Sayfa 76 Toplam 76 Sayfadan BirinciBirinci ... 667273747576
Toplam 760 adet sonuctan sayfa basi 751 ile 760 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Ay Yıldız

  1. #751
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    fahi78....

    Taksim/Gezi dalgası, itkisel eylemin diğer bütün alanlarında olduğu gibi, Elliott dalgalarına uygun olarak ve Fibonacci matematiğini izleyerek devam ediyor. Dalgaların bundan sonraki olası seyrini incelemeden önce, kitle psikolojisini ve Taksim/Gezi dalgasının arkaplanını yeniden gözden geçirelim:

    Kitlesel eylemler neden Elliott dalgalarını izleyerek yükselir ve neden belli zamanlarda zirveye ulaşarak düşüşe geçer?

    İnsan zihni algıda seçicidir. Zihin, herhangi bir anda maruz kaldığı binlerce sinyalin küçük bir kısmını bilinç, geri kalan hepsini bilinç altı ile algılar. Kalabalık ve gürültülü bir cafe’de arkadaşınız ile sohbet ederken bilinç düzeyinde algıladığınız, genellikle sadece arkadaşınızla konuştuklarınızdır. O esnada caddeden geçen araçların gürültüsü, diğer insanların konuşmaları, cafe’de çalan müzik, uzaklardan gelen vapur ve martı sesleri, havadaki koku, hava sıcaklığı ve nem, içtiğiniz çayın lezzeti gibi tüm diğer uyaranlar ikincildir. Bu ikincil uyarılar, beyninize sinyaller gönderir, ancak hiç birine özellikle dikkat etmezsiniz. Diğer taraftan bu uyaranların her biri psikolojinizi şu veya bu ölçüde etkiler. Bu sinyallerden biri güçlenirse, ya da siz bilinçli bir şekilde dikkatinizi bu sinyallerden birine yöneltirseniz, algınızın yeni odağı bu sinyal olur. Örneğin cafe’de çalan müziğin sesi yükselir veya siz özellikle müziğe dikkat ederseniz, artık arkadaşınızla sohbetiniz ikincil hale gelir. Araçlardan biri ya da bir kaçı yüksek sesle korna çalarsa, yan masanızda oturanlar seslerini yükseltirse, hava rahatsız edici ölçüde soğuk ya da sıcaksa, çayınıza her zamankinden fazla şeker attıysanız dikkatinizin odağı değişir.

    Bu değişim iki türlü sonuç doğurabilir; Ya geçici olarak dağılan dikkatinizi yeniden toplar, eski duruma dönersiniz, ya da yeni odağınıza yönelir, yeni bir durum yaratırsınız. Cafe örneğinde,

    1) ya araçların gürültü seviyesi düşer, yan masada oturanlardan rahatsız olduğunuz için başka masaya geçer, çayınız aşırı şekerli olduğu için yeni bir çay söyler, hava koşulları değiştiği için giyiminizi değiştirir ve sohbete devam edersiniz,

    2) ya da cafe’den kalkar gidersiniz.

    Birinci durumda dikkatinizi dağıtan sinyal “düzeltme” etkisi yapmıştır. Sohbetinize, dolayısıyla ana dalganıza geri dönersiniz. Sohbetinizin ilerleme aşamalarına bağlı olarak “düzeltme” bazen güçlendirici (ikinci dalga), bazen de zayıflatıcı (dördüncü dalga) etki yaratmıştır. Ana dalganız, kendi kalıbını (beş dalga) tamamlayana kadar devam eder.

    İkinci durumda ise, dikkatinizi dağıtan sinyal “değiştirme” etkisi yaratmıştır. Siz ya bu sinyali takip ederek yeni bir dalga yaratırsınız (örneğin yan masanızda oturanlarla kavga etmeye başlarsınız, “kavga” sizin yeni gerçekliğiniz olur), ya da bu sinyali takip etmez, ancak cafe’yi de terk ederek, başka bir duruma taşınırsınız (örneğin arabanıza binip evinize gidersiniz). Her iki durumda da sinyal, önceki durumu bitirici bir etki yaratmıştır.

