Baz Ýstasyonu Tehlikesi
Teknoloji son yýllarda hayatýmýzýn her alanýna giren cihazlar üretti. Akýllý cihazlardan, mutfaklarýmýzý adeta laboratuara dönüþen elektronik aletlere ve giderek vücudumuzun birer protezi halini alan telefonlara dek… Gelin görün ki bu cihazlarýn da týpký kullandýðýmýz ilaçlar gibi zararlý yan etkileri saymakla tükenmez.
Prof.Osman Müftüoðlu uyarýyor, “Saðlýklý bir hayat yaþamak istiyorsanýz, cep telefonlarýyla az konuþun. Kulaklýk kullanýn… Yatak odanýzdan saat, radyo, televizyon, bilgisayar gibi elektrikli aletleri çýkarýn. Güç istasyonlarý, enerji daðýtým terminalleri, trafolar ve baz istasyonlarýndan uzak yerlerde yaþayýn”.
Bugünün teknoloji dünyasýnda yeni cihazlardan uzak kalabilmek mümkün mü? Aslýnda cevap, hayýr! Ýþin ucunda niþanlýnýn aramasýný veya iþle ilgili önemli bir telefonu kaçýrma ihtimali de var. Kendimizi zorunlu hissettikçe teknoloji baðýmlýsý olduk.
Peki her teknoloji zararlý mýdýr? Aslýnda cevap, evet!.. Ateþ bulundu, hava kirlendi. Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu. Cep Telefonu çýktý, baz istasyonu çatýlarýmýza çöreklendi.
Aslýnda sorunun kilitlendiði nokta, teknolojinin güvenilirlik düzeyinin yetersiz oluþu… Ýnsan saðlýðý ve doðaya verilen zararlar söz konusu olduðunda, kýlý kýrk yaran bir yaklaþýmla eðilerek, býrakýn devasa baz istasyonlarýný, cebimizdeki MP3 çalarlarýn bile kalbimize, beynimize verdiði zararlarýn inceden inceye tetkik edilmesi gerekir.
Tersine umursamaz bir yaklaþým, teknolojik geliþimden yeþil dolarlar kazananlarý küstürmemek adýna, toplumu ve gelecek nesilleri riske etmektir.
Geçmiþte yeni teknoloji ürünlerinin zararlý yan etkileri azaltýlmýyor ve kamuoyundan gizleniyordu. Zararlý etkileri ortadan kaldýrmak, yeni ar-ge masraflarý ve tatlý kârlarýn düþmesi anlamýna geliyordu.
Gerekli çalýþmalar titizlikle yapýlýp, ar-ge masraflarýndan kaçýnýlmadýðý takdirde zararlý etkiler kabul edilebilir düzeye indirilebiliyor. Mesela, artýk uçaklarda cep telefonu, uçaðý düþürmüyor; teknolojik özrü giderildi. Hâlen yasak olmasý, sosyal yan etkilerinden dolayý… Baðýrarak konuþan duyarsýz yolcular, diðerlerinin ruh saðlýðýný bozmasýn diye yasak…
Teknolojik cihazlarýn zararlarý ortaya çýktýkça giderek artan toplumsal endiþeler, özellikle hepimizin kapsama alanýnda olduðu baz istasyonlarýyla, adeta elektro-fobi haline geldi.
Ýþin tekniðini bilen, çevreci bilim adamlarýnýn açýklamalarýna göre:
-Baz istasyonlarýnýn çevresinde, canlýlar üzerinde statik elektrik, elektromanyetik alan oluþmaktadýr. Oluþan bu elektromanyetik alanýn insan vücudundaki ve doðal çevremizdeki elektromanyetik alandan çok fazla olmasý sebebiyle biyolojik ve fizyolojik uyum bozulur. Bu da, elektromanyetik kirlilik adý verilen çevre kirliliðine, cilt kanseri gibi ciddi hastalýklara neden olur.
-Baz istasyonlarý tarafýndan yayýnlanabilen mikrodalgalarýn dokulara iki temel etkisi bulunmaktadýr:
-Termal etki, dokularý ýsýtýr
-Kimyasal etki, hücrelerin kimyasýný bozar.
Mikrodalgalarýn özellikle hücrelerin kimyasýný bozarak oluþturduðu etki insan saðlýðý açýsýndan önem taþýmaktadýr. Yapýlan araþtýrmalarda þu sonuçlarýn meydana gelebileceði saptanmýþtýr:
-Hücrelerde büyük moleküllerin(proteinler vb.) deforme oluþu.
-Hücre zarlarýnýn birbirine yapýþmasý…
-Hücre zarlarýnda delikler açýlmasý(elektro-porasyon).
