile düzenlenen adil bedel esasına paralel olarak; işlemin kamuya açıklandığı tarihten önceki son altı ay, bir yıl ve beş yıl içinde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatlarının ortalaması, anılan tarihten önceki bir yıl içinde zorunlu pay alım teklifi yapılmış ise bu fiyat, her bir pay grubuna ilişkin fiyatın tespiti amacıyla hazırlanan değerleme raporunda belirlenen bedel karşılaştırılarak bulunan en yüksek bedel olarak belirlendi.
Payları borsada işlem görmeyen ortaklıklarda ise ayrılma hakkı kullanım fiyatının tespiti amacıyla işlemin kamuya açıklandığı tarihteki değeri esas alan değerleme raporu hazırlanması öngörüldü.
Payları borsada işlem gören ortaklıklarda ayrılma hakkına konu payların ortaklık tarafından satın alınmasından önce diğer pay sahiplerine veya yatırımcılara önerilmesi mümkün kılındı.
Kurtarma amaçlı birleşmeler ve bağlı ortaklık paylarının halka arz yoluyla satışı gibi durumlar ayrılma hakkının doğmadığı haller arasına eklenirken, diğer yandan mevcut tebliğde ayrılma hakkının doğmadığı hal olarak sayılan bazı işlemler ile finansal güçlükten kurtulma hali gibi öngörülen yeni durumlarda, başvuru üzerine kurulca ayrılma hakkı kullandırılması yükümlülüğünden muafiyet verilebilmesi öngörüldü.
- Geçiş hükümleri
Açıklamaya göre, Tebliğ Taslağı'nın yürürlüğe gireceği tarihten önce kamuya açıklanan önemli nitelikteki işlemlerde, mevcut II-23.1 sayılı Önemli Nitelikteki İşlemlere İlişkin Ortak Esaslar ve Ayrılma Hakkı Tebliği hükümlerinden 7222 sayılı kanun ile değişiklik yapılan Sermaye Piyasası Kanunu'na aykırı olmayanların uygulanmasına devam edilecek.
Ayrılma hakkından yararlanabilecek kişi ve pay tutarlarının belirlenmesinde ise; 25.02.2020 tarihinden önce kamuya açıklanan işlemler için 25.02.2020 tarihinin, 25.02.2020 tarihinden sonra kamuya açıklanan işlemler için ise açıklama tarihinin esas alınması öngörüldü.
Açıklamada, tüm kişi ve kuruluşların 31.03.2020 tarihine kadar Tebliğ Taslağı'na ilişkin görüş ve önerilerini SPK'nın web sitesindeki görüş bildirme formu aracılığı ile kurula iletilebileceği veya önitebligi@spk.gov.tr e-posta adresine ya da kurula yazılı olarak gönderebileceği bilgisi verildi.
Kaynak : Anadolu Ajansı
Yorum
-
Toparlanma haziranda başlar, canlanma son çeyrekte gelir - Dünya
DÜNYA, 10 büyük sektörün nabzını tuttu. Turizm ve yeme-içme dışındaki sektörlerde toparlanmanın yılın ikinci yarısından itibaren hız kazanması bekleniyor. Birçok sektör beklentilerini olumlu yönde revize etti.
TURİZM
Turizm, seyahat yasaklarıyla salgının etkisini ilk hisseden sektörlerden oldu. Mart ayında Türkiye'ye gelen turist sayısı yüzde 64 azalarak, 2 milyon 746 bin 159'dan 968 bin 537'ye geriledi. Geçen yıl ilk çeyrekte 4.6 milyar dolar turizm geliri elde eden Türkiye, 2020'nin aynı döneminde 4.1 milyar dolarda kaldı. Mart ayı turizm geliri ise 1.6 milyar dolardan 787 milyon dolara kadar geriledi.
Uçaklara ve otellerde kişi sayısı sınırlı olacak
Salgını sonrasında büyük değişime uğrayacak olan sektör uygulamalarına hazırlandıklarını kaydeden TÜROB Başkanı Müberra Eresin, uygulamaları şöyle anlattı: "Otellerde açık büfenin kaldırılarak, 'kahvaltı tabağı ve set menü' uygulamasına geçilmesine yönelik tavsiyede bulunduk. Ancak tamamen kaldırılması söz konusu değil. Tedbirler salgın dönemiyle sınırlı, hijyen şartları COVİD-19'a uyarlanacak ve kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Türkiye'nin önemli rekabet gücü 'Her şey Dahil' konseptinde kısıtlama olmadan uygulanacak. Sadece pandemi dönemi ile sınırlı olarak yiyecek ve içecek servis ve sunumları, sağlık otoritelerinin kararına göre düzenlenecek. Salgın sonrası en önemli konulardan biri de maliyet artışları ve satış fiyatlandırmaları olacak. Otellerimizin açılışı sonrası satış pazarlama faaliyetlerinde de büyük değişim olacağını düşünüyoruz, bu konuda mayısın 3. haftasında seminer düzenleyeceğiz." Alınacak bu önlemler seyahat etme maliyetini artıracağını belirten TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, "Müşterilerin daha sakin tatilleri tercih edecek. Otellerde daha az misafir kalacak. Uçaklar daha az yolcu taşıyacak" dedi.
Ramazan Bayramı ile iç turizmde hareket bekleniyor
¦ Müberra Eresin, salgının en ağır etkilerinin turizmde yaşandığının inkar edilemeyeceğini kaydederek, "Sektöre etkilerinin azaltılması, istihdam yapısını ayakta tutabilmek bugün için önceliğimiz. Haziran ortalarından itibaren normalleşmenin ilk adımların geleceğini umuyoruz" dedi.Ramazan Bayramı itibarıyla iç turizm hareketinin başlamasını umut ettiklerini kaydeden Firuz Bağlıkaya, "Sezon sonuna doğru yurtdışında hareketlilik olabilir. Haziran, temmuz, ağustosu kaçırırsak, iç turizmde hareketlilik olsa da 2020 sezonunu yaşanmamış sayacağız" dedi. 1 yaz ve 2 kış sezonunun kaybedileceğini belirten ETİK Başkanı Mehmet İşler, "Mayıs sonunda zorunlu uçuşların yapılacağını düşünüyoruz. Uçakların uçmasıyla normalleşmenin haziran itibarıyla gelebilir. İç pazar, gurbetçiler ve Uzakdoğu ve Rusya'dan gelen turistler olarak kademeli yaşanabilir. Tatilciler mayısı, temmuza haziranı ağustosa erteledi. Sezon 15 temmuz ve 15 eylül arasında olacak. Türkiye ve Yunanistan yaz için öne çıkıyor. Türkiye, 2021'de turizmde patlama yaşayabilir" dedi.
KİMYA
Kimya sektörü salgın döneminde en stratejik sektörlerden biri olarak ön olana çıktı. Kolonya ve dezenfektan ürünlerine talebin artması sektörde kimi üretim tesislerinin kapasite ve vardiyalarını artırmasına yol açtı. İhracatta ise sınırlardaki önlemleri nedeni ile düşüş oldu. Geçen yıl mart ve nisan ayları toplamında 3.5 milyar dolar olan ihracat, bu yılın aynı döneminde 2.8 milyar dolarda kaldı.
Ticaret yavaş yavaş online'a kayıyor
¦ Koronavirüs kimya sektöründe iş yapış şekillerini de değiştirdi. Tüm toplantıları online gerçekleştiren sektörde ticarette yavaş yavaş yine online tarafa kayıyor. İKMİB Başkanı Adil Pelister, sektördeki değişim ile ilgili olarak, "İKMİB olarak bir ilke daha imza attık. Ticaret Bakanımızın açıkladığı ticaretin devamı için yeni yöntemlerden biri olan sanal ticaret heyetlerinin ilki olan 'Kolombiya Sanal Ticaret Heyeti'ni 11-22 Mayıs tarihlerinde gerçekleştireceğiz. Bu kapsamda 30 Nisan Perşembe günü Kolombiya pazarı hakkında bilgi veren bir webinar düzenledik. Dijital dönüşüm içinde olduğumuz bu süreçte firmalarımızın teknoloji konusundaki eksikliklerini tespit etmesi ve bu alana yatırım yapması sürdürülebilir olmayı kılacak. İhracatta temassız ticaret ve e-ticaret gelecek dönemde daha çok ön plana çıkacak. Bu değişime adapte olanların geleceği de şekillendireceğine inanıyorum. Firmalarımız çalışanların sağlığı için gerekli olan hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyarak çalışmalarını sürdürürken, ara veren ihracatçı firmalarımızın da Haziran'dan itibaren kademeli olarak faaliyete geçmelerini bekliyoruz" diye konuştu.
