Toplam 4 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 4 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Atatürk'ün Çocukluk Anýsý: Arkadaþ Dediðin Böyle Olur

  1. #1
    Üyelik tarihi
    21.Þubat.2023
    Mesajlar
    17
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Atatürk'ün Çocukluk Anýsý: Arkadaþ Dediðin Böyle Olur

    ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ARKADAÞ DEDÝÐÝN BÖYLE OLUR
    Bazý günler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasýnda yalnýz býrakýp çevrede gezmeye çýkýyordu. Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu. Bu kavalý kimin çaldýðýný merak edip kaval sesinin geldiði tarafa doðru yürüdü. Biraz gidince baktý ilerideki bir aðacýn altýnda on yaþlarýnda bir çoban kaval çalýyor, etrafýnda da koyunlar otluyordu. Mustafa bu çocuðun kavalýyla yarattýðý sihirli dünyasýný bozmak istemedi. “ Varsýn çalsýn garip “ diye düþündü. “ Ben de o kaval çalmayý býrakýncaya kadar burada oturur, beklerim. “

    Aradan yarým saat geçti. Çocuk, türküler, oyun havalarý çaldýktan sonra kavalýný aðaca yasladý ve azýk torbasýný açýp yanýnda getirdiði yiyecekleri yemeye baþladý. Mustafa oturduðu yerden kalktý, çocuðun yanýna doðru yürümeye baþladý. Karþýdan birisinin gelmekte olduðunu otlarýn hýþýrtýsýndan duyan çocuk baþýný kaldýrdý. Geleni tanýmýyordu. “ Acaba kim ki? “ diye düþündü. Mustafa çocuðun yanýna gelince gülümseyerek: “ Merhaba arkadaþ, afiyet olsun “ dedi. “ Benim adým Mustafa. Ýzin verirsen yanýna oturmak istiyorum. “
    Çoban çocuk: “ Tabii gel gel, buyur þöyle “ dedi. “ Hem bak acýktýysan hiç çekinme ye bir þeyler karnýný doyur. Yemezsen, darýlýrým. “
    Mustafa çocuðun yanýna oturdu. Sessizce ikisi birlikte yemeklerini yediler. Daha sonra Mustafa: “ Arkadaþ, çok güzel kaval çalýyorsun. Kendi kendine mi öðrendin yoksa bir öðreten mi oldu? “ diye sordu.
    Çoban çocuk: “ Köylük yerde böyle eften püften iþleri öðreten olmaz “ dedi. “ Benim dedem de çoban, babam da çoban, eh, ben de çoban. Beþ yaþýna bastýðýmda babam, haydi bakalým Ali, al güt þu koyunlarý, deyip on tane koyun verdi bana. O günden bu yana çoban olup çýktýk iþte. Dedemi, babamý kaval çalarken dinledimdi. Bir gün caným sýkýldý, bu kavalý yaptým. Öyle böyle derken öðrendim çalmasýný. Güzel çaldýðýmý az önce sen dediydin. Sað olasýn. “

    “ Peki arkadaþ, çoban olarak yaþamýný sürdüreceðini söylüyorsun. Tabiatla iç içesin, koyunlarýný güdüyorsun, dilediðince kavalýný çalýyorsun. Ýþine pek karýþan olmaz. Özgürsün, belki mutlusun da. Fakat senden öncekilerden gördüðün, onlarýn yaþadýðý yaþam tarzýnýn dýþýna çýkarak, dýþarýya taþarak, daha aktif bir hayat yaþamayý arzulamaz mýsýn? Kendine bir hedef seçersin ve hedefine varmak için yeterli bilgiyi öðrenmeye okula gidersin. Bu ön bilgiyi öðrendikçe, öðrendiklerinin ýþýðýnda fikirlerini geliþtirirsin. Eðer isterse kiþi vatanýna, milletine faydalý olabilecek pek çok iþ baþarýr. “
    “ Ne yalan söyleyeyim, söylediklerinin bazý yerlerini tam olarak anlayamadýysam da çoðunu anladým. Ýyi güzel diyorsun da bizim köyde okul yok ki. Þehirdeki okula gitmeye kalksam, hiç tanýdýðýmýz yok orada, kalacak yerim yok. Zaten babamlar býrakmazlar gideyim. Belki onlar da isterler Ali amir-memur olsun ama þu gördüðün koyunlarýn baþýna bir çoban lazým. Herkes amir-memur olsa, çobanlýðý kim yapacak? Boþ ver beni be, düþünme beni be, býrak ben çoban kalayým. Sen asýl kendinden haber ver, buralarda kimlere misafir geldin ki? Hem senin geldiðin þehir büyük mü? Sizin okulda çok çocuk var mý okula giden? “