-Ca-ATPaz ve Na-K-ATPaz enzimlerinin bozulmasý sonucu hücre dýþýna Ca, Na’ ve K’ kaçýþý.
-Sinir zarlarýnýn bozulmasý ile REM uykusu adý verilen rüya görmenin azalýþý, EEG deðiþimleri, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanlýk, depresyon, baþ aðrýsý, baþ dönmesi, alzheimer, parkinson, multiplskleroz gibi dejeneratif beyin hastalýklarýnýn ortaya çýkmasý.
-Hücre enzimlerinde bozulmalar.
-DNA tahribi
Atatürk Üniversitesi’nden Prof.Ferhat Genç, “Baz istasyonlarý arýlarýn yön bulma yeteneðini kaybettirmektedir” diyor.
Dünya’da yaþanan Toplu arý ölümlerinin insan neslinin geleceðini tehdit ettiðini belirtiyor.
Kapsama alanýnda kalan arýlar yönünü bulamýyor. Yuvasýna ulaþamayan arýlar da ölüyor. Son yýllarda yüzbinlerce koloni söndü. Ya dað taþ bütün arýlar kapsama alanýnda kalýrsa…
Sigara gibi yavaþça öldürdüðü düþünülen Baz istasyonlarý, Einstein’in Arý teorisi gerçekleþirse dört yýlda insan ve diðer canlýlarýn neslini kurutabilir. Einstein, “Arýlar yeryüzünden kaybolursa insanýn sadece 4 yýl ömrü kalýr. Arý olmazsa, döllenme(çiçeklerde), bitki, hayvan, insan olmaz” demiþti.
Baz istasyonlarý eskiden þehir merkezlerinden uzak tepelerde, kýrsal alanlarda bulunurdu. Þimdilerde çatýlarýmýzýn üstüne, aydýnlatma direklerine birer ucube heykel gibi çöreklendi!
GSM firmalarý, yüksek kiralar ödeyerek apartman sahibiyle anlaþýyor… Herkesin uyuduðu saatte binanýn tepesine su deposu görünümlü baz istasyonu kuruluyor.
“Gece vakti, herkes uykudayken baz istasyonlarýný kuruverenlerin, ayný saatlerde eve soygun için gelen hýrsýzlardan ne farký olabilir”, diye düþünenler haksýz mý? Sonuçta biri insanlarýn malýný çalýyor, diðeri saðlýðýný…
Bina sahibi bolca elektro-dolar kazanýrken, çevrede yaþayan ve radyoaktif ýþýmaya maruz kalan yüzlerce insan bu istasyonlarýn farkýnda bile deðil..
Okullarýn çevresinde kurulmasý yasak olan Baz istasyonlarý, evlerin çatýlarýna nasýl kurulur? O evlerde yaþayan çocuklarýn saðlýðý, okuldaki çocuklarýn saðlýðý kadar önemli deðil mi?
Neden sonra evlerinin dibinde baz istasyonu kurulu olduðunu, çoluk çocuklarýnýn saðlýðýyla oynandýðýný öðrenen aileler, topladýklarý imzalarla yetkili mercilere þikayet ederek çözüm bulmaya çalýþýyorlar. Kimi zaman da sokaða dökülüp protesto ederek tepkilerini gösteriyorlar.
Þikayet edenlerle edilenler arasýnda, komþuluk iliþkilerine de zarar veriyor Baz istasyonlarý…
Bazý belediyeler, insan yerleþimlerinden en az 300 metre uzakta olmasý gereken kaçak baz istasyonlarýyla mücadele ediyor. Ýmar kanunundaki, “Kamuya ait mallarýn baþka amaçla kullanýlamayacaðý” hükmüne binaen, aydýnlatma direklerindeki baz istasyonlarýný yýkmak istediklerinde, karþýlarýna TEDAÞ çýkýyor.
Ulaþtýrma Bakaný Binali Yýldýrým’ýn, GSM þirketlerinin baskýsý sonucu, valiliklere ve belediyelere yolladýðý tavsiye niteliðindeki genelgede, Baz istasyonu kurulmasý ve iþletilmesi konusunda her türlü desteðin saðlanmasý isteniyor.
Bakanlýðýn genelgesinden cesaret alan BTK’dan onaylý belgeler gösterilince polis yetkilileri, kaymakamlýklar ve belediyeler þikâyetçi vatandaþa genellikle, “Bu konuda yapabileceðimiz bir þey yok…” diyebiliyor.
Ancak mahkemelerin, “Halkýn saðlýðýna zarar verecek þekilde, insanlarýn yoðun yaþadýðý yerlere baz istasyonu kurulamaz” þeklinde açýk kararlarý var.
