Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu
Toplam 19 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Necip Fazýl Kýsakürek

  1. #1
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart Necip Fazýl Kýsakürek


    Necip Fazýl Kýsakürek
    Necip Fazýl Kýsakürek'in Hayatý (1905 - 1983)


    --------------------------------------------------------------------------------

    1905 yýlýnýn 25 Mayýs'ýnda Ýstanbul'da doðdu.

    Necip Fazýl'ýn çocukluðu, mahkeme reisliðinden emekli büyükbabasýnýn Ýstanbul Çemberlitaþ'taki konaðýnda geçti. Maraþ’lý bir soydan gelen þair, ilk ve orta öðrenimini Amerikan ve Fransýz kolejleri ile Heybeliada’daki Bahriye Mektebin'de (Askeri Deniz Lisesi) tamamladý. Lisedeki hocalarý arasýnda dönemin pek çok ünlüleri vardý: Yahya Kemal, Ahmet Hamdi(Akseki), Ýbrahim Aþki gibi...

    Ýstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra gönderildiði Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okudu. Paris'te geçen bohem günlerinden sonra, Türkiye'ye dönüþünde Hollanda, Osmanlý ve Ýþ Bankalarýnda müfettiþ ve muhasebe müdürü olarak çalýþtý. Robert Koleji, Ýstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarý, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coðrafya Fakültesi'nde hocalýk yaptý (1939-43). Sonraki yýllarýnda fikir ve sanat çalýþmalarý dýþýnda baþka bir iþle meþgul olmadý.

    Þairliðe ilk adýmýný on yedi yaþýnda iken, annesinin arzusuyla baþladý ve ilk þiirleri Yeni Mecmua'da yayýmlandý. Milli Mecmua ve Yeni Hayat dergilerinde çýkan þiirleriyle kendinden söz ettirdikten sonra, Paris dönüþü yayýmladýðý Örümcek Aðý ve Kaldýrýmlar adlý þiir kitaplarý onu çok genç yaþta çaðdaþý þairlerin en önüne çýkararak edebiyat çevrelerinde büyük bir hayranlýk ve heyecan uyandýrdý. Henüz otuz yaþýna basmadan çýkardýðý yeni þiir kitabý Ben ve Ötesi (1932) ile en az öncekiler kadar takdir toplamayý sürdürdü.

    Þöhretinin zirvesinde iken felsefi arayýþlarýný sürdürüp içinde yeni bir dönemin doðum sancýsýný hisseden Necip Fazýl için 1934 yýlý gerçekten de hayatýnýn yeni bir dönemine baþlangýç olur. Bohem hayatýnýn en koyu rengiyle yaþadýðý günlerde Beyoðlu Aða Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanýþýr ve bir daha ondan kopamaz.

    Necip Fazýl'ýn hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduðu tiyatro eserlerini birbiri ardýna edebiyatýmýza kazandýrmasý bu döneme rastlar. Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak gibi piyesleri büyük ilgi görür. Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarýndandýr.

    Necip Fazýl'ýn þairliði ve oyun yazarlýðý kadar önemli yönü, çýkardýðý dergilerle düþünce hayatýmýza kattýðý zenginlik ve bu dergilerde çýkan yazýlarla sürdürdüðü mücadeledir. Haftalýk Aðaç dergisi (1936,17 sayý) dönemin ünlü edebiyatçýlarýnýn toplandýðý bir okul olmuþtur. Büyük Doðu dergisinde çýkan yazýlarýyla Ýsmet Paþa ve tek parti (CHP) yönetimine þiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkýnda açýlan çok sayýda davada yüzlerce yýl hapsi istendi. 163. maddeye aykýrý bulunan yazýlarý ve kimi zaman da bulunan bahanelerle birkaç yýlda bir hapse mahkum oldu. Cinnet Mustatili adlý eserinde hapishane anýlarý yer alýr.


    Sýk sýk kapatýlan ve çeþitli bahanelerle toplatýlan Büyük Doðu'nun çýkmadýðý sürelerde günlük fýkra ve çeþitli yazýlarýný Yeni Ýstanbul, Son Posta, Babýalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Hergün ve Tercüman gazetelerinde yayýmlandý. Büyük Doðu'da çýkan yazýlarýnda kendi imzasý dýþýnda Adýdeðmez, Mürid, Ahmet Abdülbaki gibi müstear isimler kullandý. 1962 yýlýndan itibaren de hemen hemen tüm Anadolu þehirlerinde verdiði konferaslarla büyük ilgi topladý. Baþta Ýdeologya Örgüsü (1959) olmak üzere düþünce eserleriyle kültür hayatýmýza verdiði büyük hizmet, diðer tüm yönlerini bile geride býrakacak üstünlüktedir.

    1980'de Kültür Bakanlýðý Büyük Ödülü'nü, 'Ýman ve Ýslam Atlasý' adlý eseriyle fikir dalýnda Milli Kültür Vakfý Armaðaný'ný (1981), Türkiye Yazarlar Birliði Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almýþtýr. Ayrýca Türk Edebiyatý Vakfý'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üþ Þuara' (Þairlerin Sultaný) ünvanýný kazanmýþtýr.

