Sayfa 1 Toplam 9 Sayfadan 12345 ... SonuncuSonuncu
Toplam 81 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: hayata dair+Naz+

  1. #1
    Üyelik tarihi
    17.Ağustos.2008
    Mesajlar
    373
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Herkes Icin Biraz Mutluluk

    Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi.
    Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu
    bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile.

    Bu adam, bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor? Birisi nasıl
    olduğunu sorsa; “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi hep..
    “Bomba gibiyim.” Jerry bir doğal motivasyoncuydu...

    Yanında çalışanlardan biri, o gün, kötü bir günündeyse,
    Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.

    Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni... Bir gün Jerry’ye
    gittim. Anlayamıyorum dedim.. Nasıl olur da, her zaman,
    her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun...
    Nasıl başarıyorsun bunu?

    Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki
    seçimin var: Havan ya iyi olacak, ya kötü.. derim.
    Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda gene iki
    seçimim var: Kurban olmak, ya da ders almak.

    Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim.
    Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, gene iki seçimim var..
    Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını
    göstermek. Ben hayatın olumlu yanlarını seçerim.

    Yok yahu, diye protesto ettim. Bu kadar kolay yani?
    Evet.. Kolay dedi Jerry.. Hayat seçimlerden ibarettir.
    Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl
    davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl
    etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının
    iyi ya da kötü olmasını seçersin...
    Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!..

    Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu, uzun yıllar
    görmedim. Ama, hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek
    yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırladım.

    Yıllar sonra, Jerry’nin başına çok tatsız bir şey geldi. Soygun
    için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp, Jerry’yi delik deşik etmişler...
    Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
    Taburcu edildiğinde, kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

    Ben onu, olaydan altı ay sonra gördüm.
    Nasılsın? diye sorduğumda, Bomba gibiyim dedi
    Bomba gibi. Olay sırasında neler hissettin Jerry dedim.
    Yerde yatarken, iki seçimim var diye düşündüm..
    Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü.. Ben yaşamayı seçtim.

    Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi !..
    Ambülansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.
    Bana hep İyileşeceksin merak etme dediler.
    Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla
    sürerlerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki
    ifadeyi görünce ilk defa korktum.Bu gözler
    bana; Bana adam ölmüş diyordu. Bir şeyler yapmazsam,
    biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten..

    Ne yaptın? diye merakla sordum..
    Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak
    herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu..
    Evet diye yanıt verdim.. Var.. Doktorlar ve hemşireler
    merakla sustular.. Derin bir nefes alarak kendimi
    toparladım ve bağırdım: Benim kurşunlara alerjim var !..

    Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım..
    Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin.
    Otopsi yapar gibi değil..

    Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları
    sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük
    katkısı ile yaşadı. Yaşaması bana yeni ders oldu.

    Hergün, hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız
    ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim..
    Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu..


    Bu yazıyı okudunuz. Şimdi iki seçiminiz var:

    1. Unutup gitmek.
    2. Kesip saklamak,
    fotokopisini çıkarıp, dostlarınıza dağıtmak..

    Ben, ikincisini seçip bunu sizlerle paylaşmayı tercih ettim.

  2. #2
    Üyelik tarihi
    16.Mayıs.2008
    Mesajlar
    317
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    süper teşekkürler

  3. #3
    Üyelik tarihi
    17.Ağustos.2008
    Mesajlar
    373
    Teşekkür / Beğeni

    Standart hayata dair+Naz+


    Evet, karabatak gibiyim.
    Bir görünüp bir kaybolan...

    Sana yazmayı hep erteliyorum.
    Ama sakın yanlış anlama, unutmuş değilim seni.
    Yok saymıyorum, hep hayatımdasın.
    Sana hissettiremiyorum belki ama bu böyle,
    aklımdasın..
    Sadece,erteliyorum yazmayı...
    Paylaşmayı...

    Ah, ne çok şeyi erteliyorum bir bilsen..
    Bu büyük yanlış, yapış yapış bir çamur olup
    beni içine çekiyor, biliyorum.
    Ama yapıyorum işte, erteliyorum.

    Kendimle hesaplaşma günlerimdeyim.
    Kızgınlık yok sadece anlamaya çalışıyorum;
    "beni..."

    "Şimdi"yi bu kadar yok saymanın
    ne tuhaf bir hastalık olduğunu anlatmaya çalışıyorum
    "bana..."

    Söylesene, hangi hayat
    bizi en yakınlarımızın bile uzağına fırlatabilir?

    En sevdiklerimizle, gün içinde 5 dakikayı geçmeyen
    iki telefon konuşması yapmakta mıdır yaşamın sihri?

    Sevgimizi göstermenin yolu yalnızca,
    cep telefonlarında ki mesajlar kutusunun maharetine mi kalmıştır?

    Yüreğimizi anlatmak,
    iki nokta üst üste ile bir parantezin işi midir?

    Hüznümüz, "mesaj gönder"e basıp,
    asık suratlı bir adam suratı çizmekle mi hafifler?

    Söylesene,
    bir kahve içimi sohbetler ne zaman çıktı hayatımızdan?

    Kelimelere ne oldu?
    Peki ya sen?
    Sen de benim gibi misin?
    Erteliyor musun birçok şeyi?

    Kendin için hayal ettiğin hayat bu mu?
    Değilse, ne kadar uzağındasın?
    Ne zamandır uzağındasın?
    Çaban var mı, geri dönmek için?
    Zaman var mı?
    Cevabı biliyor musun?
    Dedim ya,
    garip bir kavga var içimde.
    "Ben" ile çatışma içindeyim...

    Bazen bu kavgayı kazandığımı hissediyorum;
    kimi yendiğimi çok da sorgulamadan.
    Hemen telefonlara sarılıyorum "yüz" ler yoksa da yanımda,
    "ses" ler olabilsin diye.
    Telâşla.
    Tarifsiz bir korkuyla.
    Geçmişi bir yanımda tutuyorum,
    gelecek öbür yanımda duruyor.
    Ve "şimdi" ikisinin arasında sıkışıp kalıyor, biliyorum.
    Bu paranganın içinde yaşamım sıkışıyor, görüyorum.
    Herkes kendi prangasında mahkum; hissediyorum.
    Bir yere gidememek bundan,
    yan yana olamamak prangalardan.

    Belki de ben şimdiye kadar,
    prangadan kurtulmanın yollarını aradım,
    Zaman bunun için akıp gitti.
    O pas tutmuş koca kilidi açtığım anda derin bir nefes almayı,
    Koşmayı, koşmayı hayal ettim.
    Bir de baktım ki, yerimde çakılı kalmışım.

    Oysa şimdi,
    prangadan kurtulmak yerine onunla yaşamayı öğrenseydim,
    Kilidi açmak yerine, prangayı sürükleseydim diyorum.

    "Koşamasam da yürüseydim."
    Yani ertelemeseydim...

    Fügen Ünal Şen
    [/QUOTE]

  4. #4
    Üyelik tarihi
    17.Ağustos.2008
    Mesajlar
    373
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Hayattan Anlar

    [/QUOTE]
    [/QUOTE]
    [/QUOTE]
    [][/QUOTE]
    [[/QUOTE]
    [[/QUOTE]

  5. #5
    Üyelik tarihi
    17.Ağustos.2008
    Mesajlar
    373
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Kotü Haber Nasil Verilir?

    KÖTÜ HABER NASIL VERİLİR...

    Istanbul'da üniversitede okuyan genç kiz Ankara'daki babasina telefon etmis:
    -"Baba, meraba. Ben Lale...."
    -"Ooooo. Güzel kizim benim. N'abersin bakalim?..."
    -"Hiç sorma babacigim. Hiç keyfim yok valla..."
    -"Hayirdir? Bi sorun mu var?...
    Kiz aglamaya baslar; babasi ise üzüntü ve meraktan kafayi yemektedir:
    -"N'ooldu kizim? Anlatsana..."
    -"Murat evi terketti. Bosanmak istiyormus..."
    -"Ne evi lan? Ne bosanmasi? Sen ne zaman evlendin de bosaniyorsun?..."
    -"Hani senin hiç hoslanmadigin esrarkes çocuk vardi ya. Ben onunla evlendim."
    -"Iyi halt ettin, . Neyse, artik yapacak bi sey yok. Versin mahkemeye, hemen bosanin..."
    -"Bosanalim ama benden 10 milyar istiyor.
    -"Peki. Olan olmus artik. Yarin havale ederim parayi...Ögleden sonra bankaya gidip çekersin..."
    -"Sagol baba. Eeee. Sey...Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacim var..."
    Adam artik iyice fenalasir. Boguk bir sesle konusur:
    -"Kürtaj mi? Bi de hamile mi kaldin o çocuktan sen?..."
    -"Aslinda ondan degil... Zenci bi çocuk vardi...Zaten o yüzden ayriliyoruz ya...."
    Adam bayilmak üzeredir. Nabzi yükselir, tansiyonu düser, artik inleyerek konusmaktadir:
    -" Biz seni oraya okumaya yollamistik. Sen ne haltlar çevirmissin.Allah'im. Nedir bu basimiza gelenler...Okulu bititir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kirarim bacaklarini..."
    -"Istersen hemen dönebilirim babacigim. Ben geçen yil okuldan atildim çünkü..."
    Adam masanin üzerindeki soguk su dolu sürahiyi basindan asagiya devirir ve ancak bu sekilde konusmasini sürdürebilir:
    -"Okuldan mi atildin? Hani birlikte avukatlik yapacaktik, ?...Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacagimi bilirim. Evden disariya adim attirmiycam sana. Ilk isteyenle de evlendiricem...."
    -"O is zor be baba. Biliyorsun, moda oldu, artik evlenmeden önce esler birbirlerinden saglik raporu istiyorlar... Pek iyi bi rapor sunacagimi zannetmiyorum ben..."
    -"Allahim, çildiracagim... Bir de cinsel hastaliklar haaa.....Kesin o zencidendir..."
    -"Çok pis arkadaslari vardi. Bilmem artik hangisinden kapmisimdir..."
    Güm diye bir ses duyulur. Adam kisa bir süre için kendinden geçmistir; ancak hemen kendisini toparlayip tekrar telefonu alir.
    -"Hemen bu aksam dayini yolluyorum oraya. Seni alip gelecek. Adresini ver
    bakiyim..."
    -" Mahmutpasa Karakolu'ndayim... Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yaninda..."
    -"Karakol mu?...Bi de karakola mi düstün layyynnn? Ne yaptin?...."
    -"Dün kafam çok bozuktu, çok içmisim. Araba kiralayip dolasmaya
    çiktim. O kafayla Arnavutköy'de kokoreççi dükkanina girdim. Ama neyse ki
    kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasina biraz para vermek gerekir sanirim..."
    Adam artik iyice fenalasmistir. Hatta fenalasmak ne kelime; adeta kahrolmustur. Telefonda kisa bir sessizlik olur. Kiz tekrar konusmaya baslar:
    -"Babacigim. Sakin üzülme. Bütün bunlar bir sakaydi. Ben sadece sinifta kaldigimi söylemek için aramistim..."
    Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykirir:
    -"Canin sagolsun be güzelim, bosveeerrr. Okul da neymis? Hiç mühim degil, tatli canin sagolsun senin...."[/

  6. #6
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2008
    Mesajlar
    742
    Teşekkür / Beğeni

    Post

    süper yaa ellerine sağlık

  7. #7
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Alıntı güneşş Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    süper yaa ellerine sağlık
    valla bende koptum

  8. #8
    Üyelik tarihi
    03.Ağustos.2008
    Mesajlar
    18,697
    Teşekkür / Beğeni
    Blog Entries
    1

    Talking

    eh be yaniii


    iyi ki kız çocuğum yokk :36_1_13::36_1_13::36_1_13:
    DÖVÜNMEYİN. NEYE LAYIKSANIZ O ŞEKİLDE YÖNETİLİRSİNİZ

  9. #9
    Üyelik tarihi
    17.Ağustos.2008
    Mesajlar
    373
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Kisisel Gelisim üzerine.


    Bambuların Sırrı
    Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir.,
    Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir:
    Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.
    Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
    Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.
    Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
    Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
    Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
    Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
    Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar.
    Ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.

    Akla gelen ilk soru şudur :
    Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı?
    Yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
    Bu sorunun cevabı tabii ki beş yıldır.
    Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi,
    ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik?

    Bir başarının şartları her zaman çok basittir.
    Bir süre için çalışın,
    Bir süre tahammül edin.
    Her zaman inanın
    Ve hiçbir zaman geri dönmeyin..

    [/QUOTE]

    SEVGİ DOLABI


    Bambuların Sırrı
    Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir.,
    Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir:
    Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.
    Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
    Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.
    Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
    Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
    Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
    Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
    Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar.
    Ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.

    Akla gelen ilk soru şudur :
    Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı?
    Yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
    Bu sorunun cevabı tabii ki beş yıldır.
    Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi,
    ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik?

    Bir başarının şartları her zaman çok basittir.
    Bir süre için çalışın,
    Bir süre tahammül edin.
    Her zaman inanın
    Ve hiçbir zaman geri dönmeyin..

    [B[/B]

  10. #10
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2008
    Mesajlar
    742
    Teşekkür / Beğeni

    Post

    eğitimciler için güzel bir kıssadan hisse diyebiliriz;)

Sayfa 1 Toplam 9 Sayfadan 12345 ... SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. hayata dair+Güneşş+
    Konu Sahibi güneşş Forum Depo
    Cevap: 27
    Son Mesaj : 08.Mart.2009, 11:15
  2. hayata dair +apruncurtigin+
    Konu Sahibi apruncurtigin Forum Depo
    Cevap: 5
    Son Mesaj : 07.Kasım.2008, 23:31
  3. hayata dair+dragon+
    Konu Sahibi Dragon Forum Depo
    Cevap: 37
    Son Mesaj : 10.Mart.2008, 19:01

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193