Mustafa Kemal’in I. Dünya Savaþý günlükleri
“On Yýllýk Savaþ” adlý yeni bir kitapta tekrar ortaya çýktý…
09 Mayýs 2010 Pazar, 18:00:23




KÜRÞAD OÐUZ
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmaylarýndan Orgeneral Ýzzettin Çalýþlar’ýn Balkan, Birinci Dünya ve Ýstiklâl Savaþý günlükleri “On Yýllýk Savaþýn Günlüðü” adýyla daha önce yayýmlanmýþtý. Bu anýlar þimdi Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý tarafýndan, gözden geçirilmiþ ve eksikleri tamamlanmýþ haliyle “On Yýllýk Savaþ – Orgeneral Ýzzetttin Çalýþlar’ýn Not Defterlerinden Balkan, Birinci Dünya ve Ýstiklal Savaþlarý” adýyla tekrar yayýmlandý. Kitap, Osmanlý döneminde yetiþmiþ bir subayýn üç büyük savaþta yaþadýðý ancak tarihe mal olmamýþ anýlarýný ilk kez okurla buluþturuyor.
Bu son kitapta Balkan Savaþý sýrasýnda genç ve idealist bir subay olan, Birinci Dünya Savaþý’nda bizzat Mustafa Kemal’in kurmay baþkanlýðý görevini yürüten, Kurtuluþ Savaþý’nda ise Batý cephesinde kolordu kumandaný olarak görev yapan Çalýþlar’ýn daha önce yayýmlanmamýþ fotoðraflarý ve günlüðünün kayýp bölümleri gün ýþýðýna çýkarýyor.
Çalýþlar’ýn 1915-1917 yýllarý arasýnda Çanakkale ve Kafkas cephelerinde Kurmay Baþkanlýðýný yaptýðý sýrada günlüðüne düþtüðü notlar sayesinde On Yýllýk Savaþ, Atatürk’ün de günlükleriyle önemli bir boþluðu dolduracak kadar deðerli bir içerik sunuyor.
Ancak Orgeneral Ýzzettin Çalýþlar’ýn torunu Ýzzeddin Çalýþlar’ýn hazýrladýðý kitapta iki de Ek bölümü var ki, özellikle ilki çok önemli: “Mustafa Kemal Atatürk’ün Birinci Dünya Savaþý Günlüðü (7 Kasým – 24 Aralýk 1916).”
Dünya Savaþý yýllarýnda bir buçuk aylýk bir dilimde Mustafa Kemal’in Anadolu’nun doðusundaki çalýþmalarýný gözler önüne seren günlük, Atatürk’ün düþünce yapýsý, kiþiliði ve ileride yapacaðý devrimlere nasýl hazýrlandýðýna ýþýk tutuyor. O yýllarda Anadolu’da yaþanan sefaleti, açlýðý ve ölümleri gösteren günlük, Atatürk’ün kitap tutkusunu da çok güzel özetliyor.
Ýþte Mustafa Kemal Atatürk’ün söz konusu günlüklerinden bazý bölümler…
“ÝNSANLAR VE HAYVANLAR AÇLIKTAN ÖLÜYOR”
7 Kasým 1916

Silvan’dan Bitlis’e gitmek üzere hareket ettim…
Batman köprüsünü geçer geçmez yol üzerinde ölü gibi yatmýþ, kalmýþ bir adam, açlýktan. Köprü ile konak mahallimiz arasýnda ayný halde iki adam. Muhacir imiþler.
Batman köprüsü ile Silvan arasýnda ve köprüden sonra yeni ölmüþ iki beygir, insanlar ve hayvanlar açlýktan ölüyorlar.