"İhracatında geçen seneyi yakalarsak başarılı oluruz"
¦ Türkiye'de haziran ayı ile birlikte kademeli olarak normalleşme sürecinin başlayacağı tahmininde bulunan Adil Pelister, sektörleri için normalleşmenin ise en büyük ihracat pazarları olan Avrupa'ya bağlı olduğunu dile getirdi. İKMİB Başkanı Adil Pelister, tüm olumsuzluklara rağmen ihracatı durdurmadıklarını ve Ticaret Bakanlığı'nın önerileri doğrultusunda farklı lojistik kanallarını kullanmaya çalıştıklarını söyledi. Pelister, "Özellikle bu süreçte demiryolu, hava kargo taşımacılığı ve denizyolu daha fazla öne çıkıyor. Karayolu taşımacılığında ise tampon bölge oluşturularak temassız ticaret yapılıyor ve dış ticaretin devam etmesi adına yeni önlemler alınmaya devam ediliyor." diye konuştu.
Diğer yandan dünya ekonomisinde bir daralma söz konusu olduğuna ve küresel resesyona girebileceği öngörüleri bulunduğuna dikkat çeken adil Pelister, bu bağlamda kimya ihracatında geçen seneki rakamları yakalarsak başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz" dedi. 2019 yılında kimya sektörü, 2018 yılına oranla 3.2 milyar dolar artış sağlayarak, 20.5 milyar dolar ihracat yapmıştı.
GASTRONOMİ YİYECEK-İÇECEK
¦ Salgın ile birlikte tüm restoran ve cafeler kapandı. Açık olanlar ise sadece paket servis hizmeti veriyor. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, diğer sektörlere oranla daha fazla emek yoğun bir sektör olduğu için yeme içme sektörünün bu virüsten en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğini anlattı. Bingöl, "2020 şimdiden büyük bir kayıp yılı oldu bizler açısından" dedi.
Hiçbir şey virüsten önceki gibi olmayacak
¦ Restoranların yeniden açılması konusunda ise TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, şöyle konuştu: "Resmi makamlarca yapılan açıklamaları bizler de takip ediyoruz ve mayıs sonu - haziran başı gibi işletmelerimizde hizmet vermeyi planlıyoruz. Tabi bunda virüsün şu an düşme trendine girmesinin etkisi var. Bir aksilik yaşanmazsa bizler de mayısta müşterilere hizmet vermek istiyoruz."
Haziran ayı ile birlikte sosyal mesafe kuralları ile sektörde normale dönüş planlanıyor. Bingöl'ün verdiği bilgilere göre virüs ile birlikte restoranlarda paket servis ön plana çıktı. Daha önce paket servis vermeyen markaların bile politikalarını değiştirmek zorunda kaldığını anlatan Ramazan Bingöl, "Hiçbir şey virüsten önceki gibi olmayacak" dedi. Bir diğer konu da gıda güvenliği. Bütün TÜRES üyeleri ve yeme içme sektörünün önceden de hijyen kurallarına riayet ettiğinin altını çizen Bingöl, süreç sonrası hijyenin restoranlarda lezzet kadar önemli bir unsur haline geleceğini söyledi. Bingöl, "Yeni dönem ile birlikte gıda güvenliğine yönelik denetim belgesi olan işletmeler ön plana çıkacaktır. TÜRES işte bu konuda şu an bir proje üzerinde çalışıyor" şeklinde konuştu.
"işletmelere paket servisle destek olun çağrısı"
¦ TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, 2020 yılı için endişelerini ise şu ifadeler ile dile getirdi.: "Geçen yıl turizmde rekor kırmıştık ülke olarak ve bir önceki yıllardaki yaraları sarıp güzel bir sezon geçirmiştik. Bundan dolayı 2020'ye umutla bakıyorduk. Ama maalesef şu an esnaf batmamak için mücadele veriyor. İşverenler ile sektörümüze ürün tedariği yapanlar iflasın eşiğinde olduğu için milyonlarca işçi ile ailesi de büyük bir endişe yaşıyor. Neresinden bakarsak bakalım 2020 yılı büyük bir kayıp yılı olarak tarihteki yerini alacak."
Bu süreci el ele vererek aşacaklarını dile getiren Ramazan Bingöl, herkese işletmeler için paket servis ile destek olunması çağrısında bulundu. Bingöl, "Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de milyonlarca kişi bu işten ekmek yiyor ve bu sektörün ayakta kalması lazım. İşin vatandaşlar boyutunda bu varken dükkân sahipleri de kiralar konusunda işletmelere yardımda bulunmalı ve birkaç ay boyunca sektörümüzün kendini toparlayacağı zamana kadar kiraları mümkünse almayarak veya belirli oranlarda indirimlerde bulunarak destek vermeli" dedi.
MAKİNE
¦ Koronavirüs salgınına hazırlıksız yakalanan makine sektörü zor bir dönemden geçiyor. Makine ihracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, salgınınn etkilerinin en yoğun gissedildiği mart ve nisan aylarının toplamında ihracatın bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20den gazla gerileyerek 1.3 milyar dolardan 1 milyar dolara düştüğünü söyledi.
Sektörde normale dönüş diğerlerinden uzun sürecek
¦ Sektöre yönelik yapılan ankete göre; şirketlerin yüzde 21'i normal kapasite çalışırken, üretimi durduran ya da çeyrek kapasite çalışan şirket oranı ise yüzde 28. Yine ankete göre nisan ayında hiç sipariş alamayan şirketlerin oranı yüzde 56 olarak açıklandı. İhracatta da durum çok parlak değil. 1 Ocak ila 26 Nisan döneminde sektörün ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre 11 gerileyerek 5.04 milyar dolara düştü.
Sadece nisan ayında ise ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 geriledi. Sektörde normale dönüşün ise diğer sektörlere göre biraz daha gecikmeli gerçekleşmesi bekleniyor.
Makine ihracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, "Makine sektörünün normale dönmesi önce sular durulacak ve diğer sektörlerde kapasite kullanımı yükselecek ki yeniden makine teçhizat alımı gündeme gelsin" dedi. Bu sebeple makine sektörünün krizlere geç girip geç çıktığına dikkat çeken Karavelioğlu, Bu 6 aylım bir faz farkıdır normalde. Fakat yatırımlar bütün dünyada olması gerekenin zaten altında ilerlemekte olduğundan 6 aydan çok daha uzun bir sürede normale dönebiliriz" açıklamasında bulundu.
Dünya makine ihracatından aldığımız payı artıracağız
¦ Bu yılı ilişkin hedefleri ile ilgili olarak ise MAİB Başkanı Karavelioğlu, "Sanayide transformasyon sürecinden kaynaklı olarak bazı yatırımcıların normal şartlarda 2020 ikinci yarısından itibaren hareketleneceğini bekliyor ve 2020 yılında dünya makine üretim ve ihracatında eksi olmasa da 2019'daki gibi bir büymenin olmayacağını bekliyorduk. Makine sektörümüzün çeşitliliği ve ihracat yapısından kaynaklı avantajları sayesinde Türkiye makine sektörünün artı ile kapatacağı öngörüsüne sahiptik. Şimdi bazı revizyonlar ve yeni bakış açıları ile yola devam etmek zorundayız" dedi. Yıl sonu için herhangi bir öngörüde bulunmaktan kaçınan Karavelioğlu, "Bizim uzun zamandır senelik hedeflerimiz olmadı. 'Herkesten fazla artıp, herkesten az düşmek' becerimizi koruyoruz. Geçen sene dünya makine ihracatı yüzde 4 düşerken, bizimki yüzde 4 arttı. Aldığımız pay binde 9'a ulaştı. 2030'da dünya makine ticaretinden yüzde 1,4 pay alabileceğimizi öngörüyoruz" dedi. Bu gelecek ile ilgili sorular bugün sektörün 2019 yılından 2020'ye taşıdığı yükler ile birlikte ele alınmalı."
