Sayfa 1 Toplam 76 Sayfadan 1234511 ... SonuncuSonuncu
Toplam 760 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Ay Yıldız

  1. #1
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Ay Yıldız

    Sevİvelİ saygili ve gÜzel muhabbet ve bİlgİ paylaŞimi İÇİn.....

  2. #2
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Daha önceki yorumda, 64 bin desteğine kadar gelindiğini ve o sırada 63.850 seviyelerinin görülmesi üzerine bu desteğin kırılabileceğini dolayısıyla alım için beklemede kalmak gerekliliğini vurgulamıştık. 64 bin desteği kırılınca panik satışlardaki artışla birlikte endeks 62.867 seviyesine kadar indikten sonra şu an 63.245 seviyelerinde bulunuyor. 60 dakikalık ve günlük grafiklerde TKE göstergesi yeni bdipler yaptı. Bu nedenle önümüzdeki 1-2 hafta içinde 60.500 ile 62.000 aralığındaki boşluk dolabilir. Ama endeksin 63 bin seviyesinden itibaren 64.250-64.500 civarına kadar bir tepki yükselişi olabilecektir. Bu tepki yükselişine katılmak isteyenler şu an alım yaparak 500-850 puan yükselişte hemen satmalılar veya 63 binin altına gerileme olduunda stop-loss yapmalılar. Ama TKE göstergesinde daha yeni bir dip oluştuğu için, bunun ikinci dibini beklemek daha akıllıca olur. Yani izlemede kalmak daha uygun ama, yukarı yönlü tepkiler yatırımcıyı kendine doğru çekecektir. EN büyük düşüşler bankalarda oluyor. Daha önceki yorumlarımda bunun nedenine değinmiştim. Bu yıl bankalar kar dağıtamayacaklar (BDDK başkanı Tevfik Bilgin açıklamıştı) ve faiz indirimi en çok banka karlarını artıracak olmsına rağmen, yabancılar nasıl olsa "karlar artsa bile bunlar dağıtılmayacak" diye banka kağıtlarını satıyorlar ama yerine de Sabancı ve Koç Holding'de alım yapıyorlar. Bu kağıtlar ve özellikle de temettü dağıtan bir grup olan Koç Holding şu anli piyasa şartlarında çok iyi tutunuyor.

    Bu arad Dow endeksi de 11.500'e yaklaştıktan sonra şu an yüzde 0.32 aşağıda bulunuyor. Yani bütün göstergeler, şu an alım için bekle diyor. Biz daha önce 65.850 civarında satış yapılıp beklenilmesini belirtmiştik ve endeks 66 binin üzerini de görerek, iyi bir satış fırsatı vermişti. Bir sonraki alım sinyali zannedersem gelecek hafta veya öbür hafta içinde gelebilir. Şu an banka kağıtlarından uzak durulmalı. Reel sektörde her yıl kar eden, karlarını dağıtan ve mali yapısı güçlü firmalar daha fazla yabancı rağbeti görecektir. Çimento sektörü de 2011 yılının iyi sektörlerinden biri olabilir. İyi bir hafta sonu diliyorum. Sağlıcakla kalın, paranız sağlığınızı bozmasın...

    Yaşar ERDİNÇ

  3. #3
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    TEKFEN

    2010 yılında 54. yaşını büyük bir coşkuyla kutlayan Tekfen‘in temelleri, üç genç girişimci olan Feyyaz Berker, Nihat Gökyiğit ve Necati Akçağlılar’ın 1956 yılında ideallerini gerçekleştirmek üzere bir araya gelmeleriyle atılmıştır. Hepsi de öğrenimini inşaat mühendisliği üzerine yapan ortakların Amerika’dan döndükten sonra devlet görevlisi olarak çalıştıkları Bayındırlık Bakanlığı, Tekfen’in kurulmasında etken olan en önemli kesişim noktalarından biridir.Ortaklardan önce ikisinin, ardından üçüncüsünün devlet görevinden ayrılarak bir araya gelmesiyle Tekfen Holding‘in çekirdeğini oluşturan ilk girişim, Türkiye’nin NATO’ya üye olması nedeniyle mühendisliğin önem kazandığı ve yurt çapında imar faaliyetlerinin hızla arttığı bir dönemde Feyyaz Berker ile Ali Nihat Gökyiğit tarafından mühendislik ve danışmanlık alanında hizmet vermek üzere kurulan “Feyyaz-Nihat Müşavir Mühendislik” (kısaca FN) adlı şirkettir.

