Tuþlar, Düðmeler, Güvercinler

Acaba diyorum, biz mi onlarý, yoksa hayatlarýmýzý bu denli kuþatmýþ düðmeler ve tuþlar mý bizi yönetiyorlar? Düðmeler ve tuþlar mý insan zekâsýnýn oyuncaklarý, yoksa insanlar mý kendi ürettikleri bu cihazlarýn tutsaklarý?

Acaba insanlar mý TV’leri uzaktan kumanda ediyor, yoksa TV’ler mi yýðýnlarý uzaktan kumanda edip manipüle ederek birer serseme çeviriyor?Acaba yapraklar mý terk ediyor aðaçlarýný, yoksa aðaçlar mý yapraklarýný?

Yýlmaz ODABAÞI

Gündelik hayatýmýzda tuþlarla, düðmelerle ne çok iliþki kuruyoruz; acaba tuþlarla, düðmelerle olduðu kadar insanlarla da ayný yoðunlukta iletiþimimiz var mý?

Bunu düþünerek dýþarý çýktým... Bu arada tuþlar ve düðmelerle kendi iliþkimi de beþ saatliðine izlemeye aldým...

Arabamýn kapý kilidinin düðmesine basýp, kapýyý açarak oturdum.Dýþarýda saðanak vardý; sileceklerin düðmesini çevirip açtým. Yolda telefonum çaldý ve bir tuþa basarak konuþtum. Bir bankamatik kabininin önünde park edip, bankamatiðin tuþlarýna basarak para çektim. Yeniden arabaya binip teybin düðmesini açtým. Sonra torpidonun düðmesini açýp bir kaset aldým ve alýþveriþ yapýp eve döndüm.

TV uzaktan kumandasýnýn tuþlarýna basarak haberleri izlemek üzere açtým; haberleri kaçýrmýþtým; kumandanýn tuþuna basýp televizyonu kapattým.Müzik setinin düðmesine basýp açtým; bir CD koydum ve düðmesine basýp aradýðým þarkýyý buldum.Sonra bilgisayarýn düðmesine basýp açtým; tuþlara basarak bu yazýyý yaz- maya koyuldum. Odanýn ýþýðýný söndürüp, masa lambasýnýn düðmesini açtým.

Bir ara kalkýp ocaðýn düðmesini açarak kahve suyu koydum. Ev telefonum çaldý, faks sinyali istediler ve sinyal için faksýn düðmesine bastým.Oturdum ve ilk kez arayan bir okurumun “bir mesaj” ricasýný telefon tuþlarýna basarak yazýlý bir mesajla yanýtladým. Çalýþýrken zili bir daha çalmasýn diye, tuþlarýna dokunarak telefonu yönlendirip kapattým.

Çalýþýrken zamanýn nasýl akýp geçtiðini bilmem... Uyumadan önce yazýcýnýn düðmesine basýp, belki bu yazýmýn çýktýsýný aldýktan sonra, kombinin düðmesine basarak duþ alacaðým. Ama bunlarý yapmadan önce, kendi kendime bu gece hep, “Düðmelere dokunduðumuz kadar insanlara dokunuyor muyuz?” diye soracaðým. Madem ki halt edip bu konuyu kendime bugünün gündemi yaptým, tabii ki sora caðým!(Neyse ki þimdilik ütünün, elektrik süpürgesinin düðmeleriyle iþim yok, ampullerin düðmeleriyle, araç farlarýnýn, saatimin, akvaryum ýsýtýcýsýnýn düðmeleriyle vb. ile hiç deðilse –þimdilik- iþim yok...)

Kendimi izlemeye aldýðým beþ saatlik sürede düðmeler ve tuþlarla ahvalim böyleydi; bu sürede bir tek insanýn elini bile sýkmamýþ, bir tek canlýya dokunmamýþtým. Bunu fark edince, çaresiz kalkýp çalýþma odamda bir çiçeðin yapraðýna dokundum(!)

Kaldý ki ben bir kent merkezine on km. uzakta, bir köyde yaþýyordum; buna raðmen tuþlar, düþmeler böyle kuþatmýþtý beni de…Sonra kentleri ve dünyayý düþündüm. Þimdi dedim, þimdi: Dünyada milyonlarca insan çamaþýr ve bulaþýk makinelerinin, saç kurutma makinelerinin düðmeleriyle haþýr neþirdir... Þu an dünyada milyonlarca el asansör düðmelerine, milyonlarca el makinelerin düðmelerine dokunuyor, meþrubatlar bile düðmeli kabinelerden içiliyordur.Þimdi yüzbinlerce el elektrikli týraþ makinelerinin düðmelerine, on binlerce el hastanelerin laboratuvar cihazlarýnýn, röntgen, endoskopi cihazlarýnýn, milyonlarca el klima düðmelerinin, on binlerce el matbaa makinelerinin, onbinlercesi de mutfak robotlarýnýn düðmelerine dokunuyordur.

