Toplam 2 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 2 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: adam olan görür

  1. #1
    Üyelik tarihi
    12.Mart.2007
    Mesajlar
    85
    Teşekkür / Beğeni

    Standart adam olan görür

    Akıllarını peynir ekmekle yiyenler
    Hasan KAYA

    Son zamanlarda sıkça duyar olduk. Okumuş, kariyer yapmış adamlar kadınlar, tarikatçı çıkıyorlar. Üç kuruşluk aklı olmayan tarikatların şeyhleri, sözüm ona dini önderleri önünde el pençe divan secdeye geliyorlar. Bırakın sakallı sarıklı adamları, kadın peygamberler çıkıyor, tarikat liderliğine soyunuyor, bu sözüm ona okumuş adamları bu kadınların önünde dize getiriyor.

    Akılın, bu kara cahillik önünde dize gelişi ister istemez insanı ürkütüyor.

    Bu süreç, Necmettin Erbakan’ın tarikat liderlerini Başbakanlıkta ağırlamasıyla ivme kazandı. Bunun öncesinde Demirel, Özal ve hiç de bunlardan daha az suçlu olmayan Kenan Evren, 12 Eylül rejimi var.

    Düne kadar sokağımızdaki yaşlı bir amcanın, sarıklı, sakallı, eşinin başı örtük arkasından üç adım geriden yürümesini doğal karşılamaz, yadırgardık. Bugün Üniversite öğretim üyesi, profesörler, doçentler, okumuş, ağzı bir dolu laf yapan sözüm ona aydın geçinenlerin bu duruma düştüğünü görüp şaşırıyoruz. Trenlere mescit yapılmasını isteyen, peygamberliğini ilan eden eşinin yanında sallabaş kendinden geçmiş bu adamlar, oğullarını ısrarla İmam Hatiplerde okutmaya çalışıyor, dokuz yaşına gelen kızlarının başını örtmesiyle övünüyor. Çoğunun, biri imam nikâhlı diğeri resmi iki eşi var ve gerektiğinde eşler bir “boş ol” deme ile boşanıyor.

    Eskiden her fırsatta Viyana, Paris kapılarına dayananlar oldurdu, bunlara “Batı özentisi” der kızardık. Şimdilerde yol değişti, yön değişti, Mekke, Medine yolunda hacca, umreye gidiyor çoğunluk...

    Herkes de dine bir saygılı oldu ki sormayın. Yatıp kalkıp din konuşuyoruz, turban tartışıyoruz. Ezan okunurken radyo susturulur, televizyon kapatılır oldu. Her gazetede eski bir diyanetçi, TV kanallarında sabah akşam ahkâm kesen bir gözü yerde diğeri gökte sözüm ona din bilginleri soytarılar. Tarot, yıldız falı, akşamcıdan hiç inanmayanına, Alevi’sinden Sünni’sine yaratana ant olsun hepimiz Müslümanız. Ha gayret; az kaldı yüzde yüz olmaya.

    Din ve vicdan özgürlüğüdür deyip geçelim diyorsanız geçin, ama bana soracak olursanız bir de oturup düşünün derim. Zira burada insanların bir din seçme özgürlüğünden farklı bir şeyler de var.

    İnsanın aldığı eğitim düzeyi ne olursa olsun, inançlı olabileceğini yadsıyamayız. Bu insan tüm unvanlarına rağmen inançlarını yaşamak isteyebilir. Gider camiye namazını kılar, orucunu tutar, hacca da gider gelir. Buraya kadar hiçbir sorun yok.

    Anlaşılmaz olan, sağlıklı insan aklının kabul etmediği; tarikatlar ve tarikatların başında ne olduğu beli olmayan, her halükarda cahilliği paçalarından akan, paraya para demeyen, gelir kaynağı belli olmayan bazı sarıklı sakallı adamların, başlarına taç takmış tesettürlü kadın soytarıların önünde dize gelinmesidir.

    Koca adamların bir sünepenin bırakın elini eteğini öpmeyi, elinin değdiği arabanın kapısını öpmesi neredeyse yalamasıdır söz konusu olan. Bu din ve vicdan özgürlüğü, inançları yaşama hakkı olmanın ötesinde bir durumdur.

    Bu düpedüz dinin gündelik hayatı kuşatması ve aklı teslim almasıdır.

    Hayırlı sabahlar diyerek başlıyoruz güne, inşallahlar, maşallahlarla sürüyor gün. Mecliste iki eşli vekiller, imam nikâhlı sanatçılar, sosyete bozuntuları, karşılaşmalara duasız çıkmayan sporcular, uzun donlu denize giren adamlar, astronot kıyafetine benzeyen kadın mayoları, haşemalı güneşlenen kadınlar kızlar, adım başı çarşaf, peçe…

    Ama ne gariptir ki; Allah Allah diye gidenlerin cebinde para, kızı düşmüş sokağa, kör olmada gör beni diyor.

