30 Nisan 2013, 12:14

Kur’an, helal gýdayý belirlemede üç egemen ilkeyi öne çýkarmaktadýr:

1. Gýda, Mâûn ihlalinden arýnmýþ olacak,
2. Gýda doðal olacak,
3. Gýda, yasaklanan yiyeceklerden olmayacak. Örneðin domuz eti…

Mâûn ihlalinden arýnmýþ olmak, gýdanýn, baþkalarýnýn hakkýna, emek ve gayretine tasallutla elde edilmiþ olmamasý demektir. Baþkalarýnýn emek ve alýnterinin ürünü olan deðerlere mu-sallat olanlarýn bu yolla elde ettikleri gýdalar, hükmen domuz eti niteliðindedir. Böyle olunca da bu hükmî domuz etlerini yiyenler hükmen domuz sayýlýrlar. Bunlarýn bu haram gýdalarý yemeye baþlarken besmele çekmeleri halký aldatmaktan baþka bir iþe yaramaz. Býrakýn besmeleyi, Mâûn suresi, bunlarýn kýldýklarý namazlarý bile lanet vesilesi olarak tescil ve ilan etmiþtir.

Demek ki, gýda, baþkalarýnýn hak ve emeði aþýrýlarak elde edilmiþse, özellikle kamu haklarýna tasallutla elde edilmiþse sadece haram hale gelmekle kalmaz, yiyenleri ve yenmesine bir biçimde kolaylýk saðlayanlarý din inkârcýsý, müþrik durumuna düþürür. Böyle bir gýda ile beslenenlerin kýldýklarý namazlar onlara Allah’tan bir lanet olarak geri döner.

Gýdanýn doðal olmasýna gelince, doðal gýdanýn tanýmý, Kur’an’ýn kendine özgü üslûbuyla þöyle verilmiþtir: ‘Tanrý’nýn elinden çýkan yiyecekler.’ Temel buyruk þudur:

“O'nun ayetlerine inanýyorsanýz, üzerine Allah'ýn adý anýlmýþ olanlardan yiyin! Size ne oluyor da üzerine Allah'ýn adý anýlmýþ olanlardan yemiyorsunuz? Birçoklarý ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak halký þaþýrtýyorlar. Üzerine Allah'ýn adý anýlmayan-lardan yemeyin!” (En’am, 118, 119, 121)

Geleneksel kabule göre, bu buy*ruk, üze*ri*ne Al*lah’ýn adý anýl*ma*dan ke*si*len hay*van*la*rýn etlerinden ye*me*yi ya*sak*lý*yor. Ayette hayvandan ve etten bahis yoktur. Buyruk, müþriklerin putlara adadýklarý hayvanlarýn yenmemesini de içerebilir. Hatta iniþ sebebi bu olabilir. Çünkü Kur’an’ýn indiði zaman, insanlýðýn, doðal gýda-doðal olmayan gýda diye bir meselesi yoktu. Ancak, temel tefsir kuralýný unutmayalým: “Bir ayetin özel bir sebeple ve özel bir konuda inmiþ olmasý, buyruðun genelliðine engel deðildir.” Özgün ifadesiyle, “Sebebin hususiyeti nassýn umumiyetine engel deðildir.”

O halde, “Üzerine Allah’ýn adý anýlmamýþ þeyleri yemeyin” ayetinin esas anlamý, do*ðal ni*te*li*ði*ni kay*bet*miþ gý*da*larýn ye*nil*me*mesi, özellikle, genleri deðiþtirilmiþ hormonlu gýdalarýn, örneðin, GDO’lu buðdaylarýn halka yedirilmemesi olacaktýr.

Üze*ri*ne Al*lah’ýn adý anýl*mak, eþ*ya üze*ri*ne Al*lah’ýn is*mi*nin oku*nup üfü*rül*me*si de*ðil*dir, ni*met*le*rin Al*lah’ýn ya*rat*tý*ðý do*ðal hal*le*riy*le kullanýma sunulmalarý demek*tir. Kur’an, bu gýdalarý ‘tayyib’ (temiz, leziz, taze) diye anmakta ve beslenmenin, bu niteliði taþýyan yiyeceklerle saðlanmasý gerektiðine defalarca vurgu yapmaktadýr. (2/57, 168, 172; 5/88; 7/160; 8/69; 16/114; 20/81; 23/51)

Yaþar Nuri Öztürk
Kaynak