Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu
Toplam 12 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 10 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: ABD hakkında

  1. #1
    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2007
    Yaş
    65
    Mesajlar
    437
    Teşekkür / Beğeni

    Exclamation ABD hakkında

    Az sonra yollayacağım haber, böyle bir topik açmama neden oldu.

    İstedim ki, Abd hakkında bilinenler, konuşulanlar, yazılanlar buraya aktarılsın.

  2. #2
    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2007
    Yaş
    65
    Mesajlar
    437
    Teşekkür / Beğeni

    Standart ABD ne kadar güçlü?

    Süpergüç efsane mi gerçek mi? İçi boş bir korkuluktan mı bahsediyoruz, hedefi olduğunuzda sizi acımadan yok edecek bir güçten mi? Kimine göre kof bir kas gücü, kimine göre ‘son imparatorluk’ ABD’nin gerçek gücünün dökümünü ilk kez okuyacaksınız. Amerika üzerine yapılan sayısız analizdan farklı olarak somut rakam ve bilgilerle, tüm dünyanın önüne dikilmeye cesaret eden bir ülkenin anatomisi iyibilgi’den geliyor. iyibilgi Ankara


    Dünyada politikaları en çok ve kayıtsız biçimde kıyasıya eleştirilen ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Yine bir çok ülke açık Amerikan düşmanlığı politikası benimsiyor.

    Bunun yanında tarafsız durmaya çalışan hatta açık biçimde ABD taraftarı ülkelerin halkları bile ABD’nin küresel tutumlarından rahatsız. Üstelik bu rahatsızlık, “yanlış yapıyorlar” gibi basit eleştirileri aşıp, anketlerde yüzde 70-80-90’lara ulaşan Amerika mualifliğine erişiyor.

    Ancak kimse, tek bir ülke bile somut anlamda ABD’nin karşına çıkamıyor. Çıkmaya cesaretlendirilenler ise kısa süre sonra Nasreddin Hoca’nın filleri yüzünden Timurlenk’in karşısında düştüğü duruma düşüyor.

    Elbette bu ülkenin sağlam rakipleri ya da rakip adayları var. Çin, Rusya hatta Hindistan bile bu liste içinde zikrediliyor. Ancak onlar bile belli bir sınırı geçmemeye özen gösteriyorlar.

    Öte yandan daha küçük çapta olup ABD’ye açıkça meydan okuyanlar da var. Ama onlar da ABD tarafından çok önemsenmiyorlar. Önemsendikleri zaman ise devreye inanılmaz bir savaş makinası giriyor.

    Boş mu dolu mu?

    Kimi uzmanların yordum ve analizlerine göre-ki içlerinde oldukça bilimsel olanlar mevcut-ABD o denli güçlü bir ülke değil. Hele ekonomik açıdan ciddi handikapları var. Tersi görüşe göre ise bu iddilar kof. ABD gerçek bir süper güç. “Denemek isteyen buyursun” diyorlar.

    Yine de ABD hegomonyasına karşı seri saldırılar ve eleştiriler devam ediyor. Küresel entelektüel yapı da bu çizgiyi izliyor. Ancak bu bakışların tamamı bilimsel açıdan da anti-Amerikan.

    Sonuç olarak kimse çıkıp; “ABD’nin gerçek gücü budur. Hesabınızı ona göre yapın” demiyor. Bu güce ilişkin tek emare devlet yöneticilerinin ABD’nin işine gelmeyecek bir karar alırken ne denli çekinik davrandıkları ve bin düşünüp bir yaptıklar.

    Peki ABD’nin elle tutulur, hayallenmelerden uzak, gerçek, “somut” gücü ne. Bu güç üzerine genel ve rakamlara, bilgiye dayanan bir döküm yapıldığında sanki ABD’yi öven, onu abartan bir yaklaşım sergiliyormuşsunuz havası çıkıyor.

    Bu doğuru değil. Neden mi? Çünkü bunlar gerçek. Kabul edin veya etmeyin, ABD’nin “gerçek gücü” biraz sonra okuyacaklarınız gibi.

    Ve sonrda söyleyeceğimizi başta söyleyelim… ABD, bugün dünyanın en büyük ve önlenmesi en zor gücü!