    Her köşe başında, her dar sokakta, bar, pavyon genç kızlar pazarlanıyor, ırzına geçilen çocuklar, kızlar, taciz, tecavüz, hırsızlık, yalan ve alabildiğine bir talan almış başını gidiyor. Açlar açıklar, yoksullar, sokak sokak işsizler, her boş alana, her parka cami yapmak ile önü alınacak gibi değil. Toplum bununla kurtulmaz, insanlık ayağa kalkmaz...

    Din, dindarlık değil bu, baştan sona bir yalan, baştan sona din tacirliği.

    Adam olan görür…

  2. #2
    Üyelik tarihi
    12.Mart.2007
    Mesajlar
    85
    Teşekkür / Beğeni

    Standart paran kadar konuş yaz

    Hasan Kaya

    İnsanın söyleyecek sözü varsa mutlaka bir yolunu bulup diyor. Yazarak olmasa çizerek, daha olmadı bir kayayı yontarak veya bir tuvale renkleri düşürerek. İnsan bütün sanatsal yaratmaları, bu diyecek sözüne borçludur.
    Kim engelleyebilir ki bunu?

    Zindanların taş zemininde şairin kanı henüz kurumadı, ressamların düşü hapishane duvarlarda asılı duruyor öylece. Sazın eğdiği paslı parmaklıklar, utancıyla bir başına kalacağı günü bekliyor.

    Bir söz, bir düş uğruna kimi, sürgünler uzak ayrılıklar göze almış, kimi uzun yıllar süren hapislik. Dağlara gelen baharı içeride beklemiş… Denizi görmek için göğe dikmiş gözlerini…

    Altı üstü bir sözdür, denmese ne olur diyebilirsiniz. Ama öyle kolay değildir; akla, yüreğe bir düşmesin söylenmeden olmuyor. Nazım’ın dediği gibi, çoğu zaman kendisi için değildir bu kadar zoru göze almanın nedeni. Hiç görmediği, tanımadığı namuslu insanlar içindir.

    Çizer Musa Kart da söyleyecek sözünü çizgilerle ifade etti. Çok da iyi ifade etmiş olduğu kesin. Bu yüzden “sözün” muhatabı hemen hareketlendi. Bu tepki aslında bir suçüstü yapıldığı durumlarda karşılaşacağımız türdendir. Ölçülü davranmasını, kendisinin de okuduğu bir şiirden dolayı hapis yatmış olduğunu anımsamasını beklemeyin bu durumda.

    Böylesi anlarda kıskıvrak yakalanmış olmanın telaşı her şeyi bastırabilir. İşte bu durumlarda daha çok kendimiz oluruz. Ezberlenmiş tüm sözler, çizilen imajlar, demokratlık savları unutulur. Neyse insan o olur.

    Sanatçının, sanatın gücüdür bu. Sanatçı, saklandığımız karanlıklara ışık tutan ve oralara saklanmış her kim veya her ne varsa açığa çıkartandır. O herkesin görmediğini görüp kör gözümüze sokandır. Sanatçı bir çocuğun kıvrak zekâsı ve nahifliği ile kralın çıplak olduğunu haykırmaktan çekinmez.

    Sanat gündelik dilin sınırları ile yetinmez, o kendi dilini geliştirir. Yarına kalan etkisi ve gücü vardır onun. Bu yüzden iktidarlar sanatçıdan, sanattan korkarlar. Sanatçıyı sevmeyip, sanat eserlerine tükürürler. Bütün bunlar bir telaşı gösterir ve yaşanan korkunun belirtileridir.

    Yasalar koymak ve bu yasalarla “cebindeki para kadar konuş, yaz” demek sanatçının aldıracağı şeyler değildir. O cebindeki son kuruşu, akşama kurulan bir çilingir sofrasında dostlarıyla paylaşır. Ertesi gün hapishanenin yolunu tutar.

    Sazını duvara asan, kalemini kalemliğe iliştirip hapishanenin yolunu tutan onlarca yazar, çizer, aydınımız var. Musa Kart ne ilk ne de son olacak… Ve bu yüzden başbakana, okuduğu şiirden dolayı hapis yatmış olmasını anımsatmanın yersizliği ile uğraşacak değilim.

    Başbakanın demokratlığına kalıbını basanlar bunu düşünsünler. Ve eğer güçleri yetiyorsa bize bunun nasıl bir demokratlık olduğunu açıklasınlar. Sonra bir de bunu İzmit SEKA işçilerine anlatmayı denesinler. Sayın Başbakanın demokratlığının kimin için bir demokratlık olduğunu, bu demokratlıkta işçiler, emekçiler ve aydınlar olarak bize düşenin ne olduğunu bilmek hakkımız. Bunu yaparken sevgili başbakanlarına söylenecek sözün, gerilmiş yaydaki ok olduğunu da anımsatsınlar.

    Söylenecek söz bir kez akla, yüreğe düşmesin, onu artık hiçbir güç durduramaz. Sanatçıya gözdağı vermek, korkacağını düşünüp evcilleşeceği hayalleri kurmak boşunadır.

    Bunu en iyi iktidarlar bilirler. Başbakan bunu henüz öğrenmemiş olabilir. Hiç acelemiz yok. Ondan öncekiler nasıl öğrendilerse o da öğrenecek.

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193