Reformlar yapılsaydı krizden az etkilenirdik

11.10.2008 | Haber Merkezi | Haber


Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, reformlar tamamlanmış, IMF ile anlaşılmış olsaydı küresel krizden Türkiye'nin daha az etkileneceğini vurguladı. Yalçındağ, olumsuz konjonktürel gelişmelere karşı her türlü hazırlığın yapılması gerektiğini belirterek "Piyasaları hazırlıklı olduğumuza ikna etmeliyiz" dedi. Yalçındağ, "Türkiye krize finanse edilmesi gereken 45 milyar dolarlık bir cari açık ile yakalandı. Özel sektörün 140 milyar doları bulan dış borcu da önemli bir risk faktörü. Unutmayın ki artık kaybedilen zaman aynı zamanda kaybedilen refah anlamına geliyor" dedi.


TÜSİAD ve Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu'nun cuma günü düzenlediği, "Küresel Kapitalizmin Geleceği ve Türkiye" başlıklı konferansta konuşan Yalçındağ, son dönemde tarihi günlerden geçildiğini belirterek dünyada yaşanan krizin kapitalizmin sonu olmasa da son yüzyılın en ciddi küresel krizi olduğunu söyledi.
Türkiye'nin reel sektör açısından en büyük ihracat pazarları olan Avrupa Birliği ve Rusya'da büyümenin yavaşlamasının, ihracatı olumsuz etkileyeceğine dikkat çeken Yalçındağ azalan dış talebin 2007'de yavaşlamaya başlayan iç taleple birleştiğinde ekonomideki yavaşlamanın daha da belirgin hale geleceğini söyledi. Yalçındağ, "Özel sektör yatırımlarının finansmanında etkili olan yurtdışı finansman imkânının bozulması, sadece finansal bir risk unsuru olmakla kalmayacak, aynı zamanda büyüme sürecini de sekteye uğratacaktır. Ne yazık ki, bu dinamikler bir tehdit olmaktan çıktı ve ekonomimizi bütün gücüyle etkilemeye başladı. Tüketim rakamları, kredi rakamları, ithalat rakamları ve benzeri büyüme hızının öncü göstergeleri olabilecek verilerin tamamı bir yavaşlamaya işaret ediyor" dedi.

Büyüme hızı çok düşecek
Yalçındağ, sanayi üretim rakamlarının Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikeyi bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğunu belirtti. Ağustosta sanayi üretiminin yüzde 4 gerilediğini hatırlatan Yalçındağ, bu rakamların üçüncü çeyrekte büyüme hızının beklenenin çok altına ineceğine işaret ettiğine dikkat çekti. Yalçındağ, büyümenin yavaşlamasının işsizlik oranının daha da artması riskini barındırdığını ifade etti.
Karamsar arka plana rağmen bazı olumlu noktalar da bulunduğunun altını çizen TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, bankacılık sisteminin eskiye göre dış şoklara daha dayanıklı olduğunu kaydetti. Yalçındağ, "Büyüme hızlarının düşmesinin ve kredi piyasalarının daralmasının çok ciddi kısa dönemli sonuçları olacak ve dünyada bu sonuçlardan bağışık bir ülke de pek olamayacak. Türkiye ekonomisi de bu krizden zarar görecek ve büyüme yavaşlayacak. Bu da bizi temkinli olmak zorunda kılıyor" dedi.


HER ÜLKENİN KRİZİ KENDİNE
Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Jeffry Frieden da konferansta yaptığı konuşmada, ekonomik krizlerde her ülkenin insanlarının, kendi ülkelerindeki krizin farklı olduğunu düşündüğünü söyledi. Frieden, "Aslında her krizin seyri belli, erken işaretler geliyor, ancak politikacılar buna aldırmıyor. Bu durum sadece ABD'de değil, her ülkede aynı" diye konuştu. ABD'de yaşanan finansal krizin temel nedeninin ABD hükümetinin geçmiş 7-8 yıldır var olan tutumu olduğunu savunan Frieden, "Sadece Bush yönetimi suçlu demek yanlış olur, ancak ülkede sürdürülemez politikalara adım atıldı ve erken gelen uyarılar algılanmadı" dedi. Amerikalıların krizle birlikte patlama noktasına geldiğini ifade eden Frieden, ABD'de insanların kriz nedeniyle kemer sıkmasının siyasi sonuçlarının da olacağını belirtti.


KUZEY KORE DEĞİLSENİZ ETKİLENİRSİNİZ
Yapı Kredi Başekonomisti Cevdet Akçay konferansta krizi "muson yağmuru"na benzeterek, "Kuzey Kore değilseniz, mutlaka etkileneceksiniz. Az da ıslanabilirsiniz, sırılsıklam da olabilirsiniz" dedi. Türkiye'de "bize birşey olmaz" ve "kimseye birşey olmaz, en kötü biz etkileniriz" şeklinde iki yanlış yaklaşım bulunduğunu söyleyen Akçay, Türkiye'nin ihracatla değil iç dinamiklerle büyüdüğünü, bu nedenle ihracatla büyüyen ülkelerin karşı karşıya kaldığı iç talep yaratma sorununu yaşamadığını, Türkiye için asıl önem taşıyanın dışsal fonlama olduğunu ifade etti.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE LİDERLİK ŞANSI
The Conference Board Başekonomisti Bart Van Ark da finansal piyasalardaki karmaşanın kısa vadeli kredilere ve para piyasalarına etkisi nedeniyle son yıllarda verimliliğini artıran ve iyi performans gösteren diğer sektörleri de etkileyebileceğini belirterek, Avrupa ve Japonya'nın bu süreçten beklenenden hızlı şekilde etkilendiğini, gelişmekte olan ekonomilerin ise görece iyi durumlarını koruyarak global ekonominin lideri olabileceğini söyledi. Van Ark, "Karşımızdaki en büyük risk olarak, bir çeşit finansal muhafazakarlık dalgasına kapılmamızdan korkuyorum" dedi.

TÜRK EKONOMİSİNİ BANKALAR KORUYOR
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Ziya Öniş son dönemde küresel yönetişim kurumlarının zayıfladığını, ABD'nin uluslararası düzeydeki taahhüdünde bir gerileme görüldüğünü belirtti. Öniş, Türkiye'nin Çin gibi proaktif ülkelerden farklı olarak reaktif bir devlet olduğunu ve politika değişimlerinin krizlerden doğduğunu ifade ederek, bunun da bir takım yırtılma ve devam edebilme dengesizlikleri yarattığını söyledi. Öniş, "Türkiye ekonomisini koruyan şey, bankacılık sektörünün iyi düzenlenmiş olması, yüksek faiz gibi olgulardır. Bunlar bir araya gelerek krizin etkisini hafifletmiştir" dedi.