    Basit ve korkutucu rakamlar…

    Amerika yaklaşık 9.5 milyon kilometre karelik bir ülke. Çok büyük. Öyle ki iki ucu arasında sekiz saatlik zaman farklı bulunuyor. Şöyle de hesaplanabilir. Van’da bir kişi saat 18’de orucunu açtığında, Edirne’deki biri sabaha karşı 02’de orucunu açabiliyor. Yani ABD uyumuyor!

    Demografik rakamları da ürkütücü. İşte bir seri; kişi başına gelir 36 bin doların üstünde. Bu kadar nüfus ve coğrafya genişliği ile inanılmaz bir rakam.


    Enerji üretiminde “dünyada” 1. sırada. Tahıl üretiminde 1. sırada, et üretiminde 2. sırada, Bilgisayar yazılım üretiminde 1. sırada, dış ticaretde 1. sırada, hizmet ihracatında 1. sırada, dünyanın en büyük 500 firmasındaki katkısı 1. sırada, borsa sermayesi açısından 1. sırada, AR-GE harcamalarında 1. sırada.

    Bunlar makro rakamlar. Kültürel rakamlar daha ilginç; Nobel ödülü sayısında 1. sırada, yabancı öğrenci sayısında 1. sırada, internet hizmet sağlayıcısı sayısında 1. sırada, en çok ziyaret edilen internet sitelerinde 1. sırada.

    Gelelim jepolitik ve stratejik ağırlığa; G-8’lerde kurucu üye, BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üye, IMF sermayesindeki payı 1. sırada, askeri bütçede 1. sırada, nükleer başlık sayısında 1. sırada, doğrudan yabancı yatırımcı sermayesinde 1. sırada, dünya merkez bankaları rezervlerinde doların payı 1. sırada.

    Ve bu rakamlar daha işin başlangıcı!

    ABD dünya nüfusunun yüzde 5’ini barındırıyor ama dünyanın tüm zenginliklerinin yaklaşık yüzde 33’üne sahip. Toplam GSMH’si 11 Trilyon dolar!

    ABD özellikle iki alanda-ki bu alanlar genel başarının nedenlerini de oluşturuyor-ileri teknoloji ve AR-GE, dünyada rakipsiz. İleri teknoloji üstünlüğün nedeni olurken, gücün sırrı AR-GE’den geliyor.

    Bir başka söylemle denebilir ki ABD bilime tapıyor! Yine rakama indirelin. 1901 yılından bu yana tüm dünyanın ülkelerine fizik, kimya ve tıp alanında 494 nobel ödülü verildi. ABD bunlardan 219’unun sahibi!

    Yine ABD, dünya bilgisayar-yazılım sanayinin yüzde 51’ine, bilişim hizmetlerinin de yüzde 46’sına hakim.

    Bilime dayalı politikaların bir başka sonucu havacılık ve uzay sanayileri. ABD burada da açık ara önde. Sadece NASA’nın bütçesi-dikkat lütfen-; 16 bin 244 milyon dolar!

    Uzay hakimiyetinde de doğal olarak sonuç aynı. Sovyetler ve Rusya’nın uzaya fırlattığı uydu sayısı 1957’den günümüze 2701. Avrupa 152, Çin 75, Japonya 60. ABD’nin uydu sayısı 4305.

    Denebilir ki yatırım rakamları da “anormal”! 2005 yılı rakamlarına göre İstanbul borsası 153.4 milyar dolarlık hacme sahip. Londra 2955, Tokya 4133. New York ise 13 426!

    Jeostratejik tarım ürünlerine de bakalım. ABD dünya buğday üretimimin yüzde 11.7’sini üretiyor ve yüzde 31.9’unu satıyor. Mısır’ın yüzde 41.9’unu üretiyor ve yüzde 65.5’ini satıyor. Soya’nın %34.6 sını üretip, %39.6’sını satıyor. Pamuk’un %19.5’ini üretip %38.9’unu satıyor.

    Buraya ilginç bir rakamı da elemek lazım. Amerika, “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la üretilen gıdaların yüzde 55’ini üretiyor. Ve bu alanda rakibi yok.