9 Kasým 1916
Saat 8 evvelde Ziyareti Veyselkarani’den hareket olundu. Eþyalarýmýz saat 7 evvelde. Ziyaret önünde Þeyh Hazret gönüllülerinden 150 kiþiye tesadüf ettik.Bunlarý gözden geçirdim, iaþelerinin temini istirhamýnda bulundular. Erzak taþýyan bir Kürt istidasý (3 hayvanýný Kürtler almýþlar). Yolarda birçok muhacir gördük, Bitlis’e avdet ediyorlar. Cümlesi aç, sefil, ölüme mahkum bir halde 4-5 yaþlarýnda bir çocuðu ebeveyni yol üzerinde terk etmiþler, bu da bir karý kocanýn peþine takýlmýþ. Onlarý aðlayarak 100 metreden takip ediyor. Kendilerini niçin çocuðu almadýklarý için tekdir ettim. “Bizim evladýmýz deðildir” dediler. Destumi civarýnda büyük mola 2 saat. Buradaki Sýhhiye Ýstasyonu’nu Þükrü Efendi’ye teftiþ ettirdim. Binalar muhtacý tahkim, bakýlmamýþ…
10 Kasým 1916
Öksürükten ve çadýrýn fena kurulmuþ olmasýndan ve rüzgârdan dolayý pek fena uyudum. Saat 1 sonrada uyandým. Öksürüðü teskin için çay içtim. Tekrar yattým. Saat 5 sonra uyandým. Ordudan zata mahsus mahrem bir þifre ile düþmanýn Bitlis cephesine taarruzu halinde daha 30 tabur verilebileceði ve bu noktai nazardan tetkikat yapýlmasýna dair. Saat 7 evvelde Duhan þimalindeki ordugâhtan hareket. Saat 12.30’da Bitlis’e muvasalat. Refet Paþa ve maiyeti bir saat mesafeden istikbal ettiler. Yolsa iki neferden biri üzüm, biri elma satýn almak istiyorlardý. Banknot para verdikleri için tacirler aðlayarak þikayet ettiler. Neferlere hak verdik. Yol boyunca iki yerde insan laþesi ve kemikleri görüldü. Açlýktan ölüp kalan hayvanat gibi…
“REFET PAÞA GELMEMÝÞ, BÝLMÝYOR”
12 Kasým 1916

Refet Paþa rahatsýz olduðundan avdet için müsaade aldý. Saat 12 zevalde Alay 14 karargâhýna hareket. Yolun ortasýnda Alay Kumandaný Kaymakam Ali Bey istikbal etti. 2 saat sonra muvasalat. Akþama kadar karargâh civarýndaki birinci ve üçüncü tabur barakalarýný ve barakalarda efradý teftiþ ettim. Ýyi buldum. Refet Paþa buraya olan mesafeyi dört saat söylemiþti. Gelmemiþ, bilmiyor.
Akþam raký büfesi hazýrlamýþlar. Diðer zabitan için de böyle. Askere bu kadar yakýn bulunan zabitan için bu hali muvafýk görmedim. Yeni Fýrka Kumandaný Ali Fuat Bey’le bu husus görüþüldü. Gece alay kumandanýnýn barakasýnda yattým. Öksürükten pek fena uyudum.
13 Kasým 1916
Saat 8 evvelde Alay 14 karargâhýndan sol cenah mevakiine hareket. Keltepe’ye 1 saatte vasýl olduk. Bu tepe ve civarýnda kar vardýr. Buradaki bölük kumandaný ve postayý gördüm. Fýrka, alay ve tabur kumandanlarýyla mevzi ve tertibat hakkýnda görüþtüm.
Tabur ve bölük kumandanlarýna, düþmanýn taarruzu ve muhtelif surette hareketleri ihtimaline karþý, sureti hareketleri hakkýnda bir iki mesele verdim. Badehu alay karargâhýna avdet ettik. Saat 11 evvelde. Yemek yedik ve saat 00.15 sonra Bitlis’e hareket olundu. Ali Bey yarý yola kadar teþyi etti. Yolda 300 kadar milis efradýna tesadüf ettim. Bunlarý alel-amya sol cenaha tahrik etmiþler. Aç olduklarýný söylediler. Bitlis’e iade ettim ve fýrka kumandanýna, bunlarýn karýnlarýný doyurup kendilerinden istifade esbabýný temin eylemesini söyledim. Baþýmý yýkadým. Þimdi istirahat ediyorum. Saat 4.20 sonra.