HAZIRGİYİM VE TEKSTİL
¦ Koronavirüs salgını, hazırgiyim ve tekstili derinden etkiledi. Mağazaların kapanması nedeni ile mart ayından bu yana siparişlerde erteleme hatta iptallerin görüldüğü sektörde, hazır giyim sektörü ihracatı mart ve nisan ayında 3.1 milyar dolardan, 1.8 milyar dolara geriledi. Tekstilde ise geçen yıl mart ve nisanda 1.4 milyar dolar olan sektör ihracatı 585 milyon dolara düştü.
Müşterilerimizle ilişkiler sanal ortamlarda gelişiyor
¦ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, her yıl milyarlarca dolarlık alım yapan uluslararası ticari ortaklarına da İHKİB olarak bir mektup yazdıklarını ve mektupta, ticaret ortaklarından siparişi verilmiş üretim aşamasındaki ve üretimi tamamlanan ancak sevkiyat yapılamadığı için depolara bekleyen ürünlerin sevk edilmiş kabul edilerek ödemelerinin yapılmasını istediklerini söyledi. Gültepe, bu dönemin iş yapış şekillerinde de değişimleri beraberinde getirdiğini söyledi. Gültepe, "Salgın süreci İHKİB'in zaten öncelikleri arasında yer alan dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Tedarik, üretim, pazarlama ve lojistik gibi tüm süreçlerde dijitalleşme daha fazla önem kazanacak. Müşterilerimizle ilişkilerimiz daha çok sanal ortamlarda gelişecek. Sanal fuarlar, sanal ticaret heyetleri gündeme gelecek." Sektörde normalleşmenin da bu ay itibari ile başlayacağı tahmininde bulunan Gültepe, "Başta Almanya olmak üzere Avrupa'dan küçük miktarlarda da olsa siparişler gelmeye başladı. Haziran ayından itibaren ihracatta bir canlanma olacağını tahmin ediyoruz" dedi.
Yıllık bazda en az %10-15 daralma bekleniyor
¦ Peki hazır giyim ve tekstil sektörü 2020'yi nasıl bitirmeyi planlıyor? İHKİB olarak öncelikle salgın riskinin ortadan kalkmasını ve bir an önce 2019 sonundaki üretim ve ihracat kapasitelerine dönmek istediklerini söyleyen Gültepe, "2019'u 17,7 milyar dolar ihracat ile tamamlamıştık. Şimdiden net bir öngörüde bulunmak zor olmakla birlikte bu yılı geçen yıla göre yüzde 25 daralma bizim için başarı olacak.
Öte yandan, Aralık 2019 itibarı ile 579 bin 500 gibi rekor bir sayıya ulaşan istihdamımızı da en az kayıpla atlatacağımıza inanıyorum" diye konuştu. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz de yılsonu hedeflere ulaşmanın artık çok olduğunu söyledi. Bu ayın nisan ayından daha iyi olacağını belirten Ahmet öksüz, "Tekstil ve hammaddeleri sektöründe haziran daha iyi olacaktır. Yılsonunda hedeflerimize ulaşmamız artık zor görünüyor. Yıllık bazda en az yüzde 10-15 daralma, küçülme olur diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
BEYAZ EŞYA ELEKTRONİK
¦ Salgın beyaz eşya sektöründe 4 ana ürün grubunu etkilerken, küçük ev aletlerini iç pazar kurtardı. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği'nin verilerine göre, mart ayında dört ana ürün bazında iç satışlar yüzde 9 düşüşle 503 bin 562 adet, ihracat da yüzde 9 düşüşle 1.35 milyon adet oldu. Elektrik- elektronik ihracatı ise marttaki düşüşün ardından nisanda da yüzde 33. 8 düşüşle 620 milyon dolarda kaldı.
Salgın, satışların e-ticarete kaymasına sebep oldu
¦ Salgın özellikle elektronik sektöründe perakende kanalların kapanmasıyla satışların e-ticarete kaymasına sebep oldu. Bu durum bazı alanlarda avantaj olurken, bazı alanlarda da dezavantaj oldu. Beyaz eşya sektöründe üretim bazı şirketlerde kapasite azaltılarak devam ederken, bazılarında da geçici süre ile durdu. Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, küçük ev aletleri sektörünün biraz avantajlı olduğunu kaydederek, "Salgın döneminde işlerin yüzde 100 durmadı, çarklar döndü. Sektörde satışlar yüzde 50 düştü. Ancak Perakende kanallarının kapanması yeni artışlar getirdi. E-ticaret kanalında satışlar yükseldi. Zincir mağazaları sebebiyle iş kayıplarına uğrayan Türkiye'nin genelinde tek şubeli mağazalarda da hareket var" diye konuştu. MOBİSAD Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, salgının etkisi ile cep telefonu piyasasında trafik ciddi oranda düştüğünü, stok eritme hızlarının 5-6 haftadan 13-15 haftalara çıktığı bilgisini verdi. Turnacı, "Yaklaşık 20 bin bayimiz bundan olumsuz etkilendi. Halihazırda nakit akışı bozulmuş KOBİ'lerimizden başlayarak firmalarımız için kaçınılmaz sonuçlar doğuruyor" dedi.
"Sektöründe toparlanma haziran gibi olabilir"
¦ Murat Kolbaşı, zincir mağazaların bazılarının bu ay açılacağını belirterek, küçük ev aletleri sektöründe tam toparlanmanın haziran gibi olabileceğini belirtti. Sektörde hedefin satışların yüzde 75 bandına çıkması olduğunu kaydeden Kolbaşı, "Sektörde ihracatta talep düştü. Normal döneme yüzde 75 kayıp var. Ortadoğu, Avrupa ülkelerinde durağanlık var. Temmuza kadar oturmasını bekliyoruz. Toparlanma sinyalleri geliyor. Bazı ülkelerde mağazalar yeniden açılıyor. İhtiyaçlarını listelerler ve siparişler başlar" dedi. TÜRKBESD salgının sebebiyle önünü göremiyor. Can Dinçer, "Salgın Avrupa'yı dramatik şekilde etkiledi. İç pazarda şu ana kadar başarılı performans sergiledi. Ancak ana ihracattaki daralma önümüzde dönemde daha belirgin hale gelecek" dedi.
Salgın sonrasında ticaretin zamanla kademeli şekilde iyileşeceğini belirten Kemal Turnacı, , "2020'de öngörüde bulunmak zor olsa da iyi ihtimalle yüzde 20 düşüş bekliyoruz. Perakende yüzde 40'dan fazla daralabilir. 2019'da 17 milyon dolar olan ihracat rakamının 2020'da 13 milyon dolar gerçekleşeceğini söyleyebiliriz" dedi.
OTOMOTİV
¦ 2020 yılına toparlanma umudu ile giren otomotivde en büyük kayıp üretim ve ihracat tarafında oldu. Avrupa'nın ardından Türkiye'de fabrikalar kapanmasıyla martta yüzde 28.5 daralan ihracat, nisanda yüzde 77.2'lik rekor düşüş yaşadı ve 596 milyon dolarda kaldı. Yıllardır ihracatta açık ara lider olan sektör, nisan ayında ilk üç sektör arasına bile giremedi.
Bayilerde görüntülü satış dönemi başladı
¦ Koronavirüs salgını, otomotivde hem üretim hem de satış tarafında iş yapış şekillerinde önemli değişikliklere neden oldu. Nisan sonu ve mayıs başında sektördeki üç firma dışında tüm fabrikalarda üretim yeniden başladı. Ancak fabrikalarda düzen tamamen değişti. OSD Başkanı Haydar Yenigün, fabrikalarda aynı anda çalışan personel sayısının minimuma indirildiğini, üretim hatlarında ise 1.5 metre sosyal mesafe önlemi alındığına dikkat çekti. TAYSAD Başkanı Alper Kanca da personelin evden servisle alınmasından, fabrika girişleri ve yemekhaneye kadar tamamen yeni bir düzene geçildiğini söyledi. Sektörün ana sanayi ve yan sanayiyi temsil eden iki önemli kuruluşu OSD ve TAYSAD, salgın sonrası yeni düzeni anlatan 'İşe geri dönüş rehberi' hazırladı. Salgın, satış tarafında da tüm dengeleri değiştirdi. OYDER Başkanı Murat Şahsuvaroğlu, bayilerde aynı anda içeri alınan müşteri sayısının sınırlı tutulduğunu söyledi. Öte yandan, birçok marka dijital uygulamalar yöneldi, görüntülü satış uygulamalarına talep arttı. Online satış kanalları ön plana çıktı. Toplu taşımadan kaçan yeni bir müşteri kitlesinin de oluştuğu araç kiralamada ise dezenfekte edilen araçların kapıya kadar teslim edilmesi gündeme geldi.