    Petrol!

    ABD tükettiği petrolün 10’da birini dahi kendisi üretmiyor. Bu durum ABD’nin en büyük sorunu olarak görülebilir. Ancak ABD petrol üretim alanlarını ve yollarını elinde tutuyor. Tabi aracıları da. ABD’nin en büyük 5 petrol şirketinin karları onarca ülkenin toplamından fazla.

    Peki ABD’nin hiç kendi petrolü yok mu? Var ama kullanmıyor. (Dünya rezervlerinin % 2.5’i.) Kötü günler için saklıyor. Bu rezervlerin kullanılması için ancak tek bir kişi izin verebiliyor. ABD Başkanı.

    ABD can damarı olan petrol için elbette dışarı bağımlı ama dışarı da ona başka nedenlerle ve gerekirse “zor” yoluyla bağlı. Amerika yaklaşık 20 ülkeden petrol alıyor. Bu ülkeleri saymadan söyleyebiliriz ki ya ABD ile çok iyi ilişkileri var (Kanada, İngiltere) ya da ABD ile çok kötü ilişkileri var. (Irak.)

    Başarının gerçek sırrı!

    ABD’nin bu kadar güçlü olmasının ardında herkesin “iyi beyinler” araması normal. Hemen tüm alanlarda önderlik yürüten Amerika’da “sağlam beyinler” olmasının bir nedeni var.

    ABD’nin en büyük ithalatı çok söylendiği ama oranları bilinmediği üzere beyin göçü! Bu rakamlar gerçekten de enteresan. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.

    ABD’nin ülke dışında doğmuş bilim adamları içinde proföserlerin oranı yüzde 20! Yani ABD’deki her 5 profesörden biri yabancı. Dahası da var. Tüm bilimlerde doktor ünvanı taşıyanların oranı % 30. Ve doktorluk kariyerinden yüksek olan (Prof’tan az) bilim adamlarının oranı ise % 60!

    Fen bilimlerinde bu oran yüzde 70. Mühendislikte yüzde 70. Bilişim’de yüzde 65. Aslında bu rakamlara sözün bittiği yer de diyebilirsiniz.

    Ordu!!!

    Şöyle söyleyelim. ABD Deniz Kuvvetleri’nin “hava gücü” bir çok ordudan çok daha fazla. İşte rakamlar; ABD’nin askeri harcamaları yarım trilyon dolara yaklaşıyor. Bunlar sabit harcamalar.

    Ülkenen kara kuvvetleri nispeten zayıf. 18 kara tümeni bulunuyor. (2001) Soğu Savaş döneminde bu rakam 28’di. Deniz Kuvvetleri’nin 4 tümeni ve 328 uçağı bulunuyor. Donanmasının dökümü şu; 12 uçak gemisi, 18 SMLE, 27 kruvazör, 55 destroyer, 54 taaruz SM’si.

    Hava kuvvetleri ise soğuk savaştan sonra biraz küçültülmesine rağmen toplam 2273 uçakla dünyanın en büyük ve yıkıcı gücü. Elbette bu rakamlara tüm dengeleri değiştiren balistik ve konvansiyonel füzeler dahil değil.

    İşte süpergüç denilen kavram bu rakamlara saklı. ABD’ye rakip olarak çıkmaya uğraşan veya muhalefetini dillendiren ülkelerin uğraşması gerekenler de bunlar.

    Peki bu ülkenin dez-avantajları yok mu? Çuvalla! Ama onlar Amerika dosyasının ikinci bölümüne.



    http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=43958

  3. #3
    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2007
    Yaş
    65
    Mesajlar
    437
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    ABD'yi kara kara düşündüren ' parlak subaylar' sendromu

    ABD ordusu ile ilgili ilginç iddia
    CNAS isimli think-tank kuruluşuna göre Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı yeni müttefikimizin konumu pek iç açıcı değil.

    EMEKLİ Tümgeneral Nejat Eslen, ABD ordusuyla ilgili son rakamları yollamış. CNAS isimli think-tank kuruluşuna göre Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı yeni müttefikimizin konumu pek iç açıcı değil. İşte rakamlar:

    West Point mezunu parlak subaylar orduyu terk ediyor. 2001 sınıfının yüzde 46’sı, 2000 sınıfının yüzde 54’ü beş yıllık mecburi hizmeti arkalarında bıraktıkları an istifa etti, sivil hayata geçti.