    “ Bak arkadaþ, hayatta insanýn eline birtakým fýrsatlar geçer. Önemli olan ele geçen bu fýrsatlarý en iyi þekilde deðerlendirebilmektir. Bunun için de gayret gereklidir. Eðer biz seçtiðimiz hedefe ulaþmak için yeterli gayreti göstermezsek, zaman içinde, hedefimize gittikçe yaklaþtýðýmýzý deðil, bilakis hedefimizden giderek uzaklaþtýðýmýzý fark ederiz. Kimsenin kimseye zorla meslek seçtirmesine taraftar deðilim. Severek yapýlmayan bir iþ, bir uðraþ, kiþiye hayatý anlamsýz kýlar. Böyle biri de, eðer çýkýþ yolu bulamazsa yani hayatýný anlamsýzlýktan kurtaramazsa vatanýna, milletine gerektiði þekilde faydalý olamaz. Þimdi arkadaþ, sen þehirdeki okula gitmeye kalksan orada yatýlý bir okula girerdin ve kalacak yer diye bir sorunun olmazdý. Az önceki sözlerinden bunun için birtakým engeller çýkabileceðinden çekindiðini anladým. Ayrýca da, senin buradaki yaþantýndan pek þikayetçi olmadýðýný fark ettim. Fakat okuma-yazma isteði ile yanýp tutuþtuðun belli. Benim okuduðum okulda okuyan çocuklarý merak etmen bunu gösteriyor. Ben, annem ve kýz kardeþimle birlikte Selanik’ten dayým Hüseyin Aða’nýn yanýna geldik. Kýz kardeþimle birlikte dayýmýn bakla tarlasýnda bekçilik yapýyoruz. Fýrsat buldukça çevrede gezintiye çýkýyorum. Ýþte böyle bir gezinti anýnda seni gördüm, yanýna geldim, oturduk, konuþuyoruz. Ýki ay kadar dayýmýn çiftliðinde kalacaðýz. Yani iki ay seninle bir arada olabiliriz demek istiyorum. Arkadaþ, eðer istersen sana okuma-yazma öðretmek istiyorum. Biz buradan giderken sen okuma-yazma öðrenmiþ olursun ve sana býrakacaðým ders kitaplarýný okuyup iyice öðrenirsin. Bu arada boþ durmayýp arkadaþlarýna da okuma-yazma öðretmek için çaba sarf edersin. Yakýn bir gelecekte sizin köyün öðretmeni olursun. Ne dersin arkadaþ, ister misin okuma-yazma öðrenmek? “
    “ Tabii ki, isterim istemesine de, becerebilir miyim dersin okuma-yazma öðrenmeyi? “
    “ Becerirsin, becerirsin. Sen istedikten, biraz da gayret gösterdikten sonra baþarýlý olmaman için hiçbir neden göremiyorum. “
    Mustafa daha sonra konuþmasýnýn bir bölümünde Selanik’te Þemsi Efendi’nin Ýlkokulunda okuduðunu fakat babasý Ali Rýza Efendi’nin ölümü üzerine, annesi ve kýz kardeþiyle dayýsýnýn yanýna geldiklerini anlattý. Ýlkokulu bitirdikten sonraki amacýnýn Askeri Rüþdiye’nin imtihanlarýný kazanarak oraya girmek, Rüþdiye’yi bitirdikten sonra yüksek öðrenimine devam ederek sonunda subay olmak olduðunu belirtti. Mustafa ile Ali bir süre daha konuþmalarýna devam ettiler ve yarýn ayný yerde buluþmak üzere birbirlerinden ayrýldýlar.

    Mustafa fýrsat buldukça Çoban Ali ile bir araya geldi; ona okuma-yazma öðretebilmek için çýrpýnýp durdu. Mustafa’nýn bu iyi niyetli çabalarý boþa gitmedi. Bir süre sonra Ali, okuma-yazma öðrenmeye muvaffak oldu. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra Mustafa: “ Arkadaþ, annem beni Selanik’e teyzemin yanýna gönderiyor. Yarýn gidiyorum. Selanik’te okumaya devam edeceðim. Ýþte ders kitaplarýmý getirdim. Ýlk tanýþtýðýmýz günkü konuþtuklarýmýzý unutmadýn sanýrým. Bu kitaplarý iyice oku, öðren. Fakat öðrendiklerin sende kalmasýn. Öðrendiklerini arkadaþlarýna da öðret, onlara da okuma-yazma öðret. Bir ülkede cahiller ne kadar çoksa, o ülke, o kadar geri kalmýþ demektir. Ülkemizin medeni milletler seviyesine eriþebilmesi, her ferdin, üzerine düþen görevi yapmasýyla gerçekleþir. Sadece ben okuma-yazma biliyorum, ben bilgiliyim demekle olmaz. Baþkalarýna da okuma-yazma öðretmedikçe, eðitmedikçe, bilgilendirmedikçe görevin tamamlanmýþ sayýlmaz, yarým kalýr. Bunu sakýn aklýndan çýkarma. En güzel günler senin olsun arkadaþ, hoþça kal. ” dedi ve elini uzattý.
    Çoban Ali, kendisine uzatýlan dost eli sevgiyle sýktýktan sonra: “ Seni subay olmuþ yürürken görür gibi oluyorum, Mustafa. Ýnþallah vatana, millete yararlý olursun. Mustafa adýný hiç unutmayacaðým, sen de, Çoban Ali adýný unutma. Subay olunca fýrsat bulursan gel gör beni, ben hep buralardayým, olur mu Mustafa? “ derken göz pýnarlarýndan akan yaþlarý silmek gereðini duymuyordu.