Talepte son çeyrekte canlanma bekleniyor
¦ TAYSAD Başkanı Kanca, mayıs ayında hem ana sanayi hem de yan sanayideki firmaları tamamen üretime başlasa bile salgın öncesine dönüşün uzun süreceğini vurgulayarak, sektörde toparlanma sürecini tamamen Avrupa'daki ve Türkiye'deki tüketicinin talebinin belirleyeceğini söyledi. Kapasite kullanım oranlarının yüzde 20'lere kadar düştüğü sektörde, bu oranların ancak eylül ayına doğru yüzde 85'lere çıkabileceği öngörülüyor. İç pazarda da toparlanma en erken son çeyrekte bekleniyor. OSD Başkanı Yenigün, Türkiye'de ötelenmiş bir talep olduğuna dikkat çekerek, yılın son çeyreğinde satışlarda bir canlanma beklediklerini ifade etti. Salgın nedeniyle bu yıl yan sanayide 3 milyar dolar ve ana sanayide 2 milyar dolarlık ciro kaybı olacağı öngörülüyor. Üretim tarafında 300 bin araçtan fazla kayıp bekleniyor. Ocak ayında yılsonu iç pazar beklentisini yaklaşık 600 bin olarak öngören sektör temsilcileri, salgın sonrası ise bu rakamı 450 binlere kadar düşürdü. Sektörde en büyük sorunlardan birinin nakit akışı olduğuna dikkat çekiliyor.
MOBİLYA
¦ Koronavirüs öncesi KDV indirimi ve fuar çalışmalarıyla ciddi anlamda avantaj yakalayan mobilyacılar, koronavirüs sürecinden en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan, bu süreçte üretime tamamen ara vermediklerini belirterek, "Sadece üst düzey hijyen önlemleri aldık. Bu süreçte stok çalıştık" diye konuştu.
Satış online'a kaydı yeni tasarımlar öne çıktı
¦ Koronavirüs salgını nedeniyle satın alma alışkanlıklarında da ciddi değişimler gözlemlemeye başladıklarını belirten MODOKO Başkanı Koray Çalışkan ise "Şu an Türkiye'de online perakende 31.5 milyar TL büyüklüğe ulaşmış durumda. Yıllık yüzde 40'lık bir büyüme performansı gösteriyor. Bunun 1,3 milyar TL'si ev ve dekorasyon kategorisinde gerçekleşiyor. Bu miktar şu an az bir oran olarak gözükse de virüsün tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmesi nedeniyle bu rakamın yukarıya doğru çıkacağını öngörüyoruz" ifadesini kullandı. Sosyal medya üzerinden satışların etkisini de çok fazla hissetmeye başladıklarını belirten Çalışkan, "Dünya üzerinde sosyal medya kullanımında önde gelen Instagram gibi platformların da gelişimi ile Türkiye'deki tüketicilerin özellikle sosyal medyadan daha çok ürün inceleme ve satın almaya yönelmesi gözlemlenen bir diğer değişimdir. Eskiye oranla online üzerinden satışlarımızda yüzde 30'luk bir artış söz konusu" şeklinde konuştu.
Çalışkan şöyle devam etti: "Şu anda bütün firmaların içinde olacağı pazaryeri mantığıyla çalışacak modoko.com üzerinde Türkiye'nin en büyük mobilya satış sitesini açmaya çalışıyoruz. Bu yönde bir çalışmamız mevcut."
İhracatta 1.5 milyar dolar kayıp öngörülüyor
¦ Mobilya sektörünün 2020 yılının ilk 2 ayında (Ocak-Şubat) önemli bir performans sergileyerek ihracatta yüzde 15'lik bir artış başarısı yaşadığını belirten Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan, salgın nedeniyle sektörün düşüşe geçtiğini söyledi. Nisan ayında sektör ihracatı 28.6 düştü. Koronavirüs öncesi 2020 yılı için de ihracat kısmında 4,5 milyar dolarlık bir hedefleri bulunduğunu hatırlatan Gürcan, "İç pazarda da KDV indirimiyle birlikte düğün sezonunun başlaması, turizmdeki canlanmadan ötürü otellerin renovasyon projelerinin başlaması gibi hareketli bir dönem içinde olacağımızı düşünüyorduk. Sektörümüz her yıl yüzde 10-15 büyüme performansı sergiliyor. Bu dönemde amacımız büyümemizi yüzde 5'in altına düşürmemek olacaktır" diye konuştu. "Tabii ki bu koronavirüs salgını sürecinde önümüzü görmemiz hâlâ çok zor gözüküyor" diyen Gürcan, 2019 yılında 2020 yılı için 4 milyar dolarlık ihracat hedeflerinin 1.5 milyar dolar düşüşle tahmini olarak 2.5 milyar dolar civarında olacağını ifade etti.
GAYRİMENKUL
¦ Gayrimenkulcüler, 2019'un ikinci yarısından itibaren başlayan satış artışlarıyla 2018 yılında yaşanan krizin etkilerini aşma yolunda ilerliyordu. Bu yıla 2004 - 2008 dönemindeki parlak günlere dönüş umuduyla başladıklarını söyleyen İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, "Salgın nedeniyle her şey bıçak gibi kesildi. Beklentilerimizi başka bir döneme ertelemek durumunda kaldık" dedi.
Evler de çalışma ortamına uygun hale gelecek
¦ Mart ve nisan aylarında sektörde yaprak kımıldamadığını ve mayıs ayının da kayıp ay olacağını dile getiren Durbakayım, Covid-19 salgınının tüketici alışkanlıklarını da etkilediğini söyledi. Salgından korunmak için evlerine kapanan insanların yaşam anlayışları ve davranışlarının değiştiğini ifade eden Nazmi Durbakayım, "İnsanlar evlerini keşfetmeye başladı. Günün belirli saatlerinde kullandıkları balkonlar, evin en değerli bölümleri oldu. İşlerini evlerinden yapmak zorunda kalan insanlar, sakin ve gürültüden arındırılmış; ancak dış dünyayla bağlantı sağlayan iletişim altyapısı sağlam bir evin değerini gördü. Önümüzdeki satışa sunulacak projelerin yapısı sadece konfor ve huzura hitap etmekle kalmayacak, aynı zamanda insanların iş hayatlarını sürdürebileceği özelliklere de sahip olacak" dedi. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün de yurtdışı projelerde, salgına karşı alınan önlemlerin ilave maliyetler ortaya çıkardığını belirtti. İş programlarında gecikmeler yaşanabileceğini aktaran Yenigün, "Bu kapsamda ortaya çıkabilecek ilave maliyetlerin karşılanması ve gecikmeler için uygulanmak istenecek cezai yaptırımlara karşı konunun hükümetler düzeyindeki temaslarda gündemde olması uygun olacak" dedi.
"Yeni ekonomik tedbirler devreye alınmalı"
¦ Durbakayım, salgının ne kadar süreceği ve küresel ekonomiyi ne kadar etkilediği tam olarak bilinmediği için sektöre verdiği zararı da tam olarak telaffuz etmenin zor olduğu belirtiliyor. Durbakayım, "Bizi asıl endişelendiren belirsizlik" dedi. Nazmi Durbakayım, bu süreci atlatırken desteğe de ihtiyaçları olacağını vurguladı. Tapu harç oranlarının azaltılması, firmaların vergi ve SGK prim borçlarının KDV alacaklarından mahsubu, banka kredi borçlarının makul faiz oranları ve teminatı ile yeniden yapılandırılması gibi ekonomik tedbirlerin devreye alınmasının, bu desteklerin başında geldiğini ifade eden Durbakayım, "Ayrıca 48 aya çıkan kira yardımlarının tüm riskli binalar ve projeler olarak yaygınlaştırmasının sektöre daha da katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu değişikliğe paralel olarak bu süreçte aksayan inşaat işlerindeki arsa sahibi ve satış sözleşmelerini kapsayan -Tüketici Kanunu'nun belirlediği- 36 ay olan imalat süresinin mücbir sebeplerin yanında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile seyyanen en az bir yıl daha uzatılması gibi acil tedbirlerin de devreye alınmasını arzu ediyoruz" dedi.
