13.12.2008 | Ebru Tuncay | Haber



Gerileyen kasım enflasyonu 'deflasyon bize de gelir mi' tartışmasını başlattı. Bazı ekonomistler deflasyonist sürecin başladığını belirtirken bir kesim ise Türkiye için sözkonusu olamayacağı görüşünde.

Resesyon çıkmazına giren dünya ekonomilerini bir de deflasyon korkusu sararken, Türkiye'de de "etkilenir miyiz" tartışması başladı. Bazı ekonomistler enflasyonu düşüş trendine giren Türkiye'de büyümenin öncü göstergelerinde yaşanan olumsuzlukların deflasyon riskini arttırdığını öne sürerken, bir kesim ise Japonya'daki gibi bir tehditin sözkonusu olmadığını belirtiyor.
Sürekli fiyat düşüşleri nedeniyle ekonomik birimlerin "fiyatlar nasıl olsa daha da düşecek" beklentisine girerek harcamayı durdurması anlamına gelen deflasyonist dönemlerde fiyatlarda geniş çaplı bir indirim beklentisi ortaya çıkıyor. Bu beklenti nedeniyle insanlar harcama yapmıyor. İşler azaldığı için fiyatlar daha da düşüyor. Talep azalıyor, işsizlik yükseliyor. Nakdin önemi artıyor.
Ekonomistler Mahfi Eğilmez ve Uğur Civelek'e göre Türkiye'de deflasyon tehdidi altında. Mahfi Eğilmez sürecin 2009 yılında başlayacağını söylüyor. Prof. Dr. Erinç Yeldan ile Ekonomist Gündüz Fındıkçıoğlu ise Türkiye'nin deflasyon riski altında olmadığı görüşünde.

TÜRKİYE TEHLİKEDE

Süreç 2009'da başlayacak
Ekonomist Mahfi Eğilmez
Türkiye deflasyona şimdiden girdi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun son açıkladığı enflasyon oranı ve sanayi üretimi rakamları bunu doğruluyor. Enflasyonun gerilemeye başladı. Talep yok. Petrol gibi temel malların hepsi ucuzluyor. 2009'dan itibaren bizde de deflasyonist süreç yaşanmaya başlayacak. Yüzde 12-13'lerde seyreden enflasyon da yıllık yüzde 6-7'lere inecek. Deflasyonist durum Avrupa ile olan ticareti de kötü etkileyecek. İhracatımız kötü etkilenecek. Dış talepte düşme olacak. 2009 kayıp bir yıl olacak.

Uygulamalar deflasyonu getirir
Ekonomist Uğur Civelek
Mevcut uygulamalar Türkiye'de deflasyonist bir ortam yaratabilir. Dünya genelinde paranın devir hızı düşüyor. Bu enflasyonist baskıyı ortadan kaldırıyor. Talep daralması var. Bu ortamda enflasyondan endişe etmek saçmalık. Türkiye'de eğer parasal genişleme olmazsa, hem enflasyon hedefi hem de büyüme denirse, o zaman enflasyon hedefi belki yakalanabilir. Daralma ciddi gelir kaybı yaratır. Büyüme hiç olmaz. Bunun farkına vardıklarında parasal genişlemeye giderlerse, enflasyon sıçrayabilir, bütçe açığı kapanmayabilir. Büyümede istenilen seviyeye yaklaşılmayabilir. Mevcut uygulamalar 2009'da deflasyonist bir ortam yaratabilir.

TÜRKİYE ETKİLENMEZ

Enflasyon stoku yüksek
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Baş Ekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu
Türkiye'nin enflasyon stoku oldukça yüksek. Şu anda yüzde 10,76. Merkezin bekletisi de öyle. Bu yılı çift hanede bitiriyoruz. Ondan sonra da 8-9 aralığının altına inmez gibi görünüyor. Enflasyonun daha yukarı çıkması da sözkonusu olmaz. Bu manzara ile Türkiye'de resesyon derinleşse bile deflasyon olmaz. Deflasyona gitmek için fiyatların çok düşmesi gerekiyor. Aylık enflasyon eksi çıkabilir. Ama yılık enflasyonu eksiye taşımanız demek sürekli fiyatların düşmesi demek. Bu da büyüme hızının eksi 15 çıkmasını gerektirir. Dünya kalıcı deflasyonda olursa, bizde de deflasyon olmaz ancak onun getireceği çok düşük yıllık enflasyonla karşılaşabiliriz.

Japonya türü deflasyon olmaz
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Erinç Yeldan
Japonya türü bir deflasyon Türkiye'de olma olasılığı çok düşük. Türkiye krize dengesini kaybetmiş bir döviz kuruyla girdi. Dünyada emtiaların fiyatı düşse de, enflasyonda bunun etkilerini nötralize edecek bir gerileme olur ama deflasyonu andıracak bir noktaya getireceğini beklemiyorum. Türkiye reel sektörün dış borçlanmasıyla uluslararası sisteme entegre oldu. Şimdi bu tıkandı. Türkiyenin etkilenme biçimi kendi çarpık sorunlarını ortaya çıkarmasıyla tezahür edecek. Uzun süreli bir durgunluk olacak. İhracat pazarları daralmış. Şu anda ekonomiyi tetikleyici bir talep unsuru da görünmüyor. Ancak yine de Japonya türü bir deflasyon yaşamayacak.


Adım adım deflasyon
* Fiyatlarda geniş çaplı bir indirim beklentisi başlıyor
* İnsanlar harcama yapmaktan kaçınıyor
* İşler azalıyor, işsizlik artıyor
* Talep daha da azalıyor, fiyatlar daha da düşüyor
* Borçlanmak daha da pahalı hale geliyor, iflaslar artıyor
* Bankalar kredi verirken temkinli davranıyor
* İnsanlar nakit paralarını ellerinde tutuyor
* Fiyatlarda geniş çaplı yeni bir indirim beklentisi oluşuyor ve döngü yeniden başlıyor.