karanlık. küçükken kimine göre uyku vakti kimine göre ise canavarların çıktığı vakitdi. herşey gibi o da küçüklükte kaldı. şimdilerde karanlık o kadar basit değil hele ki kalp normale göre biraz daha farklı atıyorsa hele ki yutkunmak daha da zorsa.şimdilerde çökerse karanlık ne gitmek bilir ne de kendini saklamak. alır tüm benliğiyle kendi içine. boyar kalbini kendi rengine. kurtulamazsın kapılırsın çünkü sende boşluktasındır. açarsın bir iki şarkı siyah gözyaşları akıtırsın. damla damla kanaya kanaya. bazen yürek kaldıramaz uykuya sarılır o anlarda. ama uyuyabilmek ne mümkün. pencereyi açarsın bakarsın gün ışığını ararsın. göstermez yüzünü o da esirdir siyaha. gözlerini alamazsın gökyüzünden inanırsın ki sıkıntının sebebi ondadır, inanırsın ki mutluluğunu çalan odur. çaresizlik içinde yanılgılarından biridir sadece bu. bazen de bi çare kaleme sarılırsın beyaz sayfalara yazarsın. ancak onlara da sadece karanlık akıtabilirsin kaleminden. biraz sonra vicdan gelir çıkar karşına. tüm hayatını yüzüne vurur güneşsiz gün. umutlarını, inançlarını, benliğini sorgularsın. sorgulamak istemesen de sorgulatır sana. boğulursun hatalarında yanlışlarında. bağıra bağıra cümleler kusmak istersin ancak tüküremezsin bile. umutsuzluk yakana yapışmıştır. seni bir oraya bir buraya çeker. kayıp bir sandal gibisindir okyanuslarda. kimse görmez bilmez ama sallanırsın. işte o en umutsuz dakikalarında yalvarırsın ah karanlık daha aydınlık olamaz mıydın diye, daha az acıtamaz mıydın diye. belki birden aydınlanır hava ama sevinemezsin bile biliyorsundur:

bugün bitse de yarın yine başbaşasındır.