    Necip Fazýl Kýsakürek, 1983 yýlýnýn (doðduðu gün olan) 25 Mayýs'ýnda vefat etti.
    Konu zerisz tarafýndan (09.Haziran.2007 Saat 12:16 ) deðiþtirilmiþtir.

  2. #2
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Kaldýrýmlar 1
    Sokaktayým, kimsesiz bir sokak ortasýnda;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlýða saplanan noktasýnda,
    Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanýk;
    Evlerin bacasýný kolluyor yýldýrýmlar.
    Ýn cin uykuda, yalnýz iki yoldaþ uyanýk;
    Biri benim, biri de serseri kaldýrýmlar.

    Ýçimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanýyorum, her sokak baþýný kesmiþ devler...
    Üstüme camlarýný, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiþ bir âmâ gibi evler.

    Kaldýrýmlar, çilekeþ yalnýzlarýn annesi;
    Kaldýrýmlar, içimde yaþamýþ bir insandýr.
    Kaldýrýmlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldýrýmlar, içimde kývrýlan bir lisandýr.

    Bana düþmez can vermek, yumuþak bir kucakta;
    Ben bu kaldýrýmlarýn emzirdiði çocuðum!
    Aman, sabah olmasýn, bu karanlýk sokakta;
    Bu karanlýk sokakta bitmesin yolculuðum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    Ýki yanýmdan aksýn, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler iþitsin;
    Yolumun zafer tâký, gölgeden taþ kemerler.

    Ne sabahý göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsýn, verin karanlýklarý!
    Islak bir yorgan gibi, sýmsýký bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlýklarý.

    Uzanýverse gövdem, taþlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taþlar alnýmdan bu ateþi.
    Dalýp, sokaklar kadar esrarlý bir uykuya,
    Ölse, kaldýrýmlarýn kara sevdalý eþi..

    (1927)


    Necip Fazýl Kýsakürek

  3. #3
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Sakarya Türküsü

    Ýnsan bu, su misali, kývrým kývrým akar ya;
    Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
    Su iner yokuþlardan, hep basamak basamak;
    Benimse alýn yazým, yokuþlarda susamak.
    Her þey akar, su, tarih, yýldýz, insan ve fikir;
    Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
    Akýþta demetlenmiþ, büyük, küçük, kâinat;
    Þu çýkan buluta bak, bu inen suya inat!
    Fakat Sakarya baþka, yokuþ mu çýkýyor ne,
    Kurþundan bir yük binmiþ, köpükten gövdesine;
    Çatlýyor, yýrtýnýyor yokuþu sökmek için.
    Hey Sakarya, kim demiþ suya vurulmaz perçin?
    Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
    Sýrtýna Sakaryanýn, Türk tarihi vurulur.
    Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mý düþtü bu yük?
    Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

    Ne aðýr imtihandýr, baþýndaki, Sakarya!
    Binbir baþlý kartalý nasýl taþýr kanarya?

    Ýnsandýr sanýyordum mukaddes yüke hamal.
    Hamallýk ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
    Yalnýz acý bir lokma, zehirle piþmiþ aþtan;
    Ve ayrýlýk, anneden, vatandan, arkadaþtan.
    Þimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
    Kehkeþanlara kaçmýþ eski güneþleri an!
    Hani Yunus Emre ki, kýyýnda geziyordu;
    Hani ardýna çil çil kubbeler serpen ordu?
    Nerede kardeþlerin, cömert Nil, yeþil Tuna;
    Giden þanlý akýncý, ne gün döner yurduna?
    Mermerlerin nabzýnda hâlâ çarpar mý tekbir?
    Bulur mu deli rüzgâr o sedayý: Allah bir!
    Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
    Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

    Vicdan azabýna eþ, kayna kayna Sakarya,
    Öz yurdunda garipsin, öz vatanýnda parya!

    Ýnsan üç beþ damla kan, ýrmak üç beþ damla su;
    Bir hayata çattýk ki, hayata kurmuþ pusu.
    Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
    Siz, hayat süren leþler, sizi kim diriltecek?
    Kafdaðýný assalar, belki çeker de bir kýl!
    Bu ifritten sualin, kýlýný çekmez akýl!
    Sakarya, sâf çocuðu, mâsum Anadolunun,
    Divanesi ikimiz kaldýk Allah yolunun!
    Sen ve ben, gözyaþiyle ýslanmýþ hamurdanýz;
    Rengimize baksýnlar, kandan ve çamurdanýz!
    Akrebin kýskacýnda yoðurmuþ bizi kader;
    Aldýrma, böyle gelmiþ, bu dünya böyle gider!
    Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
    Sen kývrýl, ben gideyim, Son Peygamber Kýlavuz!

    Yol onun, varlýk onun, gerisi hep angarya;
    Yüzüstü çok süründün, ayaða kalk, Sakarya!