    SON

    ATATÜRK'ÜN LÝDERLÝK SIRLARI
    Tutku Yayýnevi
    7. Basým Haziran 2011
    Sayfa 40 - 53

    YAÞAMA YÖN VERENLER
    Atatürk'ün Çocukluk Anýlarý
    Ata Yayýncýlýk - Ankara 2012
    Sayfa 15 - 36

  2. #2
    Üyelik tarihi
    21.Þubat.2023
    Mesajlar
    17
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ÇÝFTLÝKTEKÝ HIRSIZ
    Bir akþam yemeði sonrasýnda çiftlikteki odada oturulmuþ ve gündelik olaylar konuþuluyordu. Hüseyin Aða: “ Yarýn erkenden elma bahçesini çapalayýp, yabani otlarý ayýklamaya gidecektim ama çapayý bulamadým. Haným, çapayý bir yere koymuþ olmayasýn? “
    Hüseyin Aða’nýn karýsý: “ Efendi, çapanýn alet dolabýnda olmasý lazým. Ýki gün önce temizlik yaparken oradaydý. “
    Hüseyin Aða: “ Öyle de bugün akþamüstü baktým dolapta yoktu. Belki dedim saða sola býrakmýþlardýr. Aradým, bulamadým. “
    Hüseyin Aða’nýn çocuklarý, Zübeyde Haným, Mustafa ve Makbule çapayý almadýklarýný söylediler. Bunun üzerine Hüseyin Aða: “ Haným, son günlerde çiftliðe yabancý biri geldi mi? “ diye sordu.
    Karýsý: “ Hayýr Efendi, kimse gelmedi. Hep biz bizeyiz. “
    Hüseyin Aða: “ Desene çapa sýr olup uçtu. “
    Mustafa fikrini söylemek ihtiyacýný hissetmiþti: “ Dayýcýðým, çiftliðe hýrsýz girmiþ olamaz mý? “

    Mustafa’nýn sorusu odada bulunanlarýn üzerinde soðuk duþ etkisi yaptý. Gözler Mustafa’dan yana döndü.
    Hüseyin Aða: “ Ne hýrsýzý? “ diyebildi.
    Mustafa: “ Bir hýrsýz gelmiþtir, çiftliðe girip çapayý çalmýþtýr. “
    Hüseyin Aða: “ Ýki gündür ben, yengen, annen ve çocuklar çiftliðin avlusundaydýk. Ayrýca köpekler var. Onlar geceleri burada kuþ uçurtmazlar. Hani dediðin olmaz diyemem ama biraz zor. Hem hýrsýz neden sadece çapayý alsýn, öteki aletleri de alýp götürebilirdi. Býrak çapayý, aletleri, çiftlikte daha deðerli pek çok eþya var. Bunlar dururken neden yalnýzca çapayý aldý? “
    “ Dayýcýðým, hýrsýzýn ya çapa çok iþine yarýyor ya da çapayý satmak kolayýna geliyor. Sadece çapayý almasýnýn nedeni vereceði zararýn büyük olmasýný istemediðinden, yani hýrsýz insaflý biri. Gündüz gelse gören olurdu. Kimse onu görmediðine göre gece geldi. Köpekler hýrsýzý tanýdýklarý için ses çýkarmadýlar. Bu da hýrsýzýn köyden biri olduðunu gösteriyor. “