“10 -15 ÝSLAM KADINI BAÞLARI BULUNDU”
16 Kasým 1916

Badehu Bitlis’teki hastaneleri teftiþ ettim. Temiz buldum. Þeyh Hazret, ki bir kolunu kesmiþler, onunla görüþtüm. Fýrka sertabibinin ifadesine nazaran, hastane ittihaz olunan haneler temizlenirken 10-15 kadar Ýslam kadýný baþlarý bulunmuþtur. Buradan avdet. Þerefiye denilen camii gezdim, hayvanat laþeleriyle ve müzahrafat ile maliydi. Harap olmuþ. Yolda 12 yaþýnda Ömer namýnda öksüz bir çocuk gördüm. Bunu yanýma aldým. Bu görülünce daha üç tane böyle anasý, babasý ölmüþ yetimler getirdiler, onlara da para vermekle iktifa ettim.
18 Kasým 1916
Öðleden evvel saat 10’da El þeyhuttani El Halidi Mehemmed El Nakþibendi Küfrevi’nin Kýzýlmescit mahallindeki türbesini ziyaret ettim. Küçük bir türbe. Þeyhin merkadi ve yanýnda biraderzadesi olduðunu türbedarýn ifade ettiði bir zatýn merkadi vardýr. Þeyhin merkadinin örtüsü sýrma iþlemeli, elmas, yakut gibi taþlarla müzeyyen. Bu taþlarýn elmas, yakut, zebercet olduðunu türbedar söylemiþse de hakiki olmayacak. Diðer merkat dahi sýrmalý iþlemeli örtülü. Bu türbeye Ruslar iliþmemiþ. Türbenin kapýlarý gümüþ ve altýn kakma. Kýymetli halýlar var fakat ekserisi çürümüþ. Bu türbeyi Sultan Hamit yaptýrmýþ. Badehu Bitlis’in daha bir iki harap türbe gibi yerlerini gördükten sonra ikametgâhýma avdet.
ÞÝMDÝYE KADAR LÜZUMUNDAN FAZLA SEVDÝM…
19 Kasým 1916

Alphonse Daudet’nin Sapho-Soeurs Parisiennes namýnda caným sýkýldýkça okuduðum romaný hitam buldu.
Jean, ‘etudiant’. Hayatýnda Sapho’yu seviyor. Birçok seneler beraber yaþýyorlar. Jean bir iki defa bu hayattan kaçmak istiyor. En nihayet evlenmeye karar veriyor ve ayrýlýyor. Sapho nezdindeki mektuplarýný almak için geliyor, evlatlýk olarak aldýðý çocuðun, Sapho’nun eski ‘amant’ý Flamant’dan çocuðu olduðu ve bu adamýn o gece beraber olduðunu anlýyor, kadýn da itiraf ediyor, kadýný dövmeye kalkýþýyor. Sapho bundan kendisinin hâlâ sevilmekte olduðunu anlýyor. Filhakika Jean Perou’da Arica’da bir konsüllük alýyor ve Sapho ile beraber gitmeye karar veriyor. Marsilya’da 3 gün sonra randevu veriyorlar. Sapho gelmiyor, bir mektup gönderiyor: “Gelmeyeceðim. Þimdiye kadar lüzumundan fazla sevdim, artýk sevilmek isterim. Flamant beni alacak ve sevecek ve çocuðum…” diyor.
“DÝMAÐIN REVNAKI ÝÇÝN ALKOL ALMAMALI.”
20 Kasým 1916

Fýrka Kumandanýna nev’ama vedaname ve fakat iþlerin netayicini bildirmesine dair bir tahrirat yazdým. Bitlis Valisi’ne de Hareket Müfrezesi’nin kendi mahsulü olduðunu ve muavenette devamýný yazdým. Nuri, Ýsmail, Halil, Salih Beyler’e ve Zübeyde Haným’a birer kartpostal gönderdim. Madam Corinne’e de.
Hacý Mustafa Bey’in biraderi Nuh Bey kendi tayýný getirdi. Hediye etmek istedi, kabul etmedim.
Süvari Yüzbaþýsý Selim Sabit Bey Siirt’ten geldi. Refet Paþa Kendisini Ýstanbul’a götürecek diye sürüklemiþ. Akþam yemekte Fýrka Kumandaný Fuat Bey de bulundu.
Sýhhatin muhafazasý için, bilhassa dimaðýn revnaký için alkol almamalý.
Emirlerde maksadýn sureti tebliði anlaþýlmamýþtýr. Gaye ile maksat karýþtýrýlýyor. Bir de icra kumandaný, akýl kumandaný!