    2013 yılında ABD Ordusu’ndaki subay sayısı, ihtiyacın 3 bin altında kalacak. Özellikle binbaşı rütbesindeki subaylarda açık yüzde 17’ye yaklaşacak. Bu yüzden yüzbaşı ve binbaşı rütbesine terfiler şimdiden hızlandı.

    ABD Ordusu’ndaki er ve erbaşların yüzde 90’ının lise mezunu olması hedefleniyor. Ancak mezunlardan sadece yüzde 30’u ordunun aradığı sağlık, eğitim ve ahlaki normlara uyuyor. Üniversiteye gidenler düşülünce her 100 mezundan sadece 25’i orduya katılıyor.

    Neticede ABD’nin tüm muharip tugayları ya yurtdışında konumlanmış durumda veya hareket emri bekliyor. Dolayısıyla ABD’nin muharip birlik kaynaklarının sonuna geliniyor. (Zorunlu askere alma hariç.)

    Demek ki iki cephede birden, yani Afganistan ve Irak’ta aynı anda savaşmak ABD’nin bile gücünü aştı.

    Bu rakamlara bakınca, ABD’nin bizim bölgede kendi adına dövüşecek cengaver aramasına şaşmamak lazım.


    ENİS BERBEROĞLU/HÜRRİYET

  4. #4
    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2007
    Yaş
    65
    Mesajlar
    437
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Bush'tan hesap sorma zamanı geldi

    Sapkınlıklarıyla ülkeyi yanlış yola sokan Bush yönetimi cezalandırılmalı. Bush ve Cheney'nin azli düşük ihtimal olsa da Kongre harekete geçmeli. Anayasa ihlalleri, Irak savaşı, Guantanamo ve Katrina kasırgasındaki acemilik azil sürecinin başlatılması için yeterli gerekçe sunuyor

    ...
    Bizi Arabistan Çölü'nde savaşa sürükleyen ve İran'a yönelik haksız bir işgale götürebilecek olan şey işte bu kandırma stratejisi. Bilgime ve tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim: Bush bir petrol zengini Müslüman ülkeyi daha işgal ederse, bu ABD'nin Ortadoğu'da on yıllardır süren nüfuzunun sona erişi anlamına gelecektir.
    İronik olan şu: Bush ve Cheney terörle mücadeleyi yönetimlerinin savaş narası haline getirirken, politikaları terör tehdidini artırdı ve ABD'nin güvenliğini zayıflattı. Beş yıllık yanlış politikaların ve işgalin ardından bugün Irak terörün beslendiği ve kanlı iç savaşın hüküm sürdüğü topraklar haline geldi. Baba Bush ve onun başkanlığında Dışişleri bakanı olan James A. Baker'la ulusal güvenlik danışmanı General Brent Scowcroft'un hepsinin 2003'te Irak işgaline karşı çıktığı sır değil.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?...rih=07/01/2008

  5. #5
    Üyelik tarihi
    10.Mart.2007
    Yaş
    47
    Mesajlar
    9,262
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Alıntı KUTERO Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bush'tan hesap sorma zamanı geldi

    Sapkınlıklarıyla ülkeyi yanlış yola sokan Bush yönetimi cezalandırılmalı. Bush ve Cheney'nin azli düşük ihtimal olsa da Kongre harekete geçmeli. Anayasa ihlalleri, Irak savaşı, Guantanamo ve Katrina kasırgasındaki acemilik azil sürecinin başlatılması için yeterli gerekçe sunuyor

