Mahir Kaynak




İstihbaratın organizasyonu


Ülkemizde istihbaratın işlevi ve organizasyonu konusunda belirsizlikler vardır. Şu sorunun cevabının bilindiğini sanmıyorum: Haber alma ile görevli olan teşkilat hangi haberleri toplar? Onun görevi ülkede ne olup bitiyor sorusuna cevap aramak mıdır? Buna yıkıcı ve zararlı faaliyetleri izlemek olarak cevap verirseniz neyin zararlı olduğuna kim karar verir ve hangi faaliyetler zararlı sayılır sorusu ortaya çıkar.
Genel eğilimi şöyle özetleyebiliriz: Kamuoyunda tartışılan ve bu nedenle yönetenlerin ilgisini çeken konular izlenecek ortamı belirler. Oysa önce dünya genelinde bir siyasi değerlendirmenin yapılması ve bu değerlendirmenin sonucunda ülkemizi ilgilendiren konuların belirlenmesi gerekir.
Bu değerlendirme sadece istihbarat kurumu içinde yapılmaz. Devletin diğer kurumları, araştırmacılar, üniversiteler de bu konuda yardımcı olurlar. Bunun doğal sonucu teşkilatın söz konusu kurumlardan destek istemesi, gerektiğinde onları finanse etmesi beklenir. Ama bu kurumların teşkilatla ilişiğinin olması onların dışlanması için yeter sayılmaktadır. İstihbarat teşkilatına araştırma yapan ve bulgularını ona ileten bir kurum neden objektifliğini kaybetmiş olsun? Buradan şu sonuç çıkar: Teşkilatın haber kaynakları ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlardır ve bunların teşkilata bilgi vermesi onun bir parçası olduğu anlamına gelmez.
Bu yolun izlenmesi ülkemizdeki istihbarat anlayışının tepe taklak olması anlamına gelir. Yani hedefi teşkilatın belirlemesi ve onun bulgularıyla siyasete yön verilmesi yerine önce siyasi değerlendirme yapılmış ve buna dayanarak istihbarat hedefleri belirlenmiş olur.
İstihbarat hedefleri konusunda son kararı siyasi iktidar verir ama onu sınırlayan bu süreç içinde yapılan değerlendirmelerdir. Mesela değerlendirmeyi yapanlar ülkemize yönelik faaliyetlerin A ülkesinden ya da B örgütünden geldiği sonucuna varır, kullanılan metodları belirlerse siyasi iktidarın farklı bir yol izlemesi mümkün olmaz. Değerlendirmeyi yapan etkili kurumların desteğini kaybeder.
İstihbarat teşkilatı bu değerlendirmeler ve siyasi iktidarın direktifleri doğrultusunda ayrıntılı bilgi toplar. Gizlilik bu faaliyetlerin niteliği ve görevlilerin kimliği konusundadır.
Ülkemizde karşı koyma faaliyetleriyle görevli bir kurum olmadığı gibi karşı faaliyetlerin nasıl yapılacağı da belirlenmemiştir. Genelde anlaşılan ülke aleyhine faaliyet yürütenlerin bertaraf edilmesi ya da cezalandırılmasından ibarettir. Bu faaliyet bir dünya görüşünü, ideolojiyi toplumun benimsemesi amacıyla yapılıyorsa ve bu bir gücün siyasi hedeflerine ulaşmasında yardımcı olacaksa bu yöntemler kullanılamaz. Karşı koyma farklı ve benimsetilmeye çalışılan ideolojiye zıt bir düşünce yaratıp yaymaktır. Bu da ancak aydınların, düşünce kuruluşlarının, üniversitelerin desteğiyle mümkün olur.
İstihbarat kalın ve yüksek duvarlar arkasında yürütülen bir faaliyet değildir. Haber alma ve karşı koyma faaliyetleri neredeyse toplumdaki her bireyin katkısının olacağı bir iştir ve böyle olursa devletin güvence altında olduğu söylenebilir.
star