Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu
Toplam 13 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: hukuk/2007

  1. #1
    adem sahin Misafir

    Standart hukuk/2007

    son günlerler internet üzerinden alis verislerin armasi beraberinde hukuki problemleride getirmistir. Ben burda kisaca okuyucularimizin cok dikkatli olmalari hususunda uyarmak istiyorum. malesef internet üzerinden avrupada bir cok kisi internette farkinda olmadan doldurduklari formlar sebebiyle cok agir borc altina girmislerdir. magdurlarin sayisi nerdeyse avrupadaki mesken sayisindan fazladir. söyleki: mesala google" herkes tarafindan bilinen e-mule paylasim programini aradiginizda arama sonuclarinsda ilk acilan sayfada ki linklerde ücretsiz Dowland yazilari sizleri karsilayacaktir. herhangi bir sayfayi tikladiginizda acilan sayfada kucuk bir bilgi forumu cikar(isim,email adresi vs....)bunlari doldurdugunuzda ve kabul linkini tikladinizda artik siz cokdan Firma Schmidtlein GbR" de en az 80€ borclandiniz demektir. bir ay icinde size ortak calistigi avukat Olaf Tank tarafindane fatura ve ödeme emri gelecektir... Zamaninda ibraz edilmeyen itiraz dilekceleri size icra memurlarinin kapiniza dayanmasina sebep olacaktir.

    bu Avukat tarafindan bir cok kisinin canini yakmistir.ve suan sikayetler nedeniyle avukalik ruhsatnamesinin iptali söz konusu..

    bu bir sadece örnekti.bunu disiinda bir cok örnegi var;ücretsiz sms,ucretsiz mp3,ev ödevlarine yardim vs....
    SON OLARAK HERKESI TEKRAR UYARMAK ISTIYORUM
    ASAGIDAKI SITELERDEN UZAK DURUNUZ

    www.hausaufgaben-heute.com
    www.basteln-heute.com
    www.songtexte-heute.com
    www.tiere-heute.com
    www.tierheime-heute.com
    www.lehrstellen-heute.com
    www.fabrikverkauf-heute.com
    www.sms-heute.com
    www.vornamen-heute.com
    www.p2p-heute.com
    www.tattoo-heute.com
    www.lexikon-heute.com
    www.sternzeichen-heute.com
    www.witze-heute.com
    www.kunst-heute.com
    www.routenplanung-heute.com
    www.pflanzen-heute.com
    www.rauchen-heute.com
    www.rezepte-heute.com
    www.wohnung-heute.com
    www.routenplanung-heute.com
    www.cocktail-heute.com
    www.gehaltsrechner-heute.com
    www.steuer-heute.com
    www.suchen-heute.com
    www.geldverdienen-heute.com
    www.gedichte-heute.com
    www.drogen-heute.com


    Zusätzlich tauchen dieselben Seiten auch als östereichische Seiten mit den Namen auf:


    www.hausaufgaben.at
    www.drogen.at usw. - von hier aus wird automatisch auf die oben genannten Seiten weitergeleitet.



    www.Kunst.de
    www.Latein.de
    www.Lehrstellen.de
    www.Wohnung.de
    www.Mieten.de
    www.Anfahrtsplaene.de
    www.Deutsch.de
    www.Fabrikverkauf.de
    www.Gedichte.de
    www.Gehaltsrechner.de
    www.Cocktail.de
    www.Basteln.de
    www.Music.de
    www.Musik.de
    www.Malvorlagen.de
    www.Mafia.de
    www.Sternzeichen.de
    www.Rauchen.de
    www.Suchmaschine.de
    www.Pflanzen.de
    www.Steuer.de
    www.Vornamen.de
    www.Deutschlandkarte.de
    www.Landkarte.de
    www.Weltkarte.de
    www.Tattoo.de
    www.Humor.de

  2. #2
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Türk-Eğitim -Sen

    ATAMA YÖNETMELİĞİNİ DANIŞTAYA DAVA ETTİK 13.04.2007 Tarihli yönetmelikle; boş idareciliklerin ilan edilmeden, başvurular alınmadan, liyakat unsuru göz ardı edilerek, kazanılmış haklar gasp edilerek, tamamen siyasal yandaş kayırmaya yönelik, hak-hukuk tanımaz bir şekilde atamanın önü açılmış ve yapılan uygulamaların bu şekilde olduğu gözlemlenmiştir. Türk Milli Eğitim sistemini hükümetteki partinin il ve ilçe başkanlarının emiren sunan bu yönetmeliğe Türk Eğitim-Sen olarak dur demek için bu gün itibariyle Danıştay'a dava açtık. Davamız, süreci hızlandırmak için, çok önemli olan maddelere, YÜRÜTMEYİ DURDURMA ve İDAREDEN SAVUNMA BEKLENMEDEN karar verilmesi taleplidir. Türk Yargı Sisteminin Milli Eğitimimizi derinden yaralayacak bu yönetmeliği en kısa sürede iptal edeceğine inancımız tamdır.

  3. #3
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Hak kaybına uğramamak isteyen müdür yardımcısı adayları ne yapmalı?

    Hak kaybına uğramamak isteyen müdür yardımcısı adayları ne yapmalı? 13 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan "Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği"nin yürütmesinin durdurulması ve iptali için, dört sendika tarafından Danıştay’a dava açılmıştır. Buna rağmen yayımlanan bir genelge ile atamaların hemen yapılması istenmektedir. Dava sonuçlanıncaya kadar yapılan atamaların iptal sürecine hukuki temel oluşturulması amacıyla durumu uygun eğitim çalışanlarının kurumuna dilekçe vermesi gerekmektedir. Devamı için başlığa tıklayınız.
    Örneğin kendi okulunuzda bir Müdür yardımcısı atanacak. Ama atanan kişi sınav kazanmamış ise, sizden kariyer ve liyakat olarak hizmet puanı olarak daha az kriterlere sahipse, daha önce yöneticilik yapmamışsa sizin verdiğiniz dilekçe ile dava açıldığı takdirde, mahkeme, Kamu yararı gözeterek sizin kriterlerinizin atanan kişiden daha iyi olması nedeniyle sizin atanmanıza karar verecektir.
    Örneğin bir okula müdür atanacaksa ve siz de dilekçe ile başvurduysanız okula atanan müdürün sizden kariyer ve liyakat olarak hizmet puanı olarak daha az kriterlere sahipse mahkeme burada da kamu yarını gözeterek sizin atanmanızı sağlayacaktır.
    Mahkeme, yönetmeliğin “GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte eğitim kurumlarında asaleten yönetici olarak görev yapanlar ile daha önceki mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilen Seçme, Değerlendirme veya Düzey Belirleme Sınavına girerek başarılı olanların kazanılmış hakları saklıdır.” Hükümlerini,
    Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in http://www.memurlar.net/haber/19676/
    Görevin yerine getirilmesinde kamu hizmeti bilinci
    Madde 5 — Kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde; sürekli gelişimi, katılımcılığı, saydamlığı, tarafsızlığı, dürüstlüğü, kamu yararını gözetmeyi, hesap verebilirliği, öngörülebilirliği, hizmette yerindenliği ve beyana güveni esas alırlar.
    Dürüstlük ve tarafsızlık
    Madde 9 — Kamu görevlileri; tüm eylem ve işlemlerinde yasallık, adalet, eşitlik ve dürüstlük ilkeleri doğrultusunda hareket ederler, görevlerini yerine getirirken ve hizmetlerden yararlandırmada dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, cinsiyet ve benzeri sebeplerle ayrım yapamazlar, insan hak ve özgürlüklerine aykırı veya kısıtlayıcı muamelede ve fırsat eşitliğini engelleyici davranış ve uygulamalarda bulunamazlar.
    Kamu görevlileri, takdir yetkilerini, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda, her türlü keyfilikten uzak, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uygun olarak kullanırlar.
    Kamu görevlileri, gerçek veya tüzel kişilere öncelikli, ayrıcalıklı, taraflı ve eşitlik ilkesine aykırı muamele ve uygulama yapamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar, kamu makamlarının mevzuata uygun politikalarını, kararlarını ve eylemlerini engelleyemezler.” hükümlerini,