DEMİR-ÇELİK
¦ Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, 2019 yılında üretimde yüzde 9.6 oranında bir kayıpları olduğunu ve bunu 2020 içinde telafi etmeyi hedeflediklerini belirtti. Normalde sektörlerinin yılda ortalama 6-7 oranında büyüdüğünü belirten Yayan, yaşanılan durum ve kayıplar sebebiyle şimdi büyümeden vazgeçtiklerini ifade etti.
Talepteki düşüşe rağmen üretime devam ettik
¦ Veysel Yayan, çelik sektörü ihracatının nisanda yüzde 26.9 düştüğünü dile getirdi. Talepteki düşüşe rağmen koronavirüs sürecinde de üretime devam ederek çok ciddi fedakarlıklar yapmak zorunda kaldıklarının altını çizen Yayan, "Bu aşamada da çok ciddi tedbirler aldık. Bu durumlar haliyle maliyetlerimizde de önemli bir artışa sebep oldu. Ama biz meseleye şöyle baktık; durduğumuz zaman tökezleriz, durmamak mecburiyetindeyiz. Hem devam eden mevcut pazarları kaybetmemek hem de yurtiçi talepleri karşılamak için bunu yapmak zorundaydık" dedi.
Bu süreçte yurtiçinde bazı kesimlerin ithalatta ısrar etmelerinin bazı tesislerin faaliyetlerinin durmasına sebep olduğunu dile getiren Yayan, "Yurtiçi talebe yönelmek istesek bu sefer de ithalat çok fazla seviyelerde seyrediyor, bu şartlar bizi durma mecburiyetine götürebilir. Durum bizde diğer sektörlerden farklı işleyebilir, onlar durmak zorunda kalırken biz durmadık fakat onlar üretime devam etmeye başlayacak bizim durma gibi bir riskimiz söz konusu" diye konuştu. Uluslararası ve yurtiçi piyasadaki talep daralmasının da ciddi boyutlara ulaştığını vurgulayan Yayan, bu süreçte ihracat da yapamadıklarının altını çizdi.
İthalattaki artış sektörde en büyük risk
¦ Bu yıl sonunda ihracata yönelik artış beklentilerinin söz konusu olmadığını, fakat ithalatta azalma beklentisi içinde olduklarını belirten Yayan, "Durum beklentimiz dahilinde olursa durma gibi bir durumumuz yok. Ancak öteki türlü olması durumunda çelik sektörü ciddi bir alarm veriyor" şeklinde konuştu. Yayan ayrıca koronavirüs kapsamındaki tedbirlerin de ihracatı etkilediğine vurgu yaptı.
Avrupa'daki ihracatı sekteye uğratan koruma tedbirlerine ilişkin Dünya Ticaret Örgütü'nde görülmekte olan bir davaları olduğunu belirten Yayan, "Eurofen Avrupa'da koronavirüs tedbirlerini Türkiye'ye yönelik daha da zorlaştırarak ihracatta sıkıntılara neden oluyor. Bu kurumun tavırları artık serbest piyasa mekanizmasını unutmuş, her fırsatı değerlendirip koruma tedbiri zeminine oturtmaya çalışan bir hal aldı. Avrupa Birliği'nin buna izin vermemesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi. Avrupa'daki bu durumun ciddi etkileri olduğunun altını çizen Yayan, "Gerekli karar mercileri bu konunun yanlış olduğuna kanaat getirecek ve durum düzelecek diye tahmin ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Yorum
-
Türkiye'nin ham çelik üretimi, Mart ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %4,1 oranında artışla 3.1 milyon ton oldu-TÇÜD
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği'nin (TÇÜD) açıklaması aşağıda bulunuyor:
ÇELİK ÜRETİMİ
Türkiye'nin ham çelik üretimi, 2020 yılının Mart ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %4,1 oranında artışla 3.1 milyon ton, Ocak-Mart döneminde ise %9,6 oranında artışla 9 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
ÇELİK TÜKETİMİ
2020 yılının Mart ayında, nihai mamul tüketimi, 2019 yılının aynı ayına kıyasla %34,9 artışla, 2.7 milyon ton, yılın ilk çeyreği itibariyle de %42,3 artışla, 7.7 milyon ton oldu.
DIŞ TİCARET
İhracat
Çelik ürünleri ihracatı Mart ayı verilerine göre, miktarda %23,4 oranında azalışla 1.6 milyon ton, değerde ise %22,8 azalışla 1.2 milyar dolar oldu.
Ocak-Mart döneminde ise 2019 yılının aynı dönemine kıyasla ihracat, miktar itibariyle %11,6 azalarak 5.1 milyon ton, değer itibariyle %14,4 azalışla 3.6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
İthalat
Mart ayı ithalatı, 2019 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden %18,6 artışla 1 milyon ton, değerde %7,5 artarak 833 milyon dolar seviyesine yükseldi.
2020 yılının ilk çeyreğinde ise ithalat, bir önceki yılın aynı dönemine göre, miktar yönünden %33,3 artışla 3.6 milyon ton, değer yönünden %13,4 artarak 2.6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Dış Ticaret Dengesi
2019 yılının ilk çeyreğinde %183 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın aynı döneminde %138 seviyesine geriledi.
DÜNYA ÇELİK ÜRETİMİ
Dünya Çelik Derneği (worldsteel) tarafından açıklanan 2020 yılı Mart ayı verilerine göre, dünya ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla, %6 azalışla 147 milyon ton, yılın ilk üç ayında ise %1,4 azalışla, 443 milyon ton seviyesinde kaldı.
Söz konusu dönemde, Çin'in ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla %1,2 oranında artışla 235 milyon tona yükselirken, ikinci sırada yer alan Hindistan'ın ham çelik üretimi %5,3 azalışla 27.5 milyon ton, üçüncü sırada bulunan Japonya'nın ham çelik üretimi ise %2,4 oranında azalışla 24.4 milyon ton olarak gerçekleşti.
DEĞERLENDİRME
Mart ayı, koronavirüs salgınının etkisini giderek daha fazla hissettirdiği bir ay oldu. Salgın uluslararası ve yurtiçi piyasalarda talebin daralmasına, üretimde düşüşlere, bazı üye kuruluşlarımızın üretimlerini durdurmalarına, bazılarının ise vardiya sayısını azaltmalarına sebep oldu. Ağırlıklı bir şekilde baz etkisi kaynaklı olan tüketim ve üretimdeki artışlar hız kesti. Mart ayında ihracat %23,4 oranında azalır iken, ithalatın %18,6 oranında artması rahatsızlık yarattı. Bu durum, özellikle ark ocaklı tesislerde üretim duruşu ve vardiya azaltılması uygulamalarının daha da yaygınlaşacağı beklentilerinin artmasına sebep oldu.
Çelik dış ticaretindeki olumsuzlukları dikkate alan Ticaret Bakanlığı, 18 Nisan ve 21 Nisan tarihlerinde, artan istihdam kayıplarının önüne geçebilmek için, bazı çelik ürünlerindeki vergi oranlarında düzenlemeler yaptı. Bu gelişme, söz konusu düzenlemelerin amacına ulaşabilmesi için, Serbest Ticaret Anlaşmaları ve Dahilde İşleme Rejimi uygulamaları kapsamında sıfır vergi ile gerçekleştirilen ithalatın da kontrol alınmasını mümkün kılacak tedbirlerin uygulamaya aktarılması konusunda umut verdi.
Yılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin AB ülkelerine yönelik çelik ürünleri ihracatı %47 oranında geriler iken, ithalatın %50 oranında artması rahatsızlığa yol açtı. Hal böyle iken, EUROFER'in koronavirüs salgınını gerekçe göstererek, 2018 yılında uygulaması başlatılan ve 2019 yılında Türkiye hedeflenerek daha da sıkılaştırılan kotaların %75 oranında azaltılmasını talep etmesi, endişeleri arttırdı.
AB Komisyonu'nun yalnızca AB menfaatlerini gözeterek Türkiye ile imzaladığı Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmalarının ruhuna aykırı yaklaşımlar ile, Türkiye'yi 3. ülkeler ile aynı pozisyona koyan kararlarının bir benzerinin, Ülkemizde de uygulamaya aktarılarak, Türkiye'ye daha fazla sıfır maliyet ile operasyon yapılamayacağının gösterilmesi zamanının geldiği değerlendiriliyor. Çelik sektörümüz, bu defa AB Komisyonu'nun olumsuz yaklaşımlarının karşılıksız bırakılmayacağını ümit ediyor.