    Şirket bünyesinde ilk olarak çeşitli danışmanlık, mühendislik ve kontrol hizmetleri vermek amacıyla sınırlı bir sermaye ve kısıtlı imkânlarla bir laboratuvar kurulmuş, bu laboratuvarda müteahhitlere malzeme testleri ve toprak analizleri yapılmış, kum ve çakıl ocaklarının tespiti gibi konularda danışmanlık verilmiş, zemin etütleri gerçekleştirilmiş ve daha çok kalite kontrol işleri sürdürülmüştür.

    FN‘nin ilk işi olan Sinop Havaalanı inşaatındaki hizmetlerin ardından gelen ikinci önemli deneyimi, dönemin başbakanı Adnan Menderes tarafından İstanbul’da başlatılan imar faaliyetine yönelik olarak, bazı yolların yapımını üstlenen Veziroğlu İnşaat’a laboratuvar ve kontrol hizmetlerinin verilmesidir.

    Bu deneyimlerin verdiği güven ve sağladığı ilişkilerle, danışmanlık hizmetleri yanında inşaat alanında da faaliyette bulunmak amacıyla Feyyaz Berker ve Nihat Gökyiğit tarafından 1957 yılında FN’nin kardeş kuruluşu olan Tekfen İnşaat Limited Şirketi kurulmuştur. “Tekfen” şirketi adını, ortakların yaşam felsefelerini ortaya koyacak bir biçimde “Teknoloji” ve “Fen” sözcüklerinden almıştır. Şirketin kurulmasından sonra gerçekleştirilen ilk iş, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde inşa edilen 9 NATO havaalanının banket stabilizasyon çalışmalarıdır.

    Tekfen’in üçüncü ortağı olan Necati Akçağlılar’ın 1959 yılında Türkiye Hava Meydanları ve Akaryakıt Tesisleri Daire Başkanlığı’ndan ayrılıp Feyyaz-Nihat ikilisine katılmasıyla danışmanlık şirketi adını “Feyyaz-Nihat-Necati Müşavir Mühendislik”, yani kısaca FNN olarak değiştirmiş, inşaat alanındaki faaliyetlerde ise büyük bir sıçrama gerçekleştirilmiştir.

  4. #4
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Jp Morgan’dan Hisse Önerisi

    Yabancı yatırım bankası Jp Morgan Türk Borsasından bir banka hissesininde ağırlık arttırma tavsiyesinde bulundu. Vakıfbank hisselerinde 2011 yılında %30 yükselme potansiyeli gören Jp Morgan Vakıfbank Hisseleri için hedef fiyat olarak 5, 3 lira seviyesini belirledi.

  5. #5
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Uluslararası yatırım kuruluşu Commerzbank, TCMB tarafından yapılan faiz indiriminin ülkeye fon akışlarını engelleyip engellemeyeceği konusunda şüpheli olduğunu bildirdi.

    Kuruluşun değerlendirmesinde, "50 baz puanlık indirimin ülkeye yönelik akış dinamiğini önemli oranda değiştireceği kanaatinde değiliz. Bunu yapmanın tek yolu açık sermaye kontrolleri" dedi.

    Commerzbank'tan Tatha Ghose'nin imzaladığı raporda, "Bununla birlikte bu adım ne uzun vadeli bir çözüm olur, ne de Türkiye'nin küresel piyasalarda oluşturmak istediği piyasa temelli ekonomiye katkı yapar" yorumunda bulunuldu.

  6. #6
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    ABD ÇÖKÜYOR MU?

    2 milyon kişi işsiz kalacak", "Amerikan ekonomisi iflas edecek", "ABD’de işten çıkarılan 3 milyon insanın yakında yeniden işe alınması zor"
    ABD ekonomisinin ne kadar sağlıklı bir durumda olduğuna ilişkin tartışma tüm hızıyla sürüyor. Dün Reuters haber ajansı konuyu detaylı ele alan bir analiz yazısı yayımladı. “ABD dünyanın hasta adamı mı?” başlıklı yazıda ABD’de 2003 yılından bu yana imalat sektöründe kepenk indiren işletme sayısının 20 bine ulaştığı, bunun ülkedeki niteliksiz işsiz sayısının hızla artmasına neden olduğu vurgulandı.

    Reuters analizinde dünyanın en büyük tahvil yatırım fonu Pimco’nun yöneticisi Bill Gross’un, “Son 20 yılda daha fazla refaha kavuşmak için sadece borçlandık. Bunun istikrarlı ve güvenli yolunun bir şeyler üretmek olduğunu unuttuk. Şimdi de bedelini ödüyoruz” sözleri de yer aldı.

    Bu tartışma dün İstanbul’da CNBC-e’nin 10. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Geleceği Görmek: Ekonomide 1000 günde neler olacak?” başlıklı konferasının da ana gündem maddesiydi. Konferansın konuşmacılarından Wall Street’in adı “Tatlı Cadı” ya çıkan ünlü bankacılık analisti Meredith Whitney, “ABD’de 2 milyon kişinin işsiz kalacağını tahmin ediyorum. Önceden işsiz kalan 3 milyon kişi ise işe geri alınmayacak” diye konuştu.

    Zenginlerin ağır vergiler getirilen eyaletlerden ayrılarak başka eyaletlere taşınacağını, bu kapsamda göç hareketleri gözleneceğini ifade eden Whitney, “Bankacılık sektöründe ise 1.5 yılda 5000, 2015’e kadar 10 bin banka şubesi kapanır. Önümüzdeki 2 yılda ABD finans piyasasının yüzde 42’si borcunu çevirmekte daha da zorlanacak” diye konuştu.
    Whitney, ABD Merkez Bankası Fed ile ilgili ise, “Orta sınıf Fed’in politikalarından fayda sağlamıyor. Bence hükümet sorumluluk almak istemiyor, bütün sorunları Fed’in çözmesini bekliyor. Fed, siyasi bir kurum haline geldi” değerlendirmesini yaptı.

    ABD konusunda karamsar konuşan Whitney, Türkiye ekonomisine ise övgüler yağdırdı. Whitney, Türkiye’nin ekonomik büyüme potansiyeli açısından önemli konumda bulunduğuna, ekonominin çeşitlilik arz ettiğine işaret ederek, bu çeşitliliğin işsizlikle mücadelede önemli bir unsur olduğunu söyledi. Türkiye’nin ticaret ortaklığı açısından iyi bir bölümlendirme yaptığını belirten Whitney, “Bu, Türkiye’yi Avrupa’daki diğer ülkelere göre öne çıkarıyor. İhracat, ticaret hacmi için aynı şey geçerli” dedi.

    Türkiye’den çiftlik alın
    Toplantıya video konferans bağlantısıyla katılan yatırım danışmanı Marc Faber ise Amerikan ekonomisinin iflas edeceğine inandığını ifade ederek, “Ama iflas etmeden önce de para basıyorlar” dedi. Milliyet'te de yer alan habere göre, gelişmekte olan ekonomilerin hızlı büyüdüğüne ve bu ülkelerin bir araya geldiğinde, küresel ekonominin neredeyse yarısını oluşturduğuna değinen Faber, “Yatırımcılar, bence parasının en az yarısını gelişmekte olan ekonomilere yatırmalı. Yatırımcı olarak veya özel sektör olarak odaklanmamız gereken yer gelişmekte olan ülkeler olmalı” diye konuştu.
    Faber ayrıca cazip olan iki yatırım aracının hisse senetleri ve emtia olduğuna dikkat çekerek, “Ben hisse senedinden yanayım. Düzeltme döneminde piyasadan çıkıp emlak ya da emtiaya girmek lazım. Emlak, arsa alın. Hatta Türkiye’den çiftlik alın” tavsiyesinde bulundu.

    Meredith Whitney:
    - Zenginler ağır vergiler getirilen eyaletlerden ayrılarak başka eyaletlere taşınacak
    - 2 milyon kişi işsiz kalacak
    - ABD’de büyüme bir tek kamu borcunda
    - ABD’de işten çıkarılan 3 milyon insanın yakında yeniden işe alınması zor
    - Bence hükümet sorumluluk almak istemiyor, bütün sorunları Fed’in çözmesini bekliyor. Fed, siyasi bir kurum haline geldi.

    Yatırım danışmanı Marc Faber:
    - Amerikan ekonomisi iflas edecek
    - Ama iflas etmeden önce para basıyorlar
    - Yatırımcılar bence parasının en az yarısını gelişmekte olan ekonomilere yatırmalı
    - Devlet tahviline yatırım yapmayın
    - Cazip olan iki şey hisse senedi ve emtia. Ben hisse senedinden yanayım
    - Altın ve gümüşü tutmak önemli
    - Emlak, arsa alın. Hatta Türkiye’den çiftlik alın

    KAYNAK

    haberturk.com

  7. #7
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Newsweek'ten korkutan yorum

    Gelişmekte olan ekonomilerin yaşadığı dönüşüm son dönemde bu ülkeleri yatırımcıların gözdesi haline getirdi ancak yaşanan varlık balonu riski her şeyi kaybetme tehlikesini de beraberinde getiriyor.

    Gelişmekte olan ülkeler eskiden, acil bir durumda kaçmanın mümkün olmadığı
    ekonomiler olarak kabul edilirdi. Tarih genç ve hızlı büyüyen ülkelerin mali
    felaketlerini anlatan hikayelerle dolu. Arjantin’in 1890’lardaki iflası ve
    1990’lı yıllarda Asya’yı derinden sarsan mali kriz gibi.