    Kamu görevlilerinin imzaladığı etik sözleşmenin “Görevimi insan haklarına saygı, saydamlık, katılımcılık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda yerine getirmeyi, dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, yaş, bedensel engelli ve cinsiyet ayrımı yapmadan, fırsat eşitliğini engelleyici davranış ve uygulamalara meydan vermeden tarafsızlık içerisinde hizmet gereklerine uygun davranmayı,” hükümlerini,

    http://www.memurlar.net/haber/19676/


    Milli Eğitim Bakanlığının Etik Davranış ilkeleri konulu,16/05/2006 tarih ve 2006/44 nolu genelgenin; http://www.memurlar.net/haber/45491/
    ”Halkın günlük yaşamın kolaylaştırmak, ihtiyaçlar n en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamak, hizmet kalitesini yükseltmek ve toplumun memnuniyetini artırmak, . İnsan haklarına saygı, saydamlık, katılımcılık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yarar n gözetme ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda görevini yerine getirmek, . Dil, din, felsefî inanç, siyasî düşünce, ırk, yaş, bedensel engelli ve cinsiyet ayırımı yapmadan, fırsat eşitliğini engelleyici davranış ve uygulamalara meydan vermeden tarafsızlık içerisinde hizmet gereklerine uygun davranmak, keyfilikten kaçınmak, . Görevle ilişkisi bulunan hiçbir gerçek veya tüzel kişiden hediye almadan, maddî ve manevî fayda veya bu nitelikte herhangi bir çıkar sağlamadan, herhangi bir özel menfaat beklentisi içinde olmadan görevini yerine getirmek, . Doğruluk ve hakkaniyet ilkelerini yaşama geçirmek,
    Kamu mallar ve kaynakların kamusal amaçlar ve hizmet gerekleri dışında kullanmamak ve kullandırmamak, bu mal ve kaynaklar israf etmemek,
    Kişilerin dilekçe, bilgi edinme, Şikâyet ve dava açma haklarına saygılı davranmayı, hizmetten yararlananlara, çalıma arkadaşlarına ve diğer muhataplarına karşı ilgili, nazik, ölçülü ve saygılı hareket etmek,
    İlkelerine uygun hareket ederek görevlerini yerine getirmeleri gerekmektedir.”
    Hükümlerini dikkate alacaktır.

    Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün Yönetici Atama İle İlgili 2007/32 Sayılı Genelgesinin 9. maddesiyle Sayın Milli Eğitim Bakanımız “Eğitim öğretimin olumsuz etkilenmemesi bakımından; gerek yürürlükten kaldırılan yönetmelikle ilgili yargılama süreci, gerekse yeni yönetmeliğin hazırlık çalışmalarında geçen süreler dikkate alınarak, yönetici atama işlemlerinin en kısa sürede başlatılarak sonuçlandırılması, bu süreci olumsuz yönde etkileyecek tutum ve davranışlardan kaçınılması hususunda gereğini rica ederim.” Diyor ki ben uyarıda bulundum atamayı yapacak olan kişilere dikkat edin dedim onlar kadrolaştılarsa benim ne günahım var diyecektir
    Top Müdür yardımcıları için okul müdürlerine, okul müdürleri için ise Milli Eğitim müdürlerine atılmıştır. Bu kişiler anayasamız, kanunlar ve genel uygulamalar ışığında aklın yolu birdir diyerek boş kadrolar ilan edilip duyuru yapılmalıdır aksi takdirde;

    TÜRK CEZA KANUNU;
    MADDE 24.- (3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.

    MADDE 121. - (1) Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukukî bir neden olmaksızın kabul edilmemesi hâlinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.

    MADDE 118. - (1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

    MADDE 250. - (1) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    MADDE 257. - (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
    Hükümlerine istinaden yargı ile karşı karşıya kalacaklardır.

  4. #4
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Hemşire Olma Şartları, Görevleri ve Sorumlulukları Değişiyor

    Hemşire Olma Şartları, Görevleri ve Sorumlulukları Değişiyor 283 sayılı Hemşirelik Kanunu baştan sona değişiyor. Kanununda değişiklikler içeren 7 maddelik teklif Meclis Genel Kurulunun 25/04/2007 birleşiminde kabul edilmiştir. Kanunun Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylanması halinde hemşire olma şartlarında çok önemli değişiklikler olacaktır. en önemli düzenleme ise lisans ve lisans üstü öğrenim gören hemşirelere ilişkindir. Detaylar için başlığa tıklayınız.


    YAPILAN DÜZENLEMELER BAŞLIKLAR HALİNDE ŞU ŞEKİLDEDİR.

    1- Artık erkekler de hemşire olabilecektir.
    2- Hemşirelik için lisans mezunu olma şartı getirilmektedir. (Bu şart 5 yıl sonra uygulanacaktır)
    3- Hemşirelerin görev yetki ve sorumlulukları yönetmelikle belirlenecektir.
    4- Lisans üstü eğitim alanlar "uzman hemşire" olacaktır.
    5- Hemşirelikle ilgili yönetim görevlerinde lisans ve lisans üstü eğitim alanların önceliği olacaktır.
    6- Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programının adı hemşirelik programı olarak değiştirilecektir.
    DÜZENLEME İLE NELER DEĞİŞİYOR?

