Tarih Yerinde Ağırdır....

[ketenhelva]

iyi demiş yagmur..

[mecaz]

Sanıyorum buraya da yazmam gerekli,

Bu başlık altında, altında alıntı olduğu belirtilmemiş Mecaz ismiyle yazılmış her yazı bana aittir.

...............................

[mecaz]

Buraya da yazmam gerekli sanıyorum.

Bu başlıkta yazıdığım ve alıntı olduğu belirtilmemiş Mecaz isimiyle yazılmış yazılar tamamiyle kendi yazılarımdır.

...................................

[mecaz]

Tarih, sadece çok çok uzak geçmişlerin bilinmeye çalışılması değildir. Felsefik baktığımızda " felsefik" sözcüğünün yazıldığı an bile tarihtir. Ancak, forum ortamının sağladığı onbeş dakikalık süreyle bile olsa, geri dönüp düzeltme butonu yoktur tarihin.

O , kısacık yaşanmış anlar bile tarih sayılabilecek iken, çağımızın hızlı temposunda yakın geçmiş de tarihtir. Hem de gayet ciddiyetle, yön verici ve belirleyici bir tarih.

Tarihin tehlikeli olabilecek bir bilim olduğundan söz ederken, yakın tarihi bundan ayrı tutmamız imkansız. Hatta belki de, yakın tarihi, uzun ve kadim milletler tarihinden daha fazla önemsemek gerekiyor. Yakın tarihe bu önemini kanımca , gerçeğe ulaşmanın daha imkanlı ve bu gerçeklerin alınacak kararlara ve çizilecek yol haritalarına yapabileceği büyük etki kazandırıyor.

On binlerce yıllık insanlık tarihinde yaşanan her olayın ve olgunun önemi var şüphesiz. Ama, on yıl önceki, yirmi, otuz yıl önceki olayların değerlendirmesini yapabilmek, bu değerlendirmelere dayanan kararlar alabilmek, o günleri yaşayan ve hala da yaşıyor olan insanların işi. Yani " yaşanan ve yaşayan tarih " .

Tahribat gücü yüksek ve uzak zamanlı patlayıcı tarih, burada uzaktan kumandalı ve tahrip gücü yüksek lokal bir başka patlayıcıya dönüşüyor. Bir iç politika bombasına.

Bu hayatiyeti, yakın tarihi doğru bilmenin hayatiliğini gösteriyor.

Ve aynı zamanda "yakın tarih pazarı" nın ne denli kıyasıya bir rekabet içerdiğini.



.............................

[mecaz]

Sanıyorum buraya da yazmam gerekli,

Bu başlık altında, altında alıntı olduğu belirtilmemiş Mecaz ismiyle yazılmış her yazı bana aittir.

...............................

Buraya da yazmam gerekli sanıyorum.

Bu başlıkta yazıdığım ve alıntı olduğu belirtilmemiş Mecaz isimiyle yazılmış yazılar tamamiyle kendi yazılarımdır.

...................................

maalesef hala düzeltme butonu yok.

[mecaz]

Nizam- ül Mülk ya da bilinen yazılışıyla Nizamülmülk.

Büyük Selçuklu Devleti'nin en büyük iki hükümdarı zamanında onlara vezirlik ve danışmanlık yapmış. Alparslan ve Melikşah devletlerini onun sayesinde bir cihan devleti, ya da bu gün bildiğimiz biçimiyle imparatorluk haline getirmişler.

Nizamülmülk, mülkü düzenleyen demek.

Orta Asya Türk devletlerinde, devlet hükümdarın mülkü sayıldığı için, vezirliği döneminde Selçuklu'yu devletleştirdiği için bu ünvan verilmiş kendisine.

Onun dönemine kadar, Türk devlet anlayışında hükümdar halkın ihtiyaçlarını karşılyan, onun çadırına yer, hayvanına otlak, boyuna güvenlik sağlayan kimlikteymiş. Bu kimlik, Hun hakanlarından itibaren töre nin hakana biçtiği görevmiş. ( İlk büyük vezir Tonyukuk Orhun Kitabelerinde bu görevi ifadelendirmiştir)

Nizamülmülk'ten sonra bu hükümdar kimliği değişerek, yerini halka rağmen devletin varlığını koruyan ve devamını sağlayan bir nitelik kazanmış.
Doğum tarihi 1017 olarak bilirtilen Nizamülmülk, günümüz devlet anlayışının kurucusudur.

Onun izini yaklaşık beş yüz yıl sonra Avrupa'da Rönesansla beraber İtalya 'da Machiavelli de bulur devletler tarihi. İtalyan Birliğini kurmak hayali ile çırpınan bu gençve hırslı düşünür, yazdığı Prens isimli kitapta, devlet yönetiminin, kuruluşunun, varlığının ve bekaasının pratik yollarını anlatır.

Yani der ki; devlet var olsun da, bu hangi yolla olursa olsun..



.....................................

[mecaz]

Tarihte de, yaşayan siyasette de, bazen toprağın hakkıyla, halkın hakkını çatışırken görür zaman ve şahitler. Bazen, vatan milletini red eder, millet vatanını terk...

Kıbrıs, Filistin, İsrail, Saraybosna, Güney Afrika, Uygur ..........*


................................................
* Rastgele örneklerdir.

[ÇAKAL]

Tarihte de, yaşayan siyasette de, bazen toprağın hakkıyla, halkın hakkını çatışırken görür zaman ve şahitler. Bazen, vatan milletini red eder, millet vatanını terk...

Kıbrıs, Filistin, İsrail, Saraybosna, Güney Afrika, Uygur ..........*


................................................
* Rastgele örneklerdir.

p5p5

[mecaz]

Kıbrıs, Dünya tarihinde, ikamet edeni en çok değişmiş yerlerden biridir.

Sahipleneni ( ikamet eden sahiplenir) de çok olmuştur doğal olarak.

Bu durum, konumundan mütevellittir.

Kıbrıs, " Eski Dünya Karaları " olarak adlandırılan ve bu günki egemen medeniyetin doğduğu yer olan Asya- Avrupa - Afrika kıtalarının birleştiği yerdeki " son deniz feneri " dir.

Eski Dünya Karaları' nın su yolunun, Akdeniz 'in üç güzel kızından sonuncusudur. ( Rodos- Girit - Kıbrıs )

Doğu Akdeniz kıyılarının ( üç dinin doğduğu yer), Anadolu' nun, Mısır Hazinelerinin bekçisidir.

Son sirendir. Son adım. Son veda.

Akdeniz'in üç güzelinden, kıymeti ve kavgası hiç bitmeyenidir.

Uzun ve kıymetli ömründe, ona talip çok oldu ama üç yari vardır ki onu hem sever, hem kıymet bilmez. Hem almaz, hem terketmez.

Rum, İngiliz, Osmanlı.

Bu, kıymeti hiç bitmeyecek ihtiyar kıza, uzun uzun ömürler dilemek gerek.


.................................................. ......

[mecaz]

.

Tarihlerini bilmeyenlerin coğrafyalarını başkaları yönetir.

................................................