    ...
    Bizi Arabistan Çölü'nde savaşa sürükleyen ve İran'a yönelik haksız bir işgale götürebilecek olan şey işte bu kandırma stratejisi. Bilgime ve tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim: Bush bir petrol zengini Müslüman ülkeyi daha işgal ederse, bu ABD'nin Ortadoğu'da on yıllardır süren nüfuzunun sona erişi anlamına gelecektir.
    İronik olan şu: Bush ve Cheney terörle mücadeleyi yönetimlerinin savaş narası haline getirirken, politikaları terör tehdidini artırdı ve ABD'nin güvenliğini zayıflattı. Beş yıllık yanlış politikaların ve işgalin ardından bugün Irak terörün beslendiği ve kanlı iç savaşın hüküm sürdüğü topraklar haline geldi. Baba Bush ve onun başkanlığında Dışişleri bakanı olan James A. Baker'la ulusal güvenlik danışmanı General Brent Scowcroft'un hepsinin 2003'te Irak işgaline karşı çıktığı sır değil.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?...rih=07/01/2008
    Bakalım abd seçim senaryoları nasıl gelişim gösterecek ve piyasalar nasıl algılayacak. 2008 oldukça hareketli geçecek...

  6. #6
    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2007
    Yaş
    65
    Mesajlar
    437
    Teşekkür / Beğeni

    Standart

    Alıntı simurg Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bakalım abd seçim senaryoları nasıl gelişim gösterecek ve piyasalar nasıl algılayacak. 2008 oldukça hareketli geçecek...
    Bu sene gerçekten ilginç olacak..
    Obama'nın rüzgarı giderek artmakta..

    Bush'un Amerika'sından Obama'nın Amerika'sına doğru
    09.01.2008 | Cengiz Çandar | Yorum

    Barack Obama. Amerika dendiğinde şu sırada öne çıkan iki sözcük bu. 1961 doğumlu, siyah Illinois Senatörü. Amerika'nın belki de ilk "siyah başkanı" olacak kişi. Babası Kenyalı bir Müslüman, annesi bir beyaz Amerikalı. Altı yaşına dek Endonezya'da yaşayan ve kimi iddialara göre 5 yaşında, Endonezya'da bir medresede "İslami din eğitimi almış", yeni bir "Amerikan karizması."
    Barack Obama, bir hukukçu. Dünyanın hukuk alanında en önemli üniversitesi sayılan Harvard mezunu. Dahası, orada Hukuk Profesörü ve dünyanın en önemli hukuk dergisi sayılan "Harvard Law Journal"ın genel yayın yönetmenliğini yapmış olan ilk siyah.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Amerika'da bulunduğu şu sırada, ülkenin tüm dikkati, Washington'u ziyaret etmekte olanTürkCumhurbaşkanı'na değil, New Hampshire eyaletindeki ön seçimlere dönük. Geçen hafta Iowa'da yapılan ön seçim Barack Obama'nın Demokrat Başkan adayı olma ihtimalini birdenbire ve güçlü bir biçimde ortaya çıkartmıştı. New Hamphire'de aday adayları için belirleyici ön seçimlerden biri ve Obama'nın Hillary Clinton'u New Hampshire'de de geçmesi büyük ihtimal.

    New Hampshire'i aşacak bir Barack Obama'nın önünde, çok büyük ihtimalle North Carolina ön seçimini aldıktan sonra, 5 Şubat'ta yapılacak ve "Süper Salı" diye nitelenen gündeki ön seçimlerden Demokrat Başkan adayı çıkması için bir engel kalmayacak.
    Sonra?
    Sonra, sıra Amerikan Başkanı seçilmeye gelecek. Sekiz yıllık bir George W.Bush ve Cumhuriyetçi döneminin ardından ki, bu dönem, muhtemelen tarihte Amerika'nın uluslararası imajının en büyük hasar gördüğü dönem olmalı- bir Demokrat Başkan'ın, Barack Obama'nın Amerika'nın yeni Başkanı, "ilk siyah başkanı" olması söz konusu.