    “ Pes be Mustafa, senin zekâna diyecek yok doðrusu. Aslýnda ben de zeki sayýlýrým ama sen benden çok ileridesin. Ortada fol yok, yumurta yok , alt tarafý bir çapa kayboldu. Bana kalsa yarýn çapayý arar dururum. Sana inanýyorum Mustafa ve yarýn çapayý aramayacaðým. Artýk geceleri nöbet tutacaðýz. Ýlk nöbet benim. Eee, sen ne diyorsun Zübeyde, þu hýrsýz iþine? “
    “ Mustafa’nýn dediklerine katýlýyorum. O, boþuna konuþmaz. Söyledikleri hep doðru çýkar. Daha on yaþýnda ama çok akýllý. Bambaþka bir çocuk. Darýsý bütün çocuklarýn baþýna. “
    Hüseyin Aða gece yarýsýna kadar çiftliðin avlusunda nöbet tuttu. Daha sonra nöbeti Mustafa devraldý. Mustafa avluyu en iyi görebileceði yer olan çiftlik evinin birinci kat merdiveninin orta sýrasýna oturdu. Alet dolabýnýn bulunduðu kulübe yan taraftaydý. Eðer hýrsýz gelirse önünden geçecek ve onu rahatça görecekti.

    Aradan bir saat geçmiþti ki, Mustafa karþýdaki aðaçlýktan hýzlý adýmlarla yürüyerek gelen bir gölgenin alet dolabýnýn bulunduðu kulübeye girdiðini gördü. Gölge, o kadar rahat hareket ediyordu ki, hayret edersin. Sanki babanýn çiftliði, gel gir hiç korkmadan, dimdik yürü, kazma, kürek, çapa eline ne gelirse al git. Mustafa köyden olan bu adamý ay ýþýðý altýnda tanýmýþtý. Onun mert, dürüst biri olduðunu biliyordu. Konuþmuþluklarý, tanýþmýþlýklarý vardý. Býrak Hüseyin Aða’yý, býrak çifti-çubuðu, benim küçük dostum, sen büyümüþsün küçülmüþsün ama yine büyüyorsun ve sonsuza dek büyüyeceksin diyen birinin yani bu adamýn, kendisini hiçe saymasýný, kendisinin de bulunduðu çiftlikten bir þeyler çalmasýný onuruna yediremedi. Mustafa kýzgýn bir þekilde yerinden kalktý, gitti kulübenin kapýsýnýn dört-beþ metre gerisinde durdu, ellerini beline dayadý, bekledi. Biraz sonra kulübeden çýkan adam kapýyý kapadý. Ýki adým attý, Mustafa’yý gördü, elindeki kürek yere düþtü. Adamýn gözleri yaþardý, belli aðlýyordu. Adam elinin tersiyle gözyaþlarýný sildikten sonra baþýný saða-sola birkaç kere salladý ve küreði yerden alarak Mustafa’nýn yanýndan yürüdü, gitti.

    Mustafa o gece sabaha kadar nöbet tuttu. Aslýnda Mustafa’dan sonra nöbet sýrasý amcasýnýn oðluna geliyordu ama Mustafa amcasýnýn oðlunun yerine de nöbet tutmuþtu. Çünkü O, yarýn yapacaðý giriþimleri bir plan dahilinde belirlemek istiyordu. Adam çapayý, küreði çalmýþtý ama bunun bir nedeni olmalýydý. Kimse durup dururken baþkasýnýn malýný izinsiz almazdý. Bu bir suçtu fakat suçluyu suç iþlemeye iten nedenler vardý. Nedenlerin sebepleri vardý.
    Mustafa ertesi gün öðle vakitleri adamýn evine gitti. Kapýyý dokuz yaþýndaki Ahmet açtý.
    Mustafa: “ Vay Ahmet, caným kardeþim. Nasýlsýn, iyi misin? Ben geldim. “
    Ahmet: “ Hoþ geldin, Mustafa abi. Sað ol, iyiyim. “
    Mustafa: “ Ayþe nerede? Neden buraya gelmiyor? “
    Ahmet: “ Mustafa abi, Ayþe annemin yanýnda. Annem bir haftadýr hasta. Babam annem ölmesin diye dün kasabaya yürüyerek gitti. Birisi çapa vermiþ ödünç diye, onu rehin býrakýp ilaç almýþ. Ýlacý anneme içirdik. Bu sabah babam yine kasabaya gitti. Elindeki küreði rehin býrakýp ilaç alacakmýþ. Daha sonra babam çapayla küreði parasýný ödeyip geri alacak ve sahibine teslim edecekmiþ. Babamýn getireceði ilaç annemi iyileþtirecekmiþ. Sence annem iyileþir mi Mustafa abi?
    Ýnsanýn taþ yürekli olmasý lazýmdý bu durum karþýsýnda aðlamamasý için. Mustafa gözyaþlarýný tutamadý. Birkaç dakika sonra Mustafa ile Ahmet içeri girdiler. Ayþe yatakta yatan annesinin baþucundaki sandalyede oturuyordu. Mustafa’yý görünce ayaða kalktý. Hasta kadýn kollarýný iki yana açarak Mustafa’nýn sarýlmasýný bekledi. Mustafa sandalyeye oturdu ama bu davranýþýnýn sebebini açýklamasý gerekti: “ Yengeciðim iyileþince birbirimize sarýlýrýz. Yine eskisi gibi güzel günlerimiz olacak. Bundan sonra daha fazla evinize geleceðim. Yanlýþ bir hareketiniz hastalýðýnýzýn artmasýna yol açabilir. Bunun için size sarýlmadým. “
    Hasta kadýn zorlukla konuþtu: “ Olur Mustafa. Dediðin gibi olsun. Ben de en kýsa zamanda iyileþmeye bakarým. “
    Daha sonra çiftliðe dönen Mustafa olanlardan kimseye söz etmedi. Yeni gelen ilaçlarý içen kadýn on beþ gün içinde iyileþti. Adam baþkasýnýn tarlasýnda çalýþarak kazandýðý parayla çapayý ve küreði rehinden kurtardý. Bir gece yarýsý son defa çiftliðe girerek çapayla küreði yerine býraktý. Son sözü Mustafa söyledi: “ Akýl ve mantýk çizgisinden ayrýlmayan insan olmanýn bilincine varýr. Ýnsan iradesini kullanarak gerçekleri görür. Yanlýþta bile olsan doðru gözünün önündedir. Gözünün önündekini görmek için, göz kapaklarýný aralarsýn yani okuyup öðrenirsin.

