Sayfa 3 Toplam 54 Sayfadan BirinciBirinci 123456713 ... SonuncuSonuncu
Toplam 540 adet sonuctan sayfa basi 21 ile 30 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Ekonomi & Para Piyasalarıdan Haberler/Yorumlar

  1. #21
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Dolari Kimse Tutamaz

    Prof. Dr. Osman Altuğ: "ABD, tüm şirketlere dünyadaki dolarlarınızı toplayın getirin mesajı verdi"
    Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Altuğ, ABD ve Avrupa'nın küresel ekonomik krize yönelik tedbirlerinin kayıtlı ekonomide, işleyen bir yapıya uygun olduğunu belirterek, ''Seninki ters, senin ekonomin kayıt dışı, hiçbir şey belli değil. Sen onların uyguladığı tedbirleri uygularsan, ters sonuç verir'' dedi.

    Türkiye'nin bu süreci, ancak kendine özgü tedbirlerle aşabileceğini kaydeden Altuğ, vergi oranları düşürülerek, ekonominin kayıt altına alınmasının önemini vurguladı ve tedbirlerde önceliğin tarımsal üretime verilmesi gerektiğini söyledi.

    Küresel ekonomik krize ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Altuğ, kriz için dönüm noktasını, Lehman Brothers'ın 15 Eylül 2008'deki iflasının oluşturduğunu belirterek, öncelikle 14 Eylül 2008 tarihi itibariyle Türkiye ekonomisinin panoramasına bakmak gerektiğini belirtti.

    ''14 Eylül 2008 itibariyle bütçe açık, ödemeler dengesi açık, dış ticaret dengesi açık, istihdam dengesi işsizlik dolayısıyla açık, bankaların pozisyonu açık, hazinenin pozisyonu açık, Merkez Bankasının pozisyonu açık'' diyen Altuğ, böyle bir ekonominin 15 Eylül 2008'de ABD'ye endekslenemeyeceğini kaydetti.

    ''ABD'DEKİ KRİZ CAN SİMİDİ, TÜRKİYE ZATEN KRİZDEYDİ''

    Altuğ, şöyle devam etti:

    ''ABD'de kriz çıktı, onun için halimiz böyle diyemezsiniz. Demek ki Amerika'daki krizi, Türkiye'deki politikacı günah keçisi olarak kullanmayı tercih etti. ABD'deki kriz, adeta can simidi olarak sarılan bir mazeret. Türkiye zaten krizdeydi.

    Türk insanı zaten işsiz, yani 15 Eylül'den sonra işsiz kalmadı, 15 Eylül'den sonra bir miktar daha işsiz oldu ancak 13 milyon insan, 15 Eylül'den önce işsizdi. 18 milyon genç de bekar. İktisadi sistem, insanları mutlu etmek için kurulur. Türk insanı mutlu mu?''


    ''SADECE 250 BİN İŞLETMEDEN HESAP SORABİLECEK DURUMDAYIZ''

    İktisadi sistemin bir ''sosyal organizasyon'' olduğunu ve temel görevinin insanlara ''iş bulmak'' olduğunu vurgulayan Altuğ, şöyle konuştu:

    ''Helalinden iş bulmayı da kime havale etmişsin; özel sektöre. Özel sektörü de suçluyorsun, suçluyorsun; Diyorsun ki (Bunlar vergi kaçırıyor, kaçırmasa bütçemiz denk gelecek.) Peki kaç tane Gelir Vergisi mükellefi var? 70 milyon da 3,5 milyon. Bunun ne kadarı defter tutar? 250 bin tanesi bilanço esasına göre defter tutar. Yani topu topu Türkiye, sadece 250 bin işletmeden, banka, holding vs. hesap sorabilecek durumda. Geri kalanlarda hesap kitap yok. Ne yer, ne içer bilmiyorsun.''

    ''DOLARI KİMSE TUTAMAZ''

    Kriz sonrası alınan tedbirlere yönelik soru üzerine Altuğ, doların biraz yükseldiğini ancak hala manipüle edildiğini ve Merkez Bankası politikalarıyla daha fazla yükselmesine izin verilmediği söyledi.

    ABD'deki şirketlerin dünyadaki dolarlarını toplamaya başladığını, bu nedenle ''doları kimsenin tutamayacağını'' savunan Altuğ, şunları kaydetti:

    ''ABD'nin uyguladığı politika şu; kendi ülkesindeki şirketler zor durumda kalınca onlara borç verdi. 'Şimdi gidin bakalım dünyada ne kadar dolarınız varsa getirin, ben size bu borcu bağış olarak, yardım olarak vermedim. Dünyadaki dolarlarınızı toplayın gelin) dedi. Onlar da çıktılar dünya pazarına, dolarlarını topluyorlar. Türkiye'den de dolarlarını çekiyorlar. Dolayısıyla doları kimse tutamaz ama bunu kademeli olarak çekiyorlar.''

    ''IMF'İN DÜNYAYA VERDİĞİ MESAJ ÖNEMLİ''

    Ülkeden dolar çekildikçe, dolara ihtiyacın arttığını ve borç için IMF'e yönelindiğini öne süren Altuğ, IMF'nin borç veren bir banka veya şirket değil, kısa vadeli finansman açıklarını gidermeye yönelik bir fon olduğuna dikkati çekti.

