800 VE 1500 METRE TÜRKÝYE ÞAMPÝYONUYDU
Yýl 1975. Galip 800 ve 1500 metrede gençler dalýnda Türkiye Þampiyonu olmuþ ve milli formayý sýrtýna geçirmiþti. Girdiði her yarýþta birinci oluyordu. Galip büyükler dalýnda da birinciliklerini sürdürdü. Artýk milli takýmýn deðiþmez koþucusuydu. Bu güzel insan, Avrupa Þampiyonu olmayý çok istiyordu. Türk Bayraðý'ný gönderde dalgalandýrmak en büyük hayaliydi. Birkaç kez askerliðini erteletmiþti. 23 yaþýnda askere gitti. Askerden geldikten sonra da baþarýlarýný sürdürdü. Birinci olana kupa, madalya veriyorlardý ama para veren yoktu. Zengin iþadamlarý aslansýn, kaplansýn diyorlardý ama iþ veren yoktu, aþ veren yoktu. Fabrikanda iþçi statüsüne alsan ve O'na bir asgari ücret maaþ baðlasan ne kaybederdin? Formasýna fabrikanýn reklam yazýsýný koyabilirdin. Bunun için bir ücret ödeyebilirdin. Koþmak karýn doyurmayýnca þampiyon Galip sýnav kazanýp memur oldu.
Aradan yýllar geçti. Yýl 1991. Ben 32 yaþýndayým, Galip ile ayný yaþtaydýk. Bursa Atatürk Stadyumu'nda koþuyordum. Baktým Galip gelmiþ, koþucular etrafýný sarmýþlar. Ben de yanlarýna gittim, tokalaþtýk. Memur oldum, dört yýldýr ilk kez buraya geliyorum, dedi. En az yirmi kiþi vardý. Aralarýnda ilkokula, ortaokula giden arkadaþlar da bulunuyordu. Galip önde, öbür arkadaþlar iki yanýnda ve arkasýnda yavaþ bir tempoyla koþtuk. Üç tur sonra Galip, bu kadar yeter, dedi, yoruldum. Nefes nefeseydi. Ýçim acýdý, üzüldüm, kahroldum. O fýrtýna adam, 1200 metrede bitmiþti. Sen yüksek tempoyla iki saatte on tane 1500 çeken bir koþucuydun Galip. Bu tempoyla iki karýþlýk koþuda yorulmazdýn. Bitti ama göz göre göre bitirdiler. Böylesine yetenekli ve çalýþma azmiyle dolu sporcular ender çýkýyor. Ýlgisizliðin, vurdum duymazlýðýn nice genç atletleri pistlerden uzaklaþtýrdýðýný gördüm. Belki bu hikayeyi okuyanlardan yönetici veya firma sahibi olanlar vardýr ve onlar amatör sporculara olanak saðlarlar.
SON
----------------------------------------------
MÝLLÝ BOKSÖR MUSTAFA GENÇ ÝLE ÝLGÝLÝ BÝR HÝKAYE
1975 - 1978 Yýllarý arasýnda futbol oynamamýn yaný sýra geceleri Bursa Atatürk Stadyumu'nun yanýndaki Spor Sarayý'na gider, aðýrlýk çalýþýrdým. Spor Sarayý'nýn giriþ kapýsýndaki bekçi birkaç taneydi. Bir gün biri, diðer gün baþka biri beklerdi. Genelde aðýrlýk çalýþanlara yalnýz geldiyse halter salonunun anahtarý verilmez, bekle, bir arkadaþýn daha gelsin, denirdi. Hava kararýrken geldiðim için, çoðu zaman Spor Sarayý'nýn kapýsýnda beklerdim.
Ýþte böyle zamanlardan birinde, Avrupa'da isim yapmýþ, Balkan þampiyonu ve defalarca Türkiye þampiyonu olmuþ, boksör Mustafa Genç kapýya geldi. Spor Sarayýnda halter salonunun yaný sýra boks salonu, basketbol sahasý, judo ve güreþ salonu gibi bölümler mevcuttu. Mustafa Genç gelir gelmez, kapýda bekleyen sporcular etrafýný sarýp, onunla konuþmaya baþladýlar. Mustafa Genç, bütün bir gün fabrikada asgari ücretle çalýþarak yorulmuþ, sol elinde çantasý, sað elinde simit vardý ve ayaküstü akþam yemeðini yiyordu. Akþam yemeði bir kuru simit? Hani bunun gazozu, ayraný. Ailesini geçindiriyor ve ancak bu kadarýna aldýðý ücret yetiyor. Avrupa Þampiyonasý'nda rakipleri Fransýz, Ýngiliz, Romen, Ýtalyan boksörler günde 8 saat boks antrenmaný yapýyor. Maaþlarý üst düzeyde, evleri, arabalarý var. Gelecek korkularý yok, yemekler köfteler, dolmalar bolca, düzenli vitamin alýyorlar. Mustafa Genç, bu yaþam farkýna karþýn, yine de rakipleriyle baþa baþ maçlar yapýyor ve çoðu zaman galip geliyorsa inanýlmazý gerçekleþtiriyor demektir. Son olarak Mustafa Genç oradakilere þunlarý söyledi: Ben de rakiplerimle ayný hayat standardýna sahip olsam, simit yerine yemek yesem, dünyada beni kimse yenemez.
Çevrenizde amatör sporcular vardýr. Koþucu, boksör, güreþçi, bisikletçi, futbolcu, halterci. Onlara yardým edelim. Bir kutu süt, bir kavanoz bal hediye edelim. Bunu yapamýyorsanýz fikir bakýmýndan destek olun. Spor hayatýnda baþarýlar dilerim deyin. Bakýn onlar buna ne çok sevinecekler. Belki sonradan Türkiye'yi yurt dýþýnda temsil eder ve Türk Bayraðý'ný gönderde dalgalandýrýrlar.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým