Toplam 10 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Küresel ýsýnma ve 7 büyük yanýlgý

  1. #1
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Küresel ýsýnma ve 7 büyük yanýlgý

    Küresel ýsýnma ve 7 büyük yanýlgýNew Scientist; 7 mühim gerçeði þöyle sýralýyor.

    26.06.2007 17:02 Küresel ýsýnma ve 7 büyük yanýlgý
    New Scientist, küresel ýsýnmayla ilgili doðru bilinen yanlýþlarýn ve yanlýþ bilinen doðrularýn düzeltilmesi gerektiðine dikkat çekerek, 7 mühim gerçeði þöyle sýralýyor.

    Tehlikenin yaklaþmakta olduðunu insanlara hatýrlatma görevini yine doða üstlendi; küresel ýsýnmanýn soyut bir kavram olmadýðýný anlatmak için insanlarý seller, kuraklýklar, kasýrgalar, buzul erimeleri ve on milyonlarca mülteci aracýlýðý ile bilinçlendirmeye çalýþýyor. Ne yazýk ki bu konuda hâlâ kuþku duyanlar var. Bunlar dünyada bugün yaþanmakta iklim kaymalarýnýn dönemsel olduðuna inanýyorlar; ya da inanmak istiyorlar.

    Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü henüz imzalamamýþ olmasýna dikkat çeken Al Gore, her ülkenin küresel ýsýnma karþý yapmasý gereken 'ev ödevleri' olduðunu vurguluyor.
    ABD eski Baþkan Yardýmcýsý Al Gore da ülke ülke gezerek dünyanýn karþý karþýya olduðu iklim krizi ile ilgili bilgilendirme toplantýlarý düzenliyor. 13 Haziran'da Ýstanbul'da da "Küresel Ýklim Deðiþikliði" konusunda bir konferans verdi. Ýki Oskar Ödüllü "Uygunsuz Gerçek" isimli belgeselinde de tehlikeyi çarpýcý bir þekilde gözler önüne seren Al Gore, "Ýnsanlar küresel ýsýnmayý tersine çevirecek güce sahip, ancak önce buna inanmasý ve istemesi, elindeki teknolojiyi de bu doðrultuda kullanmasý gerekir" diyor. Ve en önemlisi Türkiye'nin Kyoto Protokolu'nu henüz imzalamamýþ olmasýna dikkat çekerek, her ülkenin küresel ýsýnmaya karþý yapmasý gereken "ev ödevleri" olduðunu vurguluyor.
    Saygýn bilim dergisi New Scientist, her þeyden önce küresel ýsýnmayla ilgili doðru bilinen yanlýþlarýn ve yanlýþ bilinen doðrularýn düzeltilmesi gerektiðine dikkat çekerek, gerçekleri þöyle açýklýyor.

    1.Yanýlgý: Benim yaþadýðým yer çok soðuk. Havalarýn biraz ýsýnmasý daha iyi olmaz mý?

    Gerçek: Küresel ýsýnma insanlarý nasýl etkileyecek? Bu insanlarýn nerelerde yaþadýðýna, ne kadar uzun yaþadýðýna ve yaþamýný nasýl kazandýðýna baðlý olarak deðiþir. Ayrýca bu sorunun yanýtý, insanlarýn çocuklarýnýn ve genel olarak insanlýðýn geleceði konusunda duyduðu sorumluluða da baðlýdýr.
    Antarktika'nýn dýþýnda gezegenin her yeri 1970 yýlýndan bu yana ýsýnýyor. Buzullar eriyor, bahar daha erken geliyor, hayvan ve bitki sýnýrlarý giderek kutuplara doðru ilerliyor.
    Pek çok insan için bu çok önemli bir fark yaratmaz. Yazlar daha sýcak, kýþlar daha ýlýk geçiyor olabilir. Isýtma giderleri düþerken, soðutma masraflarý yükselir. Isý dalgalarý bazý insanlarýn ölümüne yol açmakla birlikte soðuk algýnlýðýndan ölenler azalabilir.
    Zengin ülkeler ve bireyler bu kýsa vadeli deðiþikliklere rahatlýkla uyum saðlayabilirler. Genel olarak tarýmsal verim ilk baþta artar. Ancak bazý bölgelerde sýkýntý giderek artar. Afrika bundan en fazla etkilenen bölgelerin baþýnda gelecektir; 2020 yýlýnda bazý Afrika ülkelerinde tarýmsal verimin %50 oranýnda azalacaðý tahmin ediliyor.
    Vahþi doða da bu gidiþattan zarar görecek. Bazý bitki ve hayvanlar CO2 miktarýnýn artmasýyla birlikte daha fazla geliþecek. Ancak bunun bedelini diðer bitki ve hayvanlar ödeyecek. Mercan kayalarý bundan en fazla zarar görecek canlýlarýn baþýnda geliyor.
    Sýcaklýðýn bugünkünün 3 derece üzerine çýkmasý felaketlerle sonuçlanacak. En kötü senaryoya göre bu sýcaklýða içinde bulunduðumuz yüzyýlýn sonunda eriþeceðiz. Türlerin yaklaþýk üçte biri yok olacak. Tarýmsal verim dünyanýn pek çok bölgesinde azalacak. Milyonlar kýyýlarda sular altýnda kalma riski ile karþý karþýya kalacak. Sýcaklýk dalgalarý, kuraklýk, seller ve yangýnlar bu olumsuz tabloyu iyice beter hale getirecek.
    Isýnmanýn sonuçlarýný deðerlendirirken iki faktörün göz önünde bulundurulmasý gerekiyor. Önce, ýsýnmadan doðrudan etkilenmeyen ülkeler bile diðer ülkelerdeki ekonomik ve siyasi dalgalanmalardan etkilenecek. Ýkinci olarak sera gazý artýþý ile bu artýþýn iklim üzerindeki etkilerinin ortaya çýkmasý arasýnda kýsa bir süre geçer. Yarýn CO2 düzeyi sabitlense bile, dünya 10'larca yýl boyunca ýsýnmaya devam edecek.
    Ayrýca küresel ýsýnma ile deniz seviyesinin yükselmesi arasýnda da bir gecikme yaþanýr. IPCC'ye* göre 2100 yýlýnda deniz seviyesi 0.6 metre yükselecek. Ancak bu yalnýzca bir baþlangýç olacak. 3 milyon yýl önce sýcaklýk 3 derece yükseklerde seyrediyor iken, deniz yüzeyi 25 metre yüksekti. Bu da Londra, New York, Tokyo ve Þanghay'ýn sular altýnda kalmasý anlamýna geliyor. Benzer oranda bir sýcaklýk yükseliþi, deniz seviyesinde benzer bir yükselmeye yol açabilir. IPCC bunun olmasý için aradan yüzyýllarýn geçmesi gerektiðini ileri sürmekle birlikte bazý bilim adamlarý buzul levhalarýnýn afet halinde çökmesi sonucu bunun daha erken yaþanabileceðine dikkat çekiyor.
    Bu noktada kesin olan, önlem almakta geciktikçe iklim deðiþikliði felaketlerini engellemenin giderek zorlaþacaðý.

    2 .Yanýlgý: Geçmiþte de sýcaklýklarýn arttýðý dönemler yaþanmýþ. O zaman bugün yaþadýðýmýz sýcaklýk artýþlarýný niye bu kadar sorun haline getiriyoruz?

    Gerçek: 150 yýl ve öncesindeki dönemlere iliþkin küresel sýcaklýklar tahminlere dayanýr. Bu tahminler buzul çekirdeklerine ve bir takým varsayýmlara dayanarak yapýlýr. Ne kadar geriye gidersek, belirsizlik de o kadar artar.
    Dünya'nýn geçmiþte bugünkünden daha sýcak dönemler geçirdiði biliniyor. Bazý dönemlerde iklimsel çeþitliliðe yol açan temel etmenler daha iyi anlaþýlmakla birlikte, bazý dönemlerde bu etmenler o kadar iyi tanýmlanamaz.
    750 milyon ile 580 milyon yýl öncesinde Dünya hiç olmadýðý kadar þiddetli bir buzul çaðý yaþadý. O dönemde gezegenin tümünün buz ve kar ile kaplý olmasý çok büyük bir olasýlýktý . Bu döneme o yüzden Kartopu Dünyasý adý veriliyor.
    Bu nasýl olmuþ olabilir? Buz levhalarýnýn oluþmasý giderek havalarýn soðumasýna yol açar, çünkü güneþin sýcaklýðý uzaya geri yansýtýlmaktadýr. Ancak karalardaki buzullar kayalarýn hava almasýný önler. Kayalarýn hava almasý atmosferdeki CO2'nin azalmasý anlamýna gelir. Kartopu Dünya 'nýn ortaya çýkmasýnýn nedeni o dönemde kýtalarýn ekvatorda kümelenmesinden de kaynaklanýyor olabilir. Bu durumda kayalarýn hava almasý devam ediyordur ve havadan CO2'yi alýyordur. Çünkü buzul levhalar kutuplarda yoðunlaþmýþtýr. Buzullar kutuplardan aþaðýlara inip karalarý da buzul ile kaplayýnca, sera gazlarýnýn yoðunluðu artmaya baþlamýþ olabilir.
    Bu derin dondurucu dönemden sonra, hem CO2 düzeyinin, hem de sýcaklýklarýn yükseklerde seyrettiði uzun süren bir dönem yaþandý. Ne var ki bu dönemle ilgili büyük bir belirsizlik söz konusu. En sýcak dönem 55 milyon yýl önceki Paleosen-Eosen Termal Maksimum (PETM) dönemdir. Bu dönem sýrasýnda kütlesel yok oluþlar yaþanmýþ, küresel sýcaklýklar birkaç bin yýl içinde 5 ile 8 derece (santigrat) yükselmiþtir. Kutup denizlerinin sýcaklýðý 23 dereceye ulaþmýþtýr.
    Fosil planktonlarýnda izotop düzeyleri, ýsýnmanýn nedeninin büyük miktarlarda metan veya CO2'nin havaya salýnmasýndan kaynaklandýðýný gösteriyor. En son kurama göre ýsýnma, olaðanüstü miktarlardaki lav püskürmelerinden kaynaklanýyor olabilir. Baþka bir deyiþle, bu, atmosfere salýnan yüksek miktarda fosil karbonun neden olduðu küresel bir ýsýnma felaketidir. Bu sýcak dönem 200.000 yýl devam etmiþtir.
    Son birkaç milyon yýl boyunca Dünya buzul çaðý ile daha sýcak dönemler arasýnda gidip geldi. Bu dönemsel deðiþiklikler gezegenin yörüngesindeki osilasyonlara baðlý olarak da tetiklenmiþ olabilir. Yörüngesel osilasyonlar Dünya'ya eriþen güneþ radyasyonlarýnýn miktarýný deðiþtirir.
    Buzul çaðlarý arasýnda sýk sýk sýcaklýklar yükselmiþ. Bu, büyük bir olasýlýkla, sýcaklýklarýn bugünkünden 1 ile 2 derece daha sýcak ve deniz seviyesinin bugünkünden 5 ile 8 metre daha yüksek olduðu 125.000 yýl önceki Eemian dönemidir.
    Son buzul çaðýndan sonra 6000 yýl önce sýcaklýklar yine yükseliþe geçerek, Holosen denilen dönem yaþanmýþ. Bu ýsýnma daha çok bölgesel nitelikte kalmýþ.
    Geçmiþte daha sýcak dönemlerin yaþanmýþ olmasý, gelecekteki sýcaklýk artýþlarýndan kaygý duymamamýz gerektiði anlamýna gelmemeli. Son sýcak dönemlerde deniz seviyesi onlarca metre yükselmiþti. Bu da belli baþlý pek çok kentin sular altýnda kalmasý demektir.
    Gerçek: Antarktik Yarýmarasý'nýn ýsýndýðý kesinleþmiþ durumda. Kýtanýn iç kýsýmlarýnýn da ýsýndýðý düþünülüyor, fakat 2002 yýlýnda yapýlan bir analiz, 1966 ile 2000 yýllarý arasýnda iç kýsýmlarýn soðuduðunu ortaya koydu.
    3 .Yanýlgý: Antarktika giderek soðuyor ve buzul levhalarý giderek kalýnlaþýyor.

    Ancak bu dünyanýn ýsýnmadýðý anlamýna gelmiyor. Ýklim modellerine göre gezegen her yerde ayný þekilde ýsýnmayacak ve ayrýca Antarktika'nýn iç kýsýmlarýndan baþka her yerin ýsýnýyor olmasý da bu tezi doðruluyor.
    Antarktika'nýn soðumasý kýtanýn çevresindeki dairesel rüzgarlarýn güçlendiðinin bir iþareti. Bu rüzgarlar daha ýlýk havanýn iç kýsýmlara ulaþmasýný engelliyor. Þaþýrtýcý bir þekilde rüzgarlarýn artýþ gösteren hýzý, kutuplar üzerindeki ozon deliðinin üst atmosferde soðumaya yol açmasýndan kaynaklanýyor. Ozon deliði gelecek 10-20 yýl içinde kapanýrsa, dairesel rüzgarlar zayýflayacak ve iç kýsýmlarda da hýzlý bir soðuma baþlayacak.
    Bir diðer þaþýrtýcý sonuç ise IPCC'nin raporuna göre küresel ýsýnma gelecek yüzyýlda, kar yaðýþý buzul erimelerinden hýzlý olacaðý için, buzul levhalarýnýn kalýnlaþmasýna yol açacak. Buzullarda neler olduðunu tespit etmek kolay deðil. Uydu ölçümlerine dayanarak yapýlan bir çalýþmaya göre Antarktika'nýn iç kýsýmlarýnda buzullar kalýnlaþýrken, daha fazla miktarda buzul kýyýlarda eriyecek. Sonuçta erime kalýnlaþmadan fazla olacaðý için kayýplar daha fazla olacak.
    IPCC'nin son öngörüleri ise deniz seviyesinde 2100 yýlýndaki artýþýn 20 ile 60 cm arasýnda olacaðý yönünde. Bu tahmin Grönland ve Antarktika buzul levhalarýnýn bugünkü hýzda eriyeceði varsayýmý üzerine kurulu. Bazý bilim adamlarý bu öngörünün gerçekleri yansýtmadýðýný, buzul erimelerinin hýzlanacaðýný, dolayýsýyla kar yaðýþýndaki artýþýn etkisini ortadan kaldýracaðýný ve sonuçta deniz seviyesindeki yükselmenin hýz kazanacaðýný ileri sürüyor.Ne var ki kimse neler olacaðý konusunda kesin bir þey söyleyemiyor.

    4.Yanýlgý: Ortaçað bugünkünden sýcaktý. Ýngiltere'de üzüm baðlarý bile var dý.

    Gerçek: Ýngiltere'de þarapçýlýk yeniden güçleniyor. Öyle ki ülkedeki baðlarýn alaný ortaçaðda olduðu iddia edilen baðlardan daha geniþ. Eðer bunu iklimlerin ýsýnmasýný gösteren bir gösterge olarak kabul ederseniz, bugünün ortaçaðdan daha sýcak olduðunu söyleyebiliriz. Ne var ki iklimlerle ilgili tarihi öyküleri ihtiyatla karþýlamak gerekir.
    Ortalama küresel sýcaklýðýn yüzyýllar boyu nasýl bir trend izlediðini ortaya çýkartmak için iklim bilimcileri dünyanýn olabildiðince farklý bölgelerinden uzun vadeli kayýtlara ihtiyaç duyar. Bu nedenle daha pratik bir yöntem olan aðaç halkalarýný incelemeyi tercih ederler . Bugün kuzey yarýkürenin sýcaklýk ölçümleriyle ilgili bir düzineye yakýn çalýþma 1600'lerden eskilere uzanýyor. Bu kayýtlara göre MS 900-1300 yýllarý arasýnda olaðanüstü bir sýcaklýðýn yaþanmýþ olduðu görülüyor. Güney yarýkürede ise bu dönemlerde hem sýcak hem de soðuk dönemlerin yaþanmýþ olduðu ileri sürülüyor. Bu da Ortaçað'daki sýcak dönemin bölgesel bir olay olduðunu gösteriyor.
    Ýklim bilimcilerinin hazýrladýðý raporlar, gezegenin bugün Ortaçað'a göre daha sýcak olduðunu gösteriyor. Burada önemli olan, þu anda havanýn ne kadar sýcak olduðu deðil, ileride ne kadar sýcak olacaðý. Raporlarda, ortalama sýcaklýk farklýlýklarýnýn 1980'lere kadar dar bir aralýk içinde yol aldýðý, ancak bu tarihten sonra hýzla yükselen bir trend izlediði görülüyor.

    5.Yanýlgý: Küresel ýsýnma tehdidinin tek sorumlusu kozmik ýþýnlardýr.

    Gerçek: Kimse güneþin Dünya'nýn iklimi üzerindeki kritik etkisini göz ardý etmiyor. Dünya'ya eriþen toplam enerji miktarý deðiþir; fakat son yýllardaki deðiþiklikler tanýk olduðumuz son ýsýnma olayýný açýklamýyor. Diðer güneþ faaliyet þekillerinin iklimler üzerinde beklenilenin üzerinde bir etki yaratma riski ne kadardýr?
    1990'lü yýllarýn sonlarýna doðru Danimarkalý bilim adamlarý, kozmik ýþýn adý verilen yüksek-enerji parçacýklarýnýn atmosferi iyonize ederek, bulut oluþumunu etkilediði yönündeki fikri inceledi. Eðer bu iddia doðru ise, güneþ faaliyetlerindeki küçük bir deðiþiklik iklimleri büyük ölçüde etkileyebilecekti. Kozmik ýþýnlarýn çoðu derin uzaydan gelmekle birlikte güneþ faaliyetlerindeki deðiþiklikler Dünya'ya eriþen ýþýnlarýn miktarýný deðiþtirebilir. Danimarka Uzay Merkezi'nden Henrik Svensmark daha az sayýda kozmik ýþýnýn daha az miktarda bulut anlamýna geleceðini ve dünyanýn giderek ýsýnacaðýný ortaya atmýþtý. Svensmark'a göre bu son ýsýnma için uygun bir açýklama idi.
    Kozmik ýþýnlarda üç kritik konu söz konusudur. Ýlk olarak, kozmik ýþýnlar gerçekten bulut oluþumunu tetikliyor mu? Ýkincisi, eðer tetikliyorsa bulut yapýsýndaki deðiþiklikler sýcaklýðý nasýl etkiliyor? Son olarak son yýllardaki ýsýnmayý kozmik ýþýnlar açýklayabilir mi?
    CERN Parçacýk Fiziði Laboratuvarý'nda yürütülen çalýþmalar bu sorularý bir sonuca baðlayacak.
    Ancak bu arada önemli bir noktayý gözden kaçýrmamak gerekiyor. Kozmik ýþýn yoðunluðundaki deðiþiklikler bulut oluþumunu ve sýcaklýðý gerçekten etkiliyor olsa bile, son yýllardaki hýzlý sýcaklýk artýþlarýný açýklayamaz. 50 yýl geriye giderek yapýlan ölçümler, yoðunluk açýsýndan periyodik bir çeþitliliðin varlýðýný tespit etmiþ olsa bile, son yýllardaki sýcaklýk artýþlarýnýn, düþüþ gösteren bir trend ile eþleþmemiþ olmasý kafalarý karýþtýrýyor.

    6. Yanýlgý: Ýnsan faaliyetlerinin yol açtýðý CO2 emisyonlarý, doðal kaynaklarýn çýkarttýðý emisyonlarla karþýlaþtýrýldýðýnda devede kulaktýr.
    Gerçek: Evet, insan faaliyetlerine baðlý olarak ortaya çýkan CO2 emisyonlarý, pek çok doðal kaynaklardan salýnan CO2 ile mukayese edildiðinde çok azdýr. Yine de buzul çekirdekleri, son yarým milyon yýl atmosferdeki CO2 düzeyinin 180 ile 300 ppm arasýnda oldukça sabit bir yol izlediðini gösteriyor. Sanayi çaðýnda ise bu düzey 380 ppm'ye yükseldi.
    Bu nasýl olmuþ olabilir? Bunun yanýtý doðal kaynaklarýn doðal çukurlarla dengelenmesidir. Örneðin organik maddelerin parçalanmasý havaya yüksek miktarlarda CO2 salar, ancak bitkilerin büyümesi ayný miktarda CO2'yi emer. CO2 düzeyinin yükselmesinin nedeni atmosfere her yýl giren gazýn miktarýnýn, doðal yollarla emilimden fazla olmasýdýr.
    Bu ilave CO2'nin sorumlusunun insan olduðundan nasýl emin olabiliriz? Bunu gösteren bazý kanýtlar söz konusu. Örneðin fosil yakýtlarý görünürde karbon-14 içermez, çünkü kozmik ýþýnlarýn atmosfere çarpmasý sonucu oluþan bu dengesiz izotopun yarý-ömrü, yaklaþýk 6000 yýldýr. Fosil yakýtlardaki hemen hemen tüm karbon-14'ler, yakýt yaktýðýmýz çaða gelinceye kadar çoktan çürüyüp gitmiþtir. Dolayýsýyla sonuçta ortaya çýkan CO2'nun karbon-14 içermesi mümkün deðildir. Aðaç halkalarýnýn incelenmesi sonucu havadaki karbon-14 oranýnýn 1850 ile 1954 arasýnda %2 azaldýðý görülüyor. (954 yýlýndan sonra nükleer testler yüksek miktarda karbon-14'ün salýnýmýna yol açmýþtýr.)
    Sonuç olarak yanardaðlarýn insan faaliyetlerinden daha fazla miktarda CO2 salmýþ olmasý doðru deðildir. CO2 düzeyinin büyük patlamalardan sonra yükselmediði görülüyor. Karalardaki yanardaðlarýn çýkarttýðý CO2 emisyonu her yýl tahmini olarak ortalama 0.3 gigaton'dur. Bu da insan faaliyetlerinin ürettiði CO2'nin yüzde biridir. Ayrýca yanardað kaynaklý CO2, okyanus tabanýndaki dalma-batma tektonik levhalarýnýn altýndaki karbon tarafýndan dengelenir.

    7.Yanýlgý: Karbon dioksit düzeyleri sýcak dönemlerin baþlangýcýndan sonra yükselir. Dolayýsýyla CO2 küresel ýsýnmaya neden olmaz.
    Gerçek: Antarktika ve Grönland'ý örten buz tabakalarýndan kesilerek çýkartýlan yüzlerce bin yýllýk buz örnekleri, en son buz çaðýnýn sonunda atmosferdeki CO2 düzeyinin sýcaklýklarýn yükselmeye baþlamasýndan bir müddet sonra yükseldiðini gösteriyor. Zamanlama konusunda belirsizlikler söz konusu. Bunun nedeni kýsmen buz çekirdeklerinin içinde hapis olan havanýn buzdan daha genç olmasý. Kaldý ki bu gecikmenin 800 yýldan daha uzun bir süreyi kapsadýðý görülüyor.
    Yükselen CO2 düzeyinin buzul çaðlarýnýn sonundaki ilk ýsýnma sürecini tetiklemediðini gösteren bu gecikmeler, atmosferdeki daha fazla miktardaki CO2'nin gezegeni ýsýttýðý fikrini de çürütmüyor.
    CO2'in sera gazý olduðunu biliyoruz, çünkü kýzýlötesi ýþýnlarýný hem emiyor, hem de yansýtýyor. Temel fizik kurallarýna göre bu tür gazlar Dünya'dan yansýyan ýsýyý hapseder. Bu olmadýðý sürece gezegenin daha soðuk olacaðý iddia ediliyor.
    Bütün bunlar geçmiþteki sýcaklýklar ile geçmiþteki CO2 düzeyi arasýnda bir korelasyon olacaðý anlamýna da gelmiyor. Ýklimi daha baþka etmenler de etkiliyor. Bu etmenlerde büyük deðiþiklikler olduðu zaman CO2 ve sýcaklýk arasýndaki iliþki etkisini yitirebiliyor.
    O zaman, geçmiþte milyon yýl önce Dünya niçin tekrar tekrar buz çaðlarý ve daha sýcak dönemler arasýnda gidip gelmiþ olabilir? Uzun süredir doðru olduðuna inanýlan bir kurama göre bu Dünya'nýn görüngesindeki deðiþiklikten kaynaklanýyor. Bu deðiþikliklere Milankovitch Döngüsü adý veriliyor. Ancak Dünya'nýn yörüngesindeki deðiþikliklerin yol açtýðý ýsýtma veya soðutma etkisi küçüktür ve sýcaklýklardaki deðiþiklikleri açýklamaya yetmez.
    Bütün bu bilgilerin ýþýðý altýnda sýcaklýklardaki ilk deðiþiklikleri bir çeþit geri beslemenin tetiklediði ortaya çýkýyor. Bu noktada buz kritik bir rol oynuyor. Geniþ buz kütleleri eriyip küçüldükçe güneþ enerjisinin daha küçük bir kýsmý uzaya geri yansýyor ve bunun sonucunda ýsýnma hýzlanýyor.
    CO2'nin bu süreçte önemli bir rol oynadýðý bir yüzyýldan beri bilinen bir gerçek. Buz çekirdekleri, son yarým milyon yýl boyunca CO2 düzeyleri ile sýcaklýk arasýnda kayda deðer bir iliþki olduðunu gösteriyor. Bir buzul çaðýnýn sona ermesi için yaklaþýk 5000 yýl geçmesi gerekiyor ve sýcaklýk ve atmosferdeki CO2 yoðunluðu birlikte 4000 yýl boyunca artýyor.
    Buzul çaðýnýn sonunda ne olduðuna baktýðýmýz zaman yörüngesel deðiþimlere baðlý olarak ortaya çýkan ilk ýsýnma daha fazla CO2'nin atmosfere salýnmasýna yol açmýþ olabilir. Bunun sonucunda ýsýnma artarken salýnan CO2 miktarýný da artýr ve bu böyle sürüp gider. Buzul alaný daralmaya baþlayýnca sýcaklýklar daha da artar.
    Bu ilave CO2 nereden geliyor olabilir? Bilimsel kanýtlara göre kaynak okyanuslardýr. Sýcak sularda gaz daha az erir. Dolayýsýyla daha sýcak denizler CO2'yi havaya geri verir. Ancak bu da CO2 artýþýný açýklamaz. Diðer bir faktörün biyolojik olma olasýlýðý yüksek. Denizlerdeki fitoplanktonlar geliþtikçe havadaki CO2'yi emer. Fakat dünya ýsýndýkça rüzgarlardaki, akýntýlardaki ve tuzluluk oranýndaki deðiþiklikler fitoplankton geliþimini önler.
    Buzul çaðlarý bize þunlarý söylüyor: Sýcaklýklar CO2 düzeyini etkiler veya bunun tam tersi olabilir. Þu anda okyanuslar, insanlarýn havaya saldýðý ilave CO2'nin %40'ýný emiyor. Denizler bunun yerine CO2 çýkartmaya baþlarlarsa insan eliyle üretilen CO2 miktarýndaki azalmanýn etkisi çok az olur.

  2. #2
    Üyelik tarihi
    22.Mayýs.2007
    Nereden
    Ýstanbul-Rize
    Mesajlar
    352
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    evet küresel ýsýnma derlerdi de inanmazdým meðer doðruymuþ bu kadar sýcak olur mu ya yandýk!!

  3. #3
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart En stratejik maden üzerindeyiz

    En stratejik maden üzerindeyiz

    Prof.Dr.Cengiz Yalçýn Dünya bor rezervlerinin %63'ne sahip ülkemiz gerçek bir servetin üzerinde oturmaktadýr.Problem,bu zenginliðin ne kadar farkýndayýz sorusuna yanýt aramada düðümlenmiþtir. Bu yazýmýzda,bor bileþiklerinden elde edilen yakýtlar konusunu ve bu baðlamda Dünyada meydana gelen geliþmeleri aktarmaða çalýþacaðýz.

    Bilimsel geliþmeler ve ileri teknoloji uygulamalarý,uluslararasý iliþkilere yön veren temel bir güç haline dönüþmüþtür.Bunun sonucu olarak küçük büyük tüm uluslar politikalarýný,bilim-teknoloji-enerji üçlemesi üzerine kurgulanmaktadýr.Ülkemizin en büyük eksikliði bilim ve teknoloji alanýnda ne yapacaðýný bilememesi hedeflerini belirleyememesidir.20'inci yüzyýlýn ikinci yarýsýnda ortaya çýkan bir çok küçük ülke mütevazý de olsa bilim ve teknoloji üretirken Türkiye ne bilim nede teknoloji üretmektedir;para karþýlýðý satýn aldýðýmýz teknolojileri tüketmekteyiz.Bütçemizden her sene know-how karþýlýðý ödediðimiz büyük miktarlar ile yabancý ülkelerin AR-GE (Araþtýrma-Geliþtirme) faaliyetlerini finanse etmekteyiz.Sahip olduðumuz bor ve bor bileþikleri bunun tipik bir örneðidir.Bu yazýmýzda bordan bir enerji kaynaðý olarak nasýl yararlanýlýr sorusunu tartýþmaya açacaðýz.
    Bor madenlerinin ve bor bileþiklerinin stratejik önemi nedir?

    Gelecekte bu önem nasýl artar?

    Ülkemizdeki bilgi birikimi bor rezervlerini katma deðere dönüþtürebilir mi?

    Bu konuda nasýl bir politika izlenmesi gerekir?

    Ülkemizin en yüklü ithalat kalemi enerji olmasýna raðmen yakýt ekonomisi gibi bir kavram bilimsel,teknolojik ve politik gündemimizde hiç yer almamýþtýr.Bu kavramý,baþta Enerji,Ýmar Ýskan,Bayýndýrlýk,ve ulaþtýrma bakanlýðý ve yerel yönetim teknokratlarýnýn anlamasý ve gerekli uygulamalarý baþlatmasý gerekir. Bir çok ülke ulaþtýrma sektöründeki enerji tüketiminin ithalat faturalarýna yansýttýðý miktarlarý makul seviyelere düþürmek için,hem petrol hem de elektrik ile çalýþan hibrit motorlar üzerinde araþtýrma ve geliþtirmeler yapmaktadýr. Amaç yakýt ekonomisinin gereklerini yerine getirmektir.Þehir içi trafik düzenlemeleri dahi yakýt ekonomisi göz önüne alýnarak yapýlmalýdýr.Ýstanbul ve Ankara trafiðinde yaþanan sýkýþýklýklar yöneticilerimizin yakýt ekonomisi konusunda ne kadar Fransýz olduðunu gösteriyor. Araçlar þehir içlerinde sýkýþýk trafikte elektrik,þehirler arasý yollarda benzinli motor çalýþmaktadýr,Toyoto 2006 senesinde 400000 hibrit oto satýþý yapmýþtýr.Türkiye de araba üreten sektör bu önemli geliþmenin tümüyle dýþýndadýr.Elektrik motorlarý,sülfür di oksit,azot oksit karbon monoksit,hidrokarbon ve aðýr metal içeren egzoz gazlarý yayýnlamadýðýndan çevre duyarlý toplum tarafýndan tercih edilmekte ve vergi indirimi gibi teþvikler görmektedir.
    Son günlerde enerji ile ilgilenen bazý þirketlerin enerji ekonomisi konusunda ciddi ilerlemeler kaydettikleri basýnda yer almaktadýr.Özellikle Zorlu þirketler gurubunun etkinlikleri ile,baþta otomobil üreten petrol rafine eden ve pazarlayan þirketler,TÜBÝTAK;TAEK ve üniversiteler gibi bilimsel kuruluþlar ortak bir stratejide birleþtirilmelidir.Bor ve bileþiklerinin önemi,ulaþým sektöründe yakýt olarak kullanýlmasý gündemde olan hidrojen üretimi ve depolanmasý ile ilgilidir.
    Bor ve bor bileþikleri,enerji içeriði çok yüksek hidrojeni depo edebilmesi nedeni ile stratejik maddeler arasýnda yer alýr.Bilindiði gibi hidrojen uzun süreden beri amonyak,ve metanol üretiminde,petrol rafinajýnda, gýda teknolojisinde,uzay mekiklerinde ve roket teknolojisinde kullanýlmaktadýr.

    Yakýt pilleri hidrojenden enerji elde etmek için geliþtirilen bir teknolojidir.Bu sistemde hidrojen oksijen ile elektro kimyasal iþlemler ile birleþtirilerek elektrik akýmý elde edilir. Yanma olmadýðý için egzoz gazý yayýný olmaz .Dolayýsýyla yakýt pilleri çevreyi kirletmeyen bir enerji üretim türüdür.Hidroksitlerin elektrolit olarak kullanýldýðý yakýt pillerinde iki adet amorf elektrot bulunur.Sonuç olarak lise kimya derslerinden anýmsanacaðý gibi
    H2 +2OH =H2O+2e
    Reaksiyonu sonucu elektrik akýmý elde edilir.Burada e elektronu göstermektedir.Ulaþým sektöründe otomobiller diðer sektöründe pil ile çalýþan araç ve gereçler yukarýda verilen elektro kimyasal reaksiyon sonucu açýða çýkan elektronun oluþturduðu akým ile çalýþtýrýlýr.Yakýt pilleri (fuel cells) hidrojeni elektrik enerjisine çeviren sistemlerdir.Þekilde bir yakýt pilinin nasýl elektrik akýmý ürettiði bir yakýt hücresinde meydana gelen fiziksel olaylara baðlý olarak gösterilmiþtir.




    Yakýt pilleri yeniden þarj edilebilen bataryalara benzer.Hidrojen ve oksijen verildiði sürece akým verir.(Proton exchange membrane=PEM) Proton deðiþ-tokuþ zarý içeren yakýt pil hücreleri gözenekli iki elektrot,anot ve katot ve bir polimer zardan oluþur.Polimer zar anot ve katodun arasýnda yer alýr.Anot ve katot yüzeyleri platin bazlý bir malzeme ile kaplanýr.Þeklin 1 no ile gösterilen aþamasýnda hidrojen yakýt hücresine enjekte edilir.Hücreye giren hidrojen atomlarý anot üzerindeki katalizör tarafýndan elektronlarýndan soyulur.Serbest kalan elektronlar pilin dýþ devresinde akým oluþturur.Bu durum þekilde 2 nolu aþama ile belirtilmiþtir.Aletleri çalýþtýran bu akýmdýr.Ancak akýmýn sürdürülebilmesi için kimyasal iþlem pilin iç devresinde de tamamlanmasý gerekir.Elektronlarýný kayýp etmiþ hidrojen atomlarý yani protonlar katoda doðru hareket ederler.Þekilde bu aþama 4 no ile gösterilmiþtir.Katodun gözeneklerinden dýþarý çýkan protonlar dýþ akým elektronlarýný yakalayýp tekrar hidrojen atomuna dönüþürler. Bu aþmada þekilde 5 no ile belirtilmiþtir.Hücre içinde bu duruma gelen hidrojen atomlarý oksijen ile birleþerek bildiðimiz suya dönüþür.Sonuç olarak hücre akým üretirken çevreye zarar vermeyen suyu egzoz olarak dýþarý atar. Böylece pilin iç devre akýmý tamamlanmýþ olur.

    Þekilde 6 no ile gösterilen ise üst üste yerleþtirilmiþ pil hücrelerini göstermektedir.Çok sayýda hücrenin ürettiði akým birleþtirilerek bir otomobili bile hareket ettirebilecek enerji elde etmek mümkün olabilmektedir.Yakýt pilleri çok çeþitli amaçlar ile kullanýlabilen düzeneklerdir.Yakýn bir gelecekte mobil telefonlar,bilgisayarlar,TV ler ve benzeri tüm aletler yakýt pilleri ile çalýþacaktýr.Sanýyorum Zorlu gurubunun üzerinde çalýþtýðý bu cins bir düzeneði ticari hale getirebilmektir.Hem ekonomik hem de neredeyse bitmeyen bir pil gibidir.Yakýt pilleri çevre dostu bir enerji üretim tekniðidir.

    Teknolojisinin ticari hale dönüþtürülmesi hücreye giren ve akýmý oluþturan hidrojen atomlarýnýn nasýl elde edileceði problemine odaklanýr. Gerçekten hidrojen enerji içeriði çok yüksek olan yanýcý ve uçucu bir gazdýr.Bir bomba gibidir.Depo edilmesi ve insanlarýn bu pilleri korkmadan kullanabilmesi yeni teknolojik geliþtirmelere baðlýdýr.Bor ve bor bileþikleri bu endiþeleri ortadan kaldýracak özelliklere sahip olduðundan ülkemiz için ayrý bir önem taþýr.Yukarda önerdiðimiz gibi bu konuda tüm kuruluþlar gayretlerini birleþtirmeli ve yakýt pili üreten bir Dünya markasý meydana getirilmelidir.Bu sanýldýðý kadar zor bir iþ de deðildir.Ülkemizdeki bilgi birikimi buna yeterlidir.

    Küresel ýsýnma sera ve baca gazlarýnýn kontrolsüz atmosfere atýlýþý uluslar arasý bazý önlemlerin alýnmasýný zorunlu hale getirmiþtir.Her ne kadar bu konuda tam bir anlaþma saðlanmýþ olamamasýna raðmen toplum tehlikenin farkýna varmýþtýr.Ulaþým çevreyi insafsýzca kirleten sektörlerin baþýnda gelir.Otolarýn egzozlarýndan çýkan gazlar bir problemdir.Yakýt pilleri bu önemli soruna çözüm getirecek bir alternatiftir.Þekilde bir yýðýn yakýt pilinin bir otomobili nasýl çalýþtýrýldýðý gösterilmiþtir.Yukarýda belirttiðimiz gibi egzoz gazý sudan ibarettir.



    Yakýt pillerinde akýmýn iç ve dýþ devrede oluþumunu gösteren 1 den 6 ya kadar olan aþamalar motor üzerinde de ayný anlamda gösterilmiþtir.Hidrojenin pile enjeksiyonu elektronlarýndan soyularak protona dönüþtürülmesi,serbest kalan elektronlarýn dýþ devrede akýmý oluþturmasý ayný aþamalardýr. Burada deðiþik olan akýmýn tekerleðe baðlý elektrik motorunu döndürerek hareket saðlamasýdýr.Pilin iç devresini tamamlayan protonlarýn tekrar elektron kaparak hidrojen atomuna dönüþmesi ve havanýn oksijeni ile birleþerek egzoz olarak suyun dýþarý atýlýþý yakýt pili motorlarýný geleceðin cevre duyarlý motorlarý haline dönüþtürmüþtür.Pillerin üst üste stoklanmasý ile motora yeterli güç saðlayacak gerilimi meydana getiriler.Basýnýmýzda su ile iþleyen motor olarak geçen yakýt pilleri basit pil mantýðý ile geliþtirilmiþ düzeneklerdir.Her teker bir yakýt pili bataryasýna baðlýdýr.Elektrik motorlarý tekerlere sinkorinize dönme saðlar.otomobil üretiminde devrim niteliðinde bir deðiþim saðlamasý beklenmektedir.

    Yukarýda belirtildiði gibi motorun enerji üretebilmesi sürekli hidrojen giriþinin saðlanmasýna baðlýdýr.Yakýt pilleri iki farklý teknik kullanýlarak hidrojen ile beslenir.Ýlk akla gelen teknik hidrojenin yüksek basýnç altýnda depo etmektir.Ancak hidrojenin tankýnýn araç üstünde monte edilmesi ciddi güvenlik sorunlarý doðurur.Hidrojenin uçucu ve yanýcý gaz olmasý depolama tekniðine ilave teknik yükümlülükler ve maliyet getirir.Yakýt pili çalýþan bir otomobilin içten yanmalý motorlar gibi ayrý bir motor bölmesi yoktur.Her bir teker üzerine yerleþtirilen dört elektrik motoru hareketi saðlar.Hidrojen deposu arabanýn þasisi üzerine yerleþtirilir.Þekilde yakýt pili ile çalýþtýrýlan bir otomobil þemasý gösterilmiþtir.


    Yukarýda belirtildiði gibi problem hidrojenin güvenli bir þekilde depo edilebilmesidir.Yolcu ve sürücüler adeta bir saatli bomba olan hidrojen tanklarýnýn üstünde oturmak durumundadýr.Bor madenlerinin önemi bu güvenlik problemine çözüm getirebilme olasýlýðýnýn yüksek olmasýndandýr.Türk bilim ve teknoloji sisteminin üzerinde durmasý gereken nokta budur.

    Bor bileþiklerinin özelliði,hidrojeni serbest halde deðil de sodyum bora hidrat þeklinde bir kimyasal bileþikte depo edebilmesidir.Yakýt pilleri için gerekli hidrojen yüksek basýnç altýnda depo edilmeye gerek kalmadan bu bileþikte depo edilebilir.Bordan elde edilen unu andýran beyaz tozu sadece suda eritmek ile elde edilen yakýtýn ilerde petrolün yerini almasý çok uzak bir ihtimal deðildir.Dünya bor reservlerinin %63'ne sahip ülkemizin önemi buradadýr.Ana maddesi su ve bor olan bu yakýtýn üretimi depolanmasý daðýtýmý ne ekonomik nede ticari nede politik bir engel ile karþýlaþmayacaktýr.Önümüzdeki 15-20 sene içinde bor bileþikleri enerji sektöründe bir devrim yaratacak,bor rezervleri petrol rezervleri kadar önem kazanacaktýr.Toplumun zehirli gazlar yaymayan yakýtlara eðilimi bor bileþiklerinden elde edilen yakýtý rakipsiz kýlacaktýr.Bu gün pahalýya üretilen karbon içermeyen çevre dostu bor yakýtlar gelecekte fosil yakýtlar ile rekabet edebilecek teknik kapasitelere sahip olacaklardýr.Tüm Dünya benzin motorlarýný geliþtirme ile birlikte bor yakýtlý motorlarý geliþtirme çalýþmalarýna destek vermektedir.

    Notrium olarak adlandýrýlan sodyum bora hidrat'ýn enerji yoðunluðu,yani yakýt pillerine saðladýðý hidrojenden elde edilen enerji yoðunluðu,içten yanmalý benzin motorlarýnýn enerji yoðunluðuna eþittir.Notrium yakýtlý araçlar,bir depo ile 500km yol alabilmektedirler.Deneme sürüþünde 100km'ye 16 saniyede çýkabilmiþtir.Bu benzinli motorlara göre oldukça uzun bir süredir.Bunun anlamý yakýt pillerinin beslediði elektrik motorlarýnýn arabaya yeterli ivme kazandýramamasýdýr.Çözüm bir zaman meselesi olup sadece bir mühendislik problemidir.
    Yakýt pilleri için gerekli hidrojen, sodyum bora hidrat suda çözülmesi ile elde edilir.Lise kimya derslerinden bilindiði gibi:

    NaBH4+H2O------NaBO2+4H2

    reaksiyonu ile elde edilir.NaBH4 unu andýran beyaz bir tozdur.H2 Üretim hýzý,yakýt pillerinin istenilen þiddete elektrik akýmý verecek þekilde ayarlanýr.Sudaki çözeltinin alevlenme ve patlama tehlikesi yoktur.Dolayýsýyla hidrojen tanklarýnýn neden olduðu tehlike bu teknik için söz konusu deðildir. Otomobiller teknoloji ticari hale dönüþtüðünde benzin yerine depolarýný notrium veya benzeri bor bileþikli yakýtlar ile dolduracaklardýr.

    Bor bileþiklerinden yakýt üretimi konusunda aralarýnda Nobel ödüllü bilim adamlarýnýn da bulunduðu bir çok gurup araþtýrmalarýný sürdürmektedir.Duracell,Du Pont,Dow chemicals gibi dev þirketlerinin de gündeminde bor bileþiklerinden yakýt üretme yer almaktadýr.Þu anda sodyum bora hidrit'in maliyeti petrole göre yüksektir.Ancak uzun süre yüksek kalacaðýnýn garantisi yoktur.Petrol her zaman krizlere neden olabilecek bir yakýttýr.Rutgers üniversitesi araþtýrma ve geliþtirme merkezinde yapýlan prototip otomobil bir depo sodyum bora hidrat çözeltisi ile 600km yol alabilmiþtir.Bu örnekten görüleceði gibi yenilikçi teknolojiler üniversite araþtýrma merkezlerinde tasarlanmaktadýr.Dünya bor rezervlerinin büyük bir kýsmýna sahip ülkemizde,Üniversitelerimiz,TÜBÝTAK,TAEK,MTA,Enerj i tabii kaynaklar bakanlýðý,Sabancý ve Koç gibi oto üreten þirket topluluklarý,Tüpraþ ve petrol ofis gibi petrol rafinajý ve daðýtýmý yapan þirketler gayretlerini bor bileþiklerinden yakýt üretmeye odaklamalýdýrlar.Bu beyaz tozdan elde edilecek enerji,bataryalardan bilgisayarlara,otobüsten trenlere gemilere hatta uçaklara kadar her türlü aracýn enerji gereksinimini karþýlayabilecektir.New-York,Londra,Ýstanbul,Paris gibi metropoller,zehirli egzoz gazlarýndan temizlenecek insanlar temiz hava soluyarak yaþamlarýný sürdürme olanaðýna kavuþacaklardýr.
    Ülkemiz için önemli olan þu an belli baþlý kimya ve otomobil þirketlerinin üzerinde çalýþtýðý bu yakýt türü üzerinde araþtýrma ve geliþtirme çalýþmalarýný yoðunlaþtýrmaktýr.Araþtýrmalar olumlu sonuçlanýrsa benzin istasyonlarýnýn yerlerini bor kaynaklý yakýt daðýtým istasyonlarý alacaktýr.Dünya bor rezervinin %63'ne sahip Türkiye bu servetini katma deðere dönüþtürebilecektir.Ancak bunu bor yataklarýný yabancýlar satarak ve bu geliþmenin dýþýnda kalarak baþarmak olasý deðildir.

  4. #4
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Teknoloji Haberleri

    Hem eve hem cebe tek telefonAvea, evdeki hattý ve GSM þebekesini tek telefona toplayacak bir projeyi hayata geçirmeye hazýrlanýyor.

    28.07.2007 10:40Bu sistemde kullanýlacak özel telefonlar, evlerde sabit telefon hatlarýný, evin dýþýnda ise otomatik olarak GSM hattýný kullanmaya baþlayacak. Böylece abonelere cep ve ev telefonlarý için tek bir fatura gönderilebilecek.

    Hisselerinin yüzde 81.8’i Türk Telekom’a ait olan Avea, GSM ile ev ve iþ yerlerindeki sabit hatlarýn tek telefon cihazýyla kullanýlabilmesini saðlayacak bir proje üzerinde çalýþýyor. Avea CEO’su Cüneyt Türktan, yurtdýþýnda bu projeye uygun telefon araþtýrmasýna baþladýklarýný söyledi. Türk Telekom’un Avea’nýn da ortaðý olmasýnýn kendileri için önemli bir avantaj olduðunu belirten Türktan, "Biz bu ortaklýðýn getirdiði sinerjiden yararlanabileceðimiz ürünler geliþtirmek için araþtýrma yapýyoruz" dedi.

    NASIL OLACAK: Dünyada aralarýnda Siemens ve Philips’in de bulunduðu birkaç firma GSM ve sabit telefon hatlarýnýn birlikte kullanýlabildiði kablosuz telefonlarýn üretimine baþladý. Avea, bu telefonlar konusunda yaptýðý araþtýrmayý tamamladýktan sonra bu cihazlarýn ithalatýný gerçekleþtirecek. Ýthalat baþladýktan sonra Avea ve Türk Telekom bayilerinde bu cihazlar özel kampanya fiyatlarý ile satýlacak. GSM ve sabit hat uyumlu telefonlarý satýn alan aboneler ayný telefonu artýk evlerinde veya iþyerlerinde Türk Telekom’un hattý üzerinden konuþmak için, ev veya iþ yerinin dýþýna çýktýklarýnda ise Avea hatlarý üzerinden konuþmak için kullanacaklar.

    OTOMATÝK GEÇÝÞ: Bu telefonlar ev veya iþ yerinde iken sabit hattýn olduðunu otomatik olarak algýlayacak ve konuþmalarýn sabit hat üzerinden yapýlmasýný saðlayacak. Telefon, ev veya iþ yerinin dýþýna çýkýldýðýnda bulunduðu ortamda sabit hat olmadýðýný algýlayarak konuþmalarý GSM þebekesi üzerinden gerçekleþtirecek. Böylece Avea abonesi telefonunda hiçbir ayar yapmadan otomatik olarak bulunduðu ortama göre sabit veya GSM þebekesi arasýnda geçiþ yapacak.

    TEK FATURAYA DOÐRU: Avea’nýn en kýsa zamanda hayata geçirmeye çalýþtýðý ’eve ve cebe tek telefon’ projesinde artýk Türk Telekom için ayrý, Avea için ayrý fatura ödemeye de gerek kalmayabilecek. Bu teknoloji sayesinde Avea ve Türk Telekom sabit ve GSM hatlarý için abonelerine tek bir fatura gönderme imkanýna sahip olacaklar. Bu projede kullanýlacak cep telefonlarýnýn fiyatlarýnýn, normal cep telefonu fiyatlarýyla ayný düzeyde olacaðý tahmin ediliyor.

    YATIRIMLARIMIZ SÜRÜYOR: 2006 yýlýnda 300 milyon dolarla baþladýklarý altyapý yatýrýmlarýnýn sürdüðünü belirten Cüneyt Türktan, "Sadece bir sene içinde gerçekleþtirdiðimiz yatýrýmlar sayesinde Türkiye nüfusunun yüzde 3.4’ünü kapsama alanýna dahil ettik" dedi.

    iPhone için çalýþýyoruz

    Appleýn önce ABD’de satýþa sunduðu iPhone için de çalýþma yaptýklarýný belirten Avea CEO’su Cüneyt Türktan, "Bildiðiniz gibi iPhone’u kullanabilmek için bir GSM operatörünün iPhone’a destek vermesi gerekiyor. Yani anlaþmalý bir GSM operatörü yoksa iPhone’u kullanmanýz mümkün deðil. Bu konuda araþtýrmalara baþladýk. Ancak, Apple’ýn 2008 planlarýnda iPhone için Türkiye pazarý görünmüyor. iPhone’nun Türkiye pazarýna gireceði tarih netleþtiðinde, bu telefona Türkiye’de destek veren GSM operatörü olmak istiyoruz" dedi.

    KKTC’de bize mahkûm hayatý yaþatýyorlar

    Cüneyt Türktan, "Kýbrýs’a iþ için sýk gidenler Avea’dan çok þikayetçi. Bir nevi mahkum hayatý yaþýyorlar. Orada kaliteli hizmet alamýyor musunuz?" þeklindeki bir soruyu, "Haklýsýnýz. Bize mahkum hayatý yaþatýyorlar. Kýbrýs’ta roaming anlaþmamýz olan iki operatörden iyi, kaliteli servis alamýyoruz" diye yanýtladý. KKTC’ye iliþkin bazý çalýþmalarý bulunduðunu ifade eden Türktan, "Kýbrýs’ta 3G’de lisans verilme durumu olursa ihaleye girmeyi düþünüyoruz" dedi.

    Cepte yüzde 50 indirimli fiyatla kár edilmez

    Vodafone’un "Fiyatlarýmýzý yüzde 50 indirdik. Hem biz hem abonemiz kazanýyor" þeklindeki açýklamasýný da deðerlendiren Avea CEO’su Cüneyt Türktan, "Bir operatörün GSM görüþme ücretlerinde yüzde 50 indirim yaparak kár edebilmesi mümkün deðil" dedi.

    15 kulvarda yarýþtýk 9’unda en iyi olduk

    AveaLCC-WFI tarafýndan gerçekleþtirilen "Mayýs 2007 AMR destekli çaðrý testi" sonuçlarýný Heybeliada’da düzenlediði basýn toplantýsý ile açýkladý. Avea Network Geliþtirme Direktörü Kemal Erman, çalýþma ile toplam 3 bin kilometrelik rota üzerinde çaðrý kalite karþýlaþtýrmasý yapýldýðýný bildirdi. Test rotasýnda trafiðin yoðun olduðu Ankara’da 1.300 kilometre, Ýstanbul’da 1.200 kilometre ve Ýzmir’de 500 kilometrelik yol güzergahlarýnýn kullanýldýðýný kaydeden Erman, bu testler sonucunda 3 büyük þehirde Avea þebekesinin en yüksek sinyal seviyesine sahip GSM operatörü olduðunun ortaya çýktýðýný, Avea’nýn sinyal kalitesinde de rakiplerine göre daha iyi olduðunu söyledi. Çalýþmaya göre, Avea’nýn en kaliteli konuþmayý saðlayan 2 operatörden biri olduðunu belirten Erman, Avea þebekesinin çaðrý kesilme oranýnýn yüzde 0.35’lerde olduðunu ifade etti. Erman, çalýþmaya göre Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir’de yapýlan 15 karþýlaþtýrmanýn 9’unda Avea’nýn en iyi durumdaki GSM operatörü olduðunu bildirdi. Avea Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardýmcýsý Jamal Fakory de, bu kýyaslama çalýþmasýnýn Avea’nýn zayýf noktalarýnýn tespit edilmesine olanak saðladýðýný ifade ederek, "Bizler çok açýk ve dürüst þekilde bu sonuçlarý sizlerle paylaþmak istedik. Bunu rakiplerimizi kötülemek için yapmýyoruz. Avea, 2005’ten önce iyi bir üne sahip deðildi. Biz de o algýyý deðiþtirmek istiyoruz. Bunun için þirketi aldýðýmýzdan bu yana 1 milyar dolarý aþan altyapý yatýrýmý yaptýk" diye konuþtu.

    Avea tüm Marmara Denizi’ni kapsýyor

    AveaMarmara Denizi’nde kapsama alanýný tüm uluslararasý gemi ve yurtiçi feribot güzergahlarýný içine alacak þekilde geniþletti. Bu sayede Avea, sadece kendi müþterilerine deðil, Marmara Denizi’nden transit geçen ve uluslararasý dolaþým anlaþmasý bulunan diðer ülke operatör müþterilerine de mobil ses ve veri hizmeti saðlamaya baþladý. Avea bu proje için Marmara Denizi’nin çevresine 7 yeni baz istasyonu kurdu. 18 mevcut baz istasyonunda ise ’extended range’ adý verilen ve baz istasyonlarýnýn kapsama alanýnýn geniþleten bir teknoloji modifikasyodu gerçekleþtirdi.

  5. #5
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Türk fizikçilerin akademik ayýbý

    Türk fizikçilerin akademik ayýbýODTÜ, 4 üniversiteden 15 fizikçinin makalesinin çalýntý olduðunu dünyaya duyurdu.

    11.09.2007 11:51ODTÜ’DEN Prof. Ayþe Karasu þüphe üzerine, uluslararasý elektronik makale arþivini aradý. Arþiv yönetimi 4 üniversiteden 15 fizikçinin makalesinin çalýntý olduðunu dünyaya duyurdu.