    Son üç yıl içerisinde ülkemizde 12 bin 494 hemşire ve 5 bin 290 sağlık memuru alımı yapılmıştır. Döner sermaye priminden performansa göre yararlandırılma sağlanarak, ücretler önemli ölçüde iyileştirilmiş, çalışma performansını olumsuz etkilediği ifade edilen kep takma zorunluluğu kaldırılmıştır. Lisans mezunu hemşirelerin ek göstergeleri de 2.200'den 3.000'e çıkarılmıştır.
    Hemşirelik Kanununda yapılacak değişikliklerle bir çok konuda yeni düzenlemeler yapılmaktadır. Mevcut yasaya göre, hemşirelik bir kadın mesleğidir, yapılan değişiklikle bu düzenleme değiştirilmektedir.1990'lı yıllarda sağlık meslek yüksekokullarına erkek öğrenci alınmış ve bu erkek öğrenciler diplomalarında "hemşire" ibaresiyle mezun olmuşlar, ancak sahada mesleklerini icra edememişlerdir. Hâlen sağlık memuru olarak çalışmak durumunda bırakılan erkek mezunlar tahakkuk memurluğundan saymanlığa kadar farklı görevlerde konumlanmak zorunda kalmakta ve ücret açısından hak kayıpları yaşamaktadırlar, hatta yine yasanın, kadın, erkek ayırımı içermesinden ötürü üniversitelerimizde aynı eğitim kızlar için "hemşirelik" erkek öğrenciler için "sağlık memurluğu" olarak ayrı sınıflarda yan yana sunulmaktadır. Kanunda yapılan değişiklikle yasalarımızdaki bu son cinsiyet ayrımcı düzenleme de ortadan kaldırılmaktadır.
    Yapılacak değişikliklerden bir diğeri de mevcut kanunda yer alan ve mesleğe giriş yaşının yirmi beş ile sınırlandıran kanun hükmünün kaldırılmasıdır.
    Diğer taraftan, hemşirelik, hastaları izlemek ve tedavi süreçlerini yönlendirmek için gerekli olan ileri soyut düşünme yeteneği ve bilgiye sahip olunması zorunlu bir ihtisas mesleğidir ve yükseköğrenim görmüş meslek mensupları tarafından icra edilmesi vatandaşlarımız alacağı sağlık hizmetlerinin kalitesini de çok yukarılara çekecektir. Özellikle, modern dünyanın temel meselelerinden biri olan nüfusun yaşlanması -ki, Türkiye'de bu trende girmektedir- yine, kronik hastalıkların artışı, bireyselleşme ve geniş aileden çekirdek aile tipine geçişin yaşlı ve hasta bakımında, profesyonel desteğe ihtiyacı artırması gibi sosyal etkenlerle, tarihin hiçbir dönemiyle kıyaslanamayacak ölçüde kaliteli bakım hizmetine duyulan ihtiyaç da artmıştır. Vasıflı hemşireye duyulan ihtiyaç artışına paralel olarak, hemşirelik için yükseköğrenim şartı getirilmiştir. Yapılacak değişiklikle, hemşirelerimiz, hemşireliğe yönelik üniversitelerimiz bünyesinde eğitim, öğretimini sürdüren 101 ayrı lisan eğitim programından mezun olduktan sonra mesleğe katılacaklardır. Diğer taraftan Kanuna eklenen geçici maddeyle 5 yıl süre ile sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve hemşireliğe eş değer sağlık memurluğu programlarına öğrenci alınmasına devam olunacağı ve bu programlardan mezun olanlara hemşire unvanı verileceği hükme bağlanmıştır.
    Diğer taraftan, kanun teklifiyle, lisansüstü eğitim alan meslek mensuplarına ilerleme imkânı tanınmış, elde ettikleri uzmanlık neticesinde, bulundukları birimde uzman hemşire olarak çalışmaları imkânı sağlanmıştır. Yani, ilk kez, hemşirelerimiz, meslekte objektif kriterlerle ilerleme imkânını garanti altına almaktadırlar.
    Ülkemiz özelinde, mesleğe, birçok diplomalı hemşire ilgisini kaybetmekte ve bunun nedeni de hemşirelik mesleğinin en önemli problem alanlarından biri olan hemşireliğin görev, yetki ve sorumluluklarının çağdaş tanımlara uygun bir biçimde belirlenmemiş olmasıydı. Bunu sahadaki yansıması ise "beyaz melek"lerin âdeta bir ev kadını gibi görülmeleri, sağlık sektöründeki her işi yapmaları beklenen ara personel konumuna hapsolmaları gibi istenmeyen sonuçlardı. Yasa değişikliği ile mesleğin sınırları ve sorumlulukları net bir biçimde çizilmiş ve mesleki kimlik sorunu ortadan kaldırılmıştır.
    Yasa değişikliği teklifinde, kazanılmış haklar ilkesine uygun olarak, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce hemşirelik ve hemşireliğe eş değer sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar ile hâlen bu programlarda kayıtlı bulunan öğrenciler açısından herhangi bir hak kaybı da söz konusu değildir.
    Yine, bir defaya mahsus olmak üzere, ebe olmalarına rağmen eleman yokluğundan yataklı tedavi kurumlarında hemşirelik görevini en az üç yıldan beri sürdüren ebelerimizin de görevli personel olarak mesleklerini icra etmelerine imkân tanınmıştır.
    MECLİSTE KABUL EDİLEN KANUN DEĞİŞİKLİĞİNİN TAM METNİ


    MADDE 1 - 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    MADDE 1- Türkiye'de üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksek okullarından mezun olan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında hemşirelik ile ilgili, devlet tarafından tanınan bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenlere Hemşire unvanı verilir.
    MADDE 2- Hemşirelik Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    "MADDE 3- Türkiye'de hemşirelik mesleğini bu Kanun hükümleri dahilinde hemşire unvanı kazanmış Türk vatandaşı hemşirelerden başka kimse yapamaz."