    IMF'nin derecelendirme kuruluşu gibi de görev yaptığını ve bunun, borçlanmayı kolaylaştırdığını ifade eden Altuğ, şöyle konuştu:

    ''Onun verdiği bir mesaj var, siz borç talep ediyorsunuz ya, dünyaya yeşil ışık yakıyor. Dünya finans çevrelerine, 'Türkiye borcunu ödeyebilir bir ülkedir' diyor, bir tür derecelendirme kuruluşu olarak da görev yapıyor. Yani IMF'nin bizi kapıdan kovması veya bizim IMF'ye sen de kim oluyorsun falan dememiz, bizim alacağımız yeni borçların alınmasını güçleştirir bir, maliyetini artırır iki.''



    ''İLK ETAPTA TARIM DESTEKLENMELİ''


    Altuğ, Türkiye'nin ekonomik krizle mücadelesine yönelik soruyu yanıtlarken de, ''Türkiye yeniden yapılanma sürecine girecek. Bu da kayıtlı ekonomiye geçişle mümkün. Her anlamda kayıtlı ekonomiye geçmesi lazım'' diye konuştu.

    Bu çerçevede vergilerin, sigorta primlerinin aşağıya çekilmesi gerektiğini belirten Altuğ, ''Vergi alamadıkça insanlara ve ödeyenlere yüklenmemek lazım, dolaylı vergilerle millete zulüm yapmamak lazım. Bu iki yakayı biraraya getirmek lazım şimdi'' dedi.

    Her ülkenin kendi özel durumuna, koşullarına uygun tedbir üretmek zorunda olduğunu, ''konfeksiyon tedbirlerle'' sürecin aşılamayacağını vurgulayan Altuğ, şöyle devam etti:

    ''Avrupa'nın aldığı tedbirler, ABD'nin aldığı tedbirler, kayıtlı ekonomide şıkır şıkır işleyen bir ekonomik yapı içindir. Seninki ters, senin ekonomin kayıt dışı, hiçbir şey belli değil. Sen onların uyguladığı tedbirleri uygularsan, ters sonuç verir. Türkiye'nin kendine özgü durumu var ve bu özellikleri dikkate alarak, önlemler geliştirmemiz lazım.

    Örneğin en önce, ilk etapta tarımı teşvik etmeliyiz. İnsanların üretmesini sağlamamız lazım, tarım ürünlerinde ithale dayalı olmamız lazım.''

  2. #22
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Bankalar Altini Keşfetti

    Küresel finans kriziyle birlikte piyasalarda gözlenen belirsizlik yatırımcıları ''güvenli limanlar'' aramaya yöneltirken, son dönemlerde en çok kazanan yatırım araçlarından biri olan altına Türk bankaları da ilgi göstermeye başladı.


    Türkiye'de de güvenilir yatırım araçlarının başında gelen altın, artık birçok bankanın fonları ve mevduat hesapları arasına girmiş durumda. Yatırımcılar, her geçen gün değeri artan altına artık sadece ''yastık altı'' şeklinde değil, bankalarda hesap açarak ya da altın yatırım fonları alarak yatırım yapmayı tercih ediyor.

    AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türkiye'de bankalar aracılığıyla yapılan altın yatırımları son yıllarda artış gösterdi. Bazı bankalar vasıtasıyla gram altın alım satımı yapılabilirken, altına dayalı hesaplar ile Türkiye'de binlerce ton olduğu ifade edilen yastık altı altının ekonomiye kazandırılması da amaçlanıyor.



    -İŞ BANKASI ALTINLA İLGİLİ YENİ ÜRÜN ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRMEYİ PLANLIYOR-



    İş Bankası nezdinde müşterilerin altın yatırımı yapabileceği Yatırım Hesabı Altın İşlemleri ve Altın Depo Hesabı olmak üzere iki farklı ürün bulunuyor. Hem altın depo hesapları hem de yatırım hesapları aracılığıyla kaydi ve fiziki alım satım işlemleri gerçekleştirilebiliyor.

    Altın depo hesaplarının 50 bin TL'si Tasarruf Mevduatı Sigortasına tabi olurken, yatırım hesapları aracılığıyla üç çeşit (5 gramlık, tam altın eşdeğeri ve yarım altın eşdeğeri) altın ürünü kaydi olarak alınıp satılabiliyor.

    İş Bankası yetkilileri, dünyanın ve Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik konjonktür dikkate alındığında, altın bankacılığı ile altına dayalı yatırım enstrümanların ve bu enstrümanlara olan ilginin önümüzdeki dönemde de artarak devam edeceğinin düşünüldüğünü ifade ederek, ''Bu ilgiye paralel olarak, altın ile ilgili yeni ürün çalışmalarımızın sürdürülmesi planlanmaktadır'' dedi.