    Skandal þöyle baþladý. Prof. Karasu, iki doktora öðrencisinin çok konuþulan makaleler yazdýklarý halde sýnavlarda baþarýsýz olmalarýndan þüphelenince, bu öðrencilerin akademik çalýþmalarýný mercek altýna aldý. Mustafa Saltý ve Oktay Aydoðdu adlý iki öðrencinin toplam 40 makalesinin ’intihal’ olduðu belirlendi. ODTÜ, öðrencilere iki dönem uzaklaþtýrma cezasý verirken, Prof. Karasu durumdan uluslararasý elektronik makale arþivi arXiv yönetimini de haberdar etti. New York Cornell Üniversitesi fizikçilerinden Poul Ginsparg “durumun farkýnda olduklarýný ve uzun süredir araþtýrdýklarýný” söyledi. arXiv araþtýrma sonunda Türkiye’deki 4 üniversiteden, aralarýnda profesörlerin de olduðu 15 Türk fizikçinin toplam 67 makalesinin “intihal” olduðunu, arþivinden çýkardýðýný duyurdu.

    37 bin YTL haksýz kazanç

    ODTÜ’de 4 kiþilik inceleme heyetinde bulunan Doç. Özgür Sarýoðlu þöyle dedi: “arXiv, 18 Mart, Dicle ve Mersin Üniversiteleri’nden de fizikçilerin intihal yaptýðýný belirledi. Olayýn Yunanistan, Romanya, Hindistan, Pakistan gibi uluslararasý baðlantýlarý da var. Bu insanlarýn cebine 37 bin YTL para girdi. Çünkü makale baþýna TÜBÝTAK ve ODTÜ’den para alýyorlar. Ayrýca intihal, bilimsel kariyer için de önemli bir katký. Baþkalarýnýn emekleri üzerinden kolayca bir yerlere gelenler diðerlerini de cesaretleniyor, herkes çalmaya baþlýyor.” Öðrencilerin 22 ayda 40 makale yazmasýnýn mümkün olamayacaðýnýn altýný çizen Doç. Sarýoðlu cezayý yetersiz buldu ve bu þahýslarýn 9 aydýr üniversitelerinden maaþ aldýklarýný kaydetti.

  6. #6
    Üyelik tarihi
    11.Mart.2007
    Mesajlar
    527
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    yapýlacak iþ mi ya diyesim geliyor ama kolaya kaçmak cazip gelmiþler bunlara..

  7. #7
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Kendiliðinden silinen kaðýt

    Kendiliðinden silinen kaðýtSilinebilir kaðýt üzerindeki bilgiler 16-24 saat içinde kendiliðinden yok oluyor.

    20.11.2007 13:01 Xerox, “silinebilir kaðýt” adýný verdiði ve halen geliþtirilme aþamasýnda olan bu buluþu için patent baþvurusunda bulunmuþtu. Xerox’lu bilim adamlarý silinebilir kaðýt geliþtirebilmek için geçici olarak var olacak görüntüler yaratmanýn yollarýný arayarak araþtýrmaya baþladýlar.
    Çalýþmalarý ilerlerken “tamam þimdi bulduk” denilen nokta, belli miktar dalga boylarýnda ýþýk alan parçalarýn renk deðiþtirdikleri ve belli bir süre sonra kendiliðinden ortadan kaybolduklarý an oldu. Bu noktadan hareket ederek, þu an için kendisini 16-24 saat arasýnda silen defalarca tekrar kullanýlabilen kaðýtlarýn buluþu ortaya çýktý.
    YAZI VE GÖRÜNTÜLER KAYBOLUYOR
    Xerox’un Kanada’daki AR-GE Merkezi, bu teknolojinin kimyasal tarafý bir baþka deyiþle silinebilir kaðýt ve bileþenleri üzerinde çalýþýrken, Xerox’un Palo Alto’daki dünyaca ünlü PARC AR-GE Merkezinde ise silinebilir kaðýt üzerine defalarca baský yapacak yazýcý cihazýnýn geliþtirilmesi için çalýþýlýyor.
    PARC’daki Xerox bilim adamlarý farklý dalga boylarýndaki ýþýklarý yazma kaynaðý olarak kullanan prototip bir yazýcý geliþtirdiler. Mevcut geliþtirilen teknoloji, basýlmýþ yazý ve görüntülerin zaman içinde doðal olarak kaybolmasýný veya istenirse belli bir ýsý seviyesinde anýnda ortadan kaldýrýlabilmesine imkan veriyor.
    1100 BÝLÝM ADAMI ÇALIÞIYOR
    Xerox'un bünyesinde 1100 bilim adamý çalýþýyor ve A.B.D, Kanada ve Avrupa'da yer alan AR-GE laboratuvarlarýnda, iþ uygulamalarý, elektro mekanik sistemler, dijital görüntüleme, bilgisayar, renk bilimi ve baský teknolojileri alanlarýnda araþtýrmalar yapýlýyor.



    Hürriyet

  8. #8
    Üyelik tarihi
    22.Mayýs.2007
    Nereden
    Ýstanbul-Rize
    Mesajlar
    352
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    AR-GE nin geliþimine türkiye de en azýndan büyük þirketlerin önem vermesi gerekli..
    Arçelik bu konuda hassas..çok güzel

  9. #9
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Ýnternet kullanýcýlarý dikkat

    Ýnternet kullanýcýlarý dikkatSanal ortamda takip bugün baþlýyor...

    23.11.2007 00:08Filen göreve baþlayacak olan Ýnternet Güvenliði Baþkanlýðý çocuk istismarý baþta olmak üzere internet suçlarýna karþý sýký bir dönemin baþlangýcý olacak.

    Uygulamayla Atatürk aleyhine iþlenen suçlar, intihara yönlendirme, çocuklarýn cinsel istismarý, uyuþturucu veya uyarýcý madde kullanýlmasýný kolaylaþtýrma, saðlýk için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuþ, kumar oynanmasý için yer ve imkan saðlamayý içeren internet sitelerine eriþim engellenecek.

    “Katalog suçlar” olarak adlandýrýlan bu 8 suç, Telekomünikasyon Ýletiþim Baþkanlýðý’nýn internet adresi üzerinden doldurulacak bir formla ya da telefonla da ihbar edilebilecek.

    Eriþimin engellenmesi kararlarý, soruþturma evresinde hakim, kovuþturma evresinde ise mahkeme tarafýndan verilecek. Soruþturma evresinde; gecikmesinde sakýnca bulunan hallerde ise savcýlýk tarafýndan da eriþimin engellenmesine karar verilebileceði belirtildi.

    Telekomünikasyon Ýletiþim Baþkaný Fethi Þimþek suçlarýn takibinde, internet ortamýnda yapýlan yayýnlarýn izlenebileceðini; ancak tüm internet içeriðinin takip edilemeyeceðini, sadece haberleþme ile kiþisel veya kurumsal bilgisayar sistemleri dýþýnda kalan ve kamuya açýk olan yayýnlarýn takip edilebileceðini söyledi.

    Ýnternet suçlarýyla ilgili olarak baþlayacak uygulamayý Ýnternet ve Hukuk Portalý Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Fikret Ýlkiz ve Telekomünikasyon Kurumu Baþkaný Tayfun Acarer deðerlendirdi.

    SUÇ ÝNTERNETTE ÝÞLENÝYORSA...

    Avukat Fikret Ýlkiz, yürürlüðe giren internet suçlarý konusundaki yasanýn çýkarýldýðý dönemde, Adalet Bakanlýðý tarafýndan ayrýca 1,5 yýlda hazýrlanan baþka bir kanun tasarýsýndan vazgeçildiðini hatýrlattý.

    Ýlkiz ve Acarer’in deðerlendirmesi tam metin

    “Katalog suçu” olarak tabir edilen suçlarla ilgili kanunun, “internet ortamýndaki yayýnlarla ilgili kanun olmadýðýný”, sadece “bazý suçlarýn internette iþlenmesiyle ilgili kanun olduðunu” kaydeden Ýlkiz, oysa Adalet Bakanlýðý’nýn hazýrladýðý tasarý yasalaþsaydý, bugün daha doðru bir yasal bir ortam olacaðýný savundu. Uygulamanýn “baþlangýç” olduðunun söylendiðini belirten Ýlkiz “Keþke bu baþlangýç daha kapsamlý bir kanunla gerçekleþmiþ olsaydý” dedi.

    ZARARLI ÝÇERÝK ÝÇÝN WEB’Ý KAPATMAK ÖZGÜRLÜK ÝHLALÝ

    Ýlkiz bu uygulamayla konunun hukuksal boyutunda ciddi eksiklikler ortaya çýkacaðýný belirterek þöyle konuþtu:

    “Zararlý içeriðin web sayfasýndan çýkarýlmasý ve o içeriðin önlenmesi farklýdýr, herhangi bir web sitesine eriþimin engellenmesi farklý bir kavramdýr. Siz web sitesindeki bir zararlý içerikten dolayý web sitesini kapatýrsanýz bu ifade özgürlüðünün ihlali anlamýna gelir. Eðer eriþimin engellenmesi böyle saðlanacaksa...