    MADDE 3- Hemşirelik Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    "MADDE 4- Hemşireler; tabip tarafından acil haller dışında yazılı olarak verilen tedavileri uygulamak, her ortamda bireyin, ailenin ve toplumun hemşirelik girişimleri ile karşılanabilecek sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemek ve hemşirelik tanılama süreci kapsamında belirlenen ihtiyaçlar çerçevesinde hemşirelik bakımını planlamak, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmekle görevli ve yetkili sağlık personelidir. Ayrıca aile hekimliği uygulamasına ilişkin kanun hükümleri ile bu kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan mevzuattaki görevleri de yaparlar.
    Hemşirelerin birinci fıkrada sayılan hizmetlerde çalışma alanlarına, pozisyonlarına ve eğitim durumlarına göre görev, yetki ve sorumlulukları Sağlık Bakanlığı'nca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

    MADDE 4 - Hemşirelik Kanununun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    MADDE 8- Lisans mezunu hemşireler meslekleriyle ilgili lisans üstü eğitim alarak uzmanlaştıktan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edildikten sonra uzman hemşire olarak çalışırlar.
    Hemşireler meslekleri ile ilgili olan özellik arz eden birim ve alanlarda belirlenecek esaslar çerçevesinde yetki belgesi alırlar. Yetki belgesi alınacak eğitim programlarının düzenlenmesi, uygulanması, koordinasyonu, belgelendirme ve tescili ile kredilendirme ve yetki belgelerinin iptali gibi hususlar, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
    MADDE 5 - Hemşirelik Kanununun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    "MADDE 9- Hemşirelikle ilgili yönetim görevlerinde lisans ve lisans üstü eğitime sahip hemşirelerin rüçhan hakları (memurlar.net: öncelik) vardır."

    MADDE 6 - Hemşirelik Kanununun 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 10 uncu,12 nci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

    MADDE 7 - Hemşirelik Kanununun mevcut geçici maddesine "1" numarası verilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
    "GEÇİCİ MADDE 2 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar ile halen bu programlarda kayıtlı bulunan öğrencilerin kazanılmış hakları saklıdır."
    Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar hemşire olarak çalışırlar.
    Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programının adı; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hemşirelik programı olarak değiştirilir ve programlar birleştirilir."
    Bir defaya mahsus olmak üzere, ebelik diplomasına sahip olduğu halde bu Kanunun yayımı tarihinde en az üç yıldan beri yataklı tedavi kurumlarında fiilen hemşirelik görevi yaptığını resmi belge ile belgelendiren ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde talepte bulunanlar hemşirelik yetkisiyle görevlerine devam ederler."

    "Üniversitelerin hemşirelik programlarında ülke ihtiyacını karşılayacak yeterli kontenjan oluşturulmak üzere 5 yıl süre ile sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve hemşireliğe eş değer sağlık memurluğu programlarına öğrenci alınmasına devam olunur ve bu programlardan mezun olanlara hemşire unvanı verilir."
    MADDE 8 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

    MADDE 9 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
    6283 SAYILI HEMŞİRELİK KANUNUNUN TAM METNİ

    HEMŞİRELİK KANUNU

    Kanun Numarası : 6283
    Kabul Tarihi : 25/2/1954
    Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 2/3/1954 Sayı : 8647
    Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 35 Sayfa : 460

    Madde 1 – Ortaokulu bitirmiş olup 25 yaşından yukarı bulunmıyan kadınlardan Hükümetçe açılmış veya tanınmış bir (Ebe - Laborant Hemşire) okulunda 3 sene tahsil görüp Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletince teşkil olunan jüri huzurunda meslek imtihanı vererek aldığı diplomayı usulüne göre Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletine tescil ettirenlerle 3 üncü maddenin 2 nci fıkrasında yazılı olanlara (Hemşire) unvanı verilir.
    Bu kanunun yürürlüğe girmesinden evvel usulüne göre hemşirelik sınıfına alınmış olanlar sanatlarını yapmaya ve hemşire unvanını kullanmaya devam ederler.
    Madde 2 – Bu kanunun yayımından sonra diğer Vekaletlerle özel veya tüzel kişiler tarafından hemşirelik okulu açılması için Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletinin müsaadesini almak şarttır.
    Gerek bu kanunun yayımı tarihinde mevcut bulunan, gerekse yayımından sonra açılacak olan bu gibi hemşirelik okulları Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletinin murakabesine tabidir.
    Madde 3 – Türkiye'de hemşirelik sanatını bu Kanun hükümleri dahilinde hemşire unvanını kazanmış Türk kadınlarından başka hiç bir kimse yapamaz.
    Ancak yabancı memleketlerde ve mahalli Hükümetlerce tanınmış hemşire okullarında tahsil görerek diploma alan Türk hemşirelerinin alelusul hüviyetleri tesbit edilerek, tahsil ettiği memlekette tescil edilmiş olanların diplomaları, uygun görüldüğü takdirde, aynen Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletince onanıp tescil edildikten sonra sanatlarını yapmalarına müsaade olunur.
    Yabancı memleketlerin yukardaki şartları haiz okullarını bitirmekle beraber diploması oraca tescil edilmiyenler Türkiye'de meslek imtihanı vererek hemşire olabilirler.
    Öğretim programları Türk hemşire okulları programından ve müddetinden az olan yabancı hemşire okullarından gelenler,noksan olan kısım ve müddetleri Türk hemşire okullarında tamamlamaya mecburdurlar.
    Madde 4 – Hemşirelerin vazife ve salahiyetleri:
    A) Hemşireler müdavi tabip tarafından tavsiye edilen tedavi tedbirlerini uygulamaya yetkilidirler.
    B) Hemşireler çiçek aşısını ve acil hallerde icabeden pansumanları re'sen tatbik edebilecekleri gibi müdavi tabibin tavsiyesi üzerine sağlık kurumlarında veya dışarda hastalara deri altına, adale içine ve damar içine şırınga yapmaya yetkilidirler.
    Bu sebeple mesuliyetleri şırınganın tatbikindeki bilgisizlik, dikkatsizlik ve ehliyetsizlik hallerine munhasırdır.
    C) Hemşireler dispanserler ve sağlık kurumlarınca görevlendirildikleri koruyucu hekimlik işlerinde halka bilcümle sıhhi tedbirleri, sağlık korunma çarelerini ve müracaat etmeleri lazımgelen sağlık kurumlarını bildirirler. Bulaşıcı hastalıklarla savaş tedbirlerini alır ve tatbik ederler. Hemşireler hususi sıfatla girdikleri aile muhitlerinde de yukardaki fıkrada yazılı işleri görürler.

