Ehlikeyfin keyfini ne tazeler?
Taze elden , taze pişmiş, taze kahve tazeler
Bu gün kahvehane, veya kısaca kahve dediğimiz, çoğunlukla işi olmayan erkek ahalinin oturup bolca sigara ve çay içtiği, küçük meblağlar karşılığı, çayına, çorbasına, baklavasına, oyun, yani en hafifi pişti en ağırı bezik, çoklukla okey oynadığı mekanlar, ilk ortaya çıktıklarında adları kıraathane imiş. İçlerinde kitaplar bulunur, okuma bilenler, bilmeyenlere dini içerikli kitaplar okurlarmış. ( kıraat, okumak demektir Osmanlıcada)
Zamanla bu faydalı halleri, faydanın ağır yükülülük getiren doğası ve ağır yükümlülükten hoşlanmayan insan doğası gereği tembel tembel oturma, günün ve gelen geçenin hafif ve ağır çekiştirmesini yapma, manasız, manalı gevezelik etme, memleketi kırsal ve az okumuşcasına ve bilgecesine kurtarma sohbetleri yapma yeri olmuş.
Amma, hep erkeklerin yeri olmuş.
Yüksekokulların ve üniversitelerin kurulduğu illerde, öğrencilere yakın olanları zamanla, yol yordam bilmeyen gözü kara gençlerin ve genç hanımların istilasına uğrayıp, birer küçük, yardımcı okul kantini halini almışlar.
Bu istila en son darbesini hanımlarla vurmuş. Şimdilere pek çok yerde " kadınlar kahvesi ", "bayanlar kahvesi " adında, hanımların şen şakrak billur kahkahaları ve mis kokulu çay yanı ikramlarıyla, erkekleri somurtaknlığa ve " tövbe, tövbe " sayıklamalarına sürükleyen, mekanlar var.
Malum, hanımların el, ayak atmadığı yer yok.
Bu durum, sanal mekanlar için de geçerli.
O halde.
Burda da bir " Hanımlar Kıraathanesi " uygun düşer zannımızca.
Bakalım akibeti ne olur
Umarız, sohbeti tatlı, geleni gideni, uğrayanı çok olur =)
.................................