    2008'in son çeyreği ve bu yılın Ocak ayında altın fiyatlarının geldiği seviyenin, altına olan ilgiyi ve altın piyasasındaki hareketliliği ''görülmemiş noktalara'' çıkardığını belirten yetkililer, şu görüşleri dile getirdi:

    ''Öyle ki, altın TL bazında tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Altın fiyatlarının geldiği yüksek seviyelere rağmen alternatif yatırım araçlarının getirisinin düşük olmasının, yatırımcıların altınlarını satma konusunda isteksiz davranmalarına neden olduğu gözleniyor. Altın fiyatlarındaki yükseliş hem bireysel hem kurumsal müşterilerin bu ürüne olan ilgilerinin artmasını sağladı. Altın yatırımı yapan müşteri sayısı yükseldi. Ancak bankalar aracılığıyla altına yatırım yapan müşteri sayısı henüz istenen düzeye gelmiş değil.''

    Yetkililer, altın fiyatlarındaki yükselişe karşın altını fiziken elde bulundurma geleneğinin bireylere kendilerini güvende hissettirmesi ve bankalarda para/kıymet bulundurma alışkanlığının yeteri kadar yerleşmemiş olması nedenleriyle ekonomiye kazandırılabilecek yastık altı altın tutarının sınırlı kalabileceğinin düşünüldüğünü kaydetti.



    -''BANKALARIN, ALTIN İŞLEMLERİNDE DAHA YOĞUN KULLANILACAĞI İNANCINDAYIZ''-



    Yapı Kredi'nin vadesiz ve vadeli altın mevduat hesabı bulunuyor. Ayrıca altınların çalınması gibi risklerden korumak amaçlı da bu hesaptan yararlanılabiliniyor.

    Güvenli bir şekilde miligram bazında döviz alır satar gibi altın alınmasını sağlayan vadesiz mevduat hesabı ile minimum 1 TL karşılığı miligram bazında altın işlemi gerçekleştirilebiliyor. Vadesiz altın hesabından Yapı Kredi'nin diğer tüm altın hesaplarına altın havalesi yapılabiliyor. Altınların çalınma riskinin bulunmadığı, altının gramajının az, düşük ayarlı ya da eski tarihli olması gibi durumlarla karşılaşılmadığı, ayrıca işçilik maliyeti ödemek gerekmediği belirtildi.

    Altın birikimlerine faiz alabilen vadeli mevduat hesabı ise, minimum 10 gram altın ile açılabiliyor.

    Yapı Kredi yetkilileri, banka olarak altın işlemlerinde önümüzdeki yıllarda da aktif bir şekilde yer almaya devam edeceklerini, mevcut durumda gerek fiziksel altın işlemlerinde gerekse kaydı işlemlerde piyasa paylarını artırmayı hedeflediklerini, hali hazırda altın hesapları ile ilgili yeni bir çalışmalarının bulunmamakla beraber değişen ve gelişen piyasa ihtiyaçlarına göre gerekli girişimleri yapabileceklerini söyledi.

    Yetkililer, Yapı Kredi'nin altın işlemlerinin diğer yatırım araçları gibi rahat ve anlaşılabilir şekilde gerçekleştirilebilmesi için gerekli her türlü teknolojik altyapıyı ve kolaylığı müşterilerine sağladığını kaydederek, ''Mevcut piyasa şartları göz önünde bulundurulacak olursa önümüzdeki dönem içerisinde bankaların, altın işlemlerinde daha yoğun olarak kullanılacağı inancındayız'' dedi.

    Son dönemde altın fiyatlarındaki artışın başlıca sebeplerinden biri olarak yatırımcıların küresel ekonomik kriz sebebiyle altına yatırımı güvenli bir liman olarak algılamasının gösterilebileceğini ifade eden yetkililer, bu noktadan hareketle önümüzdeki dönem içerisinde altın yatırımları için bankaların daha sıklıkla kullanılması ile halk arasında yastık altı yatırımı olarak tabir edilen yatırımların ekonomiye kazandırılmasının daha efektif bir şekilde gerçekleştirilebileceğini kaydetti.



    -''BANKALAR DAHA ÇOK DOLAYLI YÖNDEN YASTIK ALTI ALTINLARA ULAŞABİLİYOR''-



    DenizBank Ürün Geliştirme ve Yönetimi Bölüm Müdürü Ercüment Başkaya, banka bünyesindeki altın hesabı ile 10 gram ve katları şeklinde müşterilerine altın satışı yaptıklarını, söz konusu hesap ile müşterilerin düşük ayar riski ve saklama sorunu olmadan güvenle yatırım yapma imkanı bulduğunu söyledi.

    Başkaya, bankalar aracılığıyla yapılan altın yatırımlarının son yıllarda gözle görülür oranda artış gösterdiğini kaydederek, bankaların yatırımcılara sunduğu altın mevduatı ürününün aynı zamanda mevduat sigortası kapsamı dahilinde yer aldığını, yatırımcıların piyasaya oranla daha karlı alım satım imkanı bulabildiğini belirtti.

