Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu
Toplam 12 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Atilla Yeşilada

  1. #1
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Atilla Yeşilada

    Yunan Krizine Geçici Çözüm: Eylüle’e Kadar 17 Haziran 2011

    AB ülkeleri Yunan krizine geçici bir çözüm bulmuş olabilir. AB Finans Komiser’i Ollie Rehn’e göre IMF kredi vermesi için ikna edildi. Atina’ya 12.5 milyar Euro kredi serbest bırakılırak, iflas etmesi engellenecek. Yaz boyunca,Almanya, Fransa ve AMB ise daha kapsamlı bir kredi paketi ve kalıcı çözüm için çalışacak.
    Ama, önce Papandru’nun yeni hükümetinin Salı gün yapılması planlanan güven oylamasından zaferle çıkması gerekiyor. Papandreu ve müttefiklerinin yeterli çoğunluğu olduğu algısı yaygın. Ancak, ülkede gösteriler durmazken, partiden 4 milletvekili istifa etti.
    Bu arada, İrlanda da bankalarından tahvil alanların paralarını tam olarak geri alamayacağını ilan etti. Dün İspanya, Portekiz ve İrlanda tahvil faizleri yine artarken, Almanya hariç tüm AB DİBS’leri değer yitirdi. Stoxx50 günü yatay kapatırken,Euor/dolor 1.40-1.42 arasında. Euro’nun daha fazla değer kaybetmesi olası. Avrupa’da bugün geçici bir ralli yaşanabilir. Ama, bankacılık sisteminin sorunları hala devam ediyor. Denetim kurumları büyük bankaların sermaye gereksinimi artırmakta kararlı.

  2. #2
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Büyük Soğutma Operasyonu Başlarken 21 Haziran 2011

    AKP’ye tebrikler. Fazla seçim sarhoşluğuna kapılıp, kampanya esnasında kendine karşı gelen herkesi bir bahaneyle içeri almadan, derhal kolları sıvayarak Türkiye’nin iki önemli sorununa el attı. 1 Ekim’de partinin yeni anayasa taslağını göreceğiz. İkincisi, cari açığın sorun olduğu kabullenildi, ve BDDK’ya Büyük Soğutma Operasyonun’da ilk taarruzunu yapması emri verildi.
    BDDK’nın attığı adımları; ve ardından gelecek otomotife vergi gibi önlemleri bütün kalbimle desteklememe rağmen, maalesef “EVET ama yetmez” diye yüksek sesle bağırıyorum. Aşırı ısınan ekonomiyi soğutacak tedbirler can yakacak, ama AKP anayasa sürecinin varacağı noktayı görmeden, bu riski göze alamaz. Sn Erdoğan cumhurbaşkanı olacak, ama bu yetkilerle cumhurbaşkanlığı onu kesmez. AKP, 1 Ekim’de TBMM’ne koltuğunun altında içinde başkanlık sistemini de içeren bir dosyayla gelecek.
    Hemen bir parantez açıp, CHP’de artık gelenekselleşen post-seçim liderlik kavgasına dönelim. Şimdi, Sn Kılıçdaroğlu başta kalır ve kurultayda muhalifleri bertaf ederse, açılımlara katılmaya çok daha cesaret kazanmış olacak. Yok Sn Baykal & Sav Co. tayfasından bir aday başa gelirse, CHP yine “istemezükcü” siyasete dönecek. Siz AKP olsanız kime destek verirsiniz bu kavgada? Cevabı basit, eğer gerçek niyet, referandum yoluyla başkanlık sistemini halka kabul ettirmekse, Sn Baykal’a destek verirsiniz. Çünkü onun istemezükçülüğü, sizi timsah gözyaşları içinde BDP’nin kollarına iter. Başkanlık sistemine karşı Kürt hakları düğiş-tokuşu, sonra hop….Ağlaya yakına, sandığı halkın önüne koyarsınız. Bu süre zarfında da ekonominin acil ihtiyacı olan tedbirleri alamazsınız–nedenini biraz sonra anlatacağım. Yok AKP’nin maksadı samimi olarak başkanlık sisteminin de pazarlığa tabii, ama asıl ekseni herkesi arzuladığı insan hakları ve özgürlük rejimine kavuşturacak anayasa ise, Sn Kılıçdaroğlu yakında Yandaş Basının göz bebeği olur. O zaman ben bu piyasalarda her türlü malı alırım arkadaş.
    Şimdi gelelim ekonomik tedbirlere. Türkiye’nin çok ciddi bir cari açık sorunu var, bunu teslim etti AKP. Eğer piyasada dolaşan elektrik ve doğalgaza zam haberleri doğruysa, bir ay sonra en az cari açık kadar öldürücü bir de enflasyon sorunumuz olacak. Böylesine ağır tehditlerle karşı karşıya olan bir ekonomide düşmana 3 cepheden taarruz edilir:
    Bir, BDKK’nın yaptığı gibi mikro tedbirlerle kredi hacmi daraltılmaya çalışılır, vergi vs ayarlamaları ile iç talep caydırılır.
    İki, bütçede derhal harcama kısıntıları uygulanarak faiz dışı fazla GSYIH oranı %2-3’lere yükseltilir.
    Üç, TCMB’ye komuta verilerek yıl sonuna kadar en az 100 baz puan, 2012 sonuna kadar ise 250 baz puan faiz artırması istenir.
    Bu tedbirler yeterli olur, ama her şeyin bir bedeli vardır. O bedel de ekonomiyi altı ay kadar orta ölçekli bir resesyona sürüklemektir. Eğer, AKP’nin oyun planında bir yıl içinde referandum yoksa, bu bedeli öder, karşılığında 4 yıl sürecek istikrarı satın alır. Kredi notumuz yükselir, Sn Erdoğan’ın mega projeleri için kaynak bulmak çocuk oyuncağı olur. Yok gelecek sene sandık hesabınız varsa, tedrici tedbirlerle piyasalar ve ekonominin gözünü boyar, ama hiç bir şekilde iç talebin, ardından da istihdamın zayflamasına neden olacak önlemleri almazsınız. Çünkü içinde başkanlık sistemi ve Kürt hakları olan bir anayasayı Sn Erdoğan bile resesyon ortasında onaylatmakta çok zorlanır.
    Hangi senaryonun yürürlükte olduğunu nerden anlarız? İlk işaret TCMB’nin bu ay değil, ama Temmuz’da faiz artırması olur. İkincisi hükümet programı okunurken cari açık ve enflasyona çok sert vurgu yapılması olur. Ardından da Mayıs’da iyice azan faiz dışı harcamalar halka çaktırmadan kısılır.
    Bu kadar basit işte.
    Atilla Yeşilada,

  3. #3
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    PİYASALARA YARGI ŞOKU: BDP TBMM’ni Boykot Edebilir 23 Haziran 2011
    YSK’nın Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürme kararı, BDP’yi karıştırdı. Bugün de KCK, Ergenekon ve Balyoz sanğı milletvekilleri için karar alınacak. Piyasalar çok endeşili, Niye? Önce, VATAN Gazetesi’nin gelişmelerle ilgili yorumunu paylaşalım:
    Hatip Dicle kararından önce de, “Bir eksik bile olsa Meclis’e gitmeyeceğiz” açıklaması yapan bağımsızların tavsiye kararına uymaları sürpriz olmayacak. Bağımsızların TBMM’ye gelmeme kararı ise Türkiye’de pek çok ilkin yaşanmasına yol açacak. Geçmişte hastalık ya da yurtdışında bulunma gibi mazaretlerle milletvekillerinin rötarlı olarak yemin ettikleri dönemler yaşandığını ifade eden TBMM bürokratları, “Ancak bağımsız vekiller Meclis’e gelmezse ilk kez bir tavır olarak and içmeme olayı yaşanmış olacak” bilgisini verdi. Bu duruma ilişkin Anayasa ve TBMM İçtüzüğü’nde açık bir hüküm bulunmadığına işaret eden bürokratlar, “Anayasa’da sadece milletvekillerinin and içerek göreve başlayacakları hükmü yer alıyor. Tavır olarak Meclis’e gelmeme durumunda nasıl bir yaptırım uygulanabileceği konusuna açıklık getirmiyor. Burada yorum devreye giriyor” diyor.
    Başkanlık divanı karar verecek
    Yemin etmeyen ve TBMM’ye gelmeyen milletvekillerinin akıbeti ile bu tavrın siyasi sonuçları ise yeni seçilecek Meclis Başkanı ve TBMM Başkanlık Divanı’nın kararına bağlı olacak. Açık hüküm olmaması nedeniyle, süreç Divan’ın çizeceği yol haritası ve vereceği kararlar doğrultusunda işleyecek. TBMM bürokratları, yemin etmemeleri nedeniyle bağımsızların yasama, denetim faaliyetlerine katılmamaları, grup oluşturamayacakları için komisyonlara, divana üye verememelerinin, TBMM’nin genel çalışmalarını etkilemeyeceğini belirterek, bu nedenle Divan’ın ilk etapta “bekle gör” politikası izleyebileceğini ifade ediyor, bu çerçevede vekillere yemin etmeleri için “makul bir süre” tanınması formülü benimsenebilir diyor.
    Vekilliklerinin düşürülmesi
    Divanca kendilerine verilen süre içinde de bağımsızlar yemin etmezse, bu durumda TBMM Başkanlık Divanı içtihat niteliği taşıyacak bir karar vermek durumunda kalacak. Sözkonusu kararın yemin etmeyen vekiller için Anayasa’daki devamsızlık hükmünün işlemesini gündeme getirme, ya da bağımsızları boykot kararlarıyla baş başa bırakıp, haklarında herhangi bir işlem ya da tasarrufta bulunmama yönünde de olabileceğine işaret ediliyor. Başkanlık Divanı’nın, yemin etmemelerine karşın bağımsız vekiller için “devamsızlık yaptırımını” uygulanması kararı alması durumunda, 1 ay içinde bu vekillerin milletvekilliklerinin düşürülmesi gündeme gelebilecek. Anayasa’ya göre “Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam 5 birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine” Genel Kurul’da 276 milletvekilinin “kabul” oyu ile karar verilebiliyor.
    3 ay içinde ara seçim…
    Anayasa uyarınca ara seçime gidilebilmesi için TBMM üye tam sayasının 5’te birinin (28 milletvekili) boşalması ya da bir il veya seçim çevresinin TBMM’de üyesinin kalmaması gerekiyor. Eğer Başkanlık Divanı’nın kararı doğrultusunda devamsızlık yaptırımı uygulanarak bağımsızların milletvekilliklerinin düşürülmesi gündeme gelirse, bu durumda 35 sandalye boşalacağı için 3 ay içinde ara seçime gidilecek. Bu süreçte bağımsızların milletvekilliklerinden istifa etmeleri gündeme gelirse ise, bu konuda kararı yine TBMM Genel Kurul’u verecek. İstifaların Genel Kurul’da kabulü için 276 milletvekilinin “kabul” oyu aranacak. İstifa yoluyla 35 üyeliğin boşalması da ara seçim sonucunu gündeme getirecek.
    ANALİZ: Ara seçim korkusu
    BDP, Hatip Dicle’nin yerine ara seçim istiyor, ama diğer partilerin bu çözüme karşı olduğu söylentisi de Ankara’da yaygın. Selahattin Demirtaş ise PKK’nın ateşkesi bozmasının an meselesi olduğunu iddia ederken, dün Tunceli’de 2 polisimizin şehit edilmesi ve çeşitli illerde başlayan Kürt gösterileri karara tepki ve terör olaylarının yaz boyunca sürebileceğini düşündürüyor.
    Bugün de CHP ve MHP için kritik. Üç Ergenekon ve Balyoz sanığı için tahliye talebi mahkemeler tarafından karara bağlanacak. Mahkemeler ayrıca 6 KCK sanığunın da durumunu görüşecek. Yargının tahliye talebini red etmesi CHP ve MHP’yi karıştırabilir.
    AKP, Hatip Diclê’den boşalan koltuğu kazanarak milletvekili sayısını 327’ye çıkardı. Artık bir kaç transferle hiç bir parti ile uzlaşmadan başkanlık sistemini içeren kendi anayasa taslağını referanduma götürebilir. Eğer AKP’nin stratejisi bu yöndeyse, piyasaların arzuladığı cari açığa karşı köklü önlemler de gelmez.
    Piyasalar, dün öğleden sonra ara seçim ve referandum korkusu yaşamaya başladı. Bu sabah Asya’da güne çok kötü bir başlangıç yaptık, satışlar Avrupa’ya da sıçrarsa, TL yine baskı altında kalacak. TCMB’nin bugün saat 14:00’de açıklayacağı kararı ile piyasalara güven vermesi şart oluyor. Aksi halde siyaset yargının yarattığı krize çare buluncaya kadar politik risk primi yüksek seyredecek.
    Atila Yeşilada

  4. #4
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    PIIGS Krizi Bitmek Bilmiyor, Hedefte İtalya Var

    S&P ve Moody’sin Kıbrıs Rum Kesimi’nin kredi notunu düşürmesi ile sayıları artan PIIGS klubü üyelerinden İspanya ve İtalya’nın da başı dertten kurtulmuyor. İtalya’nın Alman gösterge tahvili ile arasındaki faiz farkı Euro-tarihi rekorunu kırarken, iki ülkenin CDS fiyatları da yeniden yükselişe geçti. Traderlar İtalya’nın hedef tahtasına yerleştiğini öne sürerken, Berlusconi 3 Ağustos’da parlamentoda muhalefete hesap verecek.
    İtalyan 10 yıllık tahvilinde getiri %6.01’e yükseldi, hatta bir ara tarihi rekoru olan %6.027’in de üstüne çıktı. Zayıf PMI ve ABD ISM verileri ABD 10 yıllık gösterge tahvili ve Avrupa göstergesi Alman Bund’larına güçlü alım getirdi.
    Fakat erken seçim ilan eden İspanya’nın piyasaları vurgun yedi. İspanyol 10 yıllık tahvili %6.19 getiriden işlem görüyor. Bazı uzmanların görüşüne göre 10 yıllıklarda getirinin %6’nın üstüne çıkması ve o bölgede tutunması, ülkenin borç darboğazı yaşayabileceğinin öncü göstergesi.
    İspanyol CDS’lerinde fiyat 9 baz puan artarak 374 baz puana tırmandı. İtalya’nın CDS’leri ise 7 puan artışla 331 puandan işlem görüyor. Bu rakam, 10 milyon Euro’luk tahvil portföyünü sigorta etmek için 331 bin Euro ödenmesi gerektiğini ifade ediyor. Her iki CDS de Yunan krizi zirvelerinin sadece bir kaç kademe altında.
    Uzmanlara göre zayıf ekonomik veri tüm PIIGS’ler için tahvil faizlerinin daha da yükselmesi anlamına gelecek. Çünkü, bu ülkelerin içine düştükleri borç batağından kurtulmalarının tek yolu hızla büyüyerek daha fazla bütçe geliri üretmeleri.
    ABD ISM verisinin ardından Yunan, Portekiz, İrlanda ve Belçika CDS fiyatları da yükselişe geçti.
    ABD’de ise Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti liderleri milletvekili ve senatörleri yakın markaja alarak bu akşam yapılması beklenen oylamalarda fireyi azaltmaya çalışıyor. Demokratlar pakette zenginler için vergi artışı olmamasından çok rahatsız. Bu arada, en az bir kredi derecelendirme kuruluşunun yıl sonundan önce ABD’nin notunu indirmesi olasılığının hala mevcut olduğu da Washington’dan gelen haberler arasında.
    Atilla Yeşilada

  5. #5
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Borç Krizi Bitmedi, Gözler AB’ye Döndü

    ABD’de Obama’nın imzaladığı büçte açıklarını azaltma ve federal hükümetin borçlnma tavanını yükseltme yasası borç krizi kaygılarını sona erdirmedi. Gözler hemen Euro-bölgesine dönerken, panik atakların Yunanistan, Portekiz ve İrlanda üçlüsünden bölgenin dev ekonomileri İspanya ve İtalya’ya sıçraması tehlikesi yükseliyor. Dün akşam gösterge İtalyan ve İspanyol 10 yıllık tahvilirinde getiriler sırası ile %6.22 ve %6.41’e sıçradı.
    UBS ekonomisti Simon Penn’e göre, 10 yıllık gösterge tahvilde getirinin %7 limitini aşması halinde ülkeler borçlanmakta darboğaz yaşıyor.
    CDS pazarında 10 milyon Euro’luk İspânyol tahvilini temerrüte karşı sigorta etmenin bedeli 420 bin Euro’ya; İtalyan tahvilleri için ise 368 bin Euro’ya yükseldi.
    Ayrıca AB Kurtarma Fonu EFSF’de kalan kaynağın İspanya ve İtalya gibi büyük ekonomileri kurtarmaya yetmeyeceği endişesi de gittikçe daha fazla konuşuluyor. Monument Securities’den Dean Matthews “En büyük sorun belirsizlik. Piyasalar diken üstünde. Yatırımcılar kuralların her hafta değiştiğinden yakınıyor” yorumunda bulunurken, uzmanlar AB’de siyasi irade eksikliğinin de kriz telaşına yakıt döktüğü düşüncesinde.
    Avrupa’da para hızla daha güvenli sayılan Alman Bund’ları ve İngiliz gilt’lerine kayıyor. Her iki tahvil de Ekim 2019’dan bu yana en yüksek fiyata yükseldi.
    Berlusconi bugün parlamentoda açıklama yapacak, muhalefetin ek bütçe tedbirleri isteyeceği bildiriliyor. İtalya’nın Eylül’de yapacağı 62 milyar Euro yeniden borçlanma öncesi daha önce ilan edilen 40 milyar Euro’nun üstünde kesintiler yapması isteniyor.
    Tüm bu olumsz gelişmelere rağmen Euro/dolar bu sabah Asya’da hala 1.4192’de. Traderler futures pazarında AMB’nın önümüzdeki 12 ayda yapacağı faiz artırımı beklentisini 40 baz puandan 20 baz puan indirirken AMB’nın yarın toplantısından sonra güven verici açıklamalar yapması umuluyor.
    Atilla Yeşilada

  6. #6
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    BoJ Yen’e Müdahale Ediyor
    Asya’da bu sahah borsalar güne yine keyifsiz bir başlangıç yaptı. Wall Street’in son saatte dirilerek artıya geçmesi Asya borsalarına yaramadı, çünkü ABD’de ithalat talebinin daralacağına dair bir dizi veri geldi. Günlerdir aşır güçlü yen’in ülkede yeni yeni filizlenen büyümeye darbe vuracağını piyasalara anlatmaya çalışan Maliye Bakanlı’ğı sonunda Bank of Japan’den (BoJ) kura müdahele etmesini istedi.
    Asya açılışında başlayan müdahele TSİ 05:00’de sürüyor. İlk sonuçlara göre dolar/yen 77’den 78.5’e kadar yükseldi. Geçen ay %5 değer kazanan yen, Toyota ve Mitsubishi gibi şirketlerin karlarını çok kötü etkilemiş, deprem sonrası toparlanmayı yavaşlatmaya başlamıştı. Müdahaleye diğer merkez bankaları katılmadığı için ne denli kalıcı yada etkili olacağı belirsiz. Dün de İsviçre Merkez Bankası referans faizi sıfıra çekerek güçlü para birimine müdahele etmişti.
    Müdahele sürecinde Nikkei225 %1.1 değer kazanıyor, ama diğer borsalar tatsız; MSCI Asya-Pasifik Endeksi halen %0.2 kayıpla günü sürdürüyor.
    Atilla Yeşilada

  7. #7
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Telaşlanmayın, Dünya Batıyor 5 Ağustos 2011
    Günaydın, nasılsınız? Sahurda iyi beslendiniz mi? Tanrı size kolaylık versin, çünkü günü kahve ve sigara olmadan atlatmak biraz zor olacak. Bir dost tavsiyesi? Bayram için program yapmayın. Dünya batabilir. Telaşlanmayın canım, sadece bildiğimiz anlamda Batı medeniyetinin son günlerini yaşıyoruz. Nükleer holocosttan sonra başka bir canlı türü yerimizi alacak. Olur böyle şeyler, her genç medeniyetin başına gelir.
    Şaka bir yana, Lehman Brothers’dan bu yana en derin panik atağının ortasındayız. Hafta başından bu yana bu yana global borsalarda kayıp 4.5 trilyon doları aştı. Bu panik atağının 3 büyük nedeni var. Birincisi, iki hafta öncesine kadar yılın üçüncü çeyreği sonunda küresel ekonominin toparlanacağına dair konsensus vardı, gelen verilerle dağıldı. Yatırımcılar 2012 yılında %4.5 olması beklenen bir büyüme yerine, küresel resesyon veya belki de %3.5 gibi Yeni Normal Dünyası’nı anımsatacak bir senaryoyu fiyatlarda iskonto ediyor. İkincisi, iki gündür AB Komisyon Başkanı Manuel Barroso ve dün AMB Başkanı Trichet’den gelen açıklamalar AB PIIGS krizinin kök saldığının işareti olarak algılandı. Üçüncüsü, yatırımcılar bu sefer büyük devletlerin bütçe veya para politikası yoluyla olası bir resesyona müdahale etmesinin imkansız olduğunu düşünüyor.
    Bunlardan AB boyutunu biraz açalım, çünkü Türkiye’nin başına gelecekleri görmek açısından işimize yarayacak. AMB Başkanı Trichet dün bankalara ek likidite sağlayacak yeni mekanizmaların devreye girdiğini ve Banka’nın yeniden PIIGS tahvili alımına başladığını ilan etti. Artık isteyen bankaya 6 aya kadar repo yapılacak. Bu niye kötü haber diyorsanız, mantık basit. Daha bir gün önce AMB parasal sıkılaştırma sürecinden taviz verilmeyeceğini vurguluyordu, birden bankaları kurtarma derdine düştü. DİBS alımları için de benzer algılama geçerli. AMB PIIGS’in piyasalardan borçlanamama, hatta temerrüt riskinin yüksek olduğunu düşünüyor olmalı ki böylesine radikal karar aldı. İlk defa geçen sene uygulanan DİBS alımları hem bazı guvernörlerin, hem de Almanya gibi üye ülkelerin büyük tepkisini çekmişti. AMB’nın hiç yapmak istemediği iki işlemi başlatması, risklerin daha önce öngörülenden çok daha yüksek olduğu çıkarımını da beraberinde getirdi.
    Peki bu panik atağı ne zaman yatışır derseniz, cevap yukardaki açıklamaların içinde. Birincisi, ekonomide yeni büyüme patikasının ne olacağına dair belirginlik oluşması lazım, ya da fiyatların kötümser senaryo ile uyumlu hale gelinceye kadar düşmesi. Bence hala AB dışında resesyon riski %40, AB’de ise %60 filan. Hafta sonunda yatırımcılar biraz serin kanlı düşündüklerinde, satışların abartılı olduğunu, F/K ve spreadlerin az-çok yeni ihtimal dağılımını doğru yansıttığı kararını verecekler. AB’nin çok ciddi bir borç sorunu olduğu doğru, ama çözüm bulmak bu denli de acil değil. Yunanistan, Portekiz ve İrlanda’nın aksine, İspanya ve İtalya en kötü faiz-büyüme senaryolarında bile daha 4-5 yıl kamu borçluluk oranlarını bu seviyede sürdürebilir. Ayrıca her iki ülke de bir süre kredi pazarından borçlanmayı kesebilecek kadar cephaneye sahip. Bence AB liderlerinn olağanüstü zirve toplanacağını açıklaması, ya da 21 Temmuz zirvesinde alınan kararların acilen hayata geçirileceğini taahhüt etmesi ile panik atak tamamen sona erer.
    Borsa değeri ile tüketici güveni ve harcama eğilimi arasında doğrudan bir bağlantı var. Eğer bu paniğin önü 1-2 hafta daha alınamazsa, işte o zaman resesyon kesinleşmiş olur. ABD’li tüketiciyi ele alalım. Servetinin iki temel kaleminden konutun fiyatı (değeri) yılbaşından bu yana geriliyor. İkinci kalem olan emeklilik fonunda bu senenin kazancı da silindi gitti. Zaten, iş bulma umudu düşük, geliri de artmıyor, hemen kesiverir harcamaları. O zaman bittik, çifte dönüyoruz.
    İkinci bir felaket senaryosu daha var. Lehman benzeri, finansal sistemde çok kritik rol oynayan bir kurumun batması, veya piyasanın tıkanması. Açıkçası, buna çok fazla ihtimal vermiyorum. Lehman Krizin’den bu yana alınan tedbirlerle sistem bu türk risklere karşı daha dirençli hale getirildi. Ayrıca, BoJ, Fed ve AMB her an isteyen kuruma likidite vermeye hazır. Ama, finansal sistem o denli entegre ve girift ki, hiç düşünmediğimiz bir yerde darboğaz oluşabilir. Mesela, Avrupa menşeli bankalar tahvil ihraç edemeyebilir, kredileri keserler.
    Açıkçası, eğer finansal kurumların batmayacağı düşünülüyorsa, ben olası bir İkinci Dip’e karşı fazla bir önlem gerektiğine da kanaat getirmiş değilim. Bırakın, dünya bir resesyona girsin, sonunda kapitalizm bu, her sene büyümek zorunda değiliz. Resesyonların öğretici, yenileyici ve gençleştirici niteliklerinden de ara sıra istifade etmek lazım.
    Gelelim güzel ülkemize. Sn Erdoğan’ın tahmin ettiği gibi bu kriz bizi teğet, hatta teğet-altı geçer mi? Şaka gibi ya. AKP’nin ekonomik başarısının en önemli sonuçlarından biri Türkiye’yi küresel pazara eklemlemesi. Anadolu sermayesi artık Afrika’dan Patagonya’ya her yerde başgösteriyor. Turizmle ve kredi kanalıyla dünyanın göbeğine uçkurumuzdan bağlıyız. Dünyada bir resesyon olursa, derhal bizde de resesyon başgösterir. Hele AB’de resesyon olursa, bunun bize misliyle yansımaması imkansız.
    Dün TCMB’nin aldığı kararları ikiye ayırmak lazım. Birincisi, şu anda yaşadığımız panik atağına karşı alınanlar, yani O/N faiz koridorunun daraltılması ve F/X ihaleleri, hatta doğrudan müdahale yolu ile piyasalara döviz likiditesi verilmesi. Tebrikler ve alkışlar. Son derece doğru kararlar bunlar. Tabii aynı zamanda Kasım’da başlatılan post-modern para politikasının tamamen işkembe-i kübradan bir fasafiso olduğunun da itirafı.
    AMA, referans yani haftalık borç verme faizini 50 baz puan indirmek, Türkiye’de cari açığın kriz yol açmasını kesinleştiren bir karardır. Ben TCMB’nin ekonomide soğuma olduğu, bunun da yıl sonunda cari açığın GSYIH’ya oranını düşüreceği tezine hiç inanmadım. Doğru olsa bile, 50 puan faiz indirimi ile yılbaşından bu yana yapılan tüm parasal sıkılaştırma geri alındı, cari açık yeniden büyümeye geçecek. Farzedelim hakkaten AB’de resesyon oldu, bizde faizleri sıfırlasan da iç talebin çökmesini engelleyemeyiz. Ama, faiz indirimine giderek iç talepteki gerilemeyi geciktiriyoruz, dolayısı ile dış finansman bağımlılığı sürüyor, fakat artık o kaynak yok. Faiz ve kurda karar öncesine nazaran çok daha büyük oynaklık yaratılacak. Tersini düşünün, bu panik atağı geçici ve dünya dördüncü çeyrekte yeniden toparlanacak. O zaman da cari açık GSYIH oranı %10’u da aşar, yine finansman bulmak imkansız hale gelir.
    TCMB’nin haftalık faizleri indirme kararı bazı basın organlarında “Yüksek Faiz Lobisine Balyoz” şeklinde manşetlerle kutlandı. Gülümsemekle yetiniyorum. Haftalık faiz TCMB’nîn borç verdiği faiz, o indirildi. Gecelik faiz, TCMB para satın aldığı faiz, o 350 baz puan arttı. Yani, yüksek faiz lobisine gün doğdu, fahiş faizden TCMB’ye para satacak. Teşekkürler TCMB, sen yüksek faiz lobisiyle hep böyle mücadale et. Yeni 35 metrelik sürat teknemin adını PPK koyacağım. Herkese iyi kıyametler, ben TL cinsinden ne bulduysam şortladım, altın opsiyonları aldım, keyifli bir hafta sonu planlıyorum.

