Türk borsası neden diğerlerinden fazla düşüyor17.08.2007

Bu yazıya alternatif başlıklar atalım.
* “Ekonomik mucize” ne oldu da bu kadar çabuk yerini telaşa bıraktı? * Türk piyasaları neden dünya genelindeki hareketten diğerlerinden daha fazla etkilendi?
* Algılanmayan “iç siyasi risk” ne oldu da, bir anda algılanır hale geldi?
Değerli dostlar, bu sayfada çok uzun süredir, “dünya genelinde 2003 sonrası ortaya çıkan yapı yüksek petrol fiyatı ve dolar-yen dengesine dayanıyor, bu yapı bozulmadığı sürece ne cari açık, ne iç siyasi risk algılanmıyor, fakat ne zaman bu yapı bozulacak her türlü risk algılanır hale gelecek" tezini aktarıyor ve denklemi tanımlarken “petrol yeni zirve yapamaz sonrasında 70 dolar altına gelirse, dolar-yen 117,80 bölgesini kırarsa” ciddi sorunlarımız olur çıkarımlarını da detaylandırıyorum. Konu hakkında bu köşenin arşivinde birçok yazı bulabilirsiniz.

Siyasi risk algılandı

Peki son 24 saat yaşananları da görünce “olanları” tek cümle ile nasıl özetleyebiliriz? İki madde halinde çıkarım yapabiliriz.
1- Dünya piyasalarındaki 2003 sonrası ortaya çıkan genleşme ilk etapta durdu, petrol 77-79 dolar bandını aşamadı. Daha sonra durma hali yerini büzüşmeye bıraktı ve şimdi dinamik kırılma sürecine dönüştü.
2- Genleşme zamanında algılanmayan makro gerçeklerimiz ve en önemlisi iç siyasi risk, yurtdışı bozulunca algılanır hale geldi ve piyasamız kendi özüne, olması gereken yere dönmeye başladı.
Bu noktada yeni bir soru soralım. Dünya genelindeki bozulmanın, Türkiye’yi, içerideki “uzlaşmasız adaylık” yüzünden, daha fazla etkilediği doğru mu?

Maliyet 40 milyar dolar

Yukarıda da belirttiğim gibi “iki doğru” var:
1- Dünya bozuluyor ama “Türkiye’yi bu hale sokacak kadar” bozulmuyor.
2- Gül’ün adaylığı uzlaşmasız olduğu için özellikle yabancılar tarafından risk olarak algılanıyor ve dışarıdaki bozulma Türkiye’ye yansırken etkisi artıyor.
Sonuç 1: Dünyadaki gelişmelerin uzlaşmasız adaylık çarpanı ile Türkiye’ye yansımasının iki günlük maliyeti “borsada düşen şirket değerleri, artan faiz ve yükselen kur ile ödenen borçları hesaba kattığınızda, 40 milyar doları geçti. Bu noktada aklıma şu soru geliyor: Bu faturayı ne için, ne adına ödüyoruz ve en önemlisi iç siyasi riskin arttığı bir yapıda daha ne kadar bu yükü kaldırabiliriz? Birileri zıtlaşıyor, bizim değerlerimiz eriyor, borçlarımız artıyor, vatandaş olarak biz bu denklemin çekişmenin neresindeyiz?

Gül'ün adaylığı risk

Bu tespit sonrası özellikle merak edilen bir detaya daha cevap arayalım. Bugüne kadar algılanmayan iç siyasi risk neden birden algılanır oldu?
Bu köşede daha önce “ıskalanan uzlaşma” kavramından sizlere bahsetmiş ve birçok yatırımcı, bankacı, gazeteci TV’lerde “Gül’ün adaylığı piyasa için sorun olmaz” derken, aksini iddia ederek “büyük sorun olur” tezini ortaya atmıştım. Gazetenin arşivinde de “Gül’ün adaylığı piyasa için risktir” başlıklı yazıyı bulabilirsiniz.
Peki “adaylık” neden bu kadar etkili oldu?
“Aday olsun mu olmasın mı” detayını dışarıda bırakalım, olaya tamamen objektif ve piyasa gözüyle bakan biri olarak gördüklerimizi analiz edelim.
Siyasi riskin artmasının ve özellikle yabancıları da panik etmesinin tek bir sebebi var: “AKP uzlaşma kavramını piyasanın risk algılamasından değişik tarif etti ve hayata geçirmeyi denedi.

Devletle uzlaşma şart

Bu ne demek? TBMM’de çıkan tablo içinde MHP’nin, CHP’nin veya bağımsızların desteğiyle bir uzlaşma kültürü yaratır ve cumhurbaşkanı seçersiniz. Bu, seçilmişlerin aralarında uzlaşmasıdır. Bu yöntemle istediğinizi seçersiniz ve sonuna kadar hakkınızdır. Bir uzlaşma tarifi daha yapılabilir ki birinciden farklıdır: Seçilmişler ile devletin uzlaşması. Türkiye gibi kurumların güçlü olduğu özellikle devlet çarkının askeri dinamikler ile algılandığı ülkelerde, asıl uzlaşma, aksi bir sivil yapı oluşana kadar, devlet ile seçilmişlerin uzlaşmasıdır. Bu noktada altını çizerek belirteyim; “iyi olan budur” demiyorum. Sivilleşemediğimiz sürece asıl olan budur diyorum.
Sonuç 2: Uzlaşma yolunda beklenen, piyasalara marjinal fayda sağlayacak adım atılamayınca uzlaşamama algılaması ve özellikle yabancı basında çıkan yorumlar, Türk finansal dinamiklerini vurdu. Daha açıkçası; yazılarda her zaman kullandığım ve bazı okuyucularımızın inanmadığı “iç siyasi risk” kavramı kendini gösterdi ve iki günlük faturası ağır oldu. Bugüne kadar iç siyasi riskin algılanmamasının tek bir sebebi vardı, dünya piyasaları iyiydi. Dünya bozulduğu anda iç siyasi risk algılanır hale geldi ve dinamikleri etkisi altına aldı.

Yurtdışı kurtarabilir

Gelelim bundan sonra neler olabileceğine. Bundan sonrası için yine iki çıkarım yapabiliriz:
1- İç siyasi riski dağıtacak bir gelişme olması çok zor. Gül bu saatten sonra adaylıktan çekilmeyeceğine göre içeride çatışma her türlü göze alınmış olarak görülmeli.
2- İç siyasi riskin algılanma katsayısını düşürecek yurtdışı düzelme, Türk piyasaları için kurtarıcı olabilir. Dolar-yen 115 ve 117.80 bölgelerine doğru atak yapmaz, DOW 13.000 üstüne kendini atamaz, Brent petrol 70 dolar üstünde taban oluşturmaz, BOVESPA 50 binin üstüne dönmez ise eldeki iç veriler ile düzelme kolay değil.
Son söz: Türkiye’de olanları tek cümle ile özetleyebiliriz, “takke düştü, kel göründü”. Uzun süredir küresel konjonktür üstünde sörf yapan Türk piyasa dinamikleri “rüzgar kesilip, küresel deniz” durunca yelkenleri indirmek zorunda kaldılar.