    Bankaların yatırımcılara altın mevduat hesabı gibi bir seçenek sunması ve avantajlarının, altın yatırımına ilgi duyan yatırımcıları cezbettiğini dile getiren Başkaya, Eylül ayından bu yana altının, TL karşısında yüzde 60'a yakın değer kazandığını, artışla birlikte krizin de etkisiyle yastık altı altınların kuyumcular aracılığıyla piyasaya girdiğini anlattı.

    Darphane yöntemiyle basılan çeyrek ve cumhuriyet ya da ziynet eşyası olarak kullanılan altınların bankalar aracılığıyla ekonomiye kazandırılmasının kuyumcular vasıtasıyla dolaylı yoldan gerçekleştiğini belirten Başkaya, şöyle devam etti:

    ''Kuyumcular, satın aldıkları hurda gibi altınları Türkiye'de bulunan rafineriler yardımıyla külçe haline getirip Kapalıçarşı piyasasında ya da bankalar aracılığıyla ellerinden çıkarıyorlar. Bu altınlar da İstanbul Altın Borsası üyesi banka ya da döviz büfesi şirketleri aracılığıyla Borsada işlem görüyor. Yani bankalar daha çok dolaylı yönden yastık altı altınlara ulaşabiliyor.''



    -AKBANK DA ALTIN HESABI DÜŞÜNÜYOR-



    Akbank Bireysel ve Şirket Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Galip Tözge ise, Akbank B Tipi Altın Fonunun içeriğinde yüzde 95-100 arasında altın bulunduğunu ifade ederek, fon büyüklüğünün, yatırımcıların beğenisine sunulduğu tarihten itibaren devamlı artan bir trend izlediğini, bugün Akbank B Tipi altın fonundaki yatırımcı sayısının 3 bin civarında ve fon büyüklüğünün 25 milyon TL olduğunu bildirdi.

    Tözge, geçen yıl fonun getirisinin yüzde 29,11 olduğunu, 4 Şubat 2009 itibariyle ise son bir yıllık getirinin yüzde 35'e ulaştığını kaydederek, ''Kriz döneminde altın fonuna olan ilgide hem büyüklük hem müşteri sayısı olarak bir artış gözlemliyoruz. Örneğin; 4 Şubat itibariyle son bir yılda altın fonu yatırımcı sayımız yüzde 91, büyüklüğü ise yüzde 103 artış gösterdi'' diye konuştu.

    Altının sadece kriz dönemlerinde değil, her dönemde talep göreceğini ve Türk yatırımcılarının bu araca yönelik ilgilerinin azalmayacağını, bu nedenle altın ve altına dayalı enstrümanlara ilişkin ürün yelpazelerini genişletmeyi düşündüklerini, altın hesabının da bunlardan biri olduğunu belirten Tözge, Türkiye'de altın hesabı/fonları yatırımcılarının sayısının arttığını vurguladı.



    -''ALTINA DAYALI YATIRIM FONLARINDA 10 BİNE YAKIN YATIRIMCI MEVCUT''



    Galip Tözge, ''En azından halka açık verilerden Türkiye'deki altına dayalı yatırım fonları büyüklüğünün ve yatırımcı sayısının 2 katına yakın arttığını görüyoruz. Türkiye'de altına dayalı yatırım fonlarında 10 bine yakın yatırımcı mevcut. Ancak bu rakam Türkiye gibi altına yatırımın çok yaygın olduğu bir ülke için yine de çok küçük. Alışkanlıklar gereği, altına yatırım halen fiziken yapılıyor. Bu durum, uzun vadede altına dayalı finansal enstrümanlar açısından ciddi bir potansiyel olduğunu gösteriyor'' şeklinde konuştu.



    -HALKBANK TASARLAMA AŞAMASINDA-



    Şu anda altın hesabı olmayan Halkbank ise altın ile ilgili yeni bir mevduat ürünü tasarlama aşamasında. Banka, söz konusu ürünü bu yılın ilk yarısında uygulamaya almayı hedefliyor.

    Halkbank yetkilileri, iyi bir kampanya, pazarlama faaliyeti ile altına ilişkin bankacılık ürünlerinin ön plana çıkarılmasının mümkün olabileceğini kaydetti.

  3. #23
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Yine Not Spekülasyonu

    Geçen hafta ortasında Güney Afrika'nın kredi notunun kırılabileceği endişeleriyle başlayan ve TL dahil Avrupa gelişen ülke para birimlerine sıçrayan spekülasyon, cuma günü durulduktan sonra bu sabah yeniden hızlandı.


    Hareket bu kez Polonya Zlotisi üzerinde yoğunlaşırken TL'de dolar karşısında değer kaybediyor. % 3 ile en hızlı gerileyen zlotinin ardından Macar Forinti ve Güney Afrika Randı % 1,5-2 ile izliyor. Hareketlilik önce ruble ve Çek Kronu'na, ardından İsveç ve Norveç Kronu'na da sıçradı.

    Dolar-TL ise 1,67'ye çıktı.

    Geçen hafta istikrar kazanmaya başlayan rublede önce hafif bir değer kaybı vardı. Ruble-dolar 35'in altındaydı, ancak öğle saatlerinde de Rusya'da da devalüasyon hızlandı ve ruble-dolar 35'in üzerine çıktı.

    ABD'nin tatil olmasıyla borsalar daha sakin bir seyir izliyor ancak ABD bankalarıyla ilgili kaygılar, cuma günü Wall Street'te gelen satışların ardından bugün de endeksler üzerinde baskı yaratıyor.

    İMKB-100 Endeksi ilk seans 25 bin puanın altına geriledi. Endeks ilk seansı 24,905 puanla % 1,17 kayıpla kapadı.

    Avrupa borsalarında endeksler % 0,5-1 civarında ekside. Kamulaştırma korkuları bankacılık sektörüne geri dönerken, Daimler hisseleri düşerken Avrupa hisseleri de düşüş gösterdi.

    HBOS'un Cuma günü 2008'de beklenenden daha çok zarar açıklayacağını açıklamasından sonra bankanın İngiltere hükümeti tarafından tamamen kamulaştırılacak olması kaygısı, Lloyds hisselerinin %10.6 düşmesine neden oldu. Lloyds, HBOS'u devralmıştı.

    Barclays'in hisseleri %5.8 düşerken Royal Bank of Scotland'ın hisseleri %3.2 geriledi. Sunday Times, RBS'in ciddi maliyet azaltma önlemleri açıklayacağını duyurdu.

    Deutsche Bank hisseleri ise %3.3 düştü. J.P Morgan analistleri bankanın ek 5 milyar euro sermayeye ihtiyaç duyabileceğini ve net varlık değerinin, Deutsche Postbank'ta gerçekleşmemiş kayıpları ya da yapılandırılmış kredileri yansıtıyormuş gibi görünmediğini belirtti.

    Daimler hisseleri %3 gerilerken bunda UBS'in tavsiyesini aldan nötre indirmesi etkili oldu.

    Öte yandan petrol üreticileri baskı altındaydı. Total hisseleri %1.1 düştü.

    Asya borsaları da kötü gelen Japon GSYİH'nın güveni sarsmasıyla genelde düşüşle kapanmıştı.

    ABD borsaları bugün tatil.

  4. #24
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart ASO Başkanı: `Kriz derinleşiyor`

    Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Kasım 2008 döneminde yüzde 12.3’e yükselen işsizlik oranını değerlendirdi. “Kriz derinleşiyor, yangın biran önce kontrol altına alınmalı” diyen Özdebir, iç talebi canlandırıcı adımlar atılması gerektiğini söyledi.

    Aysel ALP / HÜRRİYET

    Yüzde 12.3’lük işsizlik rakamının kayıtlı işsizleri ifade ettiğini ve bir de iş bulmaktan ümidini kesenler bulunduğuna dikkat çeken Özdebir; işsizliğin bugünkü boyuta geleceğinin belli olduğunu anlattı.

    Kasım’da kapasite kullanım oranlarının yüzde 72.9’a; Aralık’ta yüzde 64.7’ye Ocak’ta 63.8’e düştüğünü anımsattı. İmalat sanayi ağırlıklı sanayi üretim endeksinin Aralık ayında yüzde 20 küçüldüğünü belirten Özdebir; “İstihdamın ağırlıklı kısmı sanayide. Dolayısıyla burada rakamlar kötüleştikçe işsizlik rakamları da kötüleşiyor. Sanayi üretimi Kasım’da yüzde 13.9 küçüldü. Bu küçülmeler sürdükçe işsizlik de o oranda artacak. Kriz gittikçe derinleşiyor. Her geçen gün krizin telafisi zorlaşıyor, maliyetleri artıyor” dedi.

    Belediye harcamalarına dikkat

    Hükümetin öncelikle yangını kontrol altına alması gerektiğini vurgulayan Özdebir; bugüne kadar BDDK ve Merkez Bankası’nın para politikasıyla ilgili doğru adımları attıklarını ancak krizin sadece para politikası önlemleriyle atlatılamayacağını söyledi.

    Bunun için maliye politikalarının devreye girmesi gerektiğinin altını çizen Özdebir, “Hükümet bütçe olanaklarıyla ilgili siyasi tercihler yapabilmeli. Ancak orada bazı noktalar var; IMF’den siyasi mülazahalara kadar çeşitli faktörler var. Bütçe imkanları yerel yönetimlere kontrolsüz kullandırılmamalı. Geri dönüşümü hızlı, gerçekten katma değer yaratacak; genel ekonomiye destek olacak projeler desteklensin. Yoksa kaldırım taşı değiştirmenin ekonomiye ciddi katkısı olmaz ama taşı değiştirene katkısı olur” dedi.

    Ümidimizi kaybetmeyelim

    Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu, bu nedenle de ümidin kaybedilmemesi gerektiğinin altını çizen Özdebir; “İş hacminin yüzde 90’ını iç talep oluşturuyor. Bunu canlandırabilirsek krizden az etkilenerek çıkabiliriz. İnsanları satın almaya teşvik edecek düzenlemeler yapılmalı. Örneğin 2001 krizinde otomotivde ÖTV ve KDV indirimi yapılmıştı. Daha dar zaman aralıkları için, benzer düzenlemeler çeşitli sektörler için de yapılabilir” dedi.

    Ankara’da işsizlik sayısında son dönemde artış olduğunu; büyük işyerlerinin toplu işten çıkarmalar için ilgili yerlere başvurduklarını ancak işlemlerin biraz uzun sürdüğünü belirten Özdebir; kendi üyeleri içinde bazı köklü firmaların ‘pes etme’ noktasına yaklaştıklarını söyledi.

    Nefes aldırır

    Kısa çalışma ödeneğine ilişkin düzenlemenin bir nebze nefes aldıracağını da belirten Özdebir, bürokrasiden şikayet etti. Yaklaşık bir ay önce Çalışma Bakanlığı ile ücretli meslek edindirme kursları konusunda bir protokol imzaladıklarını anımsatan Özdebir; tüm hazırlıkların bitmiş olmasına karşın hala kursları açamadıklarını söyledi. Söz konusu kurslarla kişilerin vasıflarını artırarak daha kolay iş bulmalarını sağlamayı hedeflediklerini anlatan Özdebir; beyaz yakalılar için de kurs açacaklarını duyurdu.

  5. #25
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Rusya Daha Tehlikeli Olabilir

    Amerikalı milyarder George Soros, petrol fiyatlarının düşmesinin yeni bir jeopolitik durum oluşturduğunu, petrol üreten ülkelerin kaderinin bir anda değiştiğini söyledi.

    Vedomosti'de yer alan Soros'un makalesine göre, petrol fiyatlarında yaşanan düşüş İran ve Venezüella gibi ülkeleri daha az tehlikeli hale getirecek. Rusya ise zor günler geçirecek

  6. #26
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Dolar üç haftanın, faiz bir ayın zirvesinde

    Küresel riskten kaçınma eğilimine bağlı olarak gelişmekte olan para birimlerinden sermaye çıkışı Türkiye'de de finansal piyasaları olumsuz etkiledi. Dolar son 3 haftanın en yüksek seviyesi olan 1.67 TL'ye yükselirken, gösterge tahvilde işlem bazında bileşik faiz ise valörlü işlemlerde son 1 ayın en yüksek seviyesi olan yüzde 15,55 seviyesini gördü. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası da (İMKB), günü yüzde 1,14 düşüşle 24.911 puandan tamamladı. Hafta sonu gerçekleşen G-7 zirvesinden çıkan sonuçların beklentileri karşılamaması sonucunda dün gelişmekte olan ülke borsaları gerilerken, yurtiçinde de bankacılık sektöründe geri dönmeyen kredilerle ilgili endişeler ve IMF anlaşması ile ilgili belisizlik, borsanın düşmesinde etkili oldu.

    Dövizde tansiyon yüksek
    Yurtdışında yaşanan gelişmeler sonucu iç payasada döviz piyasasında tansiyon yükseliyor. Banakalararası piyasada cuma günü 1.64 TL seviyesinde olan dolar, dün 1.67 TL'nin üzerine yükseldikten sonra 1.66 TL'li seviyelere geriledi. Dolar, yaklaşık 3 hafta önce 26 Ocak'ta 1.6725 lira seviyesinden işlem görmüştü. Cuma günü yüzde 15,20 seviyesinde olan 3 Kasım 2010 vadeli gösterge kıymetin ortalama bileşik faizi ise dün yüzde 15,33 seviyesine yükseldi. Gösterge tahvilde valörlü işlemlerde ise bileşik faiz en son 15 Ocak tarihinde gördüğü yüzde 15,50 seviyesinin üzerine çıktı.

  7. #27
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Yabancı Türkiye'den çıkmayı planlamıyor

    Yatırımcıların yüzde 92'si kendilerini önümüzdeki 6 ay içinde net alıcı olarak konumladırırken, yüzde 88'i de gelecek 6 ay içinde Türkiye'den çıkmayı planlamıyor.

    Küresel ekonomideki bozulmayla birlikte beklentileri kötüleşen yabancı yatırımcıların Türkiye'ye ilgisi devam ediyor. Deloitte Türkiye tarafından yayınlanan "2009 İlk Yarı Yıl Girişim Sermayesi Güven Araştırması", araştırmaya katılan yabancı yatırımcıların yüzde 92'sinin önümüzdeki 6 ay içinde kendilerini net alıcı olarak konumlandırdıklarını, yüzde 88'inin de Türkiye'den çıkmayı planlamadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, Türkiye'ye yatırım yapanların yüzde 46'sı 2009'un ilk yarısında yapacakları yatırımın 100 milyon dolar ve üzerinde gerçekleşeceğini, yüzde 17'lik kesim ise yatırım miktarının 25 milyon dolar ve altında kalacağını söyledi. Araştırmaya katılanların yüzde 21'i önümüzdeki altı ayda satın alımların artacağını düşünürken, yüzde 67'si ise azalacağını söyledi.

    Kısa dönemde iyimserlik zor
    Yatırımcıların yüzde 79'u yılın ilk yarısında ekonomik koşulların kötüleşeceğini düşünürken, yüzde 63'ü ise yatırım yapılan şirketlerin performansında azalma bekliyor. Araştırmaya göre, borç finansmanı sağlama veya yeni fon bulma konusunda iyimser yanıt verenlerin oranı yüzde 4 seviyesinde kaldı. Önümüzdeki kısa dönem için iyimser olmanın çok zor olduğunu belirten Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Sorumlu Ortağı Anthony Wilson, "Belirsizliklerden dolayı yatırımcılar işletmeler için iyi fiyat teklifleri yapmaya gönüllü değiller ve aynı zamanda şirket sahipleri de işletmelerini ucuza satmaktan korkar durumdalar. Yine de yatırımcıların Türkiye'deki işletmelere uzun vadede güven duydukları ve belirsizlik azaldığı zaman yatırıma tekrar başlayacakları çok açık" dedi.

  8. #28
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Krizde hangi noktadayız

    Söz verdiğimiz gibi, Türkiye ekonomisinin krizde hangi noktada olduğuna bakmak istiyoruz. Çok önceden 2008 yılının son çeyreği ve 2009 yılının ilk yarısında ekonomimizin sert bir daralma sürecinden geçeceğini söylemiştik. Dolayısı ile, bu döneme ait veriler beklediğimiz yönde gelirken bugünkü yazımızda özellikle daralmanın hangi boyutta olduğuna ve bir dip yapma sinyali verip vermediğine bakacağız. İlk tespitimiz, üretim daralmasının 2001 krizindeki düzeyine henüz ulaşmadığı (veya ulaşmayabileceği) yönündedir. Sanayi üretimi aralıkta yıllık bazda yüzde 17,9 düşerken, mevsimsel düzeltilmiş verilere göre de önceki aya göre yüzde 4 gerilemiştir.

    Düşüş hız kesebilir
    Mevsimsel düzeltilmiş sanayi üretim endeksinin Temmuz 2008'deki tepe noktasına göre toplam düşüş yüzde 13,7'ye ulaşmıştır. 2001 krizi sırasında sanayi üretim endeksinin tepe ve dip noktası arasındaki değişim yüzde 16 ile daha yüksek seviyedeydi. İkinci tespitimiz ise, ocak ayında sanayi üretimindeki yıllık bazda düşüşün hız kesebileceği şeklindedir. Zira, ocak ayı kapasite kullanım oranı geçen yılın aynı ayına göre 16.5 puan düşerek yüzde 63,8 ile ekonomik aktivitedeki zayıflığın altını çizmekle birlikte, mevsimsellikten arındırıldığında buradaki bozulmanın hız kestiği izlenmektedir. Ankette, bizim öncü olarak kabul ettiğimiz ocak ayı üretim durumuna ilişkin değerlendirmeler aylık bir üretim artışına işaret etmekte, yani ocak ayında sanayi üretimindeki yıllık bazda düşüşün hız kesebileceğini düşündürmektedir. Bu da ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın 2009'un ilk çeyreğinde daha da derinleşmeme ihtimaline yönelik olumlu bir sinyal olmuştur. Ancak, bu gelişmelerin ikna edici olması için hem diğer verilerin de destekleyici olduğunu hem de bu eğilimin önümüzdeki aylarda da devam ettiğini görmek gerekir.

    Cari açık geriliyor
    Büyüme görünümü bu şekilde gelişirken, makro görünüm açısından önemli diğer alanlarda hakim eğilimlerin korunduğu izlenmektedir. Kısacası, cari açıkta iyileşme sürerken, cari açığın finansmanında ve bütçe dengelerinde kötüleşme eğilimi devam etmektedir. 2008 yılında cari açık 41.4 milyar dolar olmuş ve GSYH'ye oranla önceki yıla göre 0.3 puan azalarak yüzde 5,5'e gerilemiştir. Bu eğilimin bu yıl da korunarak cari açığı 12.9 milyar dolar veya GSYH'ye oranla yüzde 2,1'e kadar geriletmesini bekliyoruz. Finansman tarafında ise, son üç ayda kaynağı saptanamayan döviz girişleri resmi ve banka döviz rezervlerindeki azalışı sınırlarken, kredi kanalında beklediğimiz gelişmeler gözlenmeye devam etmiştir. Burada, şirketlerin uzun vadeli kredi geri ödemelerinin ancak yüzde 89'unu borçlanabildikleri ve toplamda uzun zamandır ilk defa net borç ödeyicisi (0.6 milyar dolar) oldukları görülüyor. Bankalar ise kasımda olduğu gibi aralıkta da yüklü miktarda geri ödeme yapmaya (kasım-aralıkta net geri ödeme 4.1 milyar dolar) devam etmişlerdir. Önümüzdeki dönemde dış borç çevirme oranının hangi düzeye kadar gerileyeceği, bu yıl finansman açığının ne boyutta oluşacağı konusunda kritik önemde olmaya devam etmektedir.

    Borçlanma ihtiyacı artar
    2009 yılı bütçe performansı için ilk gösterge olan ocak ayı bütçe sonuçları ise, hedefler açısından sarsıcı ancak mevcut eğilimlerin devamı açısından sürpriz olmayan gelişmelere sahne olmuştur. Kamu sektörü faiz dışı fazlası GSYH'ye oranla yüzde 1,7'ye gerileyerek 2009 yılı hedefi olan yüzde 3'ün çok uzağında kalmıştır. Daha kötüsü, herhangi bir önlem alınmadığı durumda, bu oranın yüzde 1'e, hatta bunun altına doğru düşmesi ihtimalini yüksek görmemiz, mali performans göstergelerinde en kötüyü henüz görmediğimizi düşündürmüştür. Sonuçta bu gelişmelerin kısa vadedeki en önemli yansıması, Hazine'nin borçlanma programı üzerinde görülecektir. Mayıs ayına kadar Hazine'nin itfalarının düşük olması bu anlamda rahatlatıcı olsa da, orta vadede iç borç çevirme oranlarının yükselmesi, piyasa faizleri üzerinde baskı yapabilir. Mali performanstaki bozulmayı telafi edecek önlemlerin alınmamasının, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmayı da zora sokacağını düşünürsek, buradan sağlanacak kredi imkanının ortadan kalkması da borç çevirme oranlarında yukarı yönlü baskıyı artıracaktır. Ayrıca, Hazine'nin borçlanma ihtiyacındaki artış, mali baskınlığın artması ile aynı zamanda bankaların kredi verme imkanlarını da azaltabilir.

    Bir program uygulanmalı
    Sonuç olarak, ABD'de uzun zamandır beklenen destek paketlerine verilen ilk tepkinin olumsuz olmasına bu aşamada fazla bir önem verilmemesinden yanayız. Ancak, paketin zaman içinde uygulamayla beraber ileriye yönelik beklentileri olumlu etkilemesi küresel resesyondan çıkış için ilk şartlardan biri olacaktır. Geçen hafta Türkiye ekonomisinden gelen olumlu sinyalin (ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın 2009'un ilk çeyreğinde daha da derinleşmeme ihtimali) güç kazanması da bir ölçüde buradaki olumlu gelişmelere bağlı olacaktır. Elbette bir şartla. Cari açıktaki iyileşmeyi bir fırsata dönüştürürken, cari açığın finansmanında ve mali performansta olumsuz gidişatı tersine çevirebilecek bir programın uygulamaya konmasıyla.

  9. #29
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Moskova'da 300 Banka Kapanabilir

    RUSYA parlamentosu alt kanadı Duma bankaların sermayelerinin 180 milyon ruble (yaklaşık 5 milyon dolar) çıkartılmasını ön gören yasayı kabul etti.

    Böylece, Rusya’da bini aşkın bankadan 300’ü piyasadan çekilecek. Merkez Bankası’na göre bu şekilde bankacılık sektöründe istikrarın oluşması için önemli bir adım atılmış olacak. Ria Novosti ekonomi uzmanlarından Anatoli Gorev, konu ile ilgili kaleme aldığı analizde, yeni yasanın 1 Ocak 2010 yılına kadar bankaların sermayelerini 90 milyon rubleye (2.5 milyon dolar), 1 Ocak 2012 yılına kadar da 180 milyon rubleye (5 milyon dolar) çıkarmalarını istediğini, bu sermaye artışına en az 300 bankanın dayanamayacağını yazdı.

    KARAR ÜLKEDE TARTIŞILIYOR

    GOREV’E gore, Merkez Bankası’nın talebi ile alınan karara göre yüzlerce banka kapanacaK. Yapılan değişiklikle 150 banka yıl sonuna kadar, 2012’ye kadar da yine 150 banka piyasadan çekilecek. Bölge Bankaları Kurulu Başkanı Anatoli Aksakov, yasanın olumsuz sonuçları olduğunu belirtti. Aksakov ‘Küçük bankalar kalkınmamış bölgelere destek sağlıyor. Piyasanın oluşması için ekonomilerine katkıları büyük. Sermaye sınırı konulmasının ardından bu bankalar kapanacak. Bu kimin işine yarayacak anlamıyorum’ itirazını dile getirdi.

  10. #30
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,138
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Kötü krediler Türk bankalarını vurdu

    Financial Times (FT) gazetesi, 2008’in son çeyreğinde kötü kredilerdeki büyük artışın Türk bankalarını vurduğunu belirtirken, ‘Türk bankaları, kötü kredilerin sıcağını hissediyor’ dedi

    MİLLİYET

    Bankaların, kârları azaldığı 4. çeyrek sonuçlarına dikkat çekilen haberde Türk bankalarının, Batılı bankaların sorunlarını yaşamadıkları ve hâlâ sağlıklı kredi-mevduat ve sermaye yeterlilik oranlarına sahip oldukları kaydedildi.

Sayfa 3 Toplam 54 Sayfadan BirinciBirinci 123456713 ... SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. İmkb 100 (gün içi yorumlar)
    Konu Sahibi simurg Forum Depo
    Cevap: 19
    Son Mesaj : 16.Şubat.2009, 09:42
  2. Ekonomi Sektörlerinden Haberler
    Konu Sahibi ilker Forum Ekonomi & Finans Haberleri
    Cevap: 17
    Son Mesaj : 12.Temmuz.2007, 21:13
  3. Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Haziran.2007, 18:16

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193