  8. #8
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    G7’den Beklenen Açıklama Geldi
    8 Ağustos 2011



    Asya borsaları açılır açılmaz, G7’den ortak açıklama geldi. Yedi büyük ekonominin maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının imzasını taşıyan açıklamaya göre, piyasalarda istikarsız seyri önlemek için her türlü ortak önlem alınacak. Gereken likidite verilirken, büyümeyi desteklemek için de çözüm arayışları başlıyor. Ayrı açıklamalarla Bank of Japan dolar almaya devam edeceğini, AMB’sı ise İspanyol ve İtalyan tahvilleri satın almaya başlayacağını beyan etti.
    G7 liderleri İspanya ve İtalya’nın yeni istikrar programına güven duyduklarını hatırlatırken, öte yanda da ikinci Yunan kredi paketinde özel kreditörlerin alacaklarının yeniden yapılandırmaya zorlanmasını “çok istisnai” bir durum olarak niteleyip, diğer kredi alan ülkelere yatırım yapanlar için uygulanmayacağı taahhütünde bulundular.
    Ancak, bütçe açıkları nedeniyle her an not indirim baskısı altında olan, siyasi olarak kamplara bölünen ve kendi ekonomileri düze çıkartmak için çözümde anlaşamayan G7 politikacılarının hangi yöntemlerle büyüme ve istihdama destek vereceği kestrilemiyor. Yük yine merkez bankalarının sırtında olacak. Kurlarda aşırı oynaklığa karşı döviz piyasasına müdahale, bankaların fonlama sıkıntısı yaşamasına karşı ise sisteme bol miktarda likidite verilecek.
    Dünya Pazartesi sabahına bir kez daha kırmızı alarmda uyanıyor.
    TSİ 04:00’de Asya’da Nikkei225 %1.09 geriliyor. Dolar Japon yeni ve İsviçre frangına karşı değer yitiriyor.
    Atilla Yeşilada

  9. #9
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Kriz Teyet Geçmez, Böbreklerde Ağrı Yapar
    8 Ağustos 2011


    Atilla Yeşilada


    Atilla Yeşilada
    Dünya Lehman Brothers’in battığı günlerden bu yana en ağır panik ataklarından birini yaşıyor. Türkiye’de ise TCMB tedbir üstüne tedbir alırken, hükümet “bu sefer kriz teyet bilem geçmez” diye millete gaz veriyor. Bence de teyet filan geçmez, doğrudan kalın barsak yoluyla böbreklere çıkar. Ama telaşlanmayın, bu panik atağı ortamında geleceği görmek çok zorlaşsa da, dünya ekonomisinin düze çıkması batmasına göre çok daha yüksek bir olasılık. İlginçtir, halen uygulanan politikalarla Türkiye’nin işi dünya ekonomisinin toparlandığı bir yarında çok daha zor.
    Ne olacağını anlamak için önce sorunları iyi teşhis etmek lazım, yoksa TCMB’nin düştüğü yanılgılara düşeriz. Dünyanın iki tane çok büyük sorunu var. Birincisi, yılın ikinci çeyreğinin sonunda, hatta öncü Temmuz verilerine göre dünya ekonomisi hemen hiç bir ekonomistin beklemediği ölçüde yavaşladı. EĞER, yılbaşından bu yana toparlanmayı sürekli tökezleten şoklar devam ederse, 2007/2008’den sonra ikinci kez küresel resesyona girebiliriz. İkinci sorun ise AB üyelerinin gittikçe yayılan kamu borcu krizini çözmeye niyet veya iradeleri olmaması.
    Panik atağı S&P’nin ABD’nin notunu indirmesinden, AB’de İtalyan ve İspanyol tahvillerine aniden başlayan saldırıya kadar bir dizi nedenin yatırımcı psikolojisinde çok ani bozulma yaratmasından kaynaklanıyor. Bu tür ataklar kapitalist ekonomik düzen ve insanlığın tabiatından kaynaklanır. Bir kaç gün içinde de geçer. EĞER Avrupa Merkez Bankası ikincil piyasada İtalyan ve İspanyol DİBS almaya karar vermeseydi, panik atağı gerçek bir finansal bulaşmaya dönüşebilirdi. Yani, DİBS borçlanma faizleri çok borçlu devletlerin kamu refinansmanını taşınamayacak kadar pahalı hale getirirken, öte yanda bilançolarda DİBS’lerin değer kaybetmesi yoluyla tüm AB bankacılık sistemine yayılırdı.
    Bir sabah kalktığımızda Lehman cesametinde bir AB menşeli kurumun battığını okur, ardından bu kurumun hiç beklenmedik yerlerde, mesela Güney Kore’de başka kurumların batmasına neden olduğunu, New York’da para piyasasının kitlendiği filan duyardık. İşte bu gerçek bir facia olurdu. Resesyonlar tek başlarına öldürücü olmuyor, ama mali krizlerle birlikte vururlarsa, hastanın ayağa kalkması bir hayli güçleşiyor.
    Eğer bu panik atağı bir kaç hafta daha yatışmaz da, borsalar Lehman’dan bu yana kazandıkları %80-90 civarında primi geri verirlerse, o zaman DA ikinci bir resesyon kaçınılmaz olur. Borsaların gelişmiş ekonomilerde iki işlevi var. Birincisi işdünyası ve tüketici borsanın seviyesine bakarak gelecek hakkında kararlar alıyor. İkincisi, konuttan sonra bireylerin ikinci önemli servet kaynağı borsa birikimleri. Serveti aniden eriyen aktörlerin de tüketimi azalttığını biliyoruz. Bu korkutucu bir olasılık, ama işler o raddeye gelirse Fed Cumhuriyetçiler’i filan dinlemeyip QE3’e girişir. ABD’de 10 yıllık gösterge tahvilde getiri %1.5’lara ininceye kadar, eşşeğin kulağına su kaçıncaya kadar para basar.
    Küresel resesyondan kaçınacağız, ama AB’de bir resesyon gittikçe daha olası hale geliyor. Eğer AB ekonomisinde çeyrekten çeyreğe büyüme 4Ç’de “0” olûr, gelecek yılın ilk çeyreğinde da daralma başlarsa, şaşırmam. AMB’nin faiz indirimlerini askıya alması, ya da DİBS alarak kendi Euro-QE’sini başlatması da bu olasılık dağılımını çok değiştirmez. AB’de gerçek bir güven krizi yaşanıyor; onu da AMB değil, Merkel çözer. Merkel de çözemez, Almanya isyan çıkar.
    Özetleyelim. Küresel bir resesyon hala %40 ihtimal. AB’de resesyon %60. Hem küresel resesyon, hem de kredi darboğazı, yani, ülke ve ekonomik aktörlerin her hangi bir faizden krediye erişememesi senaryosu ise %20 filan. Peki bu senaryolardan Türkiye nasıl etkilenir? AKP’nin 9 yıllık iktidarında en büyük başarısı, Türkiye’nin globalleşme rüzgarına katılmasının önündeki tüm engelleri kaldırması oldu. Arıtk, ekonomimiz tarım hariç küresel pazarın ve tedarik zincirinin önemli halkalarından biri. Dolayısı ile eğer dünya resesyona girecekse, bize bir şey olmaz demek mantığa aykırı. Dünyada talep %10 düşse, bizim ihracat 15 milyar dolar civarında azalır, bu da yıllık GSMH büyümesinden %2 iki traşlar. Tabii, bu ilk tur etki, sanayi şirketleri işçi çıkarttıkça, tüketim de azalır, belki GSMH bir yıl içinde %3 civarında düşer. Ayrıca turizmden kaybederiz, ama gerileyen petrol ithalatı faturasından bir miktar kazanırız. Bu sene %6-6.5 büyümeden gelecek sene %2-3’lere yavaşlamak çok olasıdır.
    Peki bu durumda TCMB’nin yapmaya karar verdiği gibi faizleri düşürmek iç talebi, TL’nin değerini düşürmek de ihracatı canlı tutabilir mi? Birinci soruya cevap hayır. Çünkü, tüketimin ve sabit sermaye yatırımının artması için faiz sadece değişkenlerden biri. Eğer AB’deki güven bunalımı insanımızı ve işdünyamızı da etkilerse faiz sıfır da olsa iç talep fazla hareketlenmez. TL’nin çok düşük değeri dışarda gerileyen talebin olumsuz etkisini SADECE kısmen telafi eder. Eğer küresel resesyona karşı ekonomiyi korumak gerekirse asıl yük hükümetin üstüne düşer. Bütçe harcamalarının artırılması gerekir. Dolayısı ile TCMB’nin yaptıkları yanlış değildir.
    Yukarda sunduğum analiz çok basit varsayımlar üstüne kurulu. Mesela cari açık seviyesinin yatırımcılar üstündeki etkisini ve finansman sorununu göz önüne almıyor. Bu değişkenleri de denkleme taşıdığımızda, alınan kararın ne denli yanlış olduğu ve krizin Türkiye üstündeki etkisini bastırıcı değil, katlayıcı yönde çalıştığını göreceğiz.
    Bir kez, eğer küresel veya AB çapında resesyona gidiyorsak, korkacağımız ihracat veya iç talepte yavaşlama değil, cari açığın finansmanı olmalıdır. Gelecek sene en iyimser ihtimalle 120 milyar dolar dış finansman ihtiyacımız olacak. Eğer AB resesyona girecekse, AB bankaları de gittikçe eriyen sermayeleri nedeniyle kredileri kısacakca, Türkiye’nin bu finansmana erişimi 2010-2011 yıllarına nazaran çok daha zor olacak. Bu sefer öyle olmayacağını umuyorum, ama genelde küresel resesyon beraberinde sıcak paranın Türkiye gibi riskli piyasalardan kaçıp altın, ABD ve Alman devlet tahvili gibi güvenli limanlara sığınmasını da beraberinde getirir. İşte bu senaryoda, o 120 milyar doları bulmak hayal olur. TCMB’nin ve banka-şirket sektörünün dış varlık satarak borçları ödemesi dönemi başlar.
    Eğer resesyon beraberinde kredi darboğazı ve sıcak paranın kaçışını da getirecekse, TCMB’nin 8 ayrı yönden aldığı tedbirlerin de etkisi sıfıra yakın olur. Faizi %20 de yapsanız, %0’da yapsanız, Türkiye’ye kredi veya finansal yatırım gelmez, çünkü kaçış nedenleri bizden kaynaklanmıyor, paranın anavatanından kaynaklanıyor. Bu durumda ise yapılacak olan haftalık faizleri indirmek değil, artırmak olur. Faizler arttıkça iç talebi kısarız, böylece dış finansman ihtiyacımız azalır. Buna ek olarak bütçe harcamalarının da kısılması gerekir ki borçlanma gereksinimi düşsün. Böylece dışardan alamadığımız kaynağın en azından bir kısmını özel sektör kamunun boşalttığı tasarruf pazarından tedarik etsin.
    Sn Erdem Başçı’nın bugün çeşitli kanallara çıkarak para politikasını savunması çok doğru. Sn Başçı’yı dinledim ve birey olarak çok etkilendim. Mr. Sakin Güç. Eğer bu post-modern ve super-dandik para politikasından vazgeçerse, seneye yılın merkez bankası başkanı seçilir. Zaten, ben Sn Başçı’yı yanlış politikalar izlediği için suçlamıyorum. Eğer ortada bir suç varsa, o da AKP’de. Faizden nefret eden onlar. AKP öylesine saldırgan ve hukuk dinlemez bir iktidar anlayışı güdüyor ki, yargı ve TSK bile yıldı, Sn Başçı başeğmeyip de ne yapsın?
    Sn Başçı bugün zaten gönülden AKP’ye meyil vermiş yerli aktörleri ikna etti, ama ideolojik gerekçelere göre para politikası belirlenmesi diye bir model tanımayan yabancılar hala şaşkın. Zaten, bugün de piyasalarda bu gerçeği gördük. Yabacının hakim olduğu borsa ve dövizde (TL piyasası) yoğun satışlar yaşanırken, yerli kurumların egemenliğindeki DİBS’de prim vardı. Bu asimetrik algılama savaşını kimin kazanacağı belli: Yabancı.
    Ama inanın bana, Türkiye’nin asıl odaklanması gereken bu hipotetik senaryolar değil. Faiz indiriminin zararı eğer dünya ekonomisi 4Ç2011’de toparlanırsa görülecek. Şimdi faiz indirerek verdiğiniz yakıt, kendiğilinden yavaşlayan iç talebe doping etkisi yapacak. TCMB en kritik öngörüsünün tutmadığını görecek: Yani, sene sonunda cari açık/GSYIH oranı hala %10’un üstünde kalacak. O zaman Türkiye çok sert bir kredibilite şoku yiyecek. Yabancıların yanında yerliler de satacak, S&P ve Moodys not indirimine gidecek. Bir şey daha olacak: İhracatçıyı subvanse etmek için yükseltilen kur enflasyon olup kalın barsaklarımıza kaçacak. Teyet geçti, geçmedi derken, dış dünya bize narkozsuz kolonoskopi uygulayacak.

  10. #10
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2008
    Mesajlar
    2,344
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Panik Bitti, Boğalar Arenada
    10 Ağustos 2011



    ABD Merkez Bankası Fed piyasaları ipten aldı. Dün akşam FOMC (PPK) toplantısı ardından yapılan yazılı açıklamada, Fed’in 2013 ortalarına kadar faizleri “çok düşük tutacağı” ve “gerekirse ek önlemler alacağı” vurgulanırken, vadesi gelen DİBS ve tahsil edilen faizlerin de yeniden bilançoya eklenmesi yöntemiyle likiditenin sabit tutulacağı vurgulandı.
    Wall Street Fed açıklaması öncesi ve hemen sonrasında alışılmadık bir oynaklık sergileyerek QE3 bekleyenlerin sayısının hiç de az olmadığını ortaya koydu, fakat sonunda iyimserler galip geldi. DJ30 ve S&P500 2008’den bu yana en sert bir günlük çıkışlarını yaptılar. DJ30 %3.98, S&P500 ise %4.74 artış gösterdi.
    ABD DİBS pazarında ise daha büyük heyecanlar yaşandı. Gösterge 10 yıllık tahvilde getiri bir ara %2.03’e kadar geriledikten sonra %2.23’den kapandı. Kısa vadeli kağıtlarda faizler hızla düştü.
    Bu sabah Asya’da Tokyo saati ile 10:00’de MSCI Asya-Pasifik Endeksi de boğaların arenaya geri döndüğünü müjdeliyor, prim %1.6. Nikkei225 %1.69 yukarda. Euro/dolar ise uzun süre düşük faiz vaadini beğenmedi, parite 1.4358, Japon yeni dolara karşı yine 77 düzeyine güçlendi. Bloomberg anketi ve Çin’den gelen haberlere göre Çin Merkez Bankası PBoC parasal sıkılaştırmayı 2012 ortalarına kadar askıya alabilir.
    Piyasalarda hızlı yön değişimini New York’dan Abdullah Karataş “açık pozisyonların kapatılması” olarak yorumlarken, bir çok yatırım bankası henüz sürdürülebilir bir ralli için zemin oluşmadığı kanaatinde. Fed’in açıklamasında yer alan önümüzdeki çeyreklerde büyümenin daha önce öngörülenden yavaş seyredeceği ve görünümde aşağı yönlü risklerin arttığı cümlelerinin yukarı yönlü desteği azalttığı görüşü var.

Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Atilla İlhan
    Konu Sahibi naz Forum Tanınmış Şairler ve Şiirleri
    Cevap: 6
    Son Mesaj : 12.Temmuz.2009, 01:29
  2. Atilla İLHAN
    Konu Sahibi apruncurtigin Forum Tanınmış Şairler ve Şiirleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 18.Şubat.2008, 23:02

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193