    Başdöndürücü bir değişim döneminin içinde bulunan tüm dünyada, o dünyanın "tek süperdevleti" olan Amerika Birleşik Devletleri de, "değişim" ihtiyacında ve arzusunda ve ABD'de "değişim"in adı, Barack Obama.

    http://www.referansgazetesi.com/habe...&HBR_KOD=87754

  7. #7
    Üyelik tarihi
    19.Temmuz.2007
    Yaş
    65
    Mesajlar
    437
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Amerikan sembolizminin politik sırları

    İmdi! Bu mahlukatlar üzerinden Amerikalıların tepişmesi eski. Cumhuriyetçiler Fil! Demokratlar da Eşek. Yani sembolleri. Ve emin olunuz, bu iki politik figürün hikayesi, ABD iç politik çekişmelerinden daha heyecanlı. Harıl harıl ‘Beyaz Saray’ın patronu kim olacak’ diye birbirini yiyen küresel medya ve dahi yerel hemcinsleri, bu öyküyü anlatmadı. Bu eski ve garip öykü, iki hatta üç siyasi sembol üzerinden ilginç bir sır barındırıyor! iyibilgi Ankara



    Fil”den başlayalım. Bu fil mahlukatının Cumhuriyetçilerin siyasi sembolü olmasının sebebi “küresel hortumlama” değil. Hızla anlatacağız ama “kamuoyu faydası” sorumluluğumuzu da yerine getirelim önce.

    Amerikan politik sistemi özünde iki partiye dayanır. Tarihine girecek değiliz. Demokratlar daha liberal ve özgürlükçü çizgide dururken, Cumhuriyetçiler her alanda daha muhafazakar bir pozisyon tutarlar.

    Şimdi sorabilirsiniz, “bunlar niye başka parti kurmaz bizimkiler gibi” diye. Bunun engeli yok. Ancak başkanlık yarışına tek başına giren “bağımsız” adaylarden ziyade pek parti yaşamaz ABD’de.

    İki ana partili yaşam o denli sirayet etmiştir ki topluma sadece politik olarak değil sosyolojik ve kültürel yapıya da sirayet etmiştir. Bu yüzden Amerikan politik mimarisi iki uçlu olarak sivrilir.

    İşte Cumhuriyetçi Parti bu sivriliklerden ilki. Ülkenin kurucu partisidir. Bu partiye esasında “GOP” denir. Biz de pek bilinmez ama esasen yaygın bir kullanımı da vardır. Açılımı; “Grand Old Party”. Yani kötü çeviri ile “Eski Büyük Parti” sayın.

    Ama uzun hali ülkede hemen hiç kullanılmaz. Ta 1847 yılında gazeteler satır kurmak için partinin ismini kısaltıp, GOP yaptıktan sonra öyle de kalmıştır.

    ..
    Demokratik eşek!

    İşte 8 yıldır dünyaya kan kusturan Fil’in öyküsü böyle. Gelelim eşeğe yani demokratlara. “Eşek figürü Demokratlara olur mu, kim buldu bunu” diyorsanız, biz de diyoruz ki, “aha yine bu adam bulmuş”.

    http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=49793
    --------
    İlginç bir yazı..

  8. #8
    Üyelik tarihi
    27.Haziran.2007
    Yaş
    54
    Mesajlar
    2,545
    Teşekkür / Beğeni

    Angry ********!!!!!!!!!

    Pişmanım

    ABD Başkanı George W. Bush, görevinden ayrılmadan önce günah çıkarttı

    İnsanların beni savaş düşkünü gibi görmelerine neden olacak sert sözler söylediğim için pişmanım... Geriye baktığımda başka bir ton, başka bir ifade tarzı kullanabilirdim diye düşünüyorum

    IRAK ve Afganistan’da 1 milyon 200 binden fazla insanın ölümüne neden olan savaşların emrini veren ABD Başkanı George W. Bush, yıl sonunda görevinden ayrılmadan önce günah çıkarttı. The Times’a konuşan Bush, daha önce sık sık kullandığı “Tarih beni haklı çıkaracak” sözlerinden çark ederek, “İlk başkanlık dönemimde söylediğim ’Haklayın onları’ veya ’Ölü ya da diri’ gibi ifadeler insanlara benim bir barış adamı olmadığım izlenimi verdi. Savaş nedeniyle ülkemiz bölündü. Amerika dünyada yanlış anlaşıldı dedi. Gençleri zarar görebilecekleri bir yere göndermenin acı verici olduğunu söyleyen Bush, “Yapa-bileceğimin en iyisin yapmış olmam beni rahatlatıyor. Bu insanların boş yere ölmediğini biliyoruz” diye konuştu.