    Madde 5 – Hemşire okulundan mezun hemşireler mecburi hizmetlerini bitirip.memuriyetten ayrılınca;mecburi hizmeti olmıyan hemşire okulu mezunları istedikleri vakit sanatlarını serbestçe yapabilirler.
    Serbest çalışacak hemşireler lüzumlu vesikalarını bir dilekçeye bağlayarak mahallin en büyük sağlık amirine verirler. Serbest çalışan hemşire ev adresiyle çalışmak istediği yerde bir değişiklik olduğu takdirde bir hafta içinde aynı makama haber vermeye mecburdur.
    Madde 6 – Bu Kanun hükümlerine göre hemşire okullarından mezun olup hemşire unvanını kazanmış bulunanlar hemşire olarak memuriyete alınırlar.
    Bu madde mucibince yapılacak tayin ve terfilerde ve maaşların verilmesinde 3656 sayılı Kanun esasları cari olur.
    Madde 7 – İlkokulu bitirmiş ve 18 yaşını tamamlamış olan kadınlar hemşire.yardımcısı olabilirler. İlk tahsilden sonra hastanelerde altı aylık nazari kurs gördükten sonra en az bir senelik ameli ve nazari bilgi edinmek için staj görenler ehliyetlerini bir jüri huzurunda ispat ettikleri takdirde hemşire yardımcısı olurlar.
    Bu madde mucibince hemşire yardımcısı olanlara 3656 sayılı kanun hükümleri tatbik olunur.
    Madde 8 – Uzman hemşirelerin (Öğretmen, okul idarecisi, başhemşire, klinik, ameliyathane, dispanser, laboratuvar hemşireleriyle ziyaretçi hemşireler, diyet hemşireleri,sosyal hizmet hemşireleri ve saire) nasıl yetiştirilecekleri Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletince hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.
    Madde 9 – Lise veya hemşire okulu mezunu olup da Türkiye'nin veya yabancı bir memleketin yüksek hemşirelik okullarında tahsillerini tamamlıyanlar kabiliyetlerine göre, hemşire okulu öğretmeni, başhemşire ve idareci hemşire olurlar.
    Bunlar hizmete ilk girdiklerinde hemşire olarak tayin olunurlar. Hastane veya sağlık kurumu başhemşiresi olabilmek için bir terfi süresince çalışarak ehliyetlerini ispat etmiş olmaları şarttır. Hastane başhemşireliklerine tayinde yüksek hemşire okulu mezunlarının rüçhan hakları vardır.
    Bu maddeye göre yapılacak tayin ve terfilerde ve maaşların verilmesinde 3656 sayılı kanun esasları cari olur.
    Madde 10 – Resmi ve özel sağlık kurumlarında çalışan hemşireler haftada bir buçuk gün ve senede bir ay izinlidirler. Nöbetçi olmıyan hemşirelere hastane hizmetlerine halel gelmemek şartiyle mesai saatleri dışında baştabip tarafından ayrıca gece izni verilebilir.
    Madde 11 – 3 üncü madde hükümlerine riayet etmiyen, dördüncü maddede yazılı vazife ve salahiyet hudutlarını tecavüz eden ve 5 inci maddenin ikinci bendi hükmünü yerine getirmeksizin serbest çalışan hemşirelerden seksenyedimilyon lira idarî para cezası alınır.(1)
    (Ek: 24/4/2003-4854/5 md.) Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.


    Madde 12 – Mecburi hizmet mükellefiyetine tabi olarak yetiştirilecek hemşireler hakkında 2919 sayılı kanun hükümleri tatbik edilir.
    Madde 13 – 1219 sayılı kanunun 64 üncü maddesiyle 3017 sayılı kanunun 4253 sayılı kanunla değiştirilen 61 inci maddesi hükümleri kaldırılmıştır.
    Madde 14 – 4862 sayılı kanun ile bu kanunun eklerine bağlı kadro cetvellerindeki başhemşire, hemşire, ziyaretçi başhemşire,ziyaretçi hemşire ve ebe kadroları kaldırılmış ve onların yerine bu kanuna bağlı (1) sayılı cetvel eklenmiştir. Ekli (1) sayılı cetveldeki kadrolar, doğum evleri,nisaiye klinikleri ve sağlık merkezlerine tayin olunacak ebeler hakkında da tatbik olunur. Ekli (2) sayılı cetveldeki kadrolar 1954 mali yılında kullanılamaz.
    Geçici Madde 1 – (6283 sayılı Kanunun numarasız geçici maddesi olup teselsül için numaralandırılmıştır.)
    Bu kanunun neşrinden evvel hastabakıcılık yapmakta olanlardan yedinci maddeye göre hemşire yardımcılığına talip olanlar jüri huzurunda ehliyetlerini ispat ettikleri takdirde hemşire yardımcısı olabilirler.
    Madde 15 – Bu kanun 28 Şubat 1954 tarihinden itibaren mer'idir.
    Madde 16 – Bu kanunun hükümlerini icraya Maliye ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekilleri memurdur.

  5. #5
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    BASIN AÇIKLAMASI


    MİLLİ EĞİTİM DE GİDERAYAK KADROLAŞMA TELAŞI

    Bilindiği üzere 13.04.2007 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim
    Kurumları
    Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği(diğer bir ifadeyle, el altından yönetici
    atama yönetmeliği) yayınlanmıştır.Yönetmelik doğrultusunda,Türkiye
    çapında, 20
    bin civarında Milli Eğitim Yöneticisinin ataması yapılmaktadır. Hukuka ve
    insan haklarına aykırı olan, kabiliyet ve liyakati öne çıkarmak yerine
    yandaş
    kayırmacılığını öne çıkaran, idareci atamalarını bir oldu-bittiye getiren
    bu
    yönetmelik bir hukuk skandalıdır.Yönetmelik sendikamızca yürütmeyi durdurma
    talepli olarak yargıya götürülmüştür. Kuvvetle muhtemel olarak da kısa süre
    içinde bu yönetmelik Danıştay tarafından iptal edilecektir.
    El altından yönetici atama yönetmeliğinde, boş idarecilikleri ilan
    etme
    konusunda herhangi bir hüküm bulunmadığı için il ve ilçe milli eğitim
    müdürlükleri kimseye haber vermeden el altından bu atamaları yapmaktadırlar.
    Cumhuriyet tarihinde MEB, hiçbir zaman bu şekilde bir oldu-bittiye
    getirilmediği gibi, hiçbir devirde böyle hukuksuz, mantıksız, adaletsiz,
    etik
    kuralları hiçe sayan bir uygulamaya da maruz kalmamıştır. Bu ayıp, AKP
    iktidarı dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığına nasip olmuştur.Bu
    ayıp,atamalarda kendilerine, yöneticileri teklif etme yetkisi verilen ve
    sadakat şövalyeleri gibi çalışarak efendilerini memnun etmeye çalışan il ve
    ilçe milli eğitim müdürlerine nasip olmuştur.
    Bu süreç tüm idarecileri sarsacak bir yargılama furyasını da
    beraberinde
    getirecek ve haksızlığa uğrayan binlerce kişi idare mahkemelerine bireysel
    davalar açacaktır.Bu oyunun bir parçası olarak,gönüllü roller üstlenmekten
    kaçınmayan , bazı ilçe milli eğitim müdürleri,kuralsızlığı kural haline
    getiren uygulamalara siyasi erkin kadrolaşma heyecanı adına taraf
    olmuşlardır.Şubemize bağlı 9 ilçe den (Çatalca, Silivri ,Büyükçekmece,
    Avcılar, Küçükçekmece, Bahçelievler, Güngören,Bağcılar,Esenler) özellikle üç
    ilçe milli eğitim müdürü,(Bahçelievler,Küçükçekmece,Büyükçekmece) sadakat
    şövalyesi görevlerini harfiyen yerine getirmişlerdir. Neredeyse ilçelerinde
    atanan mevcut okul müdürlerinin tamamını,mevcudiyetini makam ve mevki
    pazarlayarak sürdüren bir sendikanın üyelerinden seçmek suretiyle,
    görevlerini
    tam ve eksiksiz yapmanın huzur ve güveni içinde bulunan bu ilçe milli eğitim
    müdürlerinden olan ,küçükçekmece ilçe milli eğitim müdürü, efendileri
    tarafından hemen ödüllendirilerek!, aynı ilçede şube müdürlüğüne terfi
    ettirilmiştir!. Diğer sadakat şövalyelerinin de ödüllendirilmelerinin uzun
    sürmeyeceğini sanıyorum. Zira, eskilerin dediği gibi keser de dönecektir,
    sap
    da dönecektir. Tarih bunun örnekleriyle doludur.