    ‘RESMÝ MÜSTEHCENLÝK’ GÖRÜÞÜNE UYULACAK

    “Bundan sonra örneðin müstehcenlik fiili bakýmýndan; Kurul’un kendi dünya görüþüne göre müstehcen gördüðü her eriþimi engelleme haklarý var. O halde onlar karar verecekler. O halde size göre müstehcen olan, bana göre olmayan herhangi bir konuda internet ortamýndaki yayýnlar bakýmýnda resmi müstehcenlik görüþüne uygun olarak belirlemek zorunda kalacaðýz. Ýþte bu noktada yargýlamayý gerektiren bir konuda öncelikle internet ortamýnda iþlendiðinden dolayý suç olarak görüp, suça karine olarak kabul ederek eriþimi engellerseniz, yargýlamayý gerektiren bir fiilin baþtan engellenmesi, zararlý içeriði engelleyeceðiz derken bloglarýn veya web sitelerinin engellenmesi, açýkça sansür tartýþmalarýný baþlatacaktýr.”

    ACARER: BÝZÝM KANAATÝMÝZ ESAS OLMAYACAK

    Telekomünikasyon Kurumu Baþkaný Tayfun Acarer ise uygulamanýn geçiþ aþamasý için çok olumlu olduðunu düþündüðünü belirterek “Çünkü sadece iþin hukuksal mevzuat tarafýnýn yanýnda, buna iliþkin teknik altyapýnýn tesis edilmesi, personelinin temin edilmesi, bu personelim yetiþmesi ve tecrübe sahibi olmasý açýsýndan çok olumlu bir harekettir, diye düþünüyorum” dedi.

    Eriþimin engellenmesi konusundaki uygulamada, Telekomünikasyon Ýletiþim Baþkanlýðý’nda görevli kiþilerin kanaatlerinin hiçbir zaman esas olmayacaðýný aktaran Acarer þöyle devam etti:

    “Bildiðiniz gibi bu tür yayýnlarýn neredeyse tamamý genelde yurtdýþý kaynaklý. Buna iliþkin uluslararasý filtreleme programlarý kullanýlarak kanun çerçevesinde suç sayýlmýþ olan bu 8 tane husus incelemeye tabi tutulacak. Bu arada ihbarlar da alýnacak ve bu ihbarlar deðerlendirilerek kaynaðýndan kesme yoluyla bu yayýnlar engellenecek. Bu konuda TTnet ve internet servis saðlayýcýlarla da iliþki halinde bu süreç tamamlanacak. Ben Fikret Ýlkiz Bey gibi fazla karamsar deðilim bu konuda. Sadece bir ihtiyaç olarak ortaya çýkmýþtý. Gerekli altyapý ve personel temini olduktan sonra bu konudaki sürecin çok saðlýklý bir þekilde iþleyeceðine inanýyorum.”

    NTV

  10. #10
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Dünya bu buluþla sarsýlacak

    Dünya bu buluþla sarsýlacakGeleceðin teknolojisini Türk dahi üretti

    24.05.2008 01:15Bilkent Üniversitesi doktora öðrencisi Bayram Bütün, organik kimya ve nanoteknoloji kullanarak yeni nesil görüntüleme sistemlerinde kullanýlabilecek geleceðin teknolojisini üretti.

    Dünya optoelektronik teknolojisinde yeni bir çýðýr açmasý beklenen teknoloji ile yeni nesil DVD, LCD, cep telefonu ekraný, dijital fotoðraf makinesi gibi görüntü cihazlarýnda ve saðlýkta kullanýlan görüntüleme teknolojilerinde milyonlarca renk çok daha ucuza ve yüksek kaliteyle elde edilebilir hale geldi.

    Üniversitenin Elektrik ve Elektronik Mühendisliði Bölümü doktora öðrencisi Bayram Bütün, Avrupa Birliði 6. Çerçeve Programlarý kapsamýnda olan ve TÜBÝTAK tarafýndan da desteklenen nanoteknoloji çalýþmalarý hakkýnda bilgi verdi.

    Doktora çalýþmalarýný Descartes ödüllü bilim adamý, Fizik Bölümü Öðretim Üyesi Prof. Ekmel Özbay'ýn danýþmanlýðýnda Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araþtýrma Merkezi'nde (NANOTAM) sürdürdüðünü kaydeden Bütün, çalýþmalarýnýn özellikle kolay eriþilebilir ve iþe yarar nanoteknoloji geliþtirmek üzerine odaklandýðýný belirtti.

    Bayram Bütün, yeni geliþtirdikleri nanoboyutlarda ýþýk kaynaklarý üzerine yaptýklarý çalýþmalarý ile ilgili þu bilgileri verdi:

    “Geleneksel olarak lazerlerin ve LED'lerin çalýþma dalga boylarý bu ýþýk kaynaklarýnýn yapýldýðý malzeme olan yarý-iletkenlerin özellikleri ile sýnýrlýdýr. Bu nedenle her farklý renkte çalýþacak olan lazer için farklý bir yarý iletken kullanmak gerekir. Bu da farklý renklerde çalýþmasý gereken lazerlerin maliyetlerinin çok yükselmesine neden olur. Farklý renk elde etmenin en ucuz yolu ýþýk yayan sentetik organik polimerler kullanmaktýr. Ama bu malzemelerden elektrik akýmý çok zor geçtiði için yüksek kalitede ýþýk kaynaðý yapmak mümkün deðildir.”

    Bütün, NANOTAM'da Prof. Dr. Özbay baþkanlýðýnda yürüttüðü çalýþmasý ile sentetik polimerler kullanarak nanoteknoloji temelli yüksek kalitede ýþýk kaynaðý üreten organik lazer teknolojisini geliþtirdiðini ifade ederek, “Bu teknoloji ile çok daha ucuza görüntü cihazý yapmanýn yolu açýldý” diye konuþtu.

    ÝSTENEN RENKLERDE NANO IÞIK KAYNAKLARI

    Prof. Dr. Ekmel Özbay ise kansýz ameliyatlarda, lazerle yara iyileþtirmede, böbrek taþý tedavisinde, göz tedavilerinde, diþçilikte ve benzeri saðlýk alanlarýnda, yüksek çözünürlüklü projeksiyon ekranlarýnda, DVD'lerde, lazer tabanlý reklam panolarýnda, LCD ekranlarda, cep telefonu ekranlarýnda dijital fotoðraf makinlerinde, MP3 oynatýcýlarda, hologramlarda ve diðer pek çok uygulamalarda farklý renklere sahip çok daha ekonomik lazerlere ihtiyaç duyulduðunu dile getirdi.

    Hem düþük maliyetli hem de farklý renklerde lazer yapabilmek için Bütün'ün ve projede görev alan diðer NANOTAM araþtýrmacýlarýnýn nanoteknoloji kullanarak yüksek performanslý LED'leri (Iþýk yayan diyot) ve sentetik organik polimerleri biraraya getirdiðini anlatan Özbay, “Bu sayede, LED'lerin elektriksel üstünlüklerini, organik malzemenin ucuzluk, seçenek çokluðu ve optik üstünlüðüyle birleþtirerek istenen renklerde çalýþan nanometre boyutlarýnda nanoýþýk kaynaklarý yapma baþarýsý gösterildi” dedi.

    Bütün'ün yeni çalýþmalarýný deðiþik yapýlarda lazer konfigürasyonlarý üzerine ve deðiþik organik polimerler kullanarak devam ettirdiðini söyleyen Özbay, þunlarý kaydetti:

    “Bu çalýþmamýz merkezimizde kurduðumuz bilimsel altyapýyla en baþýndan en son aþamasýna kadar kendi kendimize gerçekleþtirdiðimiz çalýþmadýr. Bu nedenle Bilkent NANOTAM'da geliþtirdiðimiz bu nanoteknoloji için rahatlýkla 'Made in Turkey' diyebiliyoruz. Bu nanoýþýk kaynaðý hem günümüzde, hem gelecekte bir çok uygulamada kullanýlabilecek özelliklere sahip üstün özelliklere sahiptir.”

    Özbay, Bütün'ün çalýþmasýnýn “Nanotechnology” dergisinin Nisan 2008 sayýsýnda yayýmlandýðýný da bildirdi.

    AA

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar

Þu anda 4 kullanýcý bu konuyu görüntülüyor. (0 kayýtlý ve 4 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasalarý" bölümünde yer alan yatýrým bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatýrým danýþmanlýðý kapsamýnda deðildir. Yatýrým danýþmanlýðý hizmeti Sermaye Piyasasý Kurulu tarafýndan yayýmlanan Seri:V, No:52 Sayýlý "Yatýrým Danýþmanlýðý Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara Ýliþkin Esaslar Hakkýnda Teblið" çerçevesinde aracý kurumlar, portföy yönetim þirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müþteri arasýnda imzalanacak yatýrým danýþmanlýðý sözleþmesi çevresinde sunulmaktadýr. Burada ulaþýlan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanlarýn kiþisel görüþlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceðinden sadece burada yer alan bilgilere dayanýlarak yatýrým kararý verilmesi saðlýklý sonuçlar doðurmayabilir.Yatýrýmcýlarýn verecekleri yatýrým kararlarý ile bu sitede bulunan veriler, görüþ ve bilgi arasýnda bir baðlantý kurulamayacaðý gibi, söz konusu yorum/görüþ/bilgilere dayanýlarak alýnacak kararlarýn neticesinde oluþabilecek yanlýþlýk veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193