21 Kasým 1916
Saat 5 evvelde kalktým. Hareket münasebetiyle hemen tuvaletini yaptým. Eþyalar toplandý. Yaverin odasýnda, Bitlis’in bana Pompei harabelerini hatýrlattýðý ve Ninova harabeleri münasebetiyle tarihten bahsolundu. Hulefai Abbasiyenin baþýný yiyen kumandanlar, Ehli Salip muharebatý münasebetiyle Avrupalýlarýn Þark medeniyetinden istifadesi. Selçuki Türklerin, Osmanlý Türklerinden evvel Bulgaristan’a Varna civarlarýna geçmiþ olmalarý…
Saat 7 evvelde Bitlis’ten hareket. Fýrka Kumandaný ve karargâh erkâný yarým saatlik mesafeye kadar teþyi ettiler. Orada ufak bir mola. Ufak bir muhasebe, badehu veda.
Yolda gelirken zihnimden geçen þeyler: Yalnýz baþ ile selam vermek. Kumandanlar kýtaatýn ahvali ve ruhiyesine bizzat ve bilfiil içlerine girmek suretiyle vakýf olmalý, daha emniyetle emir verir. Mafevkler madunlarýyle musahabet etmeli, onlarý serbest idarei kelama alýþtýrmalý. AMdunun tarzý muhakeme ve sureti beyanýný bilmek faydalý ve lazým.
Bazý noktai askeriye (Terbiyei Ruhiye ve Usuli Muaþereti Askeriye) hakkýnda bir eser yazayým. Bunun için Fransýzca bildiðim bir eser var. Onu da evvela okuyayým ve bu zemine ait esaslý sualleri umum zabitana vazife olarak vereyim. Mühim noktalar hakkýnda bazý büyük kumandanlarýn mütalaasýný talep edeyim.
“ÞÝMDÝ FUAT UD ÇALIYOR…”
22 Kasým 1916
Saat 9 sonraya kadar Erkânýharp Reisi’yle tesettür’ün laðvý ve hayatý içtima iyeýrýizin ýslahý hakkýnda sohbet;
1) Muktedir ve hayata vâkýf valide yetiþtirmek,
2) Kadýnlara serbestisini vermek,
3) Kadýnlarla müþareketi umumiye, erkeklerin ahlakýyatý, efkârý, hissiyatý üzerinde müessirdir. Celbi muhabbeti mütekabile temeyyüli fýtrisi.
23 Kasým 1916
Saat 9 evvelde Kelhük köyünde bulunan Alay 23, Tabur 1’i teftiþ için hareket. 1 saatte muvasalat. Tekmil alay zabitayýný istikbal etti. Evvela koðuþlarý teftiþ. Badehu tabur kumandanýndan bir mesele yaptýrmasýný istedim, uzun bir mesele. Kendim mesele verdim. Neticesi, bir bölüðün ileri karakol tertibatýna müncer oldu. Kýtayý iadeden sonra bir harp oyunu yaptým. Ziyaret þarkýnda mavi, kýrmýzý kuvvetler muharebe ediyor. Kezer deresiyle Erbin üzerinden bir fýrka, bunun önünde bir bunun önünde bir müfreze çekiliyor. Koh köyüne bir alay geliyor. Fýrka kýsmý küllisi Zok’ta. Saat 3’te tatbikat hitam. Tenkit. Sureti umumiyede memnun oldum. Koh köyüne avdet. Memduh Bey’in hediye ettiði ata bindim. Gelen raporlarý gördüm. Hazýrlanan illeri gördüm.
Odada Nazým Nazmi ve Fuat’la tensikatý memlekete dair biraz konuþtuk. Naci’nin ziyama teessüf. Þimdi Fuat ud çalýyor.
25 Kasým 1916
Tabur kumandanýndan Arýburnu’nda Ýngilizlerden alýnmýþ bir masa ve örtüsü ve bir mitralyöz sýnýfýna mensup bir küçük kýlýnç (kasatura) aldým. Buna mukabil Ýtalya muharebesinden beri muhafaza ettiðim bir Ýtalyan dürbününü ve bir masa verdim.