    Aslında, gelişmekte olan ekonomilerde kalkınmaya başlamadan önce en azından bir
    kere büyük ve sarsıcı bir ekonomik krizin yaşandığı görülüyor. ABD de bu
    örnekler arasında yer alıyor. ABD’de demiryolu sektörüne yaptıkları yatırımlarla
    19’uncu yüzyılda ülkenin büyüme hızını artıran İngiliz yatırımcılar, daha sonra
    girişimlerinin sonucunda büyük zararlara uğradı.

    Şimdi ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Hemen hemen bütün büyük kurumlar ve
    finansal danışmanlık veren uzmanların büyük çoğunluğu, yatırımcıları gelişmekte
    olan ülkelere ait hisse ve tahvillere yöneltiyor.

    Şu ana kadar yatırımcılar da kendilerine sunulan tavsiyeleri harfi harfine
    yerine getirdi. Yılın ilk dokuz ayında, gelişmekte olan ülke varlıklarıyla
    oluşturulan fonlara akan para bundan önceki yıllık bazdaki rekorun dört katına
    ulaştı..

    Bu dönemde fonlar gelişmekte olan ülkelerdeki hisse senetlerine yatırım yaklaşık
    50 milyar dolar aktarırken, ABD, Japonya ve Avrupa’dan toplam 80 milyar dolar
    çekti.

    PİYASA AŞIRI SICAK

    ABD merkezli aracı kurum CLSA, bu çeyrekte tek başına Çin’e sıcak para akışının
    1 trilyon doları aşmasını bekliyor.

    Gelişmekte olan ülkelerdeki her türlü finans aracına ilgi o kadar büyük ki
    Meksika hükümeti geçtiğimiz günlerde yüzde 6 faizle 100 yıllık devlet tahvilini
    satışa çıkardı.

    Brezilya ve Hong Kong’daki gayrimenkul sektöründe, vade öngörülmeyen sürekli
    tahviller dahi çıkarıldı. Bu şekilde paranızı sonsuza dek kullanmalarına izin
    verme şansınız oluyor.

    FED’İN KARARI ETKİLİ OLDU

    Gelişmekte olan ülkelere ilginin bir anda bu kadar büyük çapta artmasına, ABD
    Merkez Bankası’nın (Fed) doların değer kaybetmesine neden olan bir hamleyle,
    ikinci bir parasal gevşeme programı hazırlayacağına yönelik haberler ve sonunda
    Fed’in bu adımı atması da önemli etki yaptı.

    Fed’i eleştirenler parasal gevşemenin hiçbir işe yaramayacağını söylerken, bunun
    ülkede yüksek enflasyon yaratabileceğine dikkat çekiyor. Bu eleştirilerin büyük
    bir kısmında haklılık payı yüksek olsa da parasal gevşeme, aslında bazı
    sorunlara çözüm getirebilir.

    Fed’in yeni teşvik paketi, Çin ve diğer yükselen güçlerin ekonomik sistemlerini
    gözden geçirip, karşılaşacakları risklere odaklanmalarını sağlayarak, para
    politikalarını değiştirmeyi düşünmeye sevk edebilir.

    Ancak son paket, borsaları kriz öncesi seviyelere çekti ve gelişmekte olan
    ülkelere sıcak para akışını oldukça tehlikeli bir seviyeye çıkardı.

    İKİ UCU KESKİN BIÇAK

    Bu sıcak para akışı sonucunda, gelişmekte olan ülkelerde daha fazla varlık
    balonunun oluşması ya da yüksek enflasyon gibi sıkıntılar baş gösterebilir.

    Doğal olarak, gelişmekte olan ülkeler bu tip durumlarda tehlikeden kaçmak için
    para faiz artırma gibi politikalarını sıkılaştırma seçeneğine başvuruu. Ancak bu
    tercih ülkelerin para birimlerinin değerlendireceği için mevcut şartlarda yeni
    sorunları da beraberinde getirebilir.

    Ekonomi yetkilileri, para birimlerini yükselterek ihracatta rekabet
    avantajlarını ortadan kaldıracağı, gayrimenkul piyasasında fiyatları aşağı
    çekeceği ve ülkeleri büyüme için yeni kaynak arayışına iteceği için sıkı para
    politikasından kaçıyor.

    Ancak unutulmamalı ki, varlık balonlarına izin verilmesi de sonunda büyük
    zararlara yol açabilir. Örneğin Hollanda 17 yüzyıldaki fiyatların çok hızlı
    arttığı Lale Krizi’ne kadar süper bir güçtü ancak bu kriz nedeniyle gücünü
    kaybetti. Japonya da 1980’lerde yaşadıklarının etkilerini hala üzerinde atmaya
    çalışırken, ABD’nin 1930’lu yıllarda yaşadığı çöküşten çıkması da bir dünya
    savaşına mal oldu.