Bakanlýk tavsiye niteliðinde genelge göndermiþ olsa da sonuçta geçerli olan, mahkeme kararlarýdýr.
Bilimsel ve yönetsel anlamda ortada boþluk var. Bilim adamlarýnýn çoðunluðu, “Baz istasyonlarýnýn son derece zararlý olduðunu” söylüyor; bazýlarý “Asýl az olursa baðlanmakta zorlanan cep telefonlarýnýn radyoaktif ýþýma yapacaðýný” söylüyor.
Açýklamalara göre, çok olursa baz istasyonlarýnýn, az olursa da baðlanmakta zorlanan cebimizdeki telefonlarýn “Radyoaktif ýþýmasýna” maruz kalýyoruz.
Yayýlan radyasyonun saðlýk üzerindeki olumsuz etkisini ölçen bilimsel veriler maalesef çok yetersiz. Ýleri teknolojiyi üreten ve insan saðlýðýný hiçe sayan uluslararasý þirketler tekerlerine taþ koyabilecek olumsuz verilerin açýklanmasýný engelliyor olabilirler.
Örneðini domuz gribi salgýnýnda yaþadýk. Avrupa Konseyi Saðlýk Birim Þefi Wogard, sahte salgýn korkusu yayýlarak, büyük vurgun yapýldýðýný dünyaya açýklamýþtý. Dünya Saðlýk Örgütü bile, salgýndan yararlanmak isteyen ilaç firmalarýnca kandýrýldý!
Günü gelip, vicdanýný cüzdanýnda deðil, yüreðinde taþýyan bilim insanlarý “Cebimizdeki tehlikenin sigara gibi sinsice öldüren Katil elektromanyetik dalgalarý tesbit edildi” dediðinde; nükleer tehlikeyi apartman çatýlarýmýza kuran GSM þirketleri bu yaptýklarýna nasýl kýlýf uyduracaklar.
Son günlerde ABD ve Avrupa ülkeleri, GSM teknolojisinin oluþturabileceði zararlarý öngören veriler sonucu, cep telefonu kullananlarý medya aracýlýðýyla uyarmaya baþladýlar.
Bizdeyse, Saðlýk Bakanlýðý toplumun desteðini kazanan Sigara mücadelesinin ardýndan Cep telefonu teknolojisinin zararlarýyla mücadeleyi baþlatamadý.
Sivil toplum kuruluþlarý da seslerini yükseltemediler bu konuda… Yeþil dolarlarýn Saðlýklý nesillerden daha kutsal olamayacaðýný haykýrmadýlar.
Oysa, eldeki verilere göre kanser hastalarýnýn tedavisine yýlda 2.3 milyar Euro harcanýyor ülkemizde; hastalarýn sayýsý 170 bine ulaþtý. Aslýnda önümüzdeki tablo yeterince uyarýcý…
Türkiye’de kamuoyunu bu alanda aydýnlatmayý, teknoloji ürünlerinin insan ve çevre saðlýðýna etkilerini araþtýrýp, önlemeyi kendine misyon edinen bir kurul oluþturma zamaný geldi.
Saðlýk Bakanlýðý, Bilim ve Teknoloji Bakanlýðý, Gýda ve Tarým Bakanlýðý ortaklaþa, “Teknoloji ürünlerinin güvenilirlik düzeyini inceleyip, onay verebilecek, müeyyide gücü olan bir kurul” oluþturmalýdýr.
Bakanlýklar, üniversiteler, belediyeler, odalardan temsilcilerin yer alacaðý kurul, baz istasyonu nereye kurulursa insan ve çevre saðlýðýna minimum zarar verir konularýný netleþtirmeli.
Sadece baz istasyonu deðil, temizlikten gýdaya, giyimden elektroniðe tüm teknoloji ürünlerini insan ve çevre saðlýðý açýsýndan inceleyen bu kurulun, onay vermediði ürünlerin kullanýmýna müsaade edilmemeli…
Çevremizde yaþanabilir düzeyde steril mekân ve ortamlar oluþturmak adýna bu denetim, hayati öneme sahip…
Sayýn Baþbakan ve hükümet, Merhum Mehmet Akif’in mýsralarýna yansýyan Hz.Ömer’in sorumluluk anlayýþýyla, halk saðlýðýný düþünerek kapsamlý bir yasa çýkarmalý…
“Kenar-ý Dicle’de bir kurt aþýrsa bir koyunu,
Gelir de adl-i ilahi Ömer’den sorar onu”
http://www.sadehayat.com/baz-istasyonu-tehlikesi/