Share
+1
Tweet
Share
Shares 0
Yazar:Türkiye Çelik Üreticileri Derneği
Hızlı Menü
Hakkımızda
Sektör
Üyeliklerimiz
Bağlantılar
Yüksek İstişare Kurulu
Yönetim Kurulu
Amacımız
İletişim
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği - Adres : Mahadma Gandhi Cad. No:24 GOP / Çankaya - ANKARA Tel: 0312 466 37 34 Faks: 0312 467 22 07
© 2017 Tüm Hakları Saklıdır - Türkiye Çelik Üreticileri Derneği
Rtasarım
Yorum
-
Fitch Solutions bu yıl Türkiye'de yüzde 3.4 daralma bekliyor- bloomberght.com
bloomberght.com internet sitesinde yayınlanan habere göre;
Fitch Ratings'in iştiraki Fitch Solutions bu yıl Türkiye'de yüzde 3.4 daralma beklediğini açıkladı
Fitch Solutions Türkiye'nin makroekonomik görünümüne ilişkin toplantı düzenledi. Kurumun analisti Michael Langham, bu yıl Türkiye'de yüzde 3.4 daralma beklediklerini, gelecek yıllarda ise ılımlı bir toparlanma olacağını açıkladı.
Langham ayrıca Türkiye'de ödemeler dengesi krizi beklemediklerini belirtti.
Fitch Solutions'a göre petrol fiyatlarındaki çöküş ve azalan talebe bağlı olarak Türkiye 2020'de enerji ithalatında 8 - 10 milyar dolar civarında tasarruf edecek, ancak bu turizm sektöründeki kayıplarla dengelenecek.
Sözkonusu habere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.bloomberght.com/fitch-so...kliyor-2254752
Yorum
-
Veysel Eroğlu'ndan "GAP" açıklaması: -AA
Veysel Eroğlu'ndan "GAP" açıklaması:
- "Hükümetimiz döneminde GAP kapsamındaki 9 ile suyla alakalı 50 milyar liralık muazzam bir yatırım yapıldı" - "GAP Eylem Planı tamamlandığında milli ekonomiye yıllık katkısı toplam 6,746 milyar dolar olacak. 1 milyon 270 bin kişiye istihdam imkanı sağlanacak" - "GAP'ta 2002'ye kadar 198 bin 854 hektar arazi sulanırken, son 18 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle bunu 579 bin hektara çıkardık"
TBMM (AA) - Eski Orman ve Su İşleri Bakanı, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, AK Parti hükümetleri döneminde Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki 9 ile suyla ilgili 50 milyar liralık muazzam bir yatırım yapıldığını belirterek, "GAP Eylem Planı tamamlandığında milli ekonomiye yıllık katkısı toplam 6,746 milyar dolar olacak. 1 milyon 270 bin kişiye istihdam imkanı sağlanacak." ifadesini kullandı.
Eroğlu, GAP'a ilişkin yaptığı yazılı basın açıklamasında, Türkiye'nin en büyük kalkınma projesi olan GAP'tan Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Kilis, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt'in istifade ettiğini belirtti.
GAP'ın 22 baraj, 17 hidroelektrik santrali ve takriben 1 milyon 58 bin hektar sulama alanından oluştuğuna işaret eden Eroğlu, GAP'ın 7'si Fırat havzasında, 6'sı ise Dicle havzasında olmak üzere 13 büyük projeden oluştuğunu hatırlattı.
Eroğlu, dünyanın sayılı projelerinden olan GAP ile bölgenin mümbit topraklarının suyla buluştuğunu, sulu tarım vasıtasıyla başta bölge insanı olmak üzere bütün Türkiye'nin kalkındığını dile getirdi.
Bölgenin kalkınması, vatandaşların refah seviyelerinin yükseltilmesi, işsizliğin azaltılması, terör hadiselerinin azaltılması için hazırlanan GAP'ın bölgenin makus talihini değiştireceğini vurgulayan Eroğlu, her ne kadar AK Parti hükümetleri öncesinde başlatılan bir proje olsa da 27 Mayıs 2008'in GAP için bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Bu tarihte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da açıkladığı GAP Eylem Planı'yla bölgedeki çalışmaların hızlandığını ve projelerin birer birer tamamlanmaya başladığını kaydeden Eroğlu, özellikle ödeneklerin 5 misline kadar arttırılmasıyla işlerin hızlandığını belirtti.
"AK Parti hükümetleri döneminde GAP kapsamındaki 9 ile suyla alakalı 50 milyar lira değerinde muazzam bir yatırım yapıldığına" değinen Eroğlu, "GAP Eylem Planı tamamlandığında yılda sulama faydası 2,2 milyar, enerji faydası 4 milyar, içme suyu faydası 546 milyon dolar olmak üzere milli ekonomiye yıllık katkısı toplam 6,746 milyar dolar olacak. Ayrıca 1 milyon 270 bin kişiye istihdam imkanı sağlanacak." ifadesini kullandı.
- "Şanlıurfa'nın 2050'ye kadar olan içme suyu ihtiyacı karşılandı"
GAP kapsamındaki 9 il ve pek çok ilçede içme suyu temini konusunda önemli projelerin tamamlandığını bildiren Eroğlu, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Mardin ve içeleri, Şırnak ve İdil ilçesi ile Siirt ve ilçelerinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce (DSİ) tamamlanan tesislerle bugüne kadar toplam yıllık 810 milyon metreküp içme suyu temin edilerek, bölgedeki illerin uzun vadeli ihtiyaçlarının karşılandığına dikkati çekti.
Eroğlu, Şanlıurfa'ya Atatürk Barajı'ndan, inşa edilen içme suyu arıtma tesisi ile yıllık 197 milyon metreküp içme suyu verildiğini, şehrin 2050'ye kadar olan içme suyu ihtiyacının karşılandığını vurguladı.
Şanlıurfa Birecik, Hilvan, Siverek, Suruç ve Viranşehir devam eden 6 içme suyu tesisi inşaatının ise 2021 sonuna kadar tamamlanacağını aktaran Eroğlu, böylece yılda toplam 73,87 milyon metreküp içme suyu temin edileceğini belirtti.
- İçme suyu temin faaliyetleri
Bölgenin en büyük illerinden Diyarbakır'a Dicle Barajı'ndan su iletildiğine değinen Eroğlu, bu kapsamda 25 kilometrelik isale hattı ile günlük arıtma kapasitesi 255 bin metreküp olan içme suyu arıtma tesisi inşa edilerek şehre yıllık 128 milyon metreküp içme suyu verildiğine dikkati çekti.
Eroğlu, bölgedeki diğer illerde yürütülen içme suyu temin ve sulama faaliyetlerini sıraladı.
GAP'ın en önemli kısmının sulamalar olduğuna işaret eden Eroğlu, proje kapsamında toplam 1 milyon 58 bin hektar ekonomik sulanabilir alanın sulanmasının, başta bölge olmak üzere Türkiye'nin kalkınmasına büyük katkı sağlayacağını belirtti.
GAP Eylem Planı ile özellikle sulama projelerinde büyük gelişim sağlandığını dile getiren Eroğlu, sulama projelerinin en önemli ve zor bölümü olan atar damar niteliğindeki dev ana kanalların tamamlandığını hatırlattı.
Şanlıurfa-Mardin Ana Kanalı'nın, adeta suni bir nehir gibi olduğunu aktaran Eroğlu, 221 kilometre uzunluğundaki ana kanalın debisinin, Kızılırmak'ın mart ayı debisine eşit, 161 kilometrelik Süveyş Kanalı'ndan daha uzun olduğuna dikkati çekti.
Eroğlu, GAP'ta 2002'ye kadar 198 bin 854 hektar arazi sulanırken, son 18 yılda inşa edilen sulama projeleriyle bunu 579 bin hektara çıkardıklarını bildirdi.
- "100 yıllık hayali gerçekleştirdik"
Şanlıurfa'da son 18 yılda 2 milyon 657 bin dekar araziyi sulamaya açtıklarını, bunlardan Suruç Ovası'nın sulanmasının, vatandaşların 100 yılık hayali olduğuna değinerek, "Suruç Ovası'nın sulanması için Atatürk Barajı'ndan aldığımız suyu, toplam 2,5 milyar lira maliyetle inşa ettiğimiz Suruç Tüneli ile ovaya aktardık." dedi.
GAP'ın, enerji yönüyle de Türkiye için önemli bir proje olduğunu belirten Eroğlu, Türkiye'nin hidroelektrik enerji potansiyelinin yüzde 16'sının GAP kapsamında yer aldığına dikkati çekti.
GAP'ın kilit projesinin, Ilısu Barajı ve hidroelektrik santrali olduğuna işaret eden Eroğlu, barajın, elektrik enerjisi üretiminden ekonomiye yılda 2,5 milyar lira katkı sağlayacağını bildirdi. Eroğlu, Ilısu Barajı'nın tamamlandığını, su tutma işlemlerinin devam ettiğini kaydetti.
Güneydoğu Anadolu bölgesindeki 9 ilde, son 18 yılda toplam 262 taşkın koruma tesisi inşa edildiğini aktaran Eroğlu, yapılan bu tesislerle toplam 273 yerleşim yeri ile 37 bin dekar arazinin taşkın zararlarından korunduğuna dikkati çekti.
- "9 ilde 210 milyon fidan toprakla buluşturuldu"
GAP'ta bulunan illere "muazzam" ağaçlandırma çalışmaları yapıldığını belirten Eroğlu, "2003 öncesi dönemde yıllık ortalama dikilen fidan sayısı 1,7 milyon adet iken, 2003-2019 yılları arasında GAP bölgesindeki illere yıllık ortalama 12,2 milyon adet fidan dikilmiştir. Bölgede bulunan 9 ilde toplam takriben 210 milyon fidan toprakla buluşturulmuştur. Ayrıca bölgede iki milli park ve 13 tabiat parkı ile tabiat turizmine önemli katkı sağlanmıştır." ifadesini kullandı.
Zirai faaliyetlerin yoğun olması dolayısıyla GAP bölgesindeki 9 ilde toplam 118 meteoroloji gözlem istasyonu kurulduğunu bildiren Eroğlu, şunları kaydetti:
"Uçuculuk faaliyetleri için vazgeçilmez olan meteorolojik ürün ve hizmetlerin sunulması ve uçuş güvenliğine katkı sağlanması maksadıyla bölgede bulunan 8 havaalanına, havaalanı otomatik meteoroloji gözlem istasyonu kurulmuştur. 350 kilometre yarıçaplı bir alanda gerçek zamanlı ve yüksek çözünürlüklü gözlem verisi elde edilmesi, nereye, ne zaman ve ne kadar yağış düşeceğine ilişkin bilgiler sağlanması, kuvvetli meteorolojik hadiseler ve bu hadiseler sonucu oluşan tabii afetlerin sebep olduğu can ve mal kayıplarının azaltılması amacıyla Şanlıurfa ve Gaziantep'e meteoroloji radarı kurulmuştur. Ayrıca Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'ya yıldırım tespit ve takip sistemi kurulmuştur."
Kaynak : Anadolu Ajansı
Yorum
-
'İzole üretim üsleri' geliyor - Dünya
Koronavirüs pandemisi ile duran üretim çarklarının yeniden dönmesi için tüm dünyada normalleşme adımları atılmaya başlandı. Türkiye'den normalleşme süreci için farklı bir uygulama geldi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 7 yıl önce 'Orta Ölçekli Sanayi Bölgeleri' olarak başladığı projeyi "İzole Üretim Üsleri" ne çevirdi. Proje hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'ndan hem Çevre Bakanlığı'ndan hem de Tarım Bakanlığı'ndan gerekli izinleri aldı. 1000 ailenin ve yaklaşık 4 bin 500 kişinin yaşayabileceği şekilde tasarlanan izole üretim üssü organize sanayi bölgesi (OSB) mantığıyla değil yaşam alanı mantığıyla kuruldu.
14 günlük karantinalar için uygun hale getirilen Lojistik Konuk Evi'nin ayrı olacağı üretim üssü kapılarını kapattığında salgından ve yaşanabilecek diğer olumsuzluklardan tamamen izole olacak. MÜSİAD hazırladığı "Üretim ve Yatırım Üsleri" başlıklı raporda izole yatırım üslerinin ayrıntılarını DÜNYA ile paylaştı.
Biri İstanbul'da 4 bölge planlandı
İnşası tamamlanan ilk izole üretim üssü Tekirdağ'da 15 Haziran'da devreye alınacak. Toplam planlanan üs sayısı 4. İstanbul Hadımköy'de kurulacak 2'nci üretim üssünün ardından Türkiye'nin güneyinde Hassa'da 3'üncü bölge ve son olarak da Karadeniz'de 4'üncü bölge kurulması planlanıyor. Proje aynı zamanda kapıları kapatılabilir özelliği ile bir KOBİ borsası niteliğinde olacak. Üssün ülkenin hayati devam etmesi gereken sektörlerini içinde barındırması, her hangi bir olağanüstü durumda üretimin kesilmemesi planlanıyor.
300 yıl dayanacak alt yapı 8.5 şiddetinde depreme dayanıklılık
Hazırlanan raporda izole/steril üretim üsleri ise tedarikten satışa kadarki tüm üretim-ticaret zincirini her türlü kriz koşulunda çalıştırabileceği belirtiliyor. İşverenler ikame ve tamamlayıcı sektörler ile birlikte iş yapabilecek. İşçiler aileleri ile birlikte barınabilecek ve sağlık ihtiyaçlarını giderebilecek. Bünyesinde eğitim kurumları yer alacak, meslek lisesi bulunacak ve kalifiye eleman ihtiyacı karşılanacak. Tekrar etmesi olası bir salgın ya da olası bir doğal afette kapılarını kapatarak içerde üretimi devam ettirebileceği tüm gümrüklü antrepo, depolama ve sanitasyon süreçlerinin yönetilecek. Kendi içinde filtrasyon ve arıtma sistemleri olacak. İnşası gerçekleştirilen üssün alt yapısı 300 yıl dayanabilecek şekilde. İklim değişikliği göz önüne alınarak, sürdürülebilir üretim gerçekleştirilecek. Yağmur suyu arıtma, su ayak izi, yağmur ayak izi ve toprak verimliliği odakta olacak. Üretim üssündeki binalar, yurtlar, sağlık tesisleri de 8.5 ve üzeri şiddetinde bir depreme dayanıklı.
Standartları MÜSİAD belirleyecek
Raporda izole üretim üsleri modelinin standart belirleyici kurumunun da MÜSİAD olduğuna vurgu yapılıyor. MÜSİAD'ın bu üsleri Anadolu ve büyük şehirler bünyesinde üyeleri öncelikli olmak üzere diğer üretici paydaşlar nezdinde de hızla yaygınlaştırmaya başlamasının amaçlandığı belirtiliyor. Ayrıca projenin finansmanı da yatırım girişim sermayesi ve katılım bankaları aracılığıyla çözülmüş durumda.
Almanya Enerji ve Ekonomi Bakanlığı'nda öneri
düzeyinde MÜSİAD tarafından hazırlanan raporda, Almanya Enerji ve Ekonomi Bakanlığı tarafından öneri mahiyetinde benzer bir projenin tartışıldığı ancak MÜSİAD'ın projesinin 7 yıl öncesine dayanan bir model olduğunun altı da çiziliyor.
HEDEF: ÜRETİM-TİCARET YATIRIM SENKRONİZASYONU
Yatırım ve teşvik verimliliği konusunda yaşanan sorunların üretim, ticaret ve yatırımın ayrı ayrı ele alınmasından ve aralarındaki senkronizasyonun sağlanamamasından kaynaklandığının belirtildiği raporda, "Oysa bu üç kavram aslında sürdürülebilir büyümenin gerçekleşmesi için aynı hat üzerinde ve birbirlerinin verileriyle beslenerek hareket etmeliler. Tedarik zincirine benzer bir yaklaşımla biz bu akışa; 'yatırım değer zinciri' adını vermekteyiz. Kurduğumuz üs, olası her türlü afet ve salgında üretim-ticaret ve tedarik zincirinin bozulmadan devam etmesi adına üreticileri bir bölgede 'productionandsupplying cluster' modeli gibi toplayan sürdürülebilir yatırım üsleridir. Çünkü üretim-ticaret- yatırım senkronizasyonu sağlar" deniliyor.
GÜMRÜKLÜ ANTREPO İLE İHRACAT KOLAYLAŞTIRILACAK
İzole üretim üssü içinde gümrüklü antrepo da bulunacak. Böylece ihracat işlemleri kolay ve hızlı hale gelecek. Paketleme ve yükleme sırasında maksimum ürün güvenliği ve sanitasyon uygulanabilecek. Bu alanlar aynı zamanda kısmi serbest bölge hizmeti de sunacak. Sipariş sahibi firmaların bağlı oldukları ülkelerden gelecek denetçiler (inspektör) tarafından işlemler sanitasyon ve sair denetimler için de açık olacak. Bu durum ticaretteki güvenilirlik ve itibar yönetimini destekleyecek.