  4. #4
    Üyelik tarihi
    11.Mart.2007
    Mesajlar
    527
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Aðlayan Çocuklar
    Kafesli evlerde aðlar çocuklar,
    Odalarda akþam olurken henüz.
    O zaman gözümün önünde parlar,
    Buruþuk buruþuk, aðlayan bir yüz.

    Ne vakit karanlýk kaplasa yeri,
    Baþlar çocuklarýn büyük kederi;
    Bakýnýr, korkuyla dolu gözleri:
    Ya artýk bir daha olmazsa gündüz?

    Gittikçe kesilir derken sedalar,
    Gece; bir siyah el gözümü baðlar;
    Duyarým, içime sýðýnmýþ, aðlar,
    Bir ufacýk çocuk, bir küçük öksüz...

  5. #5
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaþ
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Alýntý Yeþil Zeytin Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Bakýnýr, korkuyla dolu gözleri:
    Ya artýk bir daha olmazsa gündüz?
    N. Fazýl'ýn iç dünyasýna ait izleri taþýyan mýsralardan diyebiliriz.
    Konu zerisz tarafýndan (09.Haziran.2007 Saat 12:12 ) deðiþtirilmiþtir.

  6. #6
    Üyelik tarihi
    11.Mart.2007
    Mesajlar
    38
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Anneciðim

    Ak saçlý baþýný alýp eline,
    Kara hülyalara dal anneciðim!
    O titrek kalbini bahtýn yeline,
    Bir ince tüy gibi sal anneciðim!

    Sanma bir gün geçer bu karanlýklar,
    Gecenin ardýnda yine gece var;
    Çocuklar hýçkýrýr, anneler aðlar,
    Yaþlý gözlerinle kal anneciðim!

    Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
    Kanadýn yayýlmýþ çýrpýnmak için;
    Bu kýþ yolculuk var, diyorsa için,
    Beni de beraber al anneciðim!..

    1926 -Necip Fazýl Kýsakürek
    :) "Güzel gören, güzel düþünür;güzel düþünen hayatýndan lezzet alýr.":)

  7. #7
    Üyelik tarihi
    11.Mart.2007
    Mesajlar
    38
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Zindandan Mehmed'e Mektup

    Zindan iki hece. Mehmed'im lafta!
    Baba katiliyle baban bir safta!
    Bir de geri adam, boynunda yafta...
    Halimi düþünüp yanma Mehmed'im!
    Kavuþmak mý?.. Belki... Daha ölmedim!

    Avlu... Bir uzun yol... Tuðla döþeli,
    Kýrmýzý tuðlalar altý köþeli.
    Bu yol da tutuktur hapse düþeli...
    Git ve gel... Yüz adým... Bin yýllýk konak
    Ne ayak dayanýr buna, ne týrnak!

    Bir alem ki, gökler boru içinde.
    Akýl, olmazlarýn zoru içinde
    Üstüste sorular soru içinde.
    Düþün mü, konuþ mu, sus mu, unut mu?
    Buradan insan mý çýkar, tabut mu?

    Bir idamlýk Ali vardý, asýldý;
    Kaydýný düþtüler, mühür basýldý.
    Geçti gitti, birkaç günlük fasýldý
    Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
    Bahçeye diktiði üç beþ karanfil...

    Müdür bey dert dinler, bugün "maruzat"!
    Çatýk kaþ... Hükümet dedikleri zat...
    Beni Allah tutmuþ kim eder azat?
    Anlamaz; yazýsýz, pulsuz dilekçem...
    Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

    Saat beþ dedi mi, bir yýrtýcý zil
    Sayým var, maltada hizaya dizil!
    Tek yekün içinde yazýl ve çizil!
    Ýnsanlar zindanda birer kemmiyet;
    Urbalarla kemik, mintanlarla et.

    Somurtuþ ki býçak, nara ki tokat;
    Zift dolu gözlerde karanlýk kat kat...
    Yalnýz seccademin yönünde þefkat
    Beni kimsecikler okþamaz madem
    Öp beni alnýmdan, sen öp seccadem!

    Çaycý getir ilaç kokulu çaydan!
    Dakika düþelim, senelik paydan!
    Zindanda dakika farksýzdýr aydan
    Karýþtýr çayýný zaman erisin
    Köpük köpük, duman duman erisin!

    Peykeler, duvara mýhlý peykeler
    Duvarda, baþlardan yaðlý lekeler
    Gömülmüþ duvara, baþ baþ gölgeler...
    Duvar, katil duvar yolumu biçtin
    Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

    Sükut... Kývrým kývrým uzaklýk uzar
    Tek nokta seçemez dünyadan nazar
    Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
    Yeryüzü boþaldý habersiz miyiz?
    Güneþe göç var da, kalan biz miyiz?