    SON

    ATATÜRK'ÜN LÝDERLÝK SIRLARI
    Tutku Yayýnevi
    7. Basým Haziran 2011
    Sayfa 40 - 53

    YAÞAMA YÖN VERENLER
    Atatürk'ün Çocukluk Anýlarý
    Ata Yayýncýlýk - Ankara 2012
    Sayfa 15 - 36

  3. #3
    Üyelik tarihi
    21.Þubat.2023
    Mesajlar
    17
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: VATAN SEVGÝSÝ
    Mustafa’nýn kýz kardeþi Makbule rahatsýzlandýðý için çiftlikte kalmýþtý. Bugün Mustafa tek baþýna bakla tarlasýnda bekçilik yapacaktý. Þu karga kovalama iþinin pek bir zorluðu kalmamýþtý. Bakla tarlasýna gelmeye baþladýðý ilk günlerde kargalar Mustafa’nýn ne derece zorlu bir rakip olduðunu anlamýþlar ve onun uyguladýðý yöntemi müthiþ bir mücadele örneði göstermelerine karþýn boþa çýkaramamýþlar, çekilip gitmiþlerdi.

    Mustafa sabah erkenden bakla tarlasýna gelince tarlanýn tam ortasýnda bulunan kulübenin önüne bir sandalye çýkarýp oturdu. Aradan yarým saat geçmeden caný sýkýlmaya baþladý. Böyle boþ oturmak O’na göre deðildi. O, bir þeylerle meþgul olsun, bir iþe yarasýn, faydalý olsun isterdi. Dayýsýnýn bakla tarlasýnda bekçilik yapmakla bir iþe yarýyordu, faydalý oluyordu, fakat bunlar yeterli miydi? Hayýr, yeterli deðildi. Ne yapabilirdi? Kulübede birkaç tane ders kitabý vardý. Kitap en iyi arkadaþtý. Okurdun, öðrenirdin, fikirlerin geliþirdi. Mustafa bir kitap alýp okumaya baþladý. Böylesi çok daha iyiydi, hem artýk caný da sýkýlmýyordu.

    Aradan iki saat geçmiþti. Mustafa ilerideki tarlalarýn arasýndaki patika yoldan yaþlý bir adamýn geldiðini gördü. Yaþlý adamýn yanýnda bir kuzu vardý. Onun gelip tarlanýn kenarýndaki bir aðacýn altýna oturmasýný fýrsat bilen Mustafa yerinden kalktý, kitabý kulübeye býraktý ve yaþlý adamýn yanýna gitti. Mustafa söze þöyle bir giriþ yaptý: “ Merhaba dede, nereye böyle? “
    Yaþlý adam: “ Yolcuyum ben evlat, kasabaya oðlumun yanýna gidiyorum. Bu kuzuyu toruna hediye olarak götürüyorum. Geçen ay köye gelmiþlerdi, bir hafta kaldýlar. Torun kuzu diye tutturmuþtu. Ben de, þimdi çok küçükler, biraz büyüsünler bir tane sana getiririm dediydim. Alsýn kuzuyu besleyip büyütsün. Dünyada en önemli þey sevgidir. Sevgisiz kalmýþ bir insan kuru bir aðaca benzer. Zamanýnda onun kalbine sevgi tohumu ekilmemiþtir, sevmek öðretilmemiþtir. Bir bilinmezlik içinde bocalar durur. Yüzyýllardýr süregelen anlamsýz kargaþayý sevgi yoksunu insanlar çýkardýlar. Toplumlarý birbirine düþman ettiler. Sonuçta bunun acýsýný insanlýk çekti. Ýnsanlara sevgiyle yaklaþmalý, onlarýn kalplerine sevgi tohumu ekmeliyiz. Sevmek çok güzel bir duygudur ve insaný hayata baðlar. Sevelim, sevilelim, hayatýn tadýna varalým. “