Ajanslarda binlerce el, tuþlarla sonraki sabahýn gündemini derlerken, masmavi sularda yatlar ve feribotlar, gökyüzünde uçaklar, jetler düðmelerin iradesiyle yol alýyordur.

Bu soruyu hep kendime mi soracaðým; size de soruyorum:

Düðmelere, tuþlara dokunduðunuz kadar insanlara dokunuyor musunuz?Ama uyarmalýyým ki, hemen sokaða çýkýp rastladýðýnýz ilk insana dokunmaya kalkmayýn; yanlýþ anlaþýlmamanýz için belki bu yazýmýn bütününü onlara okumanýz gerekecek tir; ancak buna zamanýnýzýn kalacaðýný pek sanmýyorum(!)

Acaba diyorum, biz mi onlarý, yoksa hayatlarýmýzý bu denli kuþatmýþ düðmeler ve tuþlar mý bizi yönetiyorlar? Düðmeler ve tuþlar mý insan zekâsýnýn oyuncaklarý, yoksa insanlar mý kendi ürettikleri bu cihazlarýn tutsaklarý?

Acaba insanlar mý TV’leri uzaktan kumanda ediyor, yoksa TV’ler mi yýðýnlarý uzaktan kumanda edip manipüle ederek birer serseme çeviriyor?

Acaba yapraklar mý terk ediyor aðaçlarýný, yoksa aðaçlar mý yapraklarýný? gibi soru ve çaðrýþýmlarla uyudum.Sonraki sabah uyandýðýmda, günün ilk kahvesini içerken bilgisayarý açýp bu yazýmýn notlarýna göz attým; sevmediðim yazýlarý atarým. “Bunu atmayacaðým, fakat bitmemiþ de,” diyerek evimin bahçesine çýktým. Güvercinlerim sevinçle hareketlendiler.

Çünkü bahçeye çýkýþlarýmýn, birazdan onlara yemlerini vereceðim anlamýna geldiðini artýk biliyorlar.Avuçlarýmý yem kutusuna uzattýðýmda, bütün güvercinler aþaðýya, önüme tek sýra dizildiler.Beþ on yem tanesini beton zemine tuzak olarak atýp bana yaklaþmalarýný saðladým; sonra yem dolu sað avucumu, “Ya aç kalýrsýnýz ya da buradan yersiniz” dercesine uzattým.Çünkü onlara dokunmak istiyordum, evet, dokunmak!

Avuçlarýmdan yemek önce pek iþlerine gelmedi; yemlerini yerde yemeyi tercih ettiklerini anlatmak ister gibi birkaç saniye tereddüt ettiler, ama çok geçmeden sað avucumun ortasýna gagalarýný uzatarak ve orada geniþ bir halka oluþturarak, avucumun içine ulaþamayanlar ise kendilerine yer açabilmek için heyecanla çýrpýnarak yemlerini yemeye koyuldular...

Ben de parmak uçlarýmla onlarý ürkütmeden boyunlarýndaki yumuþak, sýcak tüyleri sevgiyle okþamaya baþladýðýmda, aklým bilgisayarda bu bitmemiþ yazýmda kalmýþ olacaktý ki, birden güvercinlere fýsýldadým:“Hani lan sizin düðmeleriniz, hanimiþ tuþlarýnýz?”

O an düðmesiz, tuþsuz bir þeyler bulmanýn sevinciyle kendi kendime þaþkýn þaþkýn gülümsedim… Sonra düþündüm de, milyonlarca insan düðmesiz, tuþsuz yaþayamýyorlardý da, pekâlâ kuþsuz ve düþsüz yaþayýp gidiyorlardý iþte.Bu yazýmý da onlara ithaf etmem gerektiðine karar verdim.

Artýk odama dönüp bu yazýmý bitirebilirdim.Fakat “bitti” denince bazen bitmez hiçbir þey, ama iþte belki de sadece ben bitirdim...

“Hayat Bilgisi Notlarý”ndan.