    Taksim/Gezi örneğinde, 30 Mayıs günü pek çok insan için “ana trend” başka idi. SBS, LGS sınavları, öğrencilerin karne heyecanları, yaz tatili planları, takımların transfer politikaları gibi konular ana gündemi oluştururken, birdenbire Taksim Gezi parkından bir sinyal yükselmeye başladı. Bu sinyal (daha önceki pek çok benzerleri gibi) geçici ve “düzeltme” etkisi yaratan bir sinyal olarak kalabilirdi; Kalmadı. Çünkü, bir önceki “dalga”, kalıbını tamamlamış ve artık düşüşe geçmişti. Taksim Gezi parkından gelen sinyal yeni bir dalgayı tetikledi ve bu dalga bir Fibonacci süresinde, 21 günde itkisel bir kalıbı izleyerek yükseldi.

    Artan, hem de dramatik bir hızla artan sayıda insan sokaklara çıktı, evlerinin balkonunda tencere-tava çaldı, twitter mesajları attı, daha çok haber seyretti, Taksim Gezi parkını tartışmaya başladı.

    Bu süreçte dalga, sadece gündemi değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda kalıcı olma ihtimali çok yüksek bir davranış değişikliği de yarattı. Bu değişiklik, uzun yıllar boyunca devam eden bir kalıpsal davranışın değişimi anlamına da geliyor.

    1980′ler boyunca yükselip, 2010′ların başında zirve yapan dalga, bireyci, muhafazakar, spekülatif kazanç peşinde, çevreye ve topluma karşı ilgisiz ve duyarsız, özgürlüğü en dar anlamıyla yorumlayan ve kabul eden bir prototip yaratmıştı. Genel toplumsal algı ve kurumlar da bu prototip davranışlarına göre şekillenmişti.

    Prototipin değişmekte olduğunun sinyali Amerika’dan, Avrupa’dan, Hindistan’dan, Orta Doğu’dan ve Latin Amerika’dan çok güçlü bir şekilde geliyordu. Dünyanın diğer bölgelerinde de yeni prototipin ortaya çıkması sadece bir zaman meselesiydi. Yerel dalgalar kalıplarını tamamladıktan sonra baskın davranış biçimi değişecekti. Taksim/Gezi dalgası, bu anlamda tetikleyici sinyal oldu.

    Uzun sürmüş dalgaların en sonunda ulaşılan konsensus her zaman hatalıdır. Çünkü dalgalar insan zihnini ve algısını kemikleştirir. Değişim ve değişimin sonuçları genellikle öngörülemez. O güne kadar ilerleyen dalganın aksi yönündeki her dalga düzeltme etkisi yapmış, yükselen dalga yoluna devam etmiştir. “Dönüştürücü” dalga geldiğinde de, öncekiler gibi düzeltme etkisi yapacağı, önceki trendin kaldığı yerden devam edeceği varsayılır.

    Bir dalganın “dönüştürücü” dalga olup olmadığı nasıl anlaşılır?

    Trend değişimi yaratan dalgaların üç temel özelliği vardır:

    1) Dönüştürücü dalgalar itkisel kalıplar halinde ilerler. Bu dalgalar büyüme ve yayılma eğilimindedir. Önce küçük derecelerde itkisel kalıplar oluştururlar. Bu küçük dereceli dalgalar, büyük derecede de itkisel kalıplar oluşturmaya başlar. (Kalıp)

    2) Dönüştürücü dalgalar kısa zamanda önceki dalganın önemli bir kısmını geri alır. Başka bir deyişle, dalga çok kısa zamanda ve büyük bir momentumla yükselir. (Zaman-Büyüklük-Hız)

    3) Dönüştürücü dalgalar kendi prototiplerini, alt-kültürlerini, dillerini, gündemlerini hakim kılarlar. (Dalga karakteristiği)

    Taksim/Gezi dalgasını incelediğimizde bu dalganın,

    1) Olağanüstü bir hızla büyüdüğünü ve bir kaç yüz direnişçiden milyonlarca insana ulaştığını,

    2) Önceki dalganın son bir kaç senede inşa ettiği anlayışı, algıyı, söylemi bir ay içinde ters yüz ederek bütün büyük kentlerin meydanlarına, caddelerine, sokaklarına, üniversitelerine, parklarına yayıldığını,

    3) Kendisini kırmızılı ve siyahlı kadın, çArşı taraftar grubu, duran adam, redhack, Vendetta maskesi, Atatürk resimli Türk bayrağı gibi semboller, çok güçlü ve etkili bir mizah anlayışı, farklı ve yaratıcı sloganlarla ifade eden bir karakteristiğe büründüğünü görüyoruz.

    Taksim/Gezi dalgasının bir özelliği daha var ki, bu özellik dalgayı diğer pek çok kitlesel eylemden ayırıyor:

    Milyonlarca insanın şu veya bu şekilde katıldığı kitlesel eylemler, doğaları gereği homojen değildirler. İçlerinde pek çok unsur barındırırlar. Bu eylemlere katılanlar, kitlesel eylemin şehveti içinde öfkelerini, coşkularını, sevinçlerini, serüven duygularını gerçekleştirme imkanı bulurlar. Eylemcilerin hepsi politik aktivist, özgürlük savaşçısı, direnişçi ya da çevreci değildir. Bazıları da bu eylemlerin içinde, kızdığı komşusuna, mahalle esnafına, patronuna, öğretmenine, özetle kişisel husumet beslediği birilerine karşı öfkesini yöneltme imkanı bulur. Bu nedenle bu yaygınlıktaki bir dalganın her zaman aşırılıklara savrulma ve yozlaşma ihtimali vardır.

    Taksim/Gezi dalgası bu anlamda, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan protesto eylemleri ile karşılaştırıldığında hala sağduyunun ve barışçıl unsurların hakim olduğu bir dalga olarak yükseliyor. Ancak son dönemde gelen bazı sinyaller, özellikle bundan sonraki aşamada bu dalgaya “galeyan” psikolojisinin hakim olabileceğini gösteriyor ki, ciddi bir risk doğmuş demektir.

    Her dalga, kaçınılmaz olarak kendi karşıtını yaratır. Taksim/Gezi dalgasının yükseldiği ilk günden itibaren de böyle oldu. Şu veya bu nedenle ve şu veya bu biçimde tepkisini göstermek isteyenler, direnişçilere karşı, bazen şiddete yönelerek tepki verdiler. Tepkilerin çoğu bireyseldi. Gürültüden rahatsız olanlar, kargaşa içinde ya da bilfiil saldırıya uğrayanlar, serüven duygusunu bu eylemlerin içinde değil, karşısında durarak yaşamak isteyenler, bu eylemleri toplumsal barışa ve istikrara tehdit olarak görenler de karşıt pozisyon tuttular. Taksim/Gezi direnişçilerinin “lobilerin kuklaları” olduğu düşüncesi ne kadar abartılıysa, bu eylemlere tepki gösterenlerin “örgütlü paramiliter şiddet yanlıları” olduğu düşüncesi de aynı ölçüde abartılı.

    Taksim/Gezi dalgası, içine çekerek, ya da karşıt pozisyona iterek daha fazla insana yaygınlaşarak büyüdükçe, “onlar ve biz” anlayışını hakim kılarak galeyan psikolojisi yaratabilir. 6 Temmuz günü, elinde sopa ve palayla protestocu kovalayan bir kaç kişinin öfkeli esnaf değil, “milis” olduğu düşüncesinin hemen kabul görmesi ve bu kabul üzerine oturtulan abartılı retorik, ciddi bir tehlike sinyalidir.

    Taksim/Gezi dalgası, Türkiye’de pek çok çevre ve kurumun değişime zihinsel hazırlıksızlığını göstermesi bakımından da çarpıcıdır. Buna benzer bir hazırlıksızlık, sona ermekte olan dalga yükselmeye başladığında da yaşanmıştı. 1980′lerin başlarında yükselen neo-liberal küreselleşme dalgası, yeryüzünü 30 yılı aşkın bir süre içinde dramatik ölçüde değiştirmek üzereyken pek çok çevre ve kurum, dünyanın 1960 ve 70′lerde olduğu gibi devam edip gideceğini zannediyordu. Neo-liberal küreselleşme dalgası, bir kaç on yıl içinde geçmişe ait ne varsa hepsini silip süpürdü, yepyeni davranış ve ilişki biçimleri, yepyeni bir prototip yarattı. Bugün yükselen dalga da zaman içinde aynı etkiyi yaratacaktır. Bundan daha önemlisi, neo-liberal küreselleşme dalgası, yüzyıllardır ilerleyen bir dalganın Elliott Dalga Prensibi’nde “Cycle Beş” olarak etiketlenen son aşamasıydı. Şimdi yükselen dalga daha büyük dereceli ve neo-liberal küreselleşme dalgasından çok daha büyük değişimler ve ciddi sonuçlar yaratma potansiyeline sahip.