    Yaþlý adam konuþurken Mustafa oturmuþ ve anlattýklarýný ilgiyle dinlemiþti. Þimdi söz hakký Mustafa’nýndý: “ Dede, bazý insanlar nedense vatanlarýný sevmiyorlar. Ben vatanýmý çok seviyorum ve bu vatanýn evladý olduðum için gurur duyuyorum. Þimdi vatanlarýný sevmeyenler vatanýný sevmeyi nasýl öðrenecek ve ben vatan sevgimi nasýl geliþtirebilirim. Tavsiyelerin neler olacak? “
    Mustafa’ nýn coþku dolu konuþmasý yaþlý adamý þaþýrtmýþtý. On yaþlarýndaki bir çocuðun bu derece bilgili ve kültürlü olmasý, düþüncesini korkusuzca söyleyebilmesi, öðrendiklerini yeterli bulmamasý, yeni bir þeyler daha öðrenmek için soru sormasý akýl alýr gibi deðildi. Hani bu yaþlardaki kaç çocuðun aklýna gelirdi vatan sevgisi?

    Yaþlý adam düþüncelerinden sýyrýlýnca, gülümseyerek: “ Evlat, adýný demedin bana, neydi adýn? “ deyince Mustafa: “ Dede, benim adým Mustafa “ dedi.
    Bunun üzerine yaþlý adam: “ Sana tavsiyem Büyük Vatan Þairi Namýk Kemal olacak. Namýk Kemal, türlü engellemelere karþýn vatanýný çok sevdiðini haykýrmaktan çekinmedi. Bu uðurda çok acý çekti, fakat hiçbir acý O’nu vatanýna hizmetten alýkoyamadý. “
    Mustafa: “ Bundan sonra Namýk Kemal’in þiirlerini daha bir önem vererek okuyacaðýma söz veriyorum. Dede, mutluluk nedir sence? Ben mutlu olmak insandan insana deðiþebilir diyorum “ dedi.

    Yaþlý adamýn mutluluk hakkýnda söyledikleri þunlar oldu: “ Mutluluk yaþamsal bir gerçektir yani yaþamda mutluluk vardýr ve her insanýn mutluluðu ayrýdýr. Hakkýn olan mutluluðu baþkalarýnýn mutluluðuna gölge düþürmeden istemek sana kalmýþtýr. Mutlu olmak için büyük þeyler istemek gerekmez. Ýnsan isterse bir kelebeðin uçuþunu görüp mutlu olabilir. Her neyse Mustafa yavaþ yavaþ kalkayým. Hava kararmadan kasabaya varmalýyým. Anlattýklarýmýn sana bir parça faydasý olduysa ne mutlu bana. Ýyi günler dilerim. “
    Mustafa: “ Ne demek dede, hem de çok faydasý oldu. Ben de sana iyi günler dilerim. Yolun açýk olsun “ dedi. Mustafa yaþlý adam gittikten sonra kulübeye döndü ve sandalyesine oturarak konuþulanlarý düþünmeye baþladý.

    SON

    ATATÜRK'ÜN LÝDERLÝK SIRLARI
    Tutku Yayýnevi
    7. Basým Haziran 2011
    Sayfa 40 - 53

    YAÞAMA YÖN VERENLER
    Atatürk'ün Çocukluk Anýlarý
    Ata Yayýncýlýk - Ankara 2012
    Sayfa 15 - 36

  4. #4
    Üyelik tarihi
    21.Þubat.2023
    Mesajlar
    17
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: KARGA PEÞÝNDE
    Mustafa, annesi ve kýz kardeþi ile birlikte dayýsýnýn çiftliðine gitti. Akþamüstü çiftliðe vardýklarýnda dayýsý onlarý çok candan bir þekilde karþýladý. Hal-hatýr sormalardan, iltifatlardan sonra akþam yemeði yendi. Yemekten sonra bir saat kadar daha sohbet edildi ve ardýndan geceyi geçirmek üzere odalarýna çekildiler.