    Ses demir, su demir ve ekmek demir...
    Ýstersen demirde muhali kemir.
    Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
    Garip pencerecik, küçük daracýk;
    Dünyaya kapalý, Allah'a açýk

    Dua, dua, eller karýncalanmýþ;
    Yýldýzlar avuçta, gök parçalanmýþ
    Gözyaþý bir tarla, hep yoncalanmýþ
    Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buðu
    Ýplik ki incecik, örer boþluðu

    Ana rahmi zahir, þu bizim koðuþ
    Karanlýðýnda nur, yeniden doðuþ...
    Sesler duymaktayým; Davran ve boðuþ!
    Sen bir devsin, yükü aðýrdýr devin!
    Kalk ayaða, dimdik doðrul ve sevin!

    Mehmed'im, sevinin, baþlar yüksekte!
    Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
    Sanma bu tekerlek kalýr tümsekte!
    Yarýn elbet bizim, elbet bizimdir!
    Gün doðmuþ, gün batmýþ, ebed bizimdir!

    1961

    Necip Fazýl Kýsakürek
    :) "Güzel gören, güzel düþünür;güzel düþünen hayatýndan lezzet alýr.":)

  8. #8
    Üyelik tarihi
    27.Haziran.2007
    Yaþ
    54
    Mesajlar
    2,545
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Çile'de Ölüm

    Atilla Yaramýþ

    17.11.2005 - 14:26




    Ölümü düþünmeyen hiçbir insan ve onu þiirine konu etmemiþ hiçbir þair hemen hemen yoktur. Çünkü "ölüm", dünya görüþü ne olursa olsun, her sanatçý için bitmez tükenmez bir kaynaktýr. Materyalist bir þair onu varlýðýn sonu olarak görürken inançlý þair için ise o, yeniden doðuþ, ebedi hayata giriþtir. Nitekim her ikisi de onda büyük þeyler bulur ve onu iþler.

    Çaðdaþ edebiyatýmýzýn büyük þairlerinden Necip Fazýl da þiirinde "ölüm"e büyük yer ayýrýr. Onun ölüme bakýþýný da týpký hayatý gibi ikiye ayýrabiliriz: Mürþidini* tanýmadan önce (1934 öncesi) ve Mürþidini tanýdýktan sonra (1934 sonrasý). Þairin bütün þiirlerini topladýðý Çile kitabýnda** toplam 14 bölüm var. Bunlardan üçüncüsü olan "ölüm" bölümünde ise 39 þiir yer alýyor. Ama bu demek deðildir ki sadece bu bölümdekiler ölüm þiiri. Kitabýn diðer 13 bölümündeki þiirlerden birçoðunda ona bir dokunuþ yahut da dayanak noktasý bulmak mümkün.

    Þimdi yazýldýðý devreye göre bazý þiirleri inceleyelim.

    ÝLK YILLAR (1934 ÖNCESÝ)

    Daha þairliðinin ilk yýllarýnda bile onda ölüm düþüncesinin önemli bir yeri vardýr. Fakat bu yýllarda þaire hakim olan duygu korku ve tedirginliktir. Mesela 1925 tarihli "Ölünün Odasý" adlý þiiri buna bariz bir kanýt olarak gösterebiliriz. Ýlk mýsralar bir cesedin bulunduðu odayý tasvir eder:

    "Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiþ
    Yerde çýplak bir gömlek korkusundan dirilmiþ
    Süt beyaz duvarlarda çivilerin gölgesi
    Artýk ne bir çýtýrtý ne bir ayak sesi" [1]


    Ardýndan yine ayný ürpertici üslubuyla cesedi tasvire baþlar:

    "Yatýyor yataðýnda, dimdik upuzun ölü
    Üstü boynuna kadar bir çarþafla örtülü
    .......
    Sarkýk dudaklarýnda asýlý titrek bir an
    Belli ki birden bire gitmiþ çýrpýnamadan"


    Ama son iki mýsraya baktýðýmýzda dýþardan bir gözlemci edasýyla tasvir ettiði ölü bir anda kendisi oluverir:

    "Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm
    Bana geldiði zaman böyle gelecek ölüm"


    Henüz 21 yaþýndaki bir gencin ölümü bu kadar yakýnýnda hissetmesi onu þuuruna ne denli iþlediðinin bir kanýtýdýr.

    Þairin meþhur olmasýný saðlayan 1927 tarihli 'Kaldýrýmlar' da bu noktada ele alýnabilir. Þiirin geneline hakim olan duygular, yalnýzlýk bunalým vs görünse de Kaldýrýmlar 1'in son kýtasý ölüm temennisiyle biter:

    "Uzanýverse gövdem taþlara boydan boya
    Alsa buz gibi taþlar alnýmdan bu ateþi
    Dalýp sokaklar kadar esrarlý bir uykuya
    Ölse kaldýrýmlarýn kara sevdalý eþi" [2]


    Þiirin genelinde dile getirilen buhranýn çaresi ölümdür. Yine ayný þiirin ikincisinde de (Kaldýrýmlar 2) ölümün kaçýnýlmaz bir gerçek olduðunu vurgular:

    "Yaðýz atlý süvari koþtur atýný koþtur
    Sonunda kabre çýkar bu yolun kývrýmlarý" [3]