  9. #9
    Üyelik tarihi
    27.Haziran.2007
    Yaş
    54
    Mesajlar
    2,545
    Teşekkür / Beğeni

    Thumbs up Süper tespitler var!!

    İbrahim Kahveci
    03 Ağustos 2008 Pazar

    Dolar'ı kim vurdu?

    Bir zamanlar dünyanın hâkimi durumunda olan dolar, şimdi perişan halde yere serilmiş yatıyor. Karşısında ele avuca sığacak rakip bir para değeri bulunamıyordu. Almanlar Mark ile Dolar'a karşı mücadele etmeye çalışıyordu ama karşılarındaki güç çok büyüktü.

    Yıllar 70 ve 80'leri gösterdiğinde Japonlar mucize yaşatarak Dolar karşısında güçlerini göstermek istemişler ama nafile bir mücadele olduğunu sonradan anladılar. Gördükleri gerçek onları Dolar mücadelesi yerine karşılarındaki güce boyun eğdiren yapılanmaya itti. Benzer bir davranışı Çinliler de sergiledi. Hızlı büyüme süreçlerine rağmen Dolar'ın değerini bildiler ve onun gölgesinde kalmayı yeğlediler.

    Japonların Yen'i ve Çinlilerin Yuan'ı Amerika'nın Dolar'ını bir türlü alaşağı edemedi. Fakat ilerleyen yıllarda çok ilginç bir gelişme yaşandı. Dışardan yıkılamayan Dolar öyle bir noktaya geldi ki kendi gücünün kurbanı olmaya mahkûm oldu. Dışardan yıkılmayan bu güç nasıl oldu da içerden çöküverdi? Aslında sorulan bir başka soru daha var. Acaba Dolar gerçekten yıkılıyor mu; yoksa daha güçlü olabilmek için geri çekilme hareketi mi yapıyor? Bir dönem Osmanlının kullandığı savaş taktiğini şimdilerde sanki Dolar uyguluyor.

    AVRUPA CEPHESİNDE ÇÖKTÜ

    Avrupa ülkeleri tek başlarına mücadelede yetersiz kaldıklarını gördüklerinde Avrupa olarak ortak para birimine geçtiler. 1999 yılında başlayan Euro hareketi Dolar karşısında 1,20 seviyelerinden mücadeleye geçtiğinde "ben güçlüyüm" havası veriyordu. Ama sadece birkaç yıl sonra 2001'lere gelindiğinde Dolar Euro karşısında o kadar güçlendi ki Euro sadece 0,85 dolar ediyordu. Arkasında bir ülke olmayan bu para biriminin Dolara karşı hiç şansı yok denilen o yıllarda aslında Dolar çökmeye başlıyordu.

    Dolar açısından en güçlü yıllar olarak görülen 2002'lerden sonra hızlı bir çöküş süreci başladı. Sanki 11 Eylül saldırısı kuleleri değil de Dolar'ı vurmuştu. O yıllardan sonra başlayan Dolar çöküşü artık 1,55 Euro seviyesinde geziniyor. Artık Euro Dolar'dan daha güçlü bir para ve bu gücünü koruyor.

    İÇERDEN Mİ DIŞARDAN MI?

    Dolar nereden vuruldu? İçerden mi yoksa dışardan mı? Şimdilerde tartışmanın asıl noktası buradan geliyor. Bu sorunun cevabı çok önemli ipuçları veriyor. Eğer içerden vurulan bir Dolar var ise bunun telafisi kısa sürede mümkün görülebilir. Yok ama eğer dışardan vurulan bir Dolar söz konusu ise yeniden toparlanma için imkânlar daha sınırlı olacaktır.

    Sorunun cevabına yönelik bir saptama yapalım. Amerika'nın bütçe açığı 2003 yılında 555 milyar dolar iken 2007 yılında 333 milyar dolara geriledi. Ama asıl nokta dış ticarette yaşanıyor. ABD 2005 yılında 712 milyar dolar dış ticaret açığı veren bir ülke noktasından artık 700 milyar dolar dış açık veriyor. Burada sadece 12 milyar dolarlık açık daralmasını dikkate almayalım. Çünkü artan hammadde fiyatları nedeniyle özellikle petrole ödenen fatura 65-70 milyar dolar aralığından 300 milyara dolar sınırına gelmiştir.