    Ertesi sabah sabahýn erken saatlerinde dayýsý Mustafa’ya çiftliðin her tarafýný gezdirip gösterdi. Öðle vaktine doðru bakla tarlasýna gittiler. Tarlanýn kenarýna geldiklerinde dayýsý parmaðý ile tarlasýndaki tohumlarý yemekte olan kargalarý iþaret ederek: “ Bak Mustafa, þu kargalarý görüyor musun? Ýþte bunlar bizim baþ düþmanýmýz. Ben uðraþayým, çalýþayým, onlar gelsinler tohumlarý yesin bitirsinler. Oh ne ala, ne ala! Kimseye faydasý olmaz þu karga murdarýnýn. Yaptýklarý anca zarar, ziyan. Bir de þu korkuluðun omuzlarýna, kafasýna konarlar “ gak gak “ diye öterler yüzlü yüzlü. Korkuluðun sadece adý korkuluk. Þu hale bak. Dört beþ karga omuzlarýna konmuþ, yemiþler tohumlarý, doymuþlar, güneþleniyorlar. Gel Mustafa, kovalým þunlarý “ diye söylendi.

    Mustafa ile dayýsýnýn geldiklerini gören kargalar uçup gittiler. Daha sonra dinlenmek için bir aðacýn altýna otururlarken Mustafa, dayýsýna: “ Dayýcýðým, bu tarla hep böyle midir? “ dedi. “ Yani içinde çalýþan, bekleyen olmadýðý zamanlar kargalar tohumlarý yerler mi? “
    Dayýsý: “ Yerler Mustafa’m yerler. Bunlar sahipsiz bir tarla görmesinler. Onu, yirmisi toplanýr gelir. Böyle gündüzleri tarlada beklemezsen birkaç haftaya kalmaz toprakta bir tek tane býrakmazlar” dedi.

    Bunun üzerine Mustafa konuyu toparlama ihtiyacý hissetti: “ Peki dayýcýðým, o zaman kargalar tohumlarý yiyip bitirmesinler diye sabahtan akþama kadar bekçilik yapmak zorunda kalýyorsunuz. “
    “ Aynen dediðin gibi oluyor Mustafa. Çiftlikte yapýlacak bir sürü iþ varken, ben buraya gelip karga peþinde koþuyorum. Ne yaparsýn ki, bu bakla tarlasý çok önemli. Baklalar olgunlaþýnca hem kendimize yemeklik oluyor, hem de arabaya yükleyip pazarda satýyorum; iyi de para ediyor. “
    “ Demek ki burada bekçilik yapmak iþleriniz için büyük engel teþkil ediyor, sevgili dayýcýðým. O halde izin verirseniz yarýndan tezi yok kardeþim Makbule ile gelip burada bekleriz. Siz de çiftlikteki iþleri yoluna koyarsýnýz. Kargalarýn tarlanýzdan bir tek tohum yemelerine izin vermeyeceðimi bilmenizi isterim. “
    “ Hay, sen aklýnla bin yaþa, Mustafa! Bak bu hiç aklýma gelmemiþti. Daha önce defalarca düþünüp de içinden çýkamadýðým bu büyük sorunu kolayca çözüverdin. Bugün akþama kadar burada kalýrýz. Tarla bekçiliði nasýl yapýlýr iyice öðrenirsin. Zaten zor bir tarafý yok caným. Biraz dikkatli olup kargalarý kollaman yeterli. Akþama çiftliðe dönünce annene ben söylerim. Onun da rýzasýný almak lazým. “

    Ertesi sabah erkenden yengesinin hazýrladýðý börekleri bir torbaya koyan Mustafa kýz kardeþi Makbule ile birlikte dayýsýnýn bakla tarlasýna geldi. Gelir gelmez de, tarlaya inen kargalarý kovalamaya baþladýlar. Öðle vaktine doðru ikisi de çok yorulmuþtu. Bunun sebebi: Bir defa tarla oldukça büyüktü. Bir tarafa üç beþ karga tohumlarý yemek için gelseler Mustafa ile Makbule hemen koþuyorlar kargalarý kovalýyorlardý. Ayný kargalar uçuyorlar, tarlanýn öteki tarafýna iniyorlardý. Tarlanýn bir baþýndan bir baþýna koþup durmak onlarý yormuþtu. Ýþin içine baþka kargalar da karýþýnca durum iyice çekilmez hal almýþtý.