    Þairin en bilinen þiirlerinden "Anneciðim"de de ölüm düþüncesinin kendisini belli ediyor. Uzaklarda, gurbette olan gir gencin annesine duyduðu özlem, çok deðiþik duygular içinde terennüm eder. Müthiþ bir karamsarlýk ve kadercilik þiire apayrý bir hava katýyor. Ve de tahmin edileceði gibi sonuç ölümle baðlanýyor. Fakat burada ölüm anneye baðlý. Onun içinden gelen sese tam bir teslimiyet var:

    "Gözlerinde aksi bir derin hiçin
    Kanadýn yayýlmýþ çýrpýnmak için
    Bu kýþ yolculuk var diyorsa için
    Beni de beraber al anneciðim" [4]


    Yine gurbetteki bir gencin annesine duyduðu özlemi dile getiren 1924 tarihli "Anneme Mektup" þiiri de ölüm korkusuyla bitirilir. Yalnýz burada korkulan ölüm deðil anneyi göremeden ölmektir. Nitekim þiire göre de ölüm kapýya dayanmýþtýr:

    "Son günüm yaklaþtý görünesiye
    Kalmadý bir adým yol ileriye
    Yüzünü görmeden ölürsem diye
    Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim" [5]


    Evet, 30 yaþýna kadar "arayýþ devresi"nde"ki bir þairin ölüme bakýþý ve onu dile getiriþi... N.Fazýl'ý tanýmayan ve okumayan kimi insanlar, görüyoruz ki onun 30 yaþ öncesini bir "inkar devresi" olarak adlandýrýyor. Tam tersine kendisini mistik bir dünyaya doðru ta baþýndan yönlendirdiðini anlýyoruz. Ýnkar devresindeki biri ölüme bu yakýnlýkta durabilir mi? Elbette hayýr. O, 30 yaþýna kadar birçok þeyden habersiz "Gerçek Haber"i, "Ýlahi Nefes"i arayan biriydi. Hatta 1926'da;

    "Ýnsanýn unuttuðu
    Allah'ý zikredelim" [6]


    diyecek kadar O'nu arýyordu. Mürþidi vasýtasýyla da aradýðýný buldu ve inancýný bayraklaþtýrdý. Hülasa, o hiçbir zaman münkir olmadý.


    1934 SONRASI

    Bu tarihten 1943'e kadar yani dokuz sene, þairin ömrünün sonuna kadar savunacaðý fikirlerinin þekillenmesi ve özümsenmesi söz konusudur. 1943'te Büyük Doðu'nun doðmasýyla artýk þair kimliðinin yanýna cumhuriyet tarihinin en gözü kara fikir ve aksiyon adamý sýfatýný da alýyor. Dolayýsýyla yazmýþ olduðu þiirler de bu baðlamda deðerlendirilebilir. Bu dokuz senelik zaman diliminde þair ölümü ve hayatý kendi merkezinden tanýmaya çalýþýr:

    "Hep ben, ayna ve hayal, hep ben pervane ve mum
    Ölü ve Münker Nekir, baþ dönmesi uçurum" [7]


    Yukarýdaki þiirin tarihi 1939. Yine bu tarihte yazýlmýþ "Çile" þiiri de onun için bir yoðruluþtur. Hayatla, ölümle, nefisle, sualle... Nitekim kainat nizamýný anlamaya çalýþýrken "son"u merak eder:

    "Niçin küçülüyor eþya uzakta
    Gözsüz görüyorum rüyada, nasýl
    Zamanýn raksý ne bir yuvarlakta
    Sonum varmýþ, onu öðrensem asýl" [8]


    1964 tarihli "Zeybeðin Ölümü" ise þairin fikir ve aksiyon cihetinin bir ürünüdür. Burada zeybek, Adnan Menderes'tir. 20, asýrda demokratik(!) insanlarýn astýklarý bir lidere yakýlan aðýttýr bir nevi. Necip Fazýl'ýn bu olaydan üç yýl sonra kaleme aldýðý þiir, duyduðu teessürün ne denli derin olduðunu gösterir:

    "Zeybeðimi birkaç kýzan vurdular
    Çukurda üstüne taþ doldurdular
    Bir de ya kalkarsa diye kurdular..." [9]


    "Mezar" mefhumu N.Fazýl'da ayrý bir sima kazanýr. Onu varlýða yol veren geçit olarak görür. 1969'da yazdýðý "Karacaahmet" þiirinde mezarlýk adeta canlýdýr. Ve hatta gelip geçen insanlar hakikatte gaflettedirler. Çünkü dünya bir "oyun"dan ibarettir:

    "Kavuklu, baþörtülü, fesli baþaçýk taþlar
    Taþlara yaslanmýþ da küflü kemikten baþlar
    Kum dolu gözlerle süzüyor insanlarý
    Süzüyor sahi diye topraða basanlarý" [10]


    "Mezar" baþlýðýndaki 1978 tarihli þiir ise bir nevi orasýný tanýtýr. Bu dünya ve bu dünyalýklardan çok farklý bir yer olduðunu þöyle anýmsatýr:

    "Kapýya ne icra memuru gelir
    Ne Birinci Þube Sivil Polisi
    Ýçerde kimine kuþ tüyü sedir
    Yüzüstü topraða düþer kimisi" [11]


    1972 tarihli "Orada" þiiri kaçýnýlmaz son'un artýk yaklaþtýðýný söyler. Ufka yaklaþýp batmaya yüz tutmuþ güneþ gibi ömür de batmaya yüz tutmuþtur:

    "Güneþ mýzrak boyu yaklaþtý ufka
    Camlarda renklerin veda cümbüþü
    Ey gönül madenin ne kadar yufka
    Yeter aðlamana bir kuþ ötüþü" [12]


    Lakin bu kýt'anýn ardýndan bir ümidi dile getiriyor. Ölüm korkusu ancak ölünceye kadar ve "Gerçek" ölümle baþlýyor:

    "Ölüm dedikleri ölünceye dek
    Dünya, balý zehir yalancý petek
    Orada bulursun biraz bekle tek
    Burada yaþamak sandýðýn düþü" [13]


    Biraz önce de belirttiðimiz gibi N.Fazýl, þair kimliðinin yanýnda büyük bir fikir ve aksiyon adamýdýr. O, ömrünün sonuna kadar mukaddes davasýna hizmet etmiþ ve onun yükselmesi için 'madden ve manen' gözünü budaktan esirgememiþtir. Bundandýr ki kimi þeyler onda bir ukde olarak kalmýþtýr. 1975 tarihli "Hasret" þiiri de 'hasret' duyduðu þeyleri yapamadan, ukdelerine kavuþamadan ölmenin vereceði bir üzüntü anýnýn ürünüdür:

    "Ölecek miyim tam da söyleyecek çaðýmda
    Söylenmedik cümlenin hasreti dudaðýmda" [14]


    Ömrünün son yýllarý onu ölüme o kadar ýsýndýrmýþtýr ki ölmek artýk bayram demektir. Bayrama nasýl girilirse ve o nasýl karþýlanýrsa ölüm de öyle olmalýdýr. 1982 tarihli Bayram þiiri:

    "Ölüm ölene bayram bayrama sevinmek var
    Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var" [15]


    Yukarýdaki þiirden beþ yýl önce yazdýðý '"üzel Þey" ise tarifi imkânsýz bir þekilde ölümü güzelleþtiriyor. Müjdecinin, Kurtarýcýnýn baþýna da gelen ölüm, ancak 'güzel ' olur:

    "Ölüm güzel þey; budur perde ardýndan haber
    Hiç güzel olmasaydý ölür müydü peygamber?" [16]


    SON ÞÝÝR...

    Gerek edebiyatýmýz gerekse fikir hayatýmýzda doldurulamayacak bir yere sahip N.Fazýl için de Gerçek'e yürüme zaamaný gelmiþti. Yazmýþ olduðu onlarca eser, muhakkak makaddes davaya hizmetten baþka bir þey deðildi. 79 yýllýk ömrünün büyük bir bölümünü uðruna harcadýðý gençlik, artýk onu omuzlarýnda sevgiliye götürecekti. Ýþte, "Sevgili"ye kavuþmadan önce yazdýðý son þiiri, bizleri düþünmenin kapýsýna bir kez daha býrakýyor. Asla yerine oturmamýþ fakat ilk önceleri beynini ýsýrmýþ bir "yokluk" düþüncesinin olduðu anlaþýlýyor bu þiirde. Ama mütakip mýsrada, materyalistin beynine bir balyoz gibi inecek soru geliyor:

    "Sonum yokluk olsa bu varlýk niye?"

    Þiirin ikinci kýt'asýnda ise "yokluk" çok farklý bir anlam buluyor onda. Belki de 'Var' olanýn tecellisi konumunda. Hepsi iki kýt'alýk þiir þöyle:

    ZEHÝR


    Çocukken haftalar bana asýrdý
    Derken saat oldu derken saniye
    Ýlk düþünce, beni yokluk ýsýrdý
    Sonum yokluk olsa bu varlýk niye?

    Yokluk sen de yoksun, bir var bir yoksun
    Ýnsanoðlu kendi varýndan yoksun
    Gelsin beni yokluk akrebi soksun
    Bir zehir ki hayat özü faniye [17]

  9. #9
    Üyelik tarihi
    27.Haziran.2007
    Yaþ
    54
    Mesajlar
    2,545
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    25 yýl sonra hala kitleleri etkiliyor


    25 Mayýs 1983'te aramýzdan ayrýlan Þairler Sultaný, Üstad Necip Fazýl Kýsakürek, tüm Türkiye'de ve dünyada etkinliklerle anýlýyor.



