Hasan Celal Güzel: Bir jakobenin kýþlada veda nutku
Tarih: 17.04.2007

Devlet Baþkaný A. N. Sezer'in sözlerini her duyduðumda, nedense, Jakobenizm'in teorisyeni 'Saint-Just'un, yüzyýllar öncesinde, 1790'lý yýllarýn Parisi'nde, 'Concorde Meydaný'nda kurulan giyotinde kelleler kesilirken, 'Hürriyet düþmanlarýna hürriyet yok!' diye baðýrdýðýný iþitir gibi oluyorum...

Cumhursuz Cumhurbaþkaný A. N. Sezer'in ardýndan, giderayak güzel sözler yazmak istiyordum. Onun, -Gölbaþý'ndaki kâþanesine ve oðlunun düðününü 'kamusal alan' olan Köþk'te yapmasýna raðmen- devletin parasýna karþý dürüst olduðunu, ailesinin de hiç bir skandala karýþmamýþ bulunduðunu ve Talabani denilen daltabaný kabul etmemesindeki vakarýný filan anlatýp, ona güle güle demek istiyordum. Hatta, darbe provokatörü mitingçi örgütleri Cumhurbaþkanlýðý bütçesinden beslemesini dahi görmezlikten gelecektim. Lakin, Harp Akademileri'nde yaptýðý veda konuþmasýndaki felaket tellallýðýný görünce, bu yazýyý yazmak þart oldu.



* * *

A. N. Sezer, katý 'devlet ideolojisi'ni savunurken, yedi yýllýk otokratlýðýnýn sonuna gelmiþ bir oligarþik bürokrasi temsilcisi olarak halký nasýl gördüðünün ipuçlarýný þöyle verdi: 'Kuruluþundan bu yana Cumhuriyetimizi sinsi bir gölge gibi izlemiþ olan gerici tehdit, bugün ulaþmýþ olduðu boyutlarla kaygýya neden olmaktadýr.'. Daha sonra Sezer, Cumhuriyet'in 'korunmasý ve kollanmasý'nýn Devlet'in hak ve görevi olduðunu söyledi. Yani A. N. S., 'halka raðmen halk için' milletin temsilcilerine karþý TSK'nýn 'koruma, kollamasý'ný kastediyordu.
Günümüzün Saint-Just'u þöyle devam ediyordu: 'Türkiye'yi çaðdýþý rejime sürüklemek isteyenlerin demokrasiden söz etmelerinin bir oyun olduðu görülmelidir.' Böylece Sezer, demokrasiden söz edenleri, 'demokratik Cumhuriyet' diyenleri topyekûn 'düþman' olarak ilan ediyordu.

Sezer, daha sonra 'Türkiye'de siyasal rejim, Cumhuriyet kurulduðundan beri, hiç bir dönemde günümüzde olduðu kadar tehlikeyle karþý karþýya kalmamýþtýr' diyerek bu tahrik dolu gerçek dýþý konuþmasýna son noktayý koyuyordu. Bu arada, 'Laik Cumhuriyet'in koruyucusu ve güvencesi olan TSK da, ilk kez iç ve dýþ odaklarýn hedefi durumuna gelmiþtir' diyor ve 'Ordu'yu yýpratarak etkisizleþtirmek için, zamanlamasý ayarlanmýþ bir oyun oynanmaktadýr' sözüyle TSK'yý açýkça provoke ediyordu.

Bütün bu laflarýn tek anlamý þudur: Cumhuriyet tehlike altýnda; laiklik elden gidiyor; irtica Cumhurbaþkanlýðýný ele geçiriyor. Orduyu da etkisizleþtiriyorlar. Ey halaskâran-ý zabitan, gelin Cumhuriyeti kurtarýn!.. Buna 'darbe tahrikçiliði' denmez de ne denir?..

* * *

Þimdi birisi kalkýp 'Bu ülkede 7 senedir Cumhurbaþkaný olarak görev yaptýnýz; 4,5 yýldýr da AK Parti Hükûmeti'yle çalýþýyorsunuz. Ýleri sürdüðünüz bu tehlikeyi daha yeni mi görüyorsunuz? Ayný zamanda MGK'ya baþkanlýk ettiniz. Bu hayalî tehlike için ne gibi önlemler aldýnýz?' diye soracak olsa ne cevap verebilirsiniz?

Ýyi ki þu anda TSK'nýn baþýnda A. N. Sezer deðil de, Büyükanýt Paþa oturuyormuþ. Yoksa, millî iradeye karþý darbe yapýlmasý iþten bile deðildi. Ne hazindir ki, ordunun baþýndaki komutanlar demokrasiye ve hukuka saygýlý olduklarýný ilan ettikten bir gün sonra, bu beyanlardan pek hoþlanmadýðý anlaþýlan 'sivil' (!) Devlet Baþkaný bu talihsiz konuþmayý yapýyor.
Hem de, en yapýlmamasý gereken yerde, 'kýþlada' genç kurmay subaylara nutuk atarak...

Bu nutkun zamanlamasý da çok ilginç. 14 Nisan'da yapýlacak mitingden bir gün öncesi seçiliyor ve adeta mitinge destek nutku atýlýyor.
Bu arada, A. N. S'nin affettiði rekor sayýdaki 260 mahkûmdan 200'den fazlasý terör suçlusu ve bu nutuk atýlýrken bunlardan bir kýsmý da Mehmetçikleri þehit etmeye devam ediyorlar.
Lâkin ne gam... Önemli olan Çankaya'da jakobenizmin oligarþik egemenliðinin devam etmesi. Halk çocuklarý Köþk'e çýkmasýn da ne olursa olsun...

* * *

Türk tarihi Ahmet Necdet Sezer'i, demokrasi ve hürriyetler rejimine karþý tutumuyla, yerli yersiz vetolarýyla, milletin deðerlerine karþý çýkýþýyla, Çankaya Köþkü'nün bahçesinde gezinen, asýk suratlý bir 'yalnýz adam' olarak kaydedecek.
Yazýk... Ne elîm bir son.


Radikal
17/04/2007