    Taksim/Gezi dalgasının yanında (hatta içinde) ya da karşısında pozisyon tutanların bu dalgayı sonuçlarıyla beraber doğru anladıklarına dair pek az sinyal var.

    Bu tip “dönüştürücü” dalgalar ilk kez ortaya çıktıklarında, baskın paradigma içinde değerlendirilir ve mevcut ilişkiler sistemi içinde yorumlanır. Mevcut ilişkilerin dışında ve dönüştürücü nitelikleri ya görünür değildir, ya da apaçık görünür olduğu halde, kemikleşmiş inanç nedeniyle anlaşılamaz. Bu dalgaları siyasi iktidar kendisine karşı, muhalefet kendi yanında ya da yedeğinde değerlendirir. Ticari ya da finansal pozisyonlar açısından bu dalgalar, şu veya bu yönde tutulacak pozisyonlar için yeni bir fırsat olarak algılanır. Akademik çevreler, bu dalgaları bir önceki dalganın parametreleri ile sınıflandırır. Magazin dünyası bu dalgaların içinden belli figürleri, ya da kareleri seçerek magazin gündemi oluşturur. Kanaat önderleri bu tip dalgaların ahlaki, politik, ekonomik, sosyolojik niteliğini kendi ezberine göre yorumlar. Yayıncılık dünyası, bu dalgaların okunmaya, görülmeye, izlenmeye değer unsurlarını seçmeye çalışır. Sonuçta ortaya körlerin fili tarif etmesine benzer kopuk kopuk izlenimler, eski anlayışa uydurulmaya çalışılmış ezber şablonları, tüketilmek üzere paketlenmiş ürünler çıkar. Dönüştürücü dalgaların bunların hepsinden daha büyük ve kapsamlı, devasa bir değişimi tetikleyen ilk sinyal olduğu, çok daha sonra anlaşılır.

    Taksim/Gezi dalgasının bir parçası olduğu, küresel dalganın özelliklerine bakalım:

    Sosyal medya kavramı ve paylaşım siteleri ilk kez ortaya çıktığında, mevcut ilişkiler sistemi, sosyal medyayı ve paylaşım sitelerini kendi amaçlarına uygun bir unsur olarak değerlendirmişti. Politikacılar daha yaygın ve hızlı propaganda, ticari kuruluşlar sınırlar ötesi pazarlama, finansal kuruluşlar global ölçekli spekülasyon, yayıncılık dünyası daha yaygın bir izleyici kitlesine ulaşma imkanı bulduğunu düşünmüştü. Sosyal medya ve paylaşım siteleri, kısa bir süre içinde mevcut ilişkiler sistemine alternatifler yaratmaya başladı. Şimdi interneti terbiye etmenin yolları aranıyor.

    İsveç ve Almanya’da Korsanlar Partisi, Finlandiya’da Gerçek Finler, Yunanistan’da SYRIZA gibi partiler ortaya çıktığında, bu partilerin iktidarın, ya da muhalefetin oylarını bölen marjinal fraksiyonlar olduğu, ikili parti sisteminin devam edip gideceği düşünülmüştü. Bu partiler oy oranlarını arttırmaya başlayıp, yerel ya da ulusal başarılar kazandıkça mevcut siyasal ilişkiler içinde tanımlanması çok güç siyasal arayışların başladığı anlaşıldı.

    Dünyanın dört bir yanında meydanlara ve parklara çadırlar kurulup “işgal” eylemleri başladığında, bu eylemleri sıradan protesto dalgaları olarak görenler, bu eylemlerin seçim kampanyaları ve oydaşmaya dayalı temsili demokrasinin dışında, doğrudan demokrasiye yönelik arayışlar olduğunu yeni yeni kavrıyorlar.

    Takas pazarları oluşturanların, parasal ilişkilere dayalı bir dünyadan kopuk naif meczuplar olduğunu düşünenler şimdi, gitgide büyüyen bu pazarları klasik ekonomi şemalarına tehdit olarak algılıyorlar.

    Aslında yukarıda küçük bir kısmı sıralanan bu arayışların hepsi, geçmiş yüzyıllar boyunca kemikleşmiş bir anlayışın çok dışında, yepyeni mekan, zaman, sosyalleşme, hatta daha ileri giderek insan tanımlarına ihtiyaç duyan girişimlerdir ve önümüzdeki on yıllar boyunca yükselecek bir dalganın ilk ve öncü nüveleri kabul edilmelidir.