    ORHAN TURAN / ÝSTANBUL
    Türk edebiyatýnýn köþe taþý olarak kabul edilen þair ve düþünür Necip Fazýl Kýsakürek vefatýnýn 25'inci, doðumunun 104'üncü yýldönümünde düzenlenen çeþitli etkinliklerle anýlýyor.
    1904'te dünyaya gelen ünlü þair, düþünür ve yazar Necip Fazýl Kýsakürek, 1983 yýlýnda 79 yaþýndayken yaþamýný yitirmiþti. Yazýn hayatýna aralarýnda Aðaç, Büyükdoðu, Borazan gibi dergiler, 67 kitap ve birçok ödül býrakan Kýsakürek, hayatý, felsefesi ve eserleriyle bugün de milyonlarý etkilemeyi sürdürüyor.

    Bir dönem Türk gençliðinin 'Üstad'ý Necip Fazýl Kýsakürek hakkýndaki bazý görüþler þöyle:

    KÝTLELERÝ ETKÝLEMEYE DEVAM EDÝYOR


    Þair Ömer Erdem
    Necip Fazýl Kýsakürek'in, Türkiye'nin yetiþtirdiði büyük bir fikir adamý, þair ve yazar olduðunu belirten Erdem, þunlarý söyledi: “Necip Fazýl, kitleleri etkilemiþ ve halen etkilemeye devam eden, ölümünden sonra dahi eserleri ilk günkü heyecanla takip edilen ender þahsiyetlerden biridir. 30'lu yaþlarýnda bohem hayatýný en koyu rengiyle yaþadýðý günlerde Beyoðlu Aða Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanýþýr ve bir daha ondan kopamaz. Daha sonralarý onun için “Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktýnýz; Ruhuma, büyük temel çivisini çaktýnýz!” diyeceði bu büyük insan, onun hayatýnda yeni bir devrin baþlamasýna vesile olur.

    DEMEK BÖYLE ÖLÜNÜRMÜÞ


    Yazar Turan Koç
    Yazdýðý yazýlar nedeniyle defalarca hapse giren þair, pek çok eserini orada yazan, 1943 yýlýnda siyasi, fikri ve edebi mücadelesini iþlediði “Büyük Doðu” dergisini yayýmlayan Kýsakürek'in çok yönlülüðüne dikkat çeken yazar Turan Koç, Kýsakürek'in edebiyatýn her alanýnda büyük baþarýlara imza attýðýný dile getirdi. Koç, þunlarý söyledi: “Makalelerinden senaryo yazarlýðýna, þairliðinden diðer alanlara kadar Kýsakürek, içindeki müthiþ daðarcýðý okurlarýyla paylaþtý. 26 Mayýs 1980'de Türk Edebiyat Vakfý tarafýndan “Þairler Sultaný” seçilen, 1981 yýlýnýn baþlarýnda, “Ýman ve Ýslam Atlasý”ný yazmak için, bir daha çýkmamak üzere evine kapanan üstad, 25 Mayýs 1983 günü elâ gözlerini pencereden dýþarýya dikti ve “Demek böyle ölünürmüþ!..” diyerek Hakk'a yürüdü. Þiiriyle edebiyatýmýzý, fikirleriyle düþünce hayatýmýzý etkileyen Necip Fazýl geride 60'ýn üzerinde eser býraktý. Bu onun ne denli büyük bir derya olduðunu gösteriyor.”

    BUGÜN TARTIÞTIÐIMIZ KONULARI AÞMIÞTI


    Þair, Yazar Mustafa Miyasoðlu
    “Türk edebiyatýnýn nadir þahsiyetlerinden biridir. Bazý kesimler onu saðlýðýnda 'unuttular'. Bu kesimlerin bugünkü çaðdaþlarý da yine onu unutacaklar. Türkiye'de mahalle baskýsý ve diðer her türlü meseleyi Necip Fazýl'sýz tarif etmek mümkün deðildir. Türkiye'de CHP zihniyetine karþý 60 yýl mücadele vermiþ dehanýn ölüm yýldönümündeyiz. Necip Fazýl, son dönemlerde tartýþýlan birçok konuya yaþadýðý dönemde nokta koydu. Mesela 'mahalle baskýsý' kavramý bunlardan biridir. Ona göre mahalle baskýsý bu milletin kültür baskýsýdýr ve ruh kökümüzün varlýk davasýdýr. Yaratýlýþ ve tabiatýn isyanýdýr. Necip Fazýl böyle yorumlardý. Bu topraðýn hakiki sahipleri onlardýr. Biz bu sözcülüðü miras olarak devralmýþ durumundayýz. 68 kuþaðýnýn Paris'ten baþlayarak dünya gençliðini intihara sürüklediði bir ortamda, Türkiye'nin önünü açacak kadrolarýn söz sahibi olacaðýný o öðretmiþtir.

    AYNI ZAMANDA FÝKÝR ADAMI

    Kýsakürek'in sadece edebiyat adamý olmadýðýný, aksine onun ayný zamanda bir fikir ve felsefe adamý olduðunu belirten Tiyatro sanatçýsý Ulvi Alacakaptan ise eserlerinde seçtiði dilin kendini çok iyi ifade ettiðini dile getirdi.