    Bu keyfi , kanunsuz ve vicdandan yoksun acemi kadrolaşma çabalarını
    acı bir
    tebessümle karşılıyoruz ve de siyasi erkin zannettiği gibi,eğitimciler
    olarak
    bu keyfiyeti kuzu-kuzu kabullenmeyeceğimizi, kamuoyuna ilan ediyoruz.Yetkili
    sendika olarak tüm yurt sathında eylemlerle ve hukuksal girişimlerle bu
    kepazeliğin karşısında, eğitim çalışılanlarından aldığımız güçle dimdik
    duracağız.

    Söz konusu atama yönetmeliği, idareye “istediğini istediği yere
    atamak” gibi bir
    serbesti yet vermemektedir. Yönetmeliğin bu serbesti yeti verdiğini kabul
    ederek
    yapılan davranışlar, “görev ve yetkilerini kötüye kullanma, kişilere haksız
    menfaat sağlama, irtikap” suçlarını ortaya çıkaracaktır.

    Atama işlemini bu şekilde tesis edenlerin idari ve cezai yargılama
    sürecinde
    zor durumda kalmaları kaçınılmazdır. Gerek sendika olarak, gerekse kişisel
    olarak hukuka aykırı işlem tesisinde imzası bulunanların yargılanması
    noktasında, tarafımızdan çok ciddi takibat yapılacağının, suç duyurularında
    bulunulacağının ve davalar açılacağının bilinmesi gerekir.

    İdareci atmalarında hak, hukuk ve adalet ilkelerine aykırı
    davranarak,
    hileli davranışlarla başkalarına yarar sağlama ve diğer suçları işlemiş
    durumuna düşen idarecilere basın yoluyla ve soruşturma yargılama sürecinde
    şu soruların sorulması kaçınılmazdır;

    1- Boş idarecilikleri neden duyurmadınız?
    2- Yönetmeliğin Geçici 1. Maddesinde de ifade edilen, kazanılmış
    hakları bulunan
    kişileri atama konusunda değerlendirmeyerek, hak gaspına neden yol açtınız?
    3- Öğretmenlerin idareci olarak atanmak için verdiği dilekçeleri neden
    işleme
    sokmadınız veya kabul etmediniz?
    4- Atadığınız kişilerin kariyer ve liyakatini neye göre ölçtünüz ve
    belirlediniz?
    5- Kendi belirlediğiniz kişileri müdür veya müdür yardımcısı yaparak bu
    kişilere
    yarar sağlarken sizin maddi veya başka bir şekilde yararınız oldu mu?
    6- Danıştay kararlarını yok sayarak tesis ettiğiniz işlemlerle yargı
    kararlarına
    muhalefet ettiğinizi biliyor musunuz?
    7- Yasaları bilmemek mazeret olmadığı halde bunu bir mazeret olarak mı
    görüyorsunuz?
    8- Devlet memuru olduğunuz halde bazı kişileri atma konusunda ……. siyasi
    partisinin görevlilerinden mi emir alıyorsunuz?

    Bu sorulara net cevaplar verilemediği müddetçe, eğitim camiası bu el
    altından
    atamaları asla içine sindirmeyecek ve buna alet olan herkese yaptıklarının
    hesabını mutlaka soracaktır.

    Enver DEMİR
    Türk Eğitim- Sen Şb. Bşk

  6. #6
    Üyelik tarihi
    12.Mart.2007
    Mesajlar
    85
    Teşekkür / Beğeni

    Lightbulb Ceza ve Koruma Tedbirleri

    Ceza ve Koruma Tedbirleri
    Adaletine güvenilen bir hukuk sisteminde hükümlü statüsüne düşmek, şahsın iradesine bağlıdır. Yapılan adil yargılama sonucunda suçu sabit olmuştur. Hüküm giymiştir. Hükümlü ispatlanan suçun müsebbibidir. Bu sebeple devlet ve toplum tarafından tasnif edilmiş bir statüdedir. Suçludur.

    Ancak kovuşturma soruşturma ve dahi yargılama aşamasındaki şüpheli ve sanık henüz masumdur. Belki atılı suçu işleme konusunda delil ve emareler vardır. Zan altındadır. Ancak hukuken masumdur. Yakalama gözaltına alma sorgulama yargılama hatta tutuklama ceza muhakemesi hukuku işlemleridir. Tüm bunlar adil yargılamanın selameti için konulmuş birer koruma tedbiridir. Ceza değildir. Ceza mahkemesi kararı kesinleşene kadar şahsa ceza verilmez.

    Türk Ceza Kanunu suç tipine uygun cezayı vermeyi amaçlar. Ceza muhakemesi hukuku ise bir yandan adil yargılamanın yapılabilmesini gerçeğin açığa çıkarılmasını ve hükmolunacak cezanın infazını sağlamayı amaçlarken, diğer yandan şüpheli ya da sanık isimli kavramlarla anılan insanların kişilik haklarını korumayı amaçlar. Cezalandırmayı amaç edinmez.

    Ceza muhakemesi işlemlerini uygulayanlar ve kendisine uygulananlar tüm bu işlemlerin bir ceza değil koruma tedbiri olduğunun bilincinde olmalıdır.

    Türk Ceza Kanunu'nda belirtilen cezalar yalnızca suçu sabit olana uygulanır. Ancak ceza muhakemesi işlemleri herkese uygulanabilir.