TEK KANALDAN TAŞIMA VE TEDARİK GÜVENLİĞİ
Raporda bu uygulama sayesinde lojistik sisteminde sterilizasyon ve sanitasyon kökenli tıkanmaların önüne geçileceği vurgulanıyor. 14 günlük karantinalar da dahil olmak üzere her türlü izolasyonun sağlık tedbirleri alınmış konuk evlerinde sağlanacağı bir üretim ve taşıma hattı kurgulandığı ve lojistik konuk evinin kurulduğu belirtiliyor.
Sosyal yaşam nasıl olacak?
â— MAĞAZALAR VE HİZMETLER
Bankalar, kargo, PTT, yedek parça dükkanları, itriyat satış, market, restoran gibi mağazalar olacak. Tiyatro, sinema ve üretim müzesi yer alacak.
â— ENERJİ TESİSLERİ VE AKARYAKIT
İzole, steril üretim hattına geçişte yaşanacak enerji sıkıntısını kendi enerjisini üreten tesisler ve akaryakıt istasyonları bertaraf edecek. Enerji maliyetlerini de bu yenilenebilir enerji tesisleri düşürecek.
â— ÇEVREYE DUYARLI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM
Yağmur suyu toplama ünitesi, atık toplama merkezi, yenilenebilir enerji kullanımı, geri dönüşüm tesisi, hafriyatla atılacak tarımsal toprağın yeniden tarıma kazandırılması sağlanacak.
â— EĞİTİM VE STAJ
Üste bulunacak meslek liseleri ve dengi okullar sayesinde, hem eğitim verilecek hem staj imkanları sağlanacak. 1000 kişilik öğrenci yurtları ile eğitimin kesintisiz devam etmesi sağlanacak.
â— KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI
Site içinde tasarlanan kreş ve anaokulları sayesinde kadın işgücüne katılımı desteklenecek. Pandemi nedeniyle yeniden düzenlenen konutlarda sosyal mesafe ile ilgili tedbirler artırılarak, büyük odalar daha çok insanın izole olabileceği hale getirilerek birbirlerinden ayrıldı.
â— SAĞLIK VE SPOR
Eczane, sağlık ocağı ve tam teşekküllü bir hastane ile izolasyon, karantina ve olası sağlık sorunlarına dışarı çıkmadan yerinde müdahale imkanı sağlanacak. Olimpik yüzme havuzu, fitnes merkezi, basketbol, hentbol, voleybol sahası, Türk hamamı gibi tesisler bulunacak
â— İNANÇ
Dini duyarlılıklara saygı ile yaşam alanındaki ahalinin ibadet şartlarını yerine getirmek üzere üssün içinde cami de yer alacak.
Yorum
-
Nisan ayında beton kullanımı ciddi oranda azaldı - Hazır Beton Endeksi
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan "Hazır Beton Endeksi" 2020 Nisan Ayı Raporu'nu açıkladı. Nisan ayında, bir önceki aya göre sektör genelinde ciddi bir üretim azalması yaşandı. Üretimdeki azalma, korona virüsü pandemisi nedeniyle bazı inşaatların faaliyetlerini durdurmuş olmasının yanı sıra devam eden inşaatlarda sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle hafta sonları beton dökümü yapılamamasından kaynaklandı.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye'de inşaat sektöründeki ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra hızlı bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.
THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi'nin 2020 Nisan Ayı Raporu'nu açıkladı. Nisan ayında faaliyette ciddi bir daralma meydana geldi. Beklenti Endeksi, mart ayındaki tarihi dip değerinden sonra normalleşmeye dönen takvim ile birlikte yükseliş gösterdi. Buna rağmen sektörün güveni düşük kalmaya devam etti.
Önceki yılın aynı ayına göre Beklenti Endeksi'nde ciddi bir artış söz konusu oldu. Özellikle son açıklanan normalleşme takvimi ile birlikte ekonomi genelinde bir toparlanmanın başlayacağına ilişkin umut, Beklenti Endeksi'ni yukarı çekti. Bu beklentiye karşılık faaliyette önemli bir daralma meydana geldi. Nisan ayında, bir önceki aya göre sektör genelinde ciddi bir üretim azalması yaşandı. Sektörün güveninin diğer bütün endekslerden daha düşük olması, inşaat sektörünün kırılganlığının net bir göstergesidir.
Hazır Beton Endeksi 2020 Nisan Ayı Raporu'nun sonuçlarını değerlendiren Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık: "Nisan ayında, bir önceki aya göre sektör genelinde ciddi bir üretim azalması yaşandı. Üretimdeki azalma, korona virüsü pandemisi nedeniyle bazı inşaatların faaliyetlerini durdurmuş olmasının yanı sıra devam eden inşaatlarda sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle hafta sonları beton dökümü yapılamamasından kaynaklandı." dedi.
Merkez Bankasının mart ayı verilerine göre en düşük 3. kapasite kullanım oranına sahip olan hazır beton sektöründeki daralmanın nisan ayı itibarıyla netleştiğine dikkat çeken Yavuz Işık, "Hem çimentonun hem de hazır betonun kapasite kullanım oranlarında nisan ayında, hem bir önceki aya göre hem de geçen yılın aynı ayına göre gerileme yaşanmıştır. Son 6 çeyrektir daralan inşaat sektörüne girdi sağlayan hazır beton da, bu tablonun dışında kalmamış ve Korona virüsü pandemisi öncesi dönemdeki son 18 ay boyunca süregelen bir geriye gidişe maruz kalmıştır. Bu pandemi ile birlikte sektörün kan kaybının hızlandığı görülmektedir." dedi.
Hazır Beton Endeksi hakkında
Söz konusu endekslerin oluşturulmasına esas teşkil eden anket ile firmalara 9 soru soruluyor. Her bir endeksin değeri 100'ün altında ya da üstünde olmasına bağlı olarak yorumlanıyor. 100'ün üzerinde olması durumunda önceki aya ait faaliyetin ya da gelecek döneme ilişkin beklentinin olumlu yönde geliştiği yorumu yapılıyor. Türkiye genelinde her ay hazır beton üreticileri ile gerçekleştirilen çalışmada 3 farklı endeks türetiliyor. Hazır Beton Faaliyet Endeksi ile hazır beton firmalarının geçmiş bir aylık faaliyetlerinin sonuçları, Hazır Beton Güven Endeksi ile hazır beton sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, ekonomi ve sektöre yönelik duydukları güven seviyesi, Hazır Beton Beklenti Endeksi ile hazır beton firmalarının önümüzdeki üç aylık dönemde faaliyetlerinin hangi seviyede olacağına ilişkin beklentiler hakkında bilgi ediniliyor. Hazır Beton Endeksi ile endekslerin tümünü içeren bileşik endeks elde ediliyor.
Türkiye Hazır Beton Birliği hakkında
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 1988 yılından beri güvenli ve dayanıklı yapıların inşası amacıyla standartlara uygun beton üretilmesi, tekniğine uygun beton uygulamalarının yaygınlaşması ve ülkemizde kaliteli, dayanıklı, yüksek dayanım sınıflarında beton kullanılması için uğraş veren mesleki bir kuruluştur. THBB, Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (The Concrete Sustainability Council) üyesi; Beton Sürdürülebilirlik Konseyi "Bölgesel Sistem Operatörü"dür. THBB'ye üye olacak şirketlerin bütün hazır beton tesislerinde standartlara uygun üretim yapması, THBB Kalite Güvence Sisteminin (KGS) sürekli habersiz denetimlerine tabi olarak KGS Uygunluk Belgesi alması, uygun laboratuvar bulundurması, teknik, çevre, iş sağlığı ve güvenliği, yasal ve etik kriterleri eksiksiz yerine getirmesi zorunludur.
Basın bültenlerimizi indirmek için buraya tıklayınız...
Bilgi için:
Türkiye Hazır Beton Birliği Kurumsal İletişim
Hakan Zengin / 0216 322 96 70 / hakan.zengin@thbb.org
Yasemin Çankaya Anıl / 0216 322 96 70 / yasemin.cankaya@thbb.org
Yorum
Yorum