    Varlık balonları yatırımcıları da rahatsız eden bir durum yaratıyor. Eğer
    piyasalar hızla yükselirken yatırım yapmamışsanız bu üzüntü yaratabilir ancak
    asıl üzüntüyü piyasalar geri döndüğünde yatırım yapmış durumda yakalanırsanız
    yaşarsınız

  8. #8
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Citi: Türkiye yerine Polonya

    Yabancılar Türkiye'yi terk mi ediyor.Citi Group Cuma günü yayınladığı raporda yatırımcısına Türkiye yerine Polonya'yı tavsiye etti. İşte Citi'nin Türkiye yerine Polonya tercih nedeni:

    Yapılan açıklamada Polonya'nın neden tercih edilmesi gerektiği 5 maddede açıklandı

    "Son olarak Türkiye için tavsiyemizi Nötr'e indirirken Polanya için tavsiyemizi Ağırlık Artır'a yükselttik. Gelecek aylarda Polonya hisse senedi piyasalarının Türkiye hisse senedi piyasalarından daha iyi performans göstereceği yönündeki beklentimizin gerekçelerini 5 madde ile özetlemek gerekirse:

    1. Karlar... Gelecek yıl Polonya hisse senedi piyasanın Türkiye'nin çok daha üzerinde bir karlılık artışına şahit olmasını bekliyoruz (% 4'e karşı % 27).

    2. Değerlemeler... F/K bazında, Polonya piyasası Türkiye'den daha pahalı ancak F/D bazında Polonya Türkiye'ye karşı rekor % 22 iskontolu işlem görüyor.

    3. Ekonomi... Her iki ülke de komşularının çoğundan daha hızlı bir şekilde toparlanıyor. Büyüme açısından Türkiye, Polonya'dan daha güçlü bir performans sergiliyor ancak bu, büyük ölçüde Türk ekonomisinin geçen yıl kaydettiği derin daralmanın bir sonucu.

    4. Pozisyonlar... GEM yatırımcılarının Türkiye için ağırlık artır Polonya için ise ağırlık azalt pozisyonunda oldukları görülüyor.

    5. Girişler... Polonya'da yapılan yeni düzenlemelerle birlikte gelecek yıldan başlayarak ülkedeki hisse senetlerine dışarıdan daha fazla paranın girmesinin yolu açılabilir. Bu, hisse senetleri üzerinde belki çok büyük bir etki yaratmayacak ama yine de Polonya için artı bir gelişme." denildi.

  9. #9
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    PARANIN PSİKOLOJİSİ

    Davranışlarımıza neyin biçim verdiğini incelemek son derece ilginç. Özellikle soğuk rakamlar ve ruhsuz verilerin egemen olduğunu varsaydığımız yatırım dünyasında psikolojinin ne kadar önemli bir rol oynadığını görmek çok şaşırtıcı. İş yatırım kararları vermeye gelince, davranış biçimlerimiz bazen istikrarsız, çoğu zaman çelişki dolu ve ara sıra da ahmakça oluyor. Mantık dışı kararlarımız bazen istikrarlı birbiçimde mantıksız olurken, kimi zamanda bu kararların arkasında farkedilebilir bir düzen bulunmuyor. Anlaşılmaz nedenlerle veya hiç nedensiz kötü kararlar veriyoruz.

    Asıl endişe verici olan ve her yatıtımcının anlaması gereken nokta ise, kötü karar verdiğimizin çoğu zaman farkında olmayışımız. Piyasaları ve yatırım yapmayı tam anlayabilmek için bu mantıksızlıklarımızı iyi anlamamız gerekiyor. Bu bir yatırımcı için bilanço ve gelir tablosunu okumayı bilmek kadar önemli.

    Psikoloji karmaşık, şaşırtıcı ve ilginç bir bilim dalı. İnsan varlığının pek az yönü parayla ilşkimizde olduğu kadar duygusallık içeriyor. Kararların arkasında yatan en yaygın iki duygu da hırs ve korku. Yatırımcılar çoğu zaman bu hırsları ve korkuları, veya her ikisi yüzünden şirketin içsel değerinin çok üzerinde aptalca fiyatlara hisse senedi alıyorlar. Başka bir deyişle, yatırımcı pisikolojisi bir hisse senedinin fiyatını temel verilerden daha çok etkiliyor.

    İnsanların hisse senedi alırken verdikleri kararları etkileyen unsurların çoğu davranış biçimi ilkeleriyle açıklanabilir. Tanımı itibarıyla piyasa dediğimiz şey, tüm hisse alıcılarının toplu kararı olduğuna göre, piyasanın tamamının psikolojik güçlerle itilip kakıldığını söylemek abartma olmaz.

    Dolayısıyla, piyasaya karlı bir katılım yapmak isteyen herkes duygularının devreye girmesine izin vermemelidir. Bu çift taraflı bir konudur: Kendi duygularınızı kontrol altında tutarken, başkalarının duygusal karalarının size altın fırsatlar tanıyacağı zamanı kaçırmamak için tetikte olmak gerekir.

    Yatırım yaparken duyguların etkisine doğru değer biçmenin ilk adımı onu anlamaktır. Çok şükürki bu konu hakkında elde çok bilgi var.

    Gerçek Yatırımcının Huyu

    Ben Graham, (The Intelegent Investor;Akıllı Yatıtımcı ve Security Anlysis;Menkul Kıymetler Analizi kitaplarının yazarıdır. Değerleme sistemimizde Ben Graham’in Akıllı Yatırımcı kitabını baz kabul edeceğimiz belirtmiştik.) öğrencilerinin yatırımcı ile spekülatör arasındaki farkı öğrenmelerini şiddetle desteklemişti. Spekülatörün amacının fiyat değişimlerini tahmin ederek kar sağlamak olduğunu, buna karşılık yatırımcının makul fiyatlarda şirket almayı amaçladığını söylemişti. Başarılı yatırımcı sakin, mantıklı ve sabırlı olmalıydı. Halbuki spekülatörler sabırsız, mantıksız ve heyacanlı olurlardı. Onların en büyük düşmanı hisse senedi piyasası değil, kendileriydi. Matematik, muhasebe ve finans alanalarında istedikleri kadar üstün yetenek sahibi olsunlar, duygularını dizginleyemedikleri müddetçe yatırım sürecinden kar etmeleri için gereken becerilere sahip olmazlardı.

    Graham piyasanın duygusal bataklığını belkide pisikolaglardan bile daha iyi biliyordu. Gerçek yatırımcıların becerileriyle olduğu kadar davranış biçimleriyle de sıyrıldıkları savı bugün de geçerliliğini koruyor.

    Gerçek yatırımcılar sakindir. Hisse senedi fiyatlarının mantıklı mantıksız her türlü güçten etkileneceğini ve kendi ellerindekiler dahil olmak üzere bir inip bir çıkacağını iyi bilirler. Bunu ağır başlılıkla karşılarlar. Yatırımcı olarak kendilerini baştan cezbeden özelliklerini koruduğu müddetçe, bir şirketin hisse fiyatının geri çıkacağının farkındadırlar. Bu zaman zarfında paniklemezler.

    Buffet bu konuda son derece açıktır: Hisselerinizin %50 değer kaybetmesini paniklemeden seyredecek güce sahip değilseniz hisse senedi piyasasına gelmeyin. Hatta şöyle ekler; Sahip olduğunuz şirketlerden hoşnut olduğunuz sürece, düşük fiyatları, şirketteki payınızı karlı bir biçimde arttırmanızı sağlayacak fırsat olarak görmelisiniz.

    Gerçek yatırımcılar, madolyonun diğer yüzünde, devreye kalabalık girdiğinde de sakinliklerini korurlar. Bir hisse senedi, bir sektör veya bir yatırım fonu gözde olmaya başlar başlamaz kalabalık oraya hucum eder. Ne varki, “herkes” yapılaması gereken tek iş olduğuna kanaat getirdiği o hareketi yaptığı zaman kar elde etme olasılığı ortadan kalkar. Buffet’ın buna ilişkin yorumları 1999 yılında Fortune dergisinde çıkmıştı. Orada birçok boğa piyasası yatırımcısının kanına giren “bu parti kaçmaz” unsurundan bahsetmişti. Ona göre gerçek yatııtmcılar partiyi kaçırmaktan değil, partiye hazırlıksız gelmekten korkarlar.

    Gerçek yatırımcılar sabırlıdır. Gerçek yatırımcılar kalabalığın heyacan ruzgarına kapılacaklarına, doğru fırsatın ortaya çıkmaısnı beklerler. Evetten çok hayır derler. Her veri kendi lehine değilse, Graham asla alım yapmazdı.

    Buffet, bu günün yatırımcılarının birçoğunun sadece birkaç olağanüstü şirketin ortaya çıkmasını beklemektense, bir sürü sıradan hisse senedi alma gereği hissetiğine inanır. Bir yatırımcı ömrü boyunca ancak yirmi delik delebileceği bir karta sahip olduğunu düşünmelidir. Vereceği her yatırım kararı, elindeki karta bir delik açacak ve bundan sonrası için açabilceği deliklerin sayısı bir adet azalacaktır. Eğer yatırımcılar kendilerini bu şekilde sınırlarlarsa çok iyi bir yatırım fırsatı ortaya çıkana dek sabırlı olmayı öğreneceklerdir.