    Öðle vakti bir köþede oturup yengesinin hazýrladýðý börekleri yerlerken Mustafa Makbule’ye sorunu kökünden halledecek bir yöntem bulduðunu söyledi ve þunlarý ekledi: “ Makbule, kargalarýn bize oynadýðý oyunun bilmem farkýnda mýsýn? Biz bu tarlaya gelir gelmez acemi olduðumuzu anladýlar. Uygulamak istediðim yöntem oldukça basit. Tarlanýn ortasýnda bulunan kulübenin içinden tarlayý enlemesine bölen bir çizgi çektiðimizi farz edelim. Bu çizgi tarlayý iki eþit parçaya böler. Yukarý tarafta kalan parça biraz meyilli, burasý benim olsun. Aþaðý tarafta kalan parça dümdüz, burasý da senin olsun. Herkes kendi bölgesindeki kargalarýn kovalanmasýndan sorumlu olacak. Eðer kendi bölgenin ortalarýna yakýn bir yerde durmaya özen gösterirsen sabahki yorgunluðunun iki kat azaldýðýný fark edeceksin. Þimdi konuyla ilgili bana sormak istediðin bir þey var mý? “
    “ Ne diyebilirim ki Mustafa abi. Sen yapmamýz gerekeni tam olarak anlattýn. Burada bana düþen görev anlattýklarýný eksiksiz olarak uygulamamdýr. “
    “ Aferin sana Makbule. Senin gibi söz dinleyen, kavrayýþý kuvvetli bir yardýmcý ile çalýþmak benim için þereftir. Bu baþarý sadece benim deðil, ikimizin baþarýsý olacaktýr. Þimdi biraz acele edelim, böreklerimizi yiyelim de iþe baþlayalým. Bak kargalara, meydaný boþ bulunca nasýl da çoðaldýlar. Belki þu an için tarlanýn üstünde uçmaktan baþka bir þey yaptýklarý yok ama eðer acele etmezsek birer ikiþer tarlaya inmeye baþlayacaklarýna eminim. Dayýma, kargalarýn tarlanýzdan bir tek tohum yemelerine izin vermeyeceðim, diyerek söz vermiþtim. “

    Mustafa’nýn kendi buluþu olan yöntem baþarýlý oldu. Akþamüstü hava kararmaya baþladýðýnda kargalar geceyi geçirmek için konaklama yerlerine giderken aç ve yorgundular. Çiftlikte yenen akþam yemeðinden sonra Makbule, o gün olanlarý ve kargalarýn üzgün ve periþan bir þekilde gidiþlerini anlatýrken, odada bulunanlar kahkahalarla gülmekten kendilerini alamýyorlardý. Annesi Zübeyde Haným, “ Benim Mustafa’m çok akýllýdýr “ diyerek sarý saçlý, mavi gözlü oðlunu gururla alnýndan öperken, Mustafa vakur halini hiç bozmadan duruyor, sadece gülümsemekle yetiniyordu.

    SON

    ATATÜRK'ÜN LÝDERLÝK SIRLARI
    Tutku Yayýnevi
    7. Basým Haziran 2011
    Sayfa 40 - 53

    YAÞAMA YÖN VERENLER
    Atatürk'ün Çocukluk Anýlarý
    Ata Yayýncýlýk - Ankara 2012
    Sayfa 15 - 36

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar

Þu anda 1 kullanýcý bu konuyu görüntülüyor. (0 kayýtlý ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. 30 Ýþ gününde % 330 kazanç olur mu?(DEVAM)
    Konu Sahibi serdar720 Forum Depo
    Cevap: 31
    Son Mesaj : 13.Aralýk.2012, 12:46
  2. Cemaat Þampiyon Olur Mu?
    Konu Sahibi stockbroker Forum Türkiye Gündemi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 26.Temmuz.2011, 10:29
  3. Yardým daðýtma böyle olsaydý
    Konu Sahibi canbaba Forum Makale
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 19.Þubat.2009, 01:56
  4. Böyle Trafik Daha Önce Görülmedi
    Konu Sahibi zerisz Forum YouTube Videolarý
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Nisan.2008, 16:03

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasalarý" bölümünde yer alan yatýrým bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatýrým danýþmanlýðý kapsamýnda deðildir. Yatýrým danýþmanlýðý hizmeti Sermaye Piyasasý Kurulu tarafýndan yayýmlanan Seri:V, No:52 Sayýlý "Yatýrým Danýþmanlýðý Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara Ýliþkin Esaslar Hakkýnda Teblið" çerçevesinde aracý kurumlar, portföy yönetim þirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müþteri arasýnda imzalanacak yatýrým danýþmanlýðý sözleþmesi çevresinde sunulmaktadýr. Burada ulaþýlan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanlarýn kiþisel görüþlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceðinden sadece burada yer alan bilgilere dayanýlarak yatýrým kararý verilmesi saðlýklý sonuçlar doðurmayabilir.Yatýrýmcýlarýn verecekleri yatýrým kararlarý ile bu sitede bulunan veriler, görüþ ve bilgi arasýnda bir baðlantý kurulamayacaðý gibi, söz konusu yorum/görüþ/bilgilere dayanýlarak alýnacak kararlarýn neticesinde oluþabilecek yanlýþlýk veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193