MİLLİ İRADE

Tayip Erdoğan; ikide bir “bizi milli irade iktidar yaptı” der. Hatırlanacağı üzere Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açıldığı zaman AKP’liler, %47 oy aldıklarını, bunun milli iradenin tecellisi olduğunu, herkesin buna saygı göstermesi gerektiğini söyleyip durmuşlardı.

Gerçekten böyle midir?

Önce milli iradenin tarifi üzerinde anlaşmak gerekiyor. Milli irade özetle, bir milletin kendi kaderi ile ilgili olarak kendisinin karar vermesi demektir.

Tarihi olarak milli irade, ilahi iradenin temsilcisi olduklarını iddia eden kral ve padişahların iradesine karşı halkın ayaklanması ve kendisini yönetecek kişileri kendisinin belirlemesi olarak ortaya çıktı.

Emperyalizm çağında ise milletin kendi kendini yönetebilmesi için iktidarı, feodal erk sahiplerinin yanı sıra emperyalistlerden de alması gerekti.

Dolaysıyla günümüzde “milli irade” demek, milletin iktidarı, Ortaçağ güçlerinden ve emperyalistlerden alması demektir.

Şimdi bu açıdan AKP’ye bakalım, “milli iradeyi temsil ediyoruz” iddiaları gerçeğe ne kadar oturmaktadır!

MÜRİT, İKTİDAR OLAMAZ!

Bilindiği üzere Afganlı Şeyh Gülbeddin Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturmak, Tayip Erdoğan’ın siyasi kariyerinde önemli bir yer tutuyor.

Erdoğan bir “mürittir”. Bu gerçeği hiçbir zaman gizlememiştir.

Kişi mürit ise hiçbir zaman gerçek iktidar sahibi olamaz. Müridin bağlı olduğu şeyh, tarikat lideri vb. gerçek iktidar sahibidir.

AKP iktidarının ilk yılında Aydınlık, kabine üyelerinin tek tek hangi tarikata, hangi cemaata mensup olduğunu belirledi ve sordu: “Eğer hakkınızdaki iddia doğru değilse açıklama yapın yayınlayalım” diye. Üç kişi dışında cevap veren olmadı.

Yani kabul ettiler Ortaçağ ilişkileri içinde olduklarını.

Ortaçağ ilişkileri içinde olanlar milli iradeden bahsedemez.

Çünkü Ortaçağ’da milli irade yok, ilahi irade vardır.

AMERİKA’NIN İRADESİ

20 Eylül 1996 Aydınlık dergisinin kapağı “Abramovitz, Erbakan’ın yerine Tayip Erdoğan’ı Başbakanlığa hazırlıyor” şeklindeydi.

17 Şubat 1997 tarihinde Doğu Perinçek, Cumhuriyet gazetesinden Leyla Tavşanoğlu’na; “Amerika’nın Tayip Erdoğan’ı Başbakan, Abdullah Gül’ü ise Dışişleri bakanı yapmayı düşündüğünü” söyledi.

Doğu Perinçek bu tespitleri yaptığı zaman Tayip Erdoğan daha milletvekili bile değildi.

Ve aynen öyle oldu. Tayip Erdoğan Başbakan, Abdullah Gül ise Dışişleri Bakanı.

Bu mudur milli irade? Amerika karar veriyor. İstediği Başbakan, istediğini Dışişleri Bakanı oluyor.

Çok açıktır. Bu milli irade değil, Amerika’nın iradesidir.

WOLFOWİTZ’İN İRADESİ

Tarih 3 Kasım 2002.

Türkiye’de genel seçimler yapıldı. Tayip Erdoğan yasaklı, seçime katılamadı. Aslında AKP’nin başında durması bile yasalara aykırı.

Yasaklı Tayip Erdoğan Amerikan Savunma Bakanı Wolfowitz’e bir mektup yazdı. “Benim Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı ile görüşmemi sağlayın” dedi.

Görüşme yapıldı. Ardından Siirt’te seçimler yenilendi. Yasaklı Tayip Erdoğan Siirt’ten seçildi ve Başbakanlık koltuğuna oturdu.

“Milli irade”ye bakın!

DELİĞE SÜPÜRÜLEN ADAM

Cüneyt Zapsu 2003 yılında Amerika’da yaptığı bir konuşmada, danışmanı olduğu Tayip Erdoğan için Amerikalılara; “Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın” ifadesini kullandı.

Bu sözlerde büyük bir itiraf vardır.

Birinci olarak Tayip Erdoğan’ın bulunduğu yere yabancı bir kuvvet tarafından getirildiği itiraf edilmektedir.

İkinci olarak, Tayip Erdoğanların oturdukları yerde durup durmamalarının kendi ellerinde olmadığı kabul edilmektedir. Onları oraya taşıyan kuvvet istediği zaman onları “deliğe süpürme” kudretine sahip olmaktadır.

Tayip Erdoğan’ın danışmanı Amerika’ya yalvarmaktadır. “Tayyip’i deliğe süpürmeyin, kullanın” diye.

Yabancı bir devlet tarafından istenildiği zaman deliğe süpürülecek olan bir milli irade olamaz.

Orada sadece ve sadece o yabancı devletin iradesi vardır.

EŞBAŞKAN

Tayip Erdoğan tam 31 yerde kameraların önünde “Ben Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım. Bana bir görev verildi. Ben bir görevi yerine getiriyorum” diye.

Yabancı bir devletten görev alan bir milli irade temsilcisi olabilir mi?

Milli iradeyi temsil iddiasında olan bir kişinin görev aldığı bir tek yer var. O da milletin kendisi.

Ama Tayip öyle demiyor.

Yabancı bir devlet görevlisi… Kendisine bir görev verilmiş. Ve o da bu görevi yerine getiriyor.

İrade millete değil, emperyaliste ait.

KAVRAMLARI YERİNE OTURTMAK

Durum yeterince açıktır.

Tayip Erdoğanların dilinde milli irade sözü büyük bir aldatmacadan başka bir şey değildir.

Bu yalanın teşhir edilmesi en önemli görevdir.

Batılıların gözümüze taktıkları at gözlükleri ile bu aldatmacayı görmemiz mümkün değildir.

Devasa propaganda araçları ile milyarlarca dolarlık fonlar Batı’nın at gözlükleri oluyor. Önümüze koydukları seçeneklere oy vermemizin adı ise “demokrasi”. Oynanan oyunun sonucu ise milli irade!

Aldatmacaları boşa çıkarmak ve kavramları yerli yerine oturtmak gerekiyor.