    Gerçek yatırımcılar mantıklıdır. Dünyaya ve piyasalara yaklaşımları özünde yalın düşünceler yatar. Ne gereksiz yere kötümser, ne de mantıksızca iyimserdirlerdir. Sadece mantık yürütürler.

    Fiyatlar yükselirken iyimser, düşerken kötümser olan yatırımcıların bu duyguları bir sonraki aşamada harakete geçtiğinde, düşük fiyatlarda satış, yüksek fiyatlarda da alım yapmış olurlar. Bu da pek karlı bir strateji olmasa gerek.

    Gereksiz iyimserlik, yatırımcılar kaderin artık onlara bir şekilde güleceğini ve o kadar hisse arasından kendilerinkinin uçuşa geçeceğini umut etmeye başladıklarında kendini gösterir. Bu özelikle uçuk beklentilerin kol gezdiği boğa piayasaları için doğrudur. İyimserler, gerçek uzun vadeli fırsarları belirleyecek temel araştırma ve analizler yapma ihtiyacı hissetmezler, çünkü kısa vadeli rakamlar çok baştan çıkarıcıdır.

    Gereksiz kötümserlik ise, ister tek şirkete, ister tüm piyasaya yönelik olsun, yatırımcıları yanlış zamanda satmaya zorlar. Düşük fiyatların en yaygın nedeni kötümserliktir der Buffet. Biz bu koşullarda iş yapmayı severiz. Kötümserlik hoşumuza gittiğinden değil, kötümserliğin neden olduğu düşük fiyatları sevdiğimizden. Mantıklı bir alıcının düşmanı kötümserlik değil iyimserliktir.

    Bir yatırımcının iyimser yada kötümser olması elbette gelecekle ilgili beklentilere bağlıdır. Gelecekte ne olacağını kestirmeye çalışmak, zaten zor biş iştir. Kaldı ki, araştırmadan ziyade duygulara dayanan bir iyimserlik veya kötümserlikle yapılan tahminler tam bir ahmaklıktır. Buffet bir zamanlar “hisse fiyatlarını tahmin etmeye kalkanlar, sadece falcılardan daha iyidirler,” demişti. O asla piyasanın ne zaman yülselip ne zaman düşeceğini tahmin etmeye kalkışmaz. Aksine, piyasayı hakimiyeti altına almış duyguların trendine bakar ve ona göre harekete geçer. Tek yaptığımız iş, başkaları hırs dolu iken korkmak, başkaları korkarken hırslanmaktır,” diye açıklar.

    Huzurlarınızda Bay Piyasa

    Özel bir işte bay piyasa ile ortaklık yaptığınızı varsayın. Bay Piyasa hiç aksatmadan her gün size gelip hisselerinizi kaça alabileceğini veya kendi hissenizi ona kaça satabileceğinizi bildiriyor. Sahip olduğunuz işin ekonomik özelikleri çok şükürki gayet iyi ama Bay Piyasanın kotasyonları öyle değil, çünkü o duygusal biri. Bazı günler çok neşeli, aşırı iyimser ve gelecekle ilgili parlak beklentileri var. Böyle günlerde hisselerinizi satın almak için yüksek fiyatlar teklif ediyor. Diğer günler ise cesareti kırık ve aşırı kötümser. Gelecekten sadece kötü şeyler bekliyor ve hisselerimize çok düşük fiyatlar teklif ediyor.

    Graham’e göre Bay Piyasa’nın hoş bir kişiliği var, çünkü reddedilmek onu kırmıyor. Bir yanıt alamaz ise ertesi gün yeni bir kotasyonla yine karşımıza çıkıyor. Graham öğrencilerine Bay Piyasa’nın bilgisinin değil not defterinin faydalı olduğunu söylüyor. Eğer karşınıza ahmakça bir ruh haliyle çıkarsa onu göz ardı etmekte ve ondan faydalanmakta serbestsiniz, ama etkisi altında kalırsanız sonuçları felaket olur.

    Yatırımcılar başarılı olmak için sağlam karar vermeli ve Bay Piyasa’nın yarattığı duygular girdabından korunma yeteneğine sahip olmalılar. Bunlardan birisi yoksa diğeri başarıya yetmez.

    İş yatırım yapmaya geldiğinde, duygular insanların davranış biçimlerini, dolayısıyla da piyasa fiyatlarını etkiliyor. Yatırımlarımızda insan dinamiğini anlamanın neden bu kadar değerli olduğunun iki sebebi;
    1) Yaygın hataları yapmanızı önleyecek yön göstericilere sahip olacaksınız.
    2) Başkalarının hatalarını, onlardan kar edebilecek bir zamanlamayla göreceksiniz.