    Bu arayışların hepsi, basitçe karşıtlıklarla tarif edilmesi olanaksız, çok daha kapsamlı, öncekinden radikal biçimde farklı bir dünya talebinin bir sonucu. Bu talep, ülkelerden, ülkelerdeki yönetimlerden, hakim siyasal programlardan bağımsız olarak yükseliyor. Eski dünyanın tüketici, müşteri, seçmen, izleyici, okur olarak tanımladığı bu insanlar artık istatistiklerin sayısal yığınları değil, kendi yaşamlarına müdahil bireyler olmak istiyorlar.

    Buradan Taksim/Gezi dalgasına geri dönersek … 2013 yılı Mayıs ayının son günlerinde birdenbire yükselmeye başlayan dalga, Facebook’ta hayranı olduğu ünlülerin resimlerini paylaşan ergenleri, akşamları oturup 3. sınıf sitcom’lar seyrederek can sıkıntısını gidermeye çalışan gençleri, ofislerde, fabrikalarda sıkıcı ve duygusuz hiyerarşiler içinde bunalan çalışanları, televizyonda bir diziden diğerine zaplayarak ömür geçiren ev kadınlarını, emekli maaşına yapılacak zammı dört gözle bekleyen emeklileri meydanlara, caddelere, sokaklara, balkonlara döktü. Bu insanlar, takvim Haziran’a döndüğünde bambaşka ilişki biçimleri, kendilerine yönelik bambaşka bir bakış, hayata karşı bambaşka bir duruş keşfettiler. Lideri, bayrağı, değişmez sloganı, silahı, şiddeti olmayan bir dalganın parçası oldular. Her biri kendi deneyimlerini ve serüvenini yaşıyor. Her biri kendi hikayesinin kahramanı. Kahramanı oldukları bu deneyimleri heyecanla paylaşıyor, zenginleştiriyorlar. Bir taraftan da çok güçlü bir mizahla her şeyi alaya alıyorlar. Onlar artık bambaşka bir dünyanın insanı.

    Taksim/Gezi dalgasının, duygusal trendin bir diğer gösterge alanı olan borsa endeksi ile karşılaştırmalı dalga kalıbını göstermiş, 21 günlük dalganın zirveye yaklaştığını ve sönmek üzere olduğunu tespit etmiştim. Daha sonraki 21 günde dalga geri çekildi, duran adam ve park forumları gibi daha pasif eylemlerle düzeltme yaptı. Bu hafta sonu dalga yeniden kıpırdandı. Bu esnada borsa endeksi kayda değer bir tepki veremedi ve grafik üzerinde gösterdiğim üç olasılığa açık bir kalıp oluşturdu.

    Dalgaların bundan sonraki seyri, bir büyük derecede oluşacak kalıplara bağlı. Eğer Haziran ayında oluşan kalıplar, daha büyük derecedeki itkisel kalıpların ilk aşaması ise, şiddetli ve momentumlu “üçler” başlayacaktır.
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  2. #752
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    tunaben aktarmış..................


    Merkez Bankası, kurun tansiyonunu düşürmek için bu adımları atarken diğer yandan Ankara'da banka ekonomistleri ile bir araya geldi. Ekonomiye ilişkin son verilerin değerlendirildiği toplantıda Merkez Bankası, döviz kurundaki yükselişe karşı atacağı adımlara ilişkin ipuçları da verdi.

    Toplantıya katılan ekonomistlere göre Banka, kur artışına karşın faiz silahını şimdilik kullanmayı düşünmüyor.

    Garanti Yatırım Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, "Banka, güçlü parasal sıkılaştırma ve daha fazla döviz satım ihalesi ile piyasadaki gerginliği yönetmeye çalışacak. Bu iki araçla kuru kontrol etmesini bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

    Goldman Sachs Başekonomisti Ahmet Akarlı, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın daha fazla parasal sıkılaştırma sinyali verdiğini ve faiz artışı düşünmediği izlenimini aldığını yazdı. "ABD Merkez Bankası Fed'in para politikasında normalleşme yaklaşıyor. Negatif reel faizin bu ortamda sürdürülebilir değil" diyen Akarlı, önümüzdeki aylarda 250 baz puanlık faiz artışı öngördüklerini kaydetti. Akarlı 2014 boyunca daha sıkı para politikası beklediğini de sözlerine ekledi.

    Merkez Bankası'nın faiz artırımına gitmeden ve döviz satımında miktar artırarak kur artışını dizginlemeye çalışması, "Merkez Bankası'nın rezervleri yeterli mi?" tartışmasını yeniden başlattı.

    "Erdem Başçı, Fed faizleri düşük kaldığı sürece faiz artırımına gerek olmadığını düşünüyor" diyen Erste Securities Analisti Nilüfer Sezgin, "Bunun yerine Banka döviz satımında daha alanı olduğunu düşünüyor. Merkez Bankası'nın 10 milyar dolarlık satış için alanı var" öngörüsünde bulundu.

    Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi de Merkez Bankası'nın rahatlıkla 10-15 milyar dolar döviz satışı yapabileceğini düşüyor. Bürümcekçi, "Merkez Bankası 2011'de önce döviz satışı yapmış ardından faiz koridorunu artırmıştı. Faiz koridorunu artırana kadar geçen 45 gün boyunca banka 7 milyar dolar sattı. Dolayısıyla Merkez Bankası, önce yine döviz satışı yaparak durdurmayı deneyecek, olmazsa faiz koridorunu artıracaktır. Banka'nın daha 10-15 milyar dolar daha dövizi rahatlıkla satabileceğini düşünüyorum" dedi.

    Ekonomist ve Radikal Gazetesi Yazarı Uğur Gürses'e göre ise Merkez Bankası faiz artırımında çok geç kaldı. Gürses, "Merkez Bankası da faiz artırımı yapmama takıntısına takıkılıp kalmış gibi görünüyor. Negatif reel faiz politikasına geçmek zaten hataydı. Ayrıca döviz satımında da teknik hatalar yapıldı. İhalelerin akşam yapılması ve düşük miktarlı olması 'Merkez Bankası'nın rezerv korkusu var' izlenimi yarattı" değerlendirmesinde bulundu.

    Merkez Bankası'nın 26 Haziran itibariyle brüt rezervleri altın dahil 122 milyar dolar seviyesindeydi. Ekonomistler net rezervlerin ise 40-45 dolar arasında olduğunu hesaplıyor.

    Faiz ve dövizdeki yükselişin de etkisiyle borsa geriledi. BIST 100 endeksi yüzde 1,96 değer kaybıyla 71.682 puan seviyesine indi. Banka Endeksi ise yüzde 3,21 düştü.
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  3. #753
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    memo55.....


    Piyasalar ruhani birer lider gibidir barındırdığı doğal düzendeki sonsuzluk ile...
    Öyle bir dönüm noktası gelir ki içindeki inancın en uc noktasına kadar seni zorlar, inancının sınırını test eder...
    Bir noktadan ileri sadece korkusuzlar ve ruhsuz işlem yapan bilinçli insanlar geçebilir...

    Şansa geçenleri sorarsanız onların ayağı her zaman sakattır... Kapıdan geçmiş sayılmaz. Onlara kapıdan geçmek bir değer kazandırmaz paranın ötesinde...
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  4. #754
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Bank of amerıca merıll lynch turk bankalarına ılıskın hedef fıyatlarını degıstırdı(1)



    bank of amerıca merıll lynch tarafından yayınlanan raporda
    turkıye'dekı ekonomı alanında ve bankacılık sektorunde yasanan
    son gelısmeler ele alındı ve turk bankalarının yatırım tavsıyelerı
    ve hedef fıyatları degıstırıldı.

    Buna gore bankanın eskı ve yenı yatırım tavsıyelerı ve hedef
    fıyatları soyle oldu.


    Tavsıye hedef fıyat
    hısse yenı eskı yenı eskı
    akbank u/p u/p 6.5 8.1
    garantı al al 8.6 10.3
    ısbank n n 5.5 6.8
    ykb al al 4.8 5.9
    halk n n 16.5 19.6
    vakıf u/p u/p 3.9 5.0
    asya al u/p 2.2 2.5
    albaraka n n 2.1 2.3


    u/p: Underperformance: Pıyasa agırlıgının altında
    n: Notr: Pıyasa agırlıgında


    -matrıks-
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  5. #755
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    memo55

    ün o kadar uzaktım ki aslında forumdan şahsen yükseliş sinyalini nasıl aldığımı bile anlatamadım...
    Şimdilik özet geçeyim.
    Endeksin ilk 70 bin desteklemesinde de aynı şekilde oldu..
    Oluşumu aylık ve haftalık bazda anlamlandırmak yanında
    destekten dönüşte 3 adet destek oluyor ardısıra...
    1. 20-2 ayarında saatlik alt bolinger.
    2. 20-1 ayarında saatlik alt bolinger
    3. 20-2 ayarında saatlik orta bolinger
    Tepki yükselişlerinde oluşum öncelikle günlüklerde saatliklerin ötesinde. Orada da kabaca 20-1 ayarında günlük üst bolingere bakılmalı.
    Aynı zamanda 20-1 ayarında haftalık alt bolingere de dikkat edilmeli çünkü ikisi de 77 binde tekrar kesişiyor. Öncesinde 75600 lerde 7 haftalık olması lazım Ağırlıklı ortalama var...

    Öngörüler ve bulgular ile birlikte saatlikde ardışık 3 destek güçlü bir destek sinyali verdi bana...
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  6. #756
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    fahi.78..........

    Portekiz Borsası 2007'de değeri 13729 - 2008 Krizinde 5659 - 2012 de 4371 .. 2013 de 6289 u görsede şimdi 5406..
    Yunanistan, 2007'de değeri 5346 - 2008 Krizinde 1459 - 2012 de 471 .. 2013 de 1152 yi görsede şimdi 800..
    İspanya 2007'de değeri 16040 - 2008 Krizinde 6883 - 2012 de 5905 .. 2013 de 8756 yı görsede şimdi 7855..



    Portekiz olsaydık şimdi 22957
    Yunanistan olsaydık şimdi 8830
    İspanya olsaydık şimdi 28843
    olmamız gerekirdi...

    Portekiz, Yunanistan, İspanya ile farklıyız.. Onlar çıksa da daha bizim boyumuza yetişemezler ki..
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  7. #757
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    memo55

    Ama arkadaşlar lütfen. daha önceeden ifade ettiğim şeyi tekrarlamak istiyorum borsa sadece bir düşüş veya yükseliş değildir.
    Borsa bir süreçtir bir oluşum ve şablondur... sadece düşüşü veya yükselişi bulmayi istemek bence yol tikar kapıları kapatir.
    İster karakalem olsun ister yağlıboya ister suluboya ister heykeltraş isterseniz de ebru sanatı olsun veya hat sanati.
    Butunu resmetmeli koprunun ucunda ne oldugunu akil gormese de gonul gorur.
    Kelimeler veya klasik algilar tanimlayamasa da mana ve sablon tanimlar...
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  8. #758
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    REİS............

    bi yöne inanacaksın,inanmadan olmaz,yoksa testerede harcanırsın.
    önce
    inanacaksın.!
    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

  9. #759
    Üyelik tarihi
    06.Şubat.2013
    Nereden
    Çankaya
    Mesajlar
    9,062
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Hocam Reis'i iyi takip etmişimdir öte köyden ).. Kendisi favorilerimden bayılırım uslubuna,

    karakter olarak ta çok severim harbi nefis bi şahsiyet, iyi tecrübelide bi trader..

    Ancak alıntı yaptığın bu yorumuna pek katılmadım.. Hatta testerede hiçbir yöne inanmamanın

    daha doğru olduğunu, yön inancı ve arayışı yerine flat'imtrak yaklaşımların tercih edilmesi

    gerektiğini, aksi takdirde bir değil iki kere bile harcanılabilineceğini düşünüyorum..

    Nitekim hiç inanmadığın poz da bile kazanma marj ve şansın aynı olacaktır,

    testere kısmı ya bu neticede bahsettiğimiz..
    ...
    Pardon bu arada bizlerde buraya yazıyormuyduk bayım bilemedim ? )

    Slmlr..

  10. #760
    Üyelik tarihi
    24.Ekim.2010
    Nereden
    ORMAN
    Mesajlar
    1,223
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    bu başlığa...son...yazım....

    Gücümüzün 1/10'unu geçen pozisyonlar....riski.....yükseltir.....diye düşünüyorum.....

Sayfa 76 Toplam 76 Sayfadan BirinciBirinci ... 667273747576

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Yıldız Isı Teknik Servis
    Konu Sahibi stockbroker Forum Teknik Servis Firmaları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 22.Kasım.2012, 00:05

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193