26 Kasým 1916
Alay karargâhýnda istirahat. Yarýn Siirt’e harekete karar verdim.
Ahmet Efendi’den, mühim bir kumandanlýða tayin olunmak üzere Ýstanbul’a gideceðime dair bir þayia üzerine validemin Bursa’dan Dersaadet’e geldiði þifreli telgrafname ile bildiriliyordu.
28 Kasým 1916
Vali Bey’in evinde. Yalnýz hamama gittim.
Öðle yemeðini pek þetaretle yedik.
Gece keza pek samimi bir âlemle geçirildi.
“ALLAHI ÝNKÂR MÜMKÜN MÜDÜR? NAM ESERÝ OKUYORUM…”
1 Aralýk 1916

Sabah tuvaletle meþguliyetten sonra taylarý gördüm. Hepsi fark etmiþ. Eþraftan Sadýk Bey, Ali Aða ve saire ziyarete geldiler.
Allahý Ýnkâr Mümkün müdür? nam eseri okuyorum.
3 Aralýk 1916
Allahý Ýnkâr Mümkün müdür? eserini bitirdim. Bütün feylesoflarýn, edyaný muhtelifeye mensup tabiiyyun, zihniyyun, maddiyyun, hukema, mütefekkirin, mutasavvýfinin kâffesi ruh’un mevcut ve ademi bekasýný tetkik ediyor.
Bu tetkikatta, ilim ve fenne istinat edenler makbul. Ýmam Gazali, Ýbni Sina, Ýbni Rüþd gibi eimme-i müsliminin beyanatý dahi telakkiyatý amiyaneden büsbütün baþkadýr; yalnýz ifadelerinde çok rumuz var. Dindar mütefekkirin, kavaid ve ulum ve fünun ve felsefeyi, beyanatý þeraiti tefsir için evirip çevirmeye gayret etmiþler.
Arýburnu raporlarýný yazmaya baþladým.
4 Aralýk 1916
Kitap okumakla vakit geçirdim. Öðleden evvel taylarý gördüm.
Öðleden sonra Þevki Bey’in evine gittim. Beþ liraya bir halý ve bir liraya bir hamam takýmý aldým.
5 Aralýk 1916
Hamama gittim. Yemekten evvel Arýburnu raporunu not ettirmeye devam.
Otomobil ile Telmih nam köyüne gittim. Batman vadisine nazýr bir tepecikte kâin olup öteden beri nazarý dikkatimi celbeden evin içine girdim, damýna çýktým.
6 Aralýk 1916
Mebadii Felsefe namýnda bir eseri okumaya baþladým.
“TAVÞAN AVINA GÝTTÝK”
8 Aralýk 1916

Sadýk Bey ve hemen bütün erkânýharbiyem birlikte tavþan avýna gittik. Hava fevkalade sisli idi. Bir saat kadar yürüdükten sonra garba saptýk. Ortalýk biraz açýldý.
Saat 12’ye kadar 4 tavþan, 1 tilki tutuldu. Badehu kýrda yemek yedik. Biraz istirahatten sonra Silvan’a muavedet.
9 Aralýk 1916
Sabahleyin erkenden Rauf geldi. Sadýk Bey’in görmek istediðini söyledi, kabul ettim. Bir tay hediye etmek istiyordu, kabul etmedim.
10 Aralýk 1916
Sabah pek ziyade bir nezleye yakalanmýþ kalktým. Kemal Bey’in ‘Makalâtý Siyasiye ve Edebiye’sini okudum… Kemal Bey’in ‘Tarihi Osmani’sini takibe baþladým.
Yemekten evvel Emin Bey’in ‘Türkçe Þiirleri’yle Fikret’in ‘Rübab-ý Þikeste’sinden ayný zeminde bazý parçalarýnýn okuyarak bir mukayese yapmak istedim. Ýkisi de baþka baþka güzel. Ancak Türkçe olanda da, diðerinde de ayný derecede Arapça, Farsça kelimat var. Fark, biri parmak hesabý, diðeri deðil!
12 Aralýk 1916
Bugün akþam Tahsin Bey’den bir sene kýdem zammolunduðu ve Ýzzet Paþa’nýn gaybubeti müddetince Ýkinci Ordu’ya vekâleten tayin buyurulduðum telgrafý geldi.