    Anma programý



    Milli Türk Talebe Birliði (MTTB) eski binasýnýn (Eminönü Halk Eðitim Merkezi) konferans salonunda bugünkü programda “Üstad - Necip Fazýl Kýsakürek Belgeseli” saat 18.00'de gösterilecek. Araþtýrmacý Yazar D. Ali Taþçý, 'Vefatýnýn 25. Yýlýnda Necip Fazýl Kýsakürek' konulu konferans veriyor. Çarþamba günü yapýlacak etkinlik, Ümraniye Alemdað Caddesi'ndeki nikah salonunun üstünde.

    (Tel: 0216 443 56 00)




    25.05.2008

  10. #10
    Üyelik tarihi
    11.Mart.2007
    Mesajlar
    527
    Teþekkür / Beðeni

    Standart

    Takvimdeki Deniz

    Hasreti denizlerin,
    Denizler kadar derin.
    Ve o kadar bucaksýz.
    Ta karþýmda yapraksýz
    Kullanýlmýþ bir takvim.
    Üzerinde bir resim;
    Azgýn, sonsuz birdeniz.
    Kaygýsýz, düþüncesiz,
    Çalkanýyor boþlukta
    Resimdeyse bir nokta;
    Yana yatmýþ bir gemi,
    Kaybettiði alemi
    Arýyor deryalarda.
    Bu resim rüyalarda
    Gibi aklýmý çeldi,
    Bana sahici geldi.
    Geçtim kendi kendimden,
    Yüzüme o resimden,
    Köpükler vurdu sandým.
    Duymuþ gibi týkandým,
    Ciðerimde bir yosun.
    Artýk beni kim tutsun.
    Denizler oldu tasam,
    Yakar onu bulmazsam
    Beni bu hasret dedim
    Varýrým elbet dedim.
    Bir ömür geze geze
    Takvimdeki denize.
    Ne var bana ne oldu
    Odama nasýl doldu
    Birden bire bu meltem
    Ve dalgalandý perdem
    Havalandý kaðýtlar.
    Odamda kýyamet var.
    Ah yolculuk yolculuk
    Ne kadar baygýn soluk
    O gün bizde betbeniz
    Ve ne titrek kalbimiz.
    Ve eþyamýz ne küskün.
    Yola çýktýðýmýz gün
    Bir sýraya dizilmiþ
    Gözyaþlarýný silmiþ,
    Bakarlar sinsi sinsi
    Niçin o anda hepsi
    Bir kuþ gibi hafifler
    Arkandan geleyim der
    Niçin o güne kadar
    Dilsiz duran ne kadar
    Eþya varsa dirilir
    Yolumuza serpilir
    Ufak böcükler gibi
    Gezer onlarýn kalbi
    Üstünde döþemenin
    Gizli bir didiþmenin
    Saati çalar o an
    Birden bakar ki insan
    Herþey karmakarýþýk.
    Ayýrmak olmaz artýk
    Bir kalbi bir taraktan
    Ve kalb aðlayaraktan
    Çekilir geri geri
    Terkeder bu mahþeri.
    Bu mahþerin içinden
    O gün ben de geçtim ben,
    Nem varsa evim, anam,
    Çocukluðum, hatýýram,
    Ve ne sevdalar serde
    Býraktým gerilerde
    Kaçar gibi yangýndan.
    Rüzgarlarýn ardýndan
    Baktým da süzgün süzgün
    Kurþun yükünü gönlün
    Tüy gibi hafiflettim.
    Denize hicret ettim.






    beni yaktý bu þiir sizi yakmaz inþallah
    bu þiirin temasý ne?

Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar

Þu anda 1 kullanýcý bu konuyu görüntülüyor. (0 kayýtlý ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasalarý" bölümünde yer alan yatýrým bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatýrým danýþmanlýðý kapsamýnda deðildir. Yatýrým danýþmanlýðý hizmeti Sermaye Piyasasý Kurulu tarafýndan yayýmlanan Seri:V, No:52 Sayýlý "Yatýrým Danýþmanlýðý Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara Ýliþkin Esaslar Hakkýnda Teblið" çerçevesinde aracý kurumlar, portföy yönetim þirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müþteri arasýnda imzalanacak yatýrým danýþmanlýðý sözleþmesi çevresinde sunulmaktadýr. Burada ulaþýlan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanlarýn kiþisel görüþlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceðinden sadece burada yer alan bilgilere dayanýlarak yatýrým kararý verilmesi saðlýklý sonuçlar doðurmayabilir.Yatýrýmcýlarýn verecekleri yatýrým kararlarý ile bu sitede bulunan veriler, görüþ ve bilgi arasýnda bir baðlantý kurulamayacaðý gibi, söz konusu yorum/görüþ/bilgilere dayanýlarak alýnacak kararlarýn neticesinde oluþabilecek yanlýþlýk veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193