    Hem maliyetler artıyor ama hem de makro dengeler düzelmeye başlıyor. Özellikle dış ticaret açısından ABD'de beklentilerin üzerinde bir iyileşme 2008 yılında yaşanıyor. Aylık bazda dış ticaret açıkları beklentilerin altında gerçekleşirken ABD büyüme rakamları da ihracat artışı sayesinde toparlandı.

    Makro veriler Dolar'ın içerden çökmediğini göstermiş gibi olsa da aslında karşı ülkelerde sorun daha büyük. Avrupa Birliği ülkeleri henüz ABD'nin yaşadığı toparlanmayı gerçekleştiremiyor. O zaman Dolar neden yerde?


    BÜYÜK OYUN!

    Dolar Osmanlı taktiğini mi işletiyor? Geri çekilen dolar dış ticaretten bütçeye kadar ABD ekonomisine katkılar sağlıyor. Geri çekilme zayıflama değil şimdiki göstergelere göre güçlenme olarak işlev görüyor.

    Dolar'ın değer kaybında asıl oyun mali kesimde yaşanıyor. ABD varlıklarına yatırım yapan diğer ülkeler kendi paraları üzerinden kayıp durumundalar. Basit bir örnek verelim: ABD'de yıllık faiz oranları uzun vadeli kâğıtlarda yüzde 4 seviyelerinde. Oysa Dolar sadece Euro karşısında 2008 yılının ilk yarısında yüzde 7 değer kaybetmiştir. Euro'sunu bozduran Avrupalı kendi parası üzerinden zarar etmiştir. Bu zarar zinciri 2002 yılından beri işlemektedir. O zaman kim kazandı?

    TÜRKİYE NEDEN ÇÖZEMİYOR?

    2008 yılına krizlerle girdik. Mali kesimde yaşanan çöküşler tüm Dünya'da büyük sıkıntılar yaşatıyor. Geçmiş yıllarda benzer bir gelişme olduğunda bizde bir gecede kurlar iki katına çıkardı. Artık bunlar yaşanmıyor, çünkü makro denge sağlam. Ve yurtdışında negatif faiz varken biz çok yüksek reel faiz veriyoruz. ABD'nin vermediğinin kat be kat fazlası bizde mevcut.

    Biz bonkörüz

    Biz ABD'den çok zenginiz

    Ver dolarları ver bitmez

    Biz oyuna gelmeyi severiz.

  10. #10
    Üyelik tarihi
    27.Haziran.2007
    Yaş
    54
    Mesajlar
    2,545
    Teşekkür / Beğeni

    Standart Cahil bu AMerika .Ne yaptığının farkında değil.Fakirlikten sanırım.

    Başörtülü kıza, 350 bin dolar tazminat ödenecek


    ABD'de başörtüsü sebebiyle hakarete uğrayan bir kıza 350 bin dolar tazminat ödenecek. Nevada'nın Reno kentinde bulunan North Valleys Lisesi'nde okuyan Jana Elhifny adlı Müslüman kız, başörtüsü taktığı ve Müslüman olduğu için diğer arkadaşlarının hakaretlerine maruz kaldı.



    Elhifny, bu hakaretler yüzünden okulu terk ederken Mısır göçmeni kız ile arkadaşlık eden Stephanie Hart da aynı kaderi paylaştı. Mahkemeye başvuran Elhifny, ölüm tehditleri ve tacizle karşı karşıya kaldığını ancak okul yönetiminin bunları durdurmak için bir şey yapmadığını ifade etti. Konu yargıcın önüne gelmeden Bölge Okul İdaresi ile Elhifny anlaşmaya vardı. Anlaşmaya göre Elhifny'ye 350 bin dolar ödenecek. Okuldan ayrılmak zorunda kalan Hart da 50 bin dolar alacak.


    09 Nisan 2009, Perşembe

Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan 12 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
YASAL UYARI
Ekonomi, Borsa ve Para piyasaları" bölümünde yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır. Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.keyborsa.com web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.
Google Privacy Policy
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193