    Türk Ceza Yasası ile öngörüyle karşılaşırsınız, ancak Ceza Muhakemesi Kanunu ile iradeniz dışında karşılaşabilirsiniz. Sakin ve suçtan uzak bir hayat sürerken asılsız bir ihbar mesnetsiz bir delil bir yanlış anlaşılma sizi ceza muhakemeleri hukukuyla hiç istemediğiniz halde karşı karşıya bırakabilir.

    Hiç öngörülmese dahi herkesin her an karşılaşabileceği ceza muhakemeleri işlemleri olan yakalama gözaltına alma sorgulama ve tutuklama işlemlerinden kısa bilgiler vermekte fayda vardır.

    Şahsın kişilik haklarının korunması ve adil yargılanmasının sağlanması için Ceza Muhakemesi Kanunu'nda ve Türk Ceza Yasası'nda açık hükümler konulmuştur. Özellikle yakalama işleminden hâkim karşısına çıkarılma işlemine kadarki aşamada bilinçli olunmalıdır.

    Türk Ceza Kanunu 94. madde, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesine aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezası öngörmüştür.

    Öncelikle toplumda var olan yersiz karakol ve kolluk korkusu yok edilmelidir.

    Fiili bir cebir ve şiddet bir yana, bağırma, iradeyi yönlendirme ya da sindirme gibi mefruz bir cebirin bile şahsa uygulanması çok ağır cezalar gerektirmektedir. CMK 148. madde hükümleri de aynı yöndedir. İşkenceyle alınmış ifade rıza olsa bile delil olarak kullanılamaz. Karakolda avukat bulunmadan alınan ifade şüpheli tarafından doğrulanmadıkça kullanılamaz. Şüpheli veya sanığa sorgu esnasında yönlendirilen ifadeyi verdiği takdirde beraat edeceği gibi, kanuna aykırı yarar vaat edilemez. Kanuna aykırı elde edilmiş delil kullanılamaz.

    Bir suç şüphesinden dolayı ilk aşamada yakalama işlemine maruz kalınır. Bu aşamada yasa yakalanan şahsı şüpheli olarak tanımlar.

    Yakalama işlemi için hâkim kararı veya savcılık emri her zaman gerekli değildir. Kolluk yakalama kararı olmadan kaçma şüphesi, gecikmesinde sakınca olması sebepleriyle kendi takdiriyle sizi yakalayabilir.

    Yakalama ile başlayan ve hâkim karşısına çıkarılma ile son bulan normal şartlardaki 24 saatlik süreye gözaltı süresi denir.

    Yakalanan kişiye derhal yasal hakları bildirilir. Buna aydınlatma yükümlülüğü denir. Hakların hatırlatılması zorunludur.

    Şüpheliye kendisiyle ilgili suçlama anlatılır. Avukat bulundurma hakkı, isterse kendisine barodan ücretsiz bir avukat temin edilebileceği, susma hakkının olduğu, yakınlarından birine haber verileceği, suçlamaları ortadan kaldıracak lehine hususları ileri sürebileceği lehe olan delillerin toplanmasını isteyebileceği şüpheliye bildirilir.

    Şüpheli susma hakkını kullanabilir. Ancak kimliği ile ilgili doğru bilgileri vermek zorundadır.

    Akıllıca olan suçlamayı öğrendikten sonra yakınlarına haber vermek, avukat istemek avukat gelene kadar susma hakkını kullanmaktır. Avukat geldikten sonra öncelikle avukatla gizli görüşme hakkı vardır. Avukatla konuşup onun hukuki yardımını aldıktan sonra ifadesini vermelidir. İsterse ifade vermek zorunda değildir. Tanığın susması ya da yalan beyanda bulunması suçtur. Ancak bu durum şüpheli ve sanık için geçerli değildir. Kimseden kendi aleyhine olan hususları açığa çıkarması istenemez. Aynı şekilde birinci derece yakınlar içinde bu hak kullanılabilir. Örneğin eşinize atılı bir suçla ilgili onun aleyhine olan bir bilgiyi vermek zorunda değilsiniz.

    Gözaltı süresi 24 saattir. Toplu suçlarda soruşturmanın durumuna göre savcının emriyle 3 güne kadar uzatabilir. Normal şartlarda yakalandığınız andan itibaren 24 saat içinde hâkim karşısına çıkarılmak zorundasınız. Gözaltı süresinin uzatıldığına dair savcılık emri olmadan kimse sizi daha fazla tutamaz. Yakalandığınızda ve sorguya çıkarılma aşamasında iki kez doktor kontrolünden geçirilmeniz gerekir. Böylece gözaltı süresince yapılabilecek olası bir işkence ispatlanmış olur. Doktor kontrolünüz yapılmadı ise ve işkence gördüğünüze inanıyorsanız gözaltı süresi sonunda bedeni veya ruhi işkence izleri yok olmadan hemen hastaneye sevk edilerek işkenceyi doktor raporuyla ispatlama hakkını savcıdan ve ilk sorgu esnasında hâkimden talep edilebilirsiniz.

    Sorgu hâkimi ifadeyi aldıktan sonra tutuksuz yargılamaya veya tutuklamaya karar verebilir. Tutuklama bir ceza değildir. Yargılamanın selameti açısından konulmuş bir koruma tedbiridir. Tutuklama sebepleri kanunda belirtilmiştir.

    Şüpheli veya sanığın kaçma şüphesinin, delileri karartma şüphesinin olması suçu işlediği konusunda yoğun şüphelerin bulunması, atılı suçun toplumda infial uyandırması ve ağır nitelendirilen suçlardan olması durumunda hâkim tutuklamaya karar verir. Tutuklamaya itiraz edilebilir ve belli aralıklarla hâkim re'sen gözden geçirir. Ancak tutuklamayla beraber suç işleme konusunda yoğun bir hukuki kanaat oluşmuştur.

    Hâkim karşısına çıktıktan sonraki dönem hukuki denetim altındadır. Artık adil hukuk sisteminde hâkim savcı ve müdafi avukattan oluşan adaletin üçlü saç ayağı asgari hukuki güvenceyi şüpheli veya sanığa sağlayacaktır.

    Çağdaş hukuk düzenleri, adil yargılanma insan hakları kişi dokunulmazlığı işkenceyi önleme konusunda gereken hassasiyeti göstermektedir. Hatta devletlerin iç hukuk uygulamaları evrensel hukuk düzenlerince denetlenmektedir. Artık uygulamada kamu görevlilerinin devlet kurum ve birimlerinin ve bizzat devletin kendisinin, hassas bir sorumluluk bilinci içinde olduğu gözlenmektedir. Çünkü hem iç hukuk hem de iç hukuku denetleyen evrensel hukuk mekanizmaları anılan insanlık ihlallerine ağır müeyyideler getirmektedir.

