Resesyondan çıkış zamanı mı
15.08.2009 | Servet Yıldırım | Yorum
Müjde! Resesyon sona erdi; en azından Avrupa'nın en büyük iki ekonomisi için bunu söyleyebiliriz. Almanya ve Fransa'dan son gelen ikinci çeyrek büyüme rakamları bu ülkelerde resesyonun sona erdiği şeklinde yorumlandı. Euro değer kazandı, hisse senetleri ve emtia fiyatları yükseldi. Elbette işin bir de "ama" boyutu vardı. Piyasalar bu "mutlu haber"in şoku ile coşmaya hazırlanırken, Almanya Ekonomi Bakanı Guttenberg "Sakin olun, abartmayın" türünden bir açıklama yaptı. Avrupa'nın en büyük iki ekonomisi olan Almanya ve Fransa'da gayrisafi yurtiçi hasıla ikinci çeyrekte bir önceki üç aya göre yüzde 0,3 büyüdü. Bunlar bizim için önemli rakamlar. İki önemli ihraç pazarımızda durgunluk dönemi sona eriyor. Gel de heyecanlanma. Bu arada Euro bölgesinin tamamının yüzde 0,1 daraldığını da belirtelim.
ABD'lilerin tüketecek hali yok
Alman ekonomi bakanının dediği gibi bu toparlanmaya rağmen Almanya ekonomisi "Hala geçen yıl krizin başladığından hemen önceki noktanın çok uzağında." Üstelik Alman ekonomisinin yakın ilişki içinde olduğu Hollanda, Belçika, İngiltere ve İtalya ekonomileri hala resesyondalar. Kısacası Avrupa'dan bizim için olumlu haberler var ama zaman alacak, yavaş olacak.
Amerika'ya gelince piyasalar tek kelimeyle "tarifsiz duygular" içinde. Bir taraftan baktığınızda krizden çıkışın başladığını görüyoruz. Diğer taraftan bakınca "Roubini haklı galiba. Bu ekonomi birkaç dip daha yapar" diyorsunuz. Artık herkesin duymaktan sıkıldığı meşhur "bardağın yarısı boş" durumu yani. Boş tarafındaki en çarpıcı gösterge perakende satışlar verisiydi. Salı günü açıklanan perakende satışlar beklentilerin aksine geriledi. Kampanyalarla canlı tutulan otomobil satışları hariç tutulduğunda düşüş daha da belirginleşiyor. Demek ki, Amerika'da tüketicilerin hala tüketecek hali, mecali ve iştahı yok.
Çıkış yavaş ve sancılı olacak
Aslında bu gelişmenin şaşırtıcı olmaması gerekir çünkü bu krizin işsizlik olarak maliyetinin en yüksek olduğu ekonomilerden biriydi Amerikan ekonomisi. Sadece geçen hafta işsizlik maaşı alabilmek için başvuranların sayısı sürpiz denecek boyutta artarak 558 bine yükseldi. Ülkenin çalışabilir nufusunun yaklaşık yüzde 10'u işsiz. İşsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ekonomide tüketim olur mu? Bir zamanlar servet ve gelir kaynağı olan emlak piyasasının çökmesini de buna eklediğinizde Amerika'daki perakende satışların düşük seyretmesini anlamak mümkün. Roubini'nin "W" ya da Deutsche Bank analistinin "UUU" tipi bir seyir olmasa bile krizden çıkışın yavaş ve sancılı olacağının göstergesi bu rakamlar. Yani kısacası, Amerikan ekonomisinde imalat sanayiinde teşvik paketleriyle başlayan toparlanma önümüzdeki çeyreklerde hizmetler sektörünü de yansıyacaktır. Ama "normale dönüş" aynı Avrupa'da olduğu gibi uzun bir zaman alacaktır.
Japony'da büyüme bekleniyor
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya'da da durum farklı değil. Japon ekonomisinin dört çeyrek arka arkaya daraldıktan sonra bu yılın Nisan-haziran döneminde yüzde 1 büyüdüğü tahmin ediliyor. Fakat bu büyümenin çok büyük ölçüde hükümetin sağladığı teşvik paketleri sayesinde sağlandığını, yani hormonlu bir büyüme olduğunu herkes biliyor. Ülkedeki deflasyonist baskının sürdüğünün en iyi göstergesi yine geçtiğimiz hafta açıklanan toptan eşya fiyatlarıydı. Yüzde 8,5'lik rekor düşüş Japon ekonomisinin hükümet müdahalesi olmadan kolay kolay düzelemeyeceğini ve normale dönüşün oldukça uzun zaman alabileceğini gösteriyor.