Toplam 6 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 6 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: asla vazgeçme

  1. #1
    Üyelik tarihi
    15.Şubat.2009
    Mesajlar
    136
    Teşekkür / Beğeni

    Standart asla vazgeçme


    Ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra Kore'deki bir savaşa katılmak üzere İngiltere'den ayrılacaktı, hiç bir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona.
    Ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı. Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan'i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane görevlisine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi. Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı:
    'Büyük Kütüphanede bir kitap okudum. Eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim. 10 gün sonra Kore'ye gidiyorum, sizi tanımak ve sizinle mektuplaşmak istiyorum. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.'
    Holly'den olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı ardına yazılmaya başlandı. Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti. Ewan ve Holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. Ewan'ın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda Holly'i görmek istediğini yazdı.
    'Ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen' diye ekledi. Holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi.
    'Resmin ne önemi var ki? Bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? Yakama kırmızı bir çiçek takacağım.' dedi.
    Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye döndü. Trenden indiği ilk anda gözleri Holly'i aradı. Bir müddet bakındı, sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. Uzun boylu, çok güzel, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. Kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiç bir şey yoktu. Kadın gözlerine baktı ve 'Merhaba denizci, benimle gelmek ister misin?' diye sordu.
    Tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. Kısa boylu, şişman sayılacak kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. Ewan şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. Kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. Elinde Holly'le birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı. Elini uzattı, 'Merhaba Holly' dedi gözlerinin içi gülerek. 'Pardon' dedi kadın. 'Ben Holly değilim. Az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi. Sizi garın çıkışındaki cafede bekliyormuş...'

    HAYATA DEĞER BİR YAŞAM,''SEVMEYE DEĞER BİR AŞK'',
    DOSTLUĞA DEĞER BİR ARKADAŞLIKTAN ASLA VAZGEÇME..

  2. #2
    Üyelik tarihi
    15.Şubat.2009
    Mesajlar
    136
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Zaman........


    Zaman geçmişti. Hem de ne geçmek. İkisi içinde su gibi geçmişti. Artık ne bir adım öne gidebilirlerdi ne de bir adım geri atabilirlerdi. İyi kullanmak gerekirdi zamanı. Ama yapamamışlardı. Zamanı suçlamak yersizdi. Zaman ellerinde olan bir olguydu, ama onlar ellerinde olanı değerlendiremediler. İnat uğruna, çocukça gurur ve kavgalar yüzünden. Nişanlanmışlardı ama ayrılmışlardı. Senelerce sevmişlerdi, bir ayrı bir barışık. Ayrı oldukları zamanlarda başkalarıyla bedenleri birleşmişti ama başkaları hep kendileri olmuştu. Başkalarının kendileri olduklarının farkına vardıklarında gene birbirlerinin olmuşlardı. Gel gitler ile dört yılları geçmişti.

    Sonunda zaman içinde nihai ayrılığa karar vermişlerdi. Önce adam başkalarını zamanla seçmişti hayatının akışında. Biliyordu ki kalbinin her atışında zamanla acısı geçicekti. O erkekti ağlayamazdı, duygularını dışa vuramazdı. Yapısı buydu. Sevdiği kadın ile haberleşmeyi zaman zaman eksik etmiyordu. Her adımını biliyordu. Mailler ve teknoloji saolsundu. Kadın adamdan zaman içinde ebedi olarak başkasına ait olmayı seçip, şehir değiştirmişti. Ne zaman ki kalbinde ki kadının ebedi olarak gittiğini anladı ve o gün kadınının aşkını toprağa gömmüştü. Gömdüğü gün, zamanı gelmişti ve yanındaki kadını ilk sevdası gibi sevmeye karar vermişti. Bunu çekinmeden yanında duran şimdiki kadınına demişti. Yanında ki kadın zamanla bilecekti ki asla adamın ilk sevdası gibi olamayacaktı.

    Zaman zamanı kovaladı. Onlar hayatlarında ki insanları çıkartamadılar. Çıkartamazlardı. Artık başka hayatlarda zamanla üremişlerdi. Hayatlarında ki insanlar zamanla her ikisine de karşılıksız sevgi, saygı, vermişlerdi. Yani vicdanları el vermemişti. Kısaca kalpleri birbirlerine aitken çıkarsızca onlar zamanla sevilmişti. Zamanla her iksininde ruhuda kalbide birbirinde kalmıştı. Bu hiç değişmeyecekti. Toprağa evlendiği gün gömdüm desede adam....

    Zaman zamanı kovaladı. Artık saçlara aklar düşmüştü. Kadının eşinin tayini çıkmıştı adamın bulunduğu şehre. Devamlı mailleşip, teknoloji sayesinde birbirlerinden haberleri oluyordu. Adamın geleceğindne haberi vardı. Ve buluşmaya karar verdiler. Adam içinden “ Bugün söylenmemiş yarım kalan sözleri söylemeliyim, ellerini tutmalıyım, kokusunu o hissetmeden içime çekmeliyim, heyecanımı hisetmeli, sonra eski günlerde ki gibi başını omzuma dayamalı ve biz deniz kenarında seyre dalmalıyız” diye geçirdi. Adam karısına her zamanki gibi sahilde yürüyüşe çıkacağını söyledi ve sahile indi hızlı adımlarla.

    Adam tam saatinde randevu yerine, sahilde ki yere gelmişti. Hatta randevu saatinden, on beş dakika önce. Zaman zamanı kovaladı. Tam bir saattir adam bekliyordu. Kadın uzaktan eski sevgiliye baktı. Adamı hiç değişmemiş gördü saçlarındaki aklar bile aynıydı. Hala sfenks gibi olan surat hatları aynıydı. Kadın saatine baktı bir saat dolmuştu. Zaman ne kadar hızlı geçiyordu diye düşündü. Yanından geçen garson çocuğa bir zarf uzattı ve adamı gösterdi ona vermesini istedi. Garson dediği gibi yaptı. Adam zarfı aldığı gibi anladı ki, O gelmeyecekti. Adam çevresine baktı ama kadın zaten çoktan uzaklaşmıştı.

    Adam zamanın geçmesini bekledi cesaretini toplayıp, zarfı açıp okumak için. Zarfın içinde kısaca şöyle yazıyordu. “ Zamanla aşkını, sevgini toprağa gömüyorsun ama arada filizleniyor ve baş gösteriyor zamansız mekanlarda ve insanların yanında. Sonra zamanla en doğrusunun gene gömmek olduğunun farkına varıyorsun. Aslında toprağa gömmek, sevmiyorsun anlamına gelmiyormuş. Kendini avutmakmış zamanla. Yeniden görüşmemiz, zamanın ne bir ilerisine götürücek bizi ne de bir gerisine alacak. Zaman olduğumuz nokta ve bulunduğumuz yerdir. Bıraktığım zamanda kalman dileğiyle.”
    Adam kağıdı zarfa koydu yeniden. Garsonu çağırdı. İçtiği çayların parasını ödedi. Kalktı evine doğru yol aldı. Zarfı itinayla ikiye katladı ve evinin bahçesinde ki toprağa derince kazıp, gömdü. Atmaya kıyamamıştı içindeki duygular gibi toprağa gömmüştü......




  3. #3
    Üyelik tarihi
    15.Şubat.2009
    Mesajlar
    136
    Teşekkür / Beğeni

    Standart telafi edemediklerimiz

    Büyük bir hava meydanın bekleme salonunda, genç bir bayan uçağına binmek üzere bekliyordu.Uçağın hareketine saatler olduğu için, zaman geçrimek için bir kitap ve bir paket küçük kurabiye aldı. Dinlenmek ve kitap okumak için, VIP salonunda bir koltuğa yerleşti. Kurabiye paketinin durduğu sehpanın yanındaki koltuğa bir adam oturdu. Dergisini açıp okumağa başladı. Genç kadın, ilk kurabiyesini aldı. Adam bir tane aldı. Bayan çok rahatsız hissetti kendisini ve “Sinir bir şey! Havamda olsaydım bu cüretinden dolayı onu yumruklardım!” diye düşündü.Bayan bir kurabiye alıyor. Adam da bir tane alıyordu. Çıldıracak gibiydi bayan. Ama olay çıkarmak istemiyordu. Nihayet son kurabiyeyi alınca kadın: “Bu küstah adam şimdi ne yapacak?” diye düşündü. Adam son kurabiyeyi aldı; Onu ikiye böldü ve bir parçayı kadına verdi. Aaaaaa! Bu kadarı da fazla! Çok öfkelenmişti şimdi! Kadın sinir içinde kitabını ve diğer şeylerini alıp bir fırtına gibi giriş salonuna, oradan da uçağın içine yöneldi. Uçaktaki koltuğuna oturdu. Gözlüğünü almak için çantasını açtı. Ne görsün? Kurabiye paketi açılmamış. Orada duruyordu. Çok utandı. Çok büyük bir yanlış yaptığını anladı. Kurabiyelerinin paketini hiç açmadan çantasına koyduğunu unutmuştu. Oysa ki adam kendi kurabiyelerini hiç sinirlenmeden ve yüksünmeden kadınla paylaşmıştı. Kadın ise kurabiyelerinin paylaşıldığını düşünerek çok sinirlenmişti. Ve şimdi, bu durumu telafi şansı yoktu. Özür dileme olanağı da kalmamıştı.

    TELAFİ EDEMİYECEĞİMİZ DÖRT DURUM VARDIR:

    1- Taş atıldıktan sonra
    2- Söz ağızdan çıktıktan sonra
    3- Fırsat kaçtıktan sonra
    4- Zaman geçtikten sonra

    SON SÖZ BENDEN;

    HERŞEYİN KIYMETİNİ ELİNDEYKEN, YANINDAYKEN BİLKİ; SAPASAĞLAM TUTKİ. SEN YORULDUĞUNDA O SENİ BIRAKMASIN. ELİNDEN KAYDIĞINDA BELKİDE ÇOK ÜZÜLÜRSÜN AMA İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLUR.

  4. #4
    Üyelik tarihi
    15.Şubat.2009
    Mesajlar
    136
    Teşekkür / Beğeni

    Standart kusurlu testi

    Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine..
    Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış...
    Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü
    taşır, ulaştırırmış eve..
    Boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış. İki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış..
    Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.
    İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,ırmak kenarında adama şöyle demiş:
    'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor..'
    Adam gülümseyerek dönmüş testiye; 'Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum. Senin tarafına çiçek tohumları ektim ve hergün o yolda ben su taşırken,sen onları suladın. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp,masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın,o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim' diye cevap vermiş.
    Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz. Her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren. . .Etrafınızdaki her kişiyi,oldukları gibi kabullenin.. Onlardaki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görün..



  5. #5
    Üyelik tarihi
    15.Şubat.2009
    Mesajlar
    136
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Iki Gezgin Meleğin Hikayesi

    İki Gezgin Melek, geceyi geçirmek için oldukça varlıklı bir ailenin evinin kapısını çalmışlar. Aile, pek kaba bir üslupla,meleklere yatacak yer olarak koca malikanenin konuk odalarından birini vermek yerine, soğuk bodrumundaki küçük bir köşeyi göstermiş.

    Melekler buz gibi odanın soğuk ve sert zemininde kendilerine
    yatacak bir yer hazırlamaya çalışırken, Yaşlı Melek duvarda bir delik görmüş ve kalkıp deliği onarmaya girişmiş. Genç Melek, Yaşlı Meleğe bu hareketinin nedenini sorunca, Yaşlı Melek hafifçe gülümsemiş:

    Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir...

    Sabah malikaneden ayrılan melekler, gece bastırınca bir kez

    daha kalacak yer bulmak umuduyla, bu defa çok fakir bir çiftçi ailesinin kapısını çalmışlar.

    Son derece misafirperver olan fakir karı koca, sofralarında ne

    var ne yoksa meleklerle paylaştıktan sonra, onlara rahatça uyumaları için kendi yataklarını vererek yanlarından ayrılmışlar.

    Sabah güneş doğduğunda,melekler zavallı karı kocayı gözyaşları içinde bulmuşlar: Yegane geçim kaynakları olan tek inek de tarlalarının ortasında cansız yatmaktaymış.

    Genç Melek bu sefer iyice öfkelenerek Yaşlı Meleğe isyan
    etmiş:

    Bunun olmasına nasıl izin verebildin ?! O varlıklı kaba adamın
    herşeyi vardı ama sen kalktın ona yine de yardım ettin. Bu iyi yürekli fakir ailenin ise o tek inekten başka hiçbir şeyleri yoktu;buna rağmen onu bile paylaşmaya gönüllü oldular. Ama sen o ineği de yitirmelerine izin verdin.
    Bunun üzerine Yaşlı Melek, Genç Meleğe dönerek şu cevabı vermiş:

    Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir.

    O zengin malikanenin bodrumunda kaldıgımız gece, duvardaki
    deliğin dibinde külçe külçe altın saklı olduğunu farkettim. Malikanenin sahibi bu kadar açgözlü olduğu için ve kendisine verilmiş şans sayesinde edindiği zenginliğin bir parçasını bile paylaşmaya yanaşmadığı için, ben de o deliği öyle bir kapatıp mühürledim ki artık arayıp bulsa da açamaz.

    Ve
    devam etmiş:

    Sonra, dün gece biz çiftçi ailesinin yatağında uyurken,

    Ölüm Meleğinin o çiftçinin karısını almaya geldiğini gördüm.

    Ben de onun yerine Ölüm Meleğine ineği verdim.

    Yaşlı Melek, gülümseyerek bir kez daha eklemiş:

    Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir.

    Bazen, işler istediğimiz gibi sonuçlanmadığında, aslında bizim

    de başımıza gelen tam da budur işte. Eğer inanıyorsanız, yapmanız gereken şey sadece, her sonucun her zaman sizin lehinize olduğuna güvenmektir.

    Bunun

    böyle olduğunu, ancak belirli bir zaman sonra öğrenebilecek

    olsanız

    bile ;

    Bazı insanlar, Hayatımıza girerler Ve çabucak çıkarlar..


    Bazıları ise, Dostumuz olur Ve bir süre orada kalırlar..

    Yüreklerimizde O güzel ayak izlerini bırakarak..

    Ve bu, İyi bir dost kazandığımız için,

    Bir daha asla Eskisi gibi olmayacağız demektir!

    Dün, tarih oldu.

    Yarın, bir gizemdir.

    Bugün ise bir armağan.

    Bu yüzden İngilizcede present, hem şu an hem de armağan

    anlamına gelir!

    Bence bu çok özel bir şey ..... her anı doyasıya yaşayın ve

    tadını

    çıkarmaya bakın ...

  6. #6
    Üyelik tarihi
    15.Şubat.2009
    Mesajlar
    136
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Ateş, su ve aşk

    Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına.Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,yüreğindeki duruluğa Demiş ki suya : Gel sevdalım ol, Hayatıma anlam veren mucizem ol...Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan...Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...
    Zamanla su, buhar olmaya,ateş, kül olmaya başlamış.Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...


    Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...Aramış suyu diyarlar boyu,günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun,biraz kırgın, biraz hırçın.Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını....Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.


    İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan,su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...


    SON SÖZ: Aşk böyle bir şey işte. Su olursunuz akar yolunuzu bulmaya çalışırken bir gün ateşe rastlarsınız. Hesapsızca seversiniz. Bir gün karşınızdakinin gözlerine bakarsınız O size bakıyodur ama hangi yürekle bilemezsiniz. Bazende bilirsiniz dili seni seviyorum der ama yüreği eskilerden gömdüğünü sandığı kişinin acısı ile aşıktır size. Ateş olur yakar durur sizi. Kızarsınız, öfkelenirsiniz, gitmek istersiniz ama gururunuz diyemez sen onu beni sevdiğin kadar sevmiyorsun aslında. Ben senin onun kadar vazgeçilmezin olamadım diyemessiniz. Onun ateşi yanarken siz su olur aşkınızı cebinize koyar gidersiniz. Sesizce gidersiniz. Ateş olan O bunu anlamaz. Gururunuzdan tek diyebildiğiniz “Sevmek fedakarlıktır ve bir gün vazgeçilmezin olduğumda aynı yerde seni bekliyor olacağım. Ben gittiğimde belki anlayacaksın ne kadar vazgeçilmezin olduğumu.” Su yolunu bulup aksada hep aşkın ateşiyle her yerde ve her mekanda akacaktır.

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193