    Bireye düşen haklarının farkına varmaktır. İnsan hakları konusunda asgari bilgiye ve bilince ulaşmak ve çevresini aydınlatmaktır. Bilinçaltındaki olumsuz ve korku içeren kanaat ve tortular temizlenmelidir. Engizisyon mahkemeleri ortaçağın karanlığına gömülmüştür. Artık çağ aydınlık ve şeffaftır. Mahkeme kadıya mülk değildir. Cezayı veren kişiler değil hukukun kendisidir.

    19 Aralık 2005
    Tercan Öztürk

  7. #7
    Üyelik tarihi
    13.Mart.2007
    Mesajlar
    613
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Hukuk Danismanim

    Degerli Üyelerimiz,
    Bu bölümde hukuki sorulariniz varsa bu sorulariniza ben ve diger hukukcu arkadaslarim severek yardimci olmaya calisiriz.eger özel sorunuz olursa onuda özel mesaj bölümden bizlere ulasabilirsiniz..Meslegi Avukatlik ve Savcilik olan üye arkadaslarimiz var...

    saygilarimla...

  8. #8
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    bu bölümü açtığınız çok iyi oldu. Kendinizi bu bölümde tanıtırsanız sevinirim. Bir de küçük yatırımcılar borsada zaman zaman sıkıntılar yaşıyor.Bunlardan biri de iflasını açıklayan şirketler yada başka sebepten tahtası kapanan senetler. Bu gibi durumlarda küçük yarıtırımcı neler yapabilir, haklarını nasıl koruyabilirler. Aydınlatırsanız memnun oluruz.

  9. #9
    Üyelik tarihi
    13.Mart.2007
    Mesajlar
    613
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Sayin Simurg,

    sormus oldugunuz konular gercekten cok kapsamli konular oldugundan dolayi tam bir cavap vemek mümkün degildir. Iflas ile alakali ayri kapsamli bir Kanunumuz bulunmaktadir. sorularinizi daha somut sekilde sorarsaniz daha iyi yardimici olauruz sizlere.
    Ama kisaca bir tacirin iflas etttgine karar verilmesinin mansi sudur; bir tacirin alacakalari borclarini karsilayamamasindan dolayi ticari hayatina son vermesi demektir. Tabiki bir hukuki bir sürectir bu. ticaret mhk.si bu ifals massasi aolusturur ve alacaklilari ve borclari tesbit etmeye calisir. tüm resmi prosedur niyhayete erdiginde Eldeki paralar borclulara alacaklilar cetveline göre oranina göre dagitilir. bu kisa izah uzun bir yolun sadece kusbakisi bir tarifi..
    diger bir konu ise bir hisse senedinin isleminin durdurulmasidir. bunu söyle izah edebilirim:
    Bir hisse senedinin işlem sırası şirketle ilgili bir haberin duyurulması, şirketle ilgili bir belirsizlik halinin oluşması vs. nedenlerle açılış seansı öncesinde (açılış modu başlamadan önce veya mod başlangıcı ile emir girişi aşaması başlangıcı arasındaki süreçte) ya da açılış seansının emir toplama aşaması sırasında durdurulabilir.
    Bu tedbir maksadli sirket denetim mekanizmasidir.

  10. #10
    Üyelik tarihi
    13.Mart.2007
    Mesajlar
    613
    Teşekkür / Beğeni

    Standart 'Borsada manipülasyon

    Şükür'e 2 yıl hapis cezası
    ''Borsada manipülasyon yaparak haksız kazanç sağladıkları'' iddiasıyla yargılanan Galatasaraylı milli futbolcu Hakan Şükür'ün kardeşi Gökhan Şükür'ün de aralarında bulunduğu 5 sanık, 2'şer yıl hapis cezasına çarptırıldı.
    İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Hüseyin Uğur Aksoy katıldı. Diğer tutuksuz sanıklar Gökhan Şükür, Mehmet Nurettin Çevik, Enver Çevik ve Murat Karaman ise duruşmaya gelmedi. Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşüne karşılık diyeceği sorulan Karaman'ın avukatı Meral Çil, müvekkilinin işlemler yapıldıktan 11 gün sonra işlem yaptığını savunarak, Karaman'ın Çukurova tahtasında, tahtanın kapanması nedeniyle 400 bin YTL'sinin battığını söyledi. Manipülatif işlemler yapan profesyonel borsacının bu kadar parayı batırmayacağını ve bu durumun müvekkili Karaman'ın hiçbir manipülatif işlemi bulunmadığını gösterdiğini iddia eden Çil, müvekkilinin beraatına karar verilmesini istedi. Sanık Hüseyin Uğur Aksoy da ''Biz adalete güveniyoruz'' diyerek beraatını talep etti. Davayı karara bağlayan hakim, bilirkişi heyetinin 19 Mart 2007 tarihinde mahkemeye sunduğu raporun değerlendirilmesi sonucu, sanıklar Gökhan Şükür, Hüseyin Uğur Aksoy, Mehmet Nurettin Çevik, Enver Çevik ve Murat Karaman'ı 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 47/a-2 maddesi gereğince 2'şer yıl hapis cezasına çarptırdı. Hakim ayrıca tüm sanıklara 36 bin 349 YTL adli para cezası verilmesine hükmetti. -OLAYIN GEÇMİŞİ- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İMKB Teftiş ve Gözetleme Kurulu Başkanlığı uzmanlarının 2002 yılındaki bir tekstil firmasının hisselerinde yapay fiyat oluşumu belirleyerek, bu durumu Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) bir raporla bildirdiği belirtiliyordu. SPK'nın suç duyurusu üzerine yapılan soruşturma sonucunda Gökhan Şükür, Mehmet Nurettin Çevik, Hüseyin Uğur Aksoy, Enver Çevik ve Murat Karaman'ın, ''borsada manipülasyon yaparak haksız kazanç sağladığının tespit edildiği'' ileri sürülen iddianamede, 5 sanığın, eylemlerine uyan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 47/a-2 maddesi gereğince 2 ile 5'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları isteniyordu
    Borsacıların ve borsanın yeni adresi
    [url] www.keyborsa.com[/url]

Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Hukuk sisteminde neler değişiyor?
    Konu Sahibi naz Forum Hukuk
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 16.Şubat.2009, 13:45
  2. 2007 - 12 Aylik Bilançolar
    Konu Sahibi derya Forum Bilançolar
    Cevap: 24
    Son Mesaj : 19.Mart.2008, 08:53
  3. Turkiye'nin 2007 Yili Ihracati
    Konu Sahibi simurg Forum Ekonomi & Finans Haberleri
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 02.Temmuz.2007, 12:05

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193