KUŞ GRİBİ: 1994- 1996
Beyaz et üreticisi darbe almıştı
Kuş gribi tavuk, kaz, ördek gibi kanatlı hayvanlarda kitlesel ölümlere yol açan ve aslında bir hayvan hastalığının etkeni olan H5N1 virusunun insanlarda yaptığı hastalık olarak biliniyor.
1994 ila 1996 yılları arasında görülen kuş gribi 2003 yılından sonra evrim geçirerek Asya'da başladıktan sonra Türkiye ve İngiltere de dahil olmak üzere dünyaya yayılan yeni bir salgına neden olmuştu. 2004 yılında Çin merkez olmak üzere Asya'da patlak veren H5N1 virüsü olarak da bilinen kuş gribi, 2005 sonuna kadar Asya ile sınırlı kalmış ancak 2006'da Afrika ve Avrupa'ya kadar sıçramıştı. H5N1 virüsünün yol açtığı kuş gribi nedeniyle özellikle Güneydoğu Asya'da 250'den fazla kişi ölmüştü. Türkiye'de Ocak 2004 ila eylül 2006 tarihleri arasında 12 kuş gribi vakası görülmüş, 4 kişi ise bu salgın yüzünden hayatını kaybetmişti. O dönemde tavuk çiftliklerin toplu itlaflara gidilmiş, yaşanan panik dolayısıyla beyaz et üreticilerinin hem borsadaki hisse senetleri hem de satışları çakılmıştı. Koca bir sektör bu nedenle adeta vurgun yemişti. Kuş gribi vakası atlatıldıktan sonra ise toplumun yeniden beyaz ete güvenmesi için bilinçlendirme kampanyaları ve reklamlar yürütülmüştü. Hatta bu salgının en kötü senaryoda 145 milyon kişiyi öldürebileceği, küresel ekonomiye maliyetinin 5 trilyon dolar olacağı tahmin edilmişti. IMF, hükümetlerin ve finansal kuruluşların yeterli önlemleri almazlarsa kuş gribi yüzünden dünya ekonomisinin küresel bir resesyona saplanacağını bile iddia etmişti. IMF yayımladığı raporda en kötü senaryo halinde yatırımların varlık dağılımlarında salgın nedeniyle gerçekleşen kaymaların küresel finansal debngeleri "keskin ve derin" bir şekilde tersine çevirebileceği yönünde bir uyarıda bulunmuştu.

SARS: Mart 2003
Maliyet 40 milyar dolar oldu, para birimleri eridi
Dünya çapında 8 bin vakanın görüldüğü, 800 kişinin ise öldüğü SARS salgını ilk olarak 2003 yılının mart ayında Çin'de patlak vermişti. Sadece Çin'de 350 kadar kişi yaşamını yitirmişti. Hatta SARS virüsünün ABD tarafından hızla büyüyen Çin'e karşı biyolojik silah olarak üretildiği yönünde komplo teorileri bile üretilmişti. Singapur'dan Hong Kong ve Malezya'ya kadar yayılan salgın Kanada, Güney Afrika, İsveç, Fransa ve ABD'ye bile sıçramıştı. Asya Kalkınma Bankası'nın (ADB) verilerine göre SARS'ın Doğu ve Güneydoğu Asya ekonomilerine maliyeti 18 milyar dolar ile GSYİH'larının yüzde 0,6'sı kadar olmuştu. SARS salgınının Asya-Pasifik bölgesindeki maliyeti ise 40 milyar doları bulmuştu. Ülke ekonomileri ise özellikle turizm sektöründen darbe yemişti. Salgından en fazla etkilenen ülkelerin 2003'ün nisan ayında çektikleri turist sayısı yüzde 70 düşmüş, turizm sektörünün toplam zararı ise 15 milyar doları bulmuştu. SARS'dan etkilenen ekonomilerde perakende satışlardaki büyüme hızı ise yüzde 10 kesilmişti. Hong Kong ekonomisi 2003'ün ilk yarısında yüzde 2,6 çakılmış, Singapur ise yüzde 2 gerilemişti. Piyasalar ise SARS'a sadece 3 ay sürmesi ve hükümetlerin hızlı müdahaleelerin etkisiyle fazla tepki göstermemişti. Singapur doları 2003'ün ocak ila nisan ayları arasında dolar karşısında yüzde 4 değer kaybetmiş, ancak akabinde hızla toparlanmıştı. Hong Kong'un Hang Seng endeksi ise 2002 aralık ila 2003 nisan tarihleri arasında yüzde 18 erimiş, hatta bir ara 4 yılın dibini görmüştü. MSCI gelişmekte olan Asya endeksi ise aynı tarihlerde yüzde 14 değer kaybetmiş, mart sonuyla birlikte yıl sonuna kadar yüzde 56'lık bir ralli yapmıştı.




Salgın alarmı 3'üncü evrede virüs tokalaşmayla bile geçiyor
Dün acil olarak toplanan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) şu an "pandemi (salgın)" alarm düzeyinde 3'üncü evrede. Bu evre "İnsanlarda yeni influenza virüs alt-tipi ile enfeksiyon(lar) olmakla birlikte, insandan insana yayılımın olmadığı veya ancak yakın temasa bağlı nadir yayılım vakalarının söz konusu" olduğu durum olarak açıklanıyor. Hastalığının insandan insana bulaşma derecelerinin ele alındığı 4. ve 5 evreden sonra gelen 6. evre ise "Pandemi dönemi" olarak nitelendiriliyor ve bu aşamada hastalığın "genel toplumda arttığı ve devam eden bir bulaşma olduğu" belirtiliyor.
H1N1 taşıyan Influenza A tipi virüsün domuzlardan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Virüs, insandan insana, hapşırık, öksürük ve hatta ele bulaşması halinde tokalaşma yoluyla geçebiliyor. DSÖ'ye göre domuz yiyerek virüs kapma olasılığı bulunmuyor. DSÖ'nün, gribin, kuş gribinin 2003'te tekrar belirmesinden bu yana en geniş çaplı yaygın hastalık riskini taşıdığını açıklaması, tehdidin boyutunu gösteriyor. Normal grip vakalarıyla, ani ateş, kas ağrısı, boğaz ağrısı ve kuru öksürük gibi benzeri belirtileri bulunan bulunan domuz gribi, bunların dışında, aşırı kusmaya ve ishale neden olabiliyor.

5 milyonluk aşı stoğu var
Gribe karşı ilaç geliştirmek için çalışmaların başladığını duyuran DSÖ, acil vakalarda gerekli yardımın yapılabilmesi için "savaş odası" adı verilen bir komuta ve kontrol merkezini faaliyete geçirdi. Örgütün, virüse karşı etkisi kanıtlanmış olan Tamiflu ve Relenza ilaçlarından 5 milyon adetlik stoku bulunuyor. Gribe karşı ihtiyatlı davranan ABD de, stoktaki 12 milyon Tamiflu'nun eyaletlere gönderildiğini açıkladı. Çin, Rusya, Tayvan ve Bolivya, domuz gribi belirtileri gösterenlerin karantina altına alınmasına karar verirken, Güney Kore ve Hong Kong, Mexico City ile bölgedeki 3 eyalete seyahat uyarısında bulundu. İspanya, İtalya, Polonya ve Venezüella, vatandaşlarına, Meksika ile ABD'nin, virüse rastlanan bölgelerine gitmemeleri çağrısında bulundu. Domuz gribi nedeniyle Yunanistan alarm durumuna geçti.