    Hepimiz kişisel başarılarımızı etkileyebilecek yargı hataları yapabiliriz. Binlerce veya milyonlarca kişi yargı hataları yaptığında, bu hataların toplu etkisi piyasayı yıkıcı bir yöne itmek oluyor. Daha sonra kalabalığı takip etme dürtüsü o kadar artıyorki bu birikmiş yanlış yargılar katlanarak büyüyor. Mantık dışı davranışların çalkantılı denizinde mantıkla davranabilen ancak birkaç kişi hayatta kalabiliyor.

  10. #10
    Üyelik tarihi
    18.Aralık.2010
    Mesajlar
    78
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Yatırımı ticaret gibi yapılırsa akıllıca olur. Her kurumsal menkul kıymet, ilk aşamada belli bir işin ortaklığı olarak görülmelidir. Hisse senedini aldığımız şirketin ortağı olduğumuzu düşünmeliyiz. İşin bir kısmının veya tamamının sahibi olamak arasındaki en temel farklılık sermaye tahsisidir. Yani bir şirketin binde birine sahip olamk ile şirketin yüzde ellisine sahip olmak işten kazanılan paraların veya konulan sermayenin nereye tahsis edeileceği kararı dışında herkes için aynıdır(imtiyazlı hisse senetleri hariç). Eğer bir kişi hisse senedi alıp satarak kar elde etmek istiyorsa tek başına bir işe atılyor demektir ve eğer başarmak istiyorsa iş hayatının kurallarına uymak zorundadır.

    1) Ne yaptığını ve İşini bil; Menkul kıymet değerleri hakkında, iş hayatında üretip sattığının değeri kadar bilgi sahibi değilsen, normal faiz ve kar payı getirileri haricinde bir “iş karı” bekleme.

    2) Paranızı ne yapacağınız hakkında vereceğiniz karara başkasının ne kadar etkili olacağını belirleme konusunda, eğer o kişinin performansını yakından izleyip doğru bir şekilde değerlendiremiyorsan ve etik yeterliliği ve yeteneği üzerinde olağan üstü bir güvene sahip değilsen, işin yönetimini (sahip olduğun portföyün yönetimini) başkalarına teslim etme.

    3) Güvenilir bir hesap yöntemi ve süreci, makul bir getiri sonucu vermiyorsa, bu işe girme. Özelikle kazancı az riski bol işlerden uzak dur. Yatırım kararlarını iyimserliğe değil matematiğe dayandır. Getiri kısıtlıysa riskide kısıtla.

    4)Bilgi ve deneyiminize daynarak cesur olun. Eğer verilereden bir sonuç çıkardıysanız ve yargınızın sağlam olduğuna inanıyorsanız, başkaları duraklasa ve hatta karşı gelse bile bildiğinizi yapın. Kalabalık sizinle aynı fikirde değil diye haklı veya haksız olamazsınız. Verileriniz ve yargınız doğru olduğu için haklı olursunuz.

    Bununla ilgili olarak Warren Edward Buffet’tarafından Benjamin Graham ve David L.Dodd tarafından 1934yılında ilk baskısı yayınlanan “Security Analsys (Menkul Kıymetler Analizi)” kitabın 50. yıl dömünümde Colombia Üniversitesinde yaptığı konuşmadan bir pasaj aktaralım.

    Graham ve Doddsville’li yatırımcıların ortak entellektüel “tema”sı “bir işin değeri ile o işin piyasada bulunan küçük parçalarının fiyatı arasındaki çelişki ve farklılıkları bulmak”tır. Bu iki grubun müritleri, bu şelişkilerden yararlanırken, piyasa analistlerinin meraklı oldukları ayrıntılarile uğraşmazlar. Hisse senetleri pazartesi mi yoksa Perşembe günü mü, Ocak ayında mı, yoksa temmuzda mı alınmalı türü konulara dalmadan onlar tüm dikkatlerini çelişkilere ve farklılıklara yoğrunlaştırır.

    Sırası gelmişken şu noktayı vurgulayalım: İş adamları bir iş (şirket vs.) için alım kararı verirken, haftanın belli bir gününü veya yılın belli bir ayını seçmez. Bizde hisse senedi yatırımı yaparken belli bir günde vaya ayda alım yapmanın peşinde olmamalılıyız. Bir işin veya şirketin tamamı satın alınırken haftanın hangi günü olduğu farketmiyorsa, aynı işin küçük parçalarının alınması neden farketsin. Odaklanılması gereken Fiyat ve Değer dir.

Sayfa 1 Toplam 76 Sayfadan 1234511 ... SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Yıldız Isı Teknik Servis
    Konu Sahibi stockbroker Forum Teknik Servis Firmaları